Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Çok nazlandı ama geliyor: Sisi'nin Türkiye ziyareti

Yine bir erteleme olmazsa Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el Sisi 4 Eylül 2024’de Ankara’ya gelecek. Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Şubat 2024'te Kahire’yi ziyaretinden sonra Sisi’nin gelişi 2013 yılından beri sorunlu olan ilişkilerde bir dönüm noktası olabilir.

İki ülke arasındaki ilişkileri, sözkonusu yıl Erdoğan'ın, Silahlı Kuvvetler tarafından desteklenen bir halk ayaklanması ile iktidardan indirilen Muhammed Mursi ile mensubu olduğu Müslüman Kardeşler grubuna açık destek vermesi üzerine hayli bozulmuştu. Erdoğan Mısır'daki siyasi değişimi bir darbe olarak nitelendirerek, özellikle, o dönemde Savunma Bakanı olarak görev yapan Abdülfettah El-Sisi'ye karşı kişisel öfkesini defalarca dile getirmişti. Tam iki yıl sonra Sisi Devlet Başkanlığı’na getirilince iki ülke arasındaki diplomatik bağ neredeyse tamamen kopmuştu.

İki ülke Libya, Suriye, Irak ile Doğu Akdeniz'deki deniz ihtilafları konusunda karşıt sayılacak cephelerdeler. Hatta Mısır, Türkiye'nin Aralık 2019'da Libya'ya askeri müdahalede bulunmasından duyduğu endişeyi dile getirmekten çekinmedi. İlişkilerin gittikçe bozulması, Türkiye'nin Katar tarafından finanse edilen, Mısırlı Müslüman Kardeşler üyeleri ile sempatizanları tarafından yönetilen televizyon kanallarına ev sahipliği yapmasıyla daha da bir üst seviyeye çıkmış oldu.

Siyasi ilişkilerin bu kadar kötü olması, tuhaftır, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri fazla etkilemedi. Hatta ikili ticaret görülmemiş seviyelere ulaştı. Mısır, 2020 ile 2021 yıllarında üç milyar ABD dolarını aşan ticaret hacmiyle Türkiye'nin ürün ihraç ettiği ülkeler listesinde bir numarada yer alıyordu.

Siyasi ilişkilerin bozulduğu 2013’den bu yana Türkiye-Mısır arasındaki ikili anlaşmazlıklar, Türkiye ile Körfez Arap ülkeleri arasındaki daha büyük anlaşmazlıklarla birlikte gittikçe büyüdü. 2017 yılında Mısır, Körfez ülkeleri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn ile birlikte, Müslüman Kardeşler grubuna sürekli destek verdiği, El Cezire televizyonunu komşu Arap rejimlerine saldırmak için kullandığı gerekçesiyle Katar'a karşı diplomatik boykot ilan etmeye karar verdiğinde, Türkiye derhal Arap dörtlüsüne karşı Katar'ı desteklemek için harekete geçti.

İlişkiler henüz tam anlamıyla yoluna girmemişken “yeni bir sayfa” açmaya niyetli olduğu anlaşılan iki ülke arasındaki gerilim hem Erdoğan’ın hem de Sisi’nin bu ziyar etleriyle azalabilir, Doğu Akdeniz'in bu en büyük iki askeri gücü arasındaki yenilenen ilişki bölgedeki jeopolitik dinamikleri değiştirebileceği gibi, “kemikleşmiş” sorunları çözebilir. En azından Libya, Sudan ile Doğu Akdeniz'deki deniz ihtilafı gibi süregelen yüksek gerilimli krizler üzerinde çözüme yol açan etkileri de olabilir.

Yaşanan gerginliğin, iki ülke ticaret burjuvazisini pek de etkilemese de siyasi anlamda Kahire ile Ankara için pahalıya mal olduğu bir gerçek. Siyasi ilişkilerin onarılması ile iki ülke arasında 10 milyar dolara ulaşan ticaret hacminin 15 milyar dolara yükseltilmesi için de adımlar atılacak deniyor.

Mısır da Türkiye ile iyi ilişkilerin gereğine inanmasına rağmen ilişkilerin düzeltilmesi konusunda çok da aceleci davranmadı. Mursi Krizi’nde ağzına geleni söyleyen Erdoğan ile hükümeti ilişkilerin düzelmesi konusunda girişimlerde bulunan taraf oldu. Sisi’nin ilişkilerin yeniden tesis edilmesinde hayli nazlandığı da bir gerçek.

Bunda haklı sayılacak gerekçeleri var; her şeyden önce iç işkilerine pervasızca müdahale edilmişti Erdoğan tarafından. Müzakerelerin başlaması için Mısır’ın bir takım talepleri vardı. Bunlardan biri Türkiye’de yayın yapan muhalif Mısır medyasının durdurulmasıydı. Türkiye bunu yerine getirdi. Mısır’ın 12 maddeden oluştuğu söylenen talep listesinde hangilerinin Türkiye tarafından yerine getirildiğini uzunca bir süre bilemeyeceğiz. Çünkü her şeyin sahibi Erdoğan bunu istemiyor.

Dış politikada, özellikle Ortadoğu konusunda iflas etmiş Erdoğan rejimi dışarıda olanı içeriye aktarmama da hayli “başarılı”. İsrail’le Gazze Trajedisi’ne rağmen ticareti kesmediğini de iyi saklamıştı.

Mısır’ın hangi taleplerinin karşılandığını da mutlaka öğreniriz.

Gerçeklerin huyunu bilirsiniz; ortaya çıkarlar mutlaka denir.

Doğrudur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi