İsmail Küçükkaya

İsmail Küçükkaya

Erdoğan mı Belediyeler mi?

Birbirine çok yakın tarihlerde yapılan iki seçimin birini Cumhur ittifakı kazandı. Diğerini CHP. Cumhur ittifakı Tayyip Erdoğan’ı. Cumhurbaşkanı seçtirdi, CHP Belediyelerin yüzde 60’ında yönetimi ele geçirdi. Sıradaki seçimin sonucunu kestirebilmek için 14 Mayıs ve 31 Mart sandık sonuçlarını iyi anlamak gerek.

Zira 2028’in kaderi orada yatıyor. Özetlemek gerekirse ERDOĞAN VEYA BELEDİYE BAŞKANLARI KAZANACAK. 2028’e giden yolun haritası buna göre şekillenecek. Büyük olasılıkla 2026 Sonbaharında sandık başına gideceğiz.

Erdoğan’ın kozu dış politika. Özellikle Suriye konusu. Burada ciddi bir avantaj elde etti ama sonucu beklemek lazım. Mülteci meselesi ve sınır güvenliği; Orta Doğu’nun dengelerindeki riskler ve fırsatlar. Küresel oyuncularla kurulacak zor ilişkiler. Coğrafyada haritalar yeniden çizilirken, emperyal planlar uygulanırken çok ihtiyatlı olmalıyız..

Bahçeli'nin insiyatifiyle başlayan hafta sonundaki Dem-İmralı görüşmesi ile yeni bir safhaya geçen açılım da bu açıdan kritik önemde. Hem Orta doğu bağlamında hem Türkiye'deki iç siyasi dengelerle ilgili olarak açılımdaki gelişmeler önümüzdeki sürecin belirleyicisi olacak. Açılımın ne kadar şeffaf ve katılımcı gerçekleşeceği ve kitlelerin buna nasıl reaksiyon gösterecekleri bir sonraki seçimin de ana etkenlerinden birisi olacak.

Erdoğan’ın dezavantajı ise hayat pahalılığı. 1.5 yıl işinde ekonomiyi rayına oturtabilir mi? Göreceğiz.
CHP’nin avantajı iktidarın aksine ekonomi. Sosyal yardımlarla beraber halkla kurdukları yakın ilişki. Halk ekmek, kreşler, kent lokantaları, emekliye destek vs vs…Belediyeler muhalefetin ülkeyi yönetmesi için hem bir sınav hem de ciddi bir tecrübe.

Ancak madalyonun bir de öteki yüzü var.

İktidarın şu anki şansı ve kozu dış politika ise CHP’nin handikapı bu. Zayıf olduğu alan. “Oy vereceğiz ama acaba ülkeyi yönetebilirler mi?” şüphesini giderebilecekler mi?

Ekonomideki durum nedeniyle hayli yıpranmış ve 22 yıllık uzun iktidar döneminde yorulmuş bir iktidar halen CHP ile başabaş durumda.

Siyasette hep gözden kaçan bir seçimin davranış analizi vatandaşa, kendinize oy vermesi için sebep sunmanız gerekir. Bu biliniyor. Üzerinde çalışılıyor. Ama seçmene SİZE OY VERMEMESİ İÇİN GEREKÇE SUNMAMALISINIZ. İşte bu ıska geçiliyor. Halkla yakın ilişki. Yüz yüze iletişim. Etkili halkla ilişkiler. Özdeşlik kuracak bir yakınlık. ‘İşte bu bizden biri’ dedirtecek bir samimiyet. Ve en önemlisi güven vermeniz gerekiyor. Dağınık görüntü güven kaybına yolaçar. Bakınız 14 Mayıs neden kaybedildi?

Sonra bir de 31 Mart'ı inceleyin. Nasıl kazanıldı?

Formül belli. İş o formülü uygulayabilmekte.

Ya Erdoğan kazanacak ya da Belediyeler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Küçükkaya Arşivi