Can Kakışım
CHP Değişecek. Ama Ne Zaman?
Son dönemde CHP’de hareketli günler yaşanıyor. Temmuz ayında başlayan Kurultay süreci, İstanbul ilçe kongrelerinin değişimcilerin üstünlüğüyle geçmesi sonucu canlılık kazanmıştı. Bu hareketlilik CHP Grup Başkanı Özgür Özel’in Kurultayda Genel Başkanlığa aday olacağını bizzat açıklamasıyla tepe noktaya vardı.
Sonda söyleyeceğimizi başta söyleyelim; CHP’de bir değişim şarttır ve kaçınılmazdır. Önemli olan bu değişimin gecikmemesidir. Zira CHP, mevcut kadro ve yönetim anlayışıyla her gün güç kaybediyor, seçmenlerle arasındaki bağ gitgide zayıflıyor.
CHP uzunca bir süredir kurumsal işleyişten uzaklaştı. Parti politikalarıyla alakalı en hayati kararlar Genel Başkana kişisel erişimi olan az sayıdaki insan tarafından alınıyor, partinin yasal hiyerarşisi göz ardı ediliyor.
Partinin gelenek ve değerlerine aykırı kişiler Genel Başkan danışmanı atanarak yönetimde önemli derecede söz sahibi oluyor, hatta partide hiçbir resmi görevi olmayan insanlar sırf Genel Başkan ile olan kişisel ilişkilerinden dolayı partinin en üst yetkililerinin bile bilmediği kilit bilgilere vakıf oluyor.
Üstelik tüm bu “kayıt dışı siyaset” anlayışı ilkesel olarak yanlış olduğu gibi pragmatik olarak da yararsız kaldı, iktidarın fiyasko derecesindeki performansına karşın CHP siyasi amaçlarına ulaşmakta başarısız oldu. Buna karşılık, Genel Başkan Kılıçdaroğlu başta olmak üzere parti üst yönetimi bu başarısızlık karşısında en küçük bir özeleştiri dahi yapmıyor, hatta ortada bir yenilgi olmadığını iddia ediyor.
Özgür Özel’in adaylık açıklamasında bu hususlara değinmesi değerli. Özel, Genel Merkezin seçim hezimeti karşısında tepkileri görmezden geldiğini ve sadece bahane ürettiğini söyledi, bu insanların seçim sonrasında esas olarak parti içi iktidarlarını korumaya yönelmelerini eleştirdi.
Özel, partinin kurumsal işleyişten uzaklaşmasına ve ideolojik temellerinden kopuşuna dikkat çekerek ortaya iddialı bir siyasi duruş koydu. Böylesi tarihsel bir dönemeçte inisiyatif alarak taşın altına elini sokan insanları tebrik etmek gerekir.
Bununla birlikte, Özgür Özel’e yönelik eleştirilerin olması doğaldır ve olması gerekendir. Demokratik liderler eleştirileri dikkate almalı ve bu eleştirilere karşı tavır ve açıklamalarında inandırıcı olmalıdır. Sözgelimi Özel’in, her şeyden önce, partide üst görevde bulunmasına rağmen parti politikalarına neden etki edemediğiyle ilgili olarak parti tabanını bilgilendirmesi ve seçmenleri ikna etmesi şarttır.
Öyle ya da böyle, CHP'de artık Pandora’nın kutusu açıldı ok yaydan çıktı.
Değişim süreci ama bugün ama yarın sonuca ulaşacak.
Ancak bu değişimin gecikmesi, örneğin yerel seçimler sonrasına kalması partideki kan kaybını daha da hızlandıracak. Bu anlamda, CHP’deki değişim sürecinin en fazla iktidarla bütünleşik kalemşörleri rahatsız etmesi boşuna değil.
Cumhur İttifakı bileşenleri, CHP’nin yerel seçimlere herhangi bir değişim yaşamadan girmesini özellikle İstanbul ve Ankara’yı tekrar kazanmak için paha biçilmez bir fırsat olarak görüyor.
Bu süreçte CHP gönüllülerine düşen görev, değişimle ilgili taleplerini partinin ilke, değer ve teamüllerinden sapmadan ama eleştiri haklarını da sonuna kadar kullanarakpartinin karar alıcı aktörlerine aktarmaktır.
Değişim talebi meşru bir istektir ve bunu dile getirmekte herhangi bir beis yoktur.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na düşen ise, bu sürecin sükunetle ve demokratik kurallar çerçevesinde devamını sağlamak, AKP güdümündeki yargının bu süreci sekteye uğratmak yönündeki müdahalelerine CHP liderine yakışır şekilde en sert tepkiyi vermektir.
Değişim sürecinin hakkıyla tamamlanması ikinci yüzyılına giren CHP’ye ihtiyaç duyduğu heyecanı sağlayacak, böylece siyasetten ümidini kesmiş milyonlara da moral ve yeniden mücadele gücü verecektir.