Şahin Aybek
En çok tercih edilen drama dersi kaldırılarak dini içerikli derslerin önü açılıyor!
“Yaratıcılık üzerinden yapılanmayan bir eğitim sistemi yaratıcı bireyler de yetiştiremez. Bir eğitim sistemi yaratıcılık üzerinden okunmuyor ve yapılandırmasını bu yönde yapmıyorsa o eğitim sisteminden bir dinamiklik, bir süreklilik ve yeni ürün, yeni düşünce ortaya çıkartabilecek, yaratabilecek bireylerin de yetişmesini beklememek gerekir.”
“Yaratıcılık yenilik demektir ve yeniden yana olmak buna açık olmak demektir. Yaratıcılık kıyıdan uzaklaşma cesaretini gösterebilmek olarak da tanımlanabilir. Yaratıcı kişiler sabırlı, meraklı, arayan, sorgulayan, biat etmeyen kişilik özelliklerine sahiptir.”
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Adıgüzel ile yaratıcılığı, yaratıcı dramayı ve sanat eğitimini konuştuk.
Hocam eğitim ile yaratıcılık arasında nasıl bir ilişki var?
Eğitimin odağında davranış geliştirme süreci var. Bu davranışların da kalıcı olması beklenir. Neden? Çünkü eğitim hayatı boyunca öğrenilen bilgilerin yaşamda karşılaşılan sorunların çözümüne transfer edilsin ve bu sorunlar çözülsün diye. Davranışa dönüşen, içselleştirilen veya kalıcı hale gelen davranışlar bu yüzden önemli.
Yaratıcılık açısından söylenebilecek söz eğitimin yaratıcı bireyi yetiştirecek ortamı hazırlamak ve yaratıcılığı engelleyen tüm etmenleri de ortadan kaldırması gerekir. Toplumlar, ülkeler gelişiyor. Bir birey gibi ülkelerin de gelecekleri için yeni ürünlere, yeni düşüncelere gereksinimi var. Bu da ancak yaratıcılık yetisi gelişmiş, yaratıcılığının farkında olan bireylerin varlığı ile anlamlı olur. Bu nedenle eğer bir eğitim sistemi yaratıcılık üzerinden okunmuyor ve yapılandırmasını bu yönde yapmıyorsa o eğitim sisteminden bir dinamiklik, bir süreklilik ve yeni ürün, yeni düşünce ortaya çıkartabilecek, yaratabilecek bireylerin de yetişmesini beklememek gerekir.
Yaratıcılık sözcüğünü kullanırken bir çekinme mi var? Yaratıcılık eğitimde sakıncalı bir kavram mı?
Bu sorunun yanıtını hem evet hem de hayır diyerek yanıtlamak istiyorum. Evet, çünkü bazı kişiler ilahi yaratıcılıkla karıştırdığı için yaratma eyleminin sadece yaradana ait olduğunu iddia ediyorlar ve bu tür bir kullanımdan uzak duruyorlar. Hem de kullanılmasını uygun bulmuyorlar. Karışabiliyorlar, müdahale de edebiliyorlar.
Hayır yanıtını verebilmek için yaratıcılığın tanımını ve işlevini bilmek ve açıklamak gerekiyor. Yaratıcılık var olan nesne ya da düşüncelerden yeni ilişkiler kurarak ortaya yeni ürünler ya da düşünceler ortaya koyma sürecidir. Yani bir ilişki kurma ve bu kurma becerisinden de bir ürün ya da düşüncenin ortaya çıkması gerekiyor. Yaratıcılık yenilik demektir ve yeniden yana olmak buna açık olmak demektir. Yaratıcılık kıyıdan uzaklaşma cesaretini gösterebilmek olarak da tanımlanabilir. Yaratıcı kişiler sabırlı, meraklı, arayan, sorgulayan, biat etmeyen kişilik özelliklerine sahiptir.
Bir de yeniden vurgulanması gereken yaratıcılık alanının bilimde, teknikte ve sanatta aynı oranda ve ağırlıkta olduğu yöndedir. Yani siz hangi hali üzerinde duracak olursanız olun bu alanlarda yaratıcılık aşamaları aynıdır ve ürün/düşünceler de bu süreçlerde gerçekleştirilir.
Asla sakıncalı olmayan bir kavram ve sonuna kadar bu yönde kullanılması gerekiyor.
Yaratıcılığı geliştirmek için ne tür bir alan ya da yöntemlere ihtiyaç var?
Sanat eğitimi alanı yaratıcılığın birinci adresidir. Sanat yaratıcılık ile ancak oluşur. Sanatsal yaratma denilen süreç aynı zamanda diğer alanlardaki yaratıcılığı da olumlu yönde destekler. Sanatın tüm türleri ve genel anlamda yaratıcı drama ya da eğitimde drama alanı yaratıcılığın, hayal gücünün geliştirilmesi için en önemli alan ve yöntemdir. Ancak eğitim sistemi bu tür derslerin adında dikkat edilirse hiçbir biçimde yaratıcı sözcüğünü kullanmamakta, dersin adını drama olarak kullanmaktadır. Bu da tiyatro alanı ile alan ve yöntemin karıştırılmasına neden olmaktadır.
