
Ayşenur Arslan
Godot değil ama Yaren geldi!
Abdülkadir Selvi.. Cem Küçük.. Ve daha kimler kimler!
Gün veriyorlar, saat veriyorlar: “İmamoğlu’nun diploması iptal edilecek.. Cumhurbaşkanlığı seçimine giremeyecek” diye haberin yolunu gözlüyorlar.
Benden “yayın yoluyla terör propagandası” şüphelisi çıkartmaya çalışıyorlar ya! İmamoğlu’na neler yapılmaz.
Bu arada..
(Sevgili arkadaşlarım dedikodularını yapacağım için umarım kızmazlar.)
Halk TV’nin iç haberleşmesinde kullandığı WhatsApp uygulamasında bambaşka bir heyecan bir telaş.
Yaren Leylek gelmiş galiba..
Son dakika versek mi!
Görüntü var mı arkadaşlar?
Arkaya da fotoğraf verelim.
Tabii Adem amca ile beraber..
Mesajlar akıyor. Bu arada herkes Selin’i kutluyor. Hafta sonu sabah haberlerini sunan canımın için Selin Sabit’i..
Selin’in telefonundaki köpeğiyle profil fotoğrafını görenler şaşırmıyor tabii.
Ama sadece o değil.. Halk TV Yaren ile coşuyor.
O kadar zamandır beklediğimiz Godot gelmedi.. Anlaşılan gelmeyecek de.. Ama Yaren geldi. Eşi Nazlı’ya ve Adem amcasına kavuştu.
Doğa gözlemcisi Alper Tüydeş her yıl olduğu gibi fotoğrafıyla buluşmayı ölümsüzleştirdi.
Kırk satırla kırk katır arasında gidip gelen bizler de, onlar sayesinde mutluluk molası verebildik.
Bizim kültürümüzde leylekler çok sevilir zaten. Ana göç yolu olan İstanbul’dan güneye Arap yarımadasına gittikleri için “HACI” diye anılırlar.
Ne var ki HACI diyen bazılarının hoşuna gitmeyecek çok ilginç başka özellikleri de var.
Bir kere tek eşliler. Arada başka rüzgarlara binip uçsalar da Yaren ve Nazlı çiftinde olduğu gibi gidip gelip yine birbirlerini buluyorlar.
Bu beraberlikte insan evladına örnek olacak asıl ilginç özellik ise yavrularına dişi-erkek ayrımı yapmadan birlikte hayat vermeleri.
Şöyle: “Dişi ve erkek leylekler yuvalarını birkaç yıl kadar birlikte kullanabilecekleri şekilde saz ve samandan yaparlar. Dişi leylek senede bir kere dört yumurta yumurtlar. Kuluçka döneminde her iki leylek de görev alır ve birlikte kuluçkaya yatarlar. Ayrıca yavruların beslenmesi de dişi ve erkek leylek tarafından birlikte sağlanır.”
Etek giyen kadına fahişe muamelesi yapıp saldırangiller elbette anlamayacaklar bunu. Zaten bu yazıyı da okumayacaklar.
Leyleklerin kökeninin 26 milyon yıl önceye dayandığı.. Ne var ki bu yolculuğun sonunda -çöpten beslendikleri ve biz insanlar plastik çöplerle dünyayı kirlettiğimiz için- tehlikede olduklarını ise hiiiiç umursamayacaklar.
Bir vakitler Şile’nin girişinde muazzam bir leylek konaklama alanı vardı. Mart’ın ilk yarısında binlerce leylek gelirdi. Nasıl heyecan verici bir görüntü sergilerlerdi.
Sonra ne mi oldu?
Onların konaklama alanına iş makinaları daldı. Toprak altüst edildi. Ve etrafı beton çitlerle çevrili siteler, yol kenarı yazlıkları inşa edildi. Şile’nin leylekleri de kimbilir nereye gitti.
“Bırak bu karanlık gündemi.. Yaren’den söz et” diyeceksiniz.
Karanlık kuşatırken mümkün mü?
Kemal Aydoğan’nın sahneye koyduğu oyunda Macbeth’in çağımızdaki yansımasını canlandıran Barış Atay’ın dediği gibi:
“YAŞADIĞIMIZ DÜNYA MODERN BİR ORTA ÇAĞ’A BENZİYOR.”
Öyle!
Nasıl ki leylekler milyonlarca yıl sonunda ötmeyi başaramadıysa, biz insanoğlu da kendi türümüzü katletmekten vaz geçmedik.
Stockholm Barış Enstitüsü’nün bir araştırmasına göre net tarihi kaynaklara dayanılarak yapılan hesap korkunç!
300 yıl içinde bölgesel ya da topyekun savaşın olmadığı süre “SADECE 26 GÜN”.
O da kesintisiz bir 26 gün değil, söyleyeyim..
Ya bugün.. Gazze’den Suriye’ye.. Oralardan Ukrayna ve Rusya’ya.. Etrafımız alev alev.
Dahası, Trump’ın NATO’dan desteğini çekmesi ve sonunda belki yeni bir büyük savaşın patlak vermesi ihtimaline ne diyorsunuz?
Kimi “kanaat önderleri” buna BÜYÜK FIRSAT diyor.
Öyle ya, NATO’nun ikinci büyük ordusu bizde.. Küçük damadın silah sanayii de büyüdükçe büyüyor.
Yaren ile balıkçı Adem’in buluşmasını bizlere armağan eden Alper Tüydeş, 15 Mart’ın kritik gün olduğunu söylerken “Hepimiz Adem olduk Yaren’i bekliyoruz” demişti.
Onların ve Selinciğimin gözü aydın.
Yaren geldi!
Hoş geldi!