Fikret Bila (p)
CHP yoksul kesimlere ulaşmalı
CHP, ”Saray’daki CHP’li” konusunu kapatarak doğru olanı yaptı.
Gerçek olmayan bir haber etrafında tartışmanın zaman kaybı olduğunu hem CHP’nin genel merkezi hem de Muharrem İnce kavradılar ve konudan çıktılar.
Böylece bu haber üzerinden CHP’yi iç kavgaya tutuşmuş, karışmış, Türkiye’nin sorunlarından uzak bir parti olarak göstermek isteyenlerin eli boş kaldı.
CHP’nin gerçekten de böyle hayali tartışmalarla kaybedeceği zamanı yok.
Yerel seçimlerde yarattığı umudu büyütmesi ve hayata geçirmesi gerekiyor.
Bunu gerçekleştirmek için elinde bir fırsat var.
O fırsat yerel yönetimlerde iktidarı elde etmesidir.
Eğer başta 11 büyükşehir olmak üzere elde ettiği belediyelerde vatandaşın sorunlarını çözecek bir belediye modeli kurabilirse genel seçimlerde iktidara gelme olasılığını artıracaktır.
Yoksul kesimlere ulaşma
CHP, son 20 yılda daha net ortaya çıktığı gibi büyük ölçüde orta ve ortanın üstü kesimden oy alıyor.
CHP, büyük kentler başta olmak üzere özellikle kıyı kentlerinde yaşayan, laik, aydınlanmacı, eğitimli, meslek ve iş sahibi kesimin partisi konumunda. Anadolu’nun kırsal kesiminden ve kentlerin varoşlarından dışlanmış durumda.
CHP’nin bu konuma gelmesinde, AK Parti’nin 19 yıllık iktidarında Cumhuriyet değerlerini ve kurumlarını, laik yaşam tarzını hedef almasının ve din ağırlıklı propaganda ve politika yapmasının payı büyüktür.
AK Parti merkezi ve yerel iktidar olanaklarını sonuna kadar kullanarak, kırsalda kalmış ve kırdan kentte göçmüş nitelikli emeğe sahip olmayan kesimleri “sadaka” türü yardımlarla kendine bağlamayı başardı.
Bunu yaparken belediye olanakları, iş verdiği iş adamlarından aldığı bağışlar, cemaat-tarikat yapılanması ve dernekler üzerinden kurduğu maddi ağa dayalı bir mekanizma oluşturdu.
Bu sistemden beslenerek zar zor geçimini sağlayan, iş güvencesi olmayan, gececi işlerde çalışan, iş bulabilmek için partiye katılması ve çalışması şart koşulan yoksul kesimlerin umudu haline geldi.
Şimdi CHP’nin, bu yapılanmayı kırıp, yoksul kesimlere sosyal belediyecilik ve kamu hizmetleriyle ulaşması mümkün. Elindeki belediyelerce bunu başarabilir.
Sol model
CHP yerel yönetimlerde Türkiye’nin en yoksul yüzde 20’lik kesimin milli gelirden aldığı yüzde 6.1’lik payı sosyal belediyecilikle artırabilir ve bu kesimlerin partisi haline gelebilir.
Dünyada acımasız neo-liberal düzenin yarattığı yoksullukla mücadele için yeni modeller üzerinde çalışılıyor.
Bu çalışmaların da ışığında CHP, kent varoşlarında yaşayan yoksul kesimlere sadaka yerine belediye kaynaklarından “vatandaşlık aylığı” olarak, asgari yaşam koşullarını oluşturacak katkıda bulunabilir. Makarna, un, kömür dağıtmak yerine nakdi ödemeyle, bir ailede ailesini geçindirecek iş buluncaya kadar, insan onuruna daha uygun katkı sağlanabilir.
Bu kesimdeki niteliksiz işgücüne nitelik kazandırmak için etkin kurslar belediyeler tarafından verilebilir.
Yoksul kesimlerin temel günlük ihtiyaçlarını bedava veya çok ucuza karşılamak üzere belediye şirketleri tarımsal üretim ve dağıtım yapabilirler.
Yine giderek pahalılaşan ve ulaşılamaz hale gelen sağlık ve eğitim hizmetlerini bu kesimler için belediyeler üstlenebilir. Belediye hastaneleri ve bilime dayalı eğitim kurumları oluşturabilir.
Keza, ulaşım hizmetleri, elektrik, su, ısınma giderleri yine bu kesimler için belediyeler eliyle düşürülebilir.
Bu hizmetleri verebilmek için belediyelerin yarattığı rant bir kaynak olarak kullanılabilir.
Önceki belediyelerin israf ettikleri kaynaklar kesilerek, rant gelirleriyle birlikte yoksul kesimlere bu hizmetleri sağlamak için değerlendirilebilir.
CHP’nin güçlü belediyeleri emek yoğun yeni üretim alanları açarak işsizlik sorununu hafifletebilirler.
Hazırdan satın alma yoluyla belediye kaynaklarının yandaş şirketlere aktarılması yerine mümkünse doğrudan üretime geçerek ve gerçek bir rekabetçi ihale düzeniyle mal ve hizmetlerin maliyetlerini düşürebilirler.
Belediyeleri böyle bir modeli başarıyla uygulayabilirlerse, CHP hem sosyal demokrat bir parti olmanın gereğini yerine getirmiş hem iktidar adaylığını güçlendirmiş olur.