Bir de şunun unutulmaması gerekiyor. Herkes doğuştan yaratıcıdır. Bunun farkında olmak gerekiyor ve bu yaratıcılığın asla söndürülmemesi gerekiyor. En başta da conformizm denilen toplumsal yaptırımlarla mücadele etmekten hiç vazgeçmemek gerekiyor.
Yaratıcı dramanın yaratıcılık ile ilişkisi nedir?
Adı üstünde dramanın daha yaratıcı olmasını içerdiği gibi bu kavram aynı zamanda drama ile yaratıcılığın geliştirilmesi demektir. Yani bu alanın temel amacı yaratıcılığı geliştirmektir. Bu esas amaçtır. Çünkü yaratıcı drama spontan ilişki ve yaşantılar üzerine kuruludur. Bir insan spontan olduğu kadar yaratıcı, yaratıcı olduğu kadar da spontan olur. Bu tür çalışmaları oyunlarla, doğaçlama ve rol oynamalarla sürekli yaptığınızda yaratıcılığın gelişmemesi düşünülemez.
Yaratıcı drama bir konunun katılımcıların yaşantılarından yola çıkarak canlandırmalar yapmaktır. Bu süreçler mış gibi yapmaya dayalıdır ve doğaçlama-rol oynama bu süreçlerin en başında gelir. Hemen derste bir yöntem olarak mutlaka yer almalı. Ayrıca ders olarak da yer almalıdır.
Bu dersin Milli eğitimdeki yeri nedir? Sistem bu derse nasıl bakıyor?
Drama dersi ortaokul 5 ve 6. Sınıflarda Drama adıyla seçimlik olarak yer alıyordu. Ancak son düzenleme ile Oyun Etkinlikleri adı altında bir modül olarak yer aldı ve bu karar çok yanlış bir karar. Asla kabul edilemez. Bir yandan bu alana yer veriyorsunuz bir yandan da bu dersin seçimlik dahi olsa açılmaması için elinizden geleni yapıyorsunuz. Neden? Nedeni belli çünkü drama büyük şehirlerde en çok tercih edilen birinci sırada, Türkiye genelinde de üçüncü sırada iken siz bu dersi tamamen kaldırıp ya da bir modül olarak yer verirseniz en önemli rakiplerinizin de önünü açmış olursunuz. Bu rakipler neler? Tahmin edilebileceği gibi sadece dini içerikli dersler bunlar…
Son Maarif Programında sanat eğitimi ve yaratıcı drama açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Her şeyden önce şunu söylemek gerekiyor. Bir eğitim bilimci olarak maarif sözcüğünü tamamen reddediyorum. Eğitim programı varken neden bu sözcüğün kullanılmasında ısrar ediliyor. Programın ortak metni için de bu durum söylenebilir. Dil olarak son derece eski sözcüklerin kullanıldığı, arapça-farsça sözcüklerin kullanımının tercih edildiği bir dil benimsenmiş ve okurken ek sözlük gerekiyor nerdeyse… Oysa bir eğitim programını okuyan herkes anlamalı. Başka konularda sözgelimi eğitim programları açısından da pek çok olumsuz durum söz konusu ama bu benim doğrudan alanım değil. Yaratıcı drama, drama, oyun, doğaçlama, rol oynama, canlandırma gibi kavramların bazı dersler için yöntem, teknik olarak yer aldığını görüyoruz, ancak bunlarında büyük bir kısmının yanlış ve eksik halleriyle yer verilmesi söz konusu. Bu konuda bir kavram karmaşasına neden olmuş durumda. Eğer drama yöntemi diyorsanız, artık doğaçlama, rol oynama, dramatizasyonun bir teknik olarak adlandırılması gerekiyor. Canlandırma bir teknik değildir. Oyun da bir teknik değil, hemen her amaç için kullanılacak bir etkinlik biçimidir. Oyunu bir teknik olarak veren bu sistem bir yandan da dramanın oyun etkinleri altında bir modül olarak yer vererek en büyük çelişkisini yaşıyor.
Liselerde sanat eğitimi dersi ise MEB’in son yıllarda yaptığı belki de tek doğru işlerden. Bu dersi de çeşitli alt modüllere ayrılmış. Sahne sanatları ise tiyatro, drama ve halk dansları olarak ayrılmış. Böylece Milli Eğitim Bakanlığı ilk kez tiyatro ile dramanın farklı iki alan olduğunu da nihayet kabul etmiş oluyorlar. Ancak bu dersleri verecek kişilerin belirlenmesinde ise hala aynı hatalar yapılmaya devam ediyor.
YÖK ve MEB üzerinde bu alan ve derslerin yerini nasıl değerlendiriyorsunuz.
Güzel Sanatlar Eğitimi yeniden eğitim bilimleri altında bir bilim alanı ve anahtar kelime olarak kabul etmiş durumda. Bu hukuki bir mücadele sonucunda oldu. Yaratıcı dramanın da süreç içesinde bu biçimde yer alması gerekir. Dersler boyutunda ise eğitim fakültelerinde dört saatlik drama derslerinin iki saate indirildiğini görüyoruz. Bu da kabul edilemez. Ama en önemli Talim Terbiye Kurulu tarafından belirlenen hangi derslerin hangi bölüm mezunları tarafından verileceğine ilişkin aldığı kararların mutlaka drama dersi açısından en kısa sürede değiştirilmesi gerekiyor.
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...