Bir şehvetiye tekkesi nasıl kapandı?

Bir kanepede oturan entarili ve yaşlı adam önünde diz çöken genç adamın ellerini sıkı sıkıya kavramış. Yaşlının ağzından dökülen Arapça sözcükleri öteki yineliyor.

Görüntüdeki 78 yaşındaki adam 'Ubeydullah El Kadiri' diye biliniyor.

Suriyeli.

İç savaştan sonra Türkiye'ye gelmiş.

'Yerli ve milli' şeyhlerimiz bize yetmiyormuş gibi Ubeydullah El Kadiri gibi Suriyeli ve Iraklı meslektaşları peydah oldu.

Ubeydullah El Kadiri, 34. kuşaktan peygamber torunu olduğunu söylüyor. Müritlerine bakarsanız kerametleri var. Eldeki tütünü bademe çevirdiği ve kör gözleri açtığı söyleniyor.

Genç olanın adı, Büreyde Öncel.

Üzerinde sarı entari, başında sarı fes var.

Palyaçoyu andırıyor.

1987 doğumlu.

Ubeydullah El Kadiri'den şeyhlik icazeti alıyor.

Gazi Mahallesi'nde kaçak dergah

Bu sayede Öncel, 'Büreyde El Kadiri Hazretleri' oldu.

Sultangazi'de Abdulkadir Geylani İlim ve Hizmet Derneği adı altında kaçak dergahını açtı.

Ancak 7 Mayıs 2017'de saat 04.30'da Polis İmdat Hattı'nı arayan genç erkek dernekte alıkonulduğunu ihbar etti. Polisler baskın yapıp Öncel ile Y.Ö.'yü buldu.

Y.Ö., Öncel'in cinsel tacizine uğradığını ileri sürdü.

Öncel hakkında cinsel istismardan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilirken, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmaktan 20 ay ceza kesildi.

İstismar mesajları

Öncel'İn hikayesini ilkin Cumhuriyet'te Barış Terkoğlu yazdı.

Ardından...

Türkiye, Eylül 2020'de Şeyh Fatih Nurullah'ın müridinin 12 yaşındaki kızını istismar etmesini tartışırken, Yol TV'nin Youtube kanalına çağrıldım.

Öncel'den söz ederek, "Çocuk istismarından yargılanıyor" dedim.

Öncel'in dergahının kapanmasını beklerken ifadeye çağrılan ben oldum.

Bakın, Allah'ın işine ki...

İfadeden birkaç gün önce cep telefonuma yazışmalar ulaştı. Bu yazışmalarda Öncel'in müridi olan S.Y. adlı erkeğe gönderilen cinsel içerikli mesajlar vardı.

Savcılık, mesajların Öncel'e kayıtlı numaradan gönderildiğini saptadı. Öncel ise mesajları yollamadığını söyledi.

Bu kanıta rağmen Öncel'e hakaret iddiasıyla İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakkımda dava açıldı. Uyarılarım suç sayıldı. Halen yargılanıyorum.

Açılan davayı o tarihte Sözcü'de "Şehvetiye Tarikatı ile davamız var" diye yazdım. İstedim ki, "Allah" diyerek, istismar edenler yargılansın.

Meğer kendimi ihbar etmişim!

Öncel, yazımı şikayet etti.

İkinci dava açıldı.

Suçum, Öncel için cinsel saldırıdan kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğinden bahsetmeyerek, şeref ve saygınlığını rencide etmek.

İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkacağım.

Öncel kayıp

O ki savcılarımız Büreyde El Kadiri Hazretleri'nin onur, şeref ve saygınlığını bana iki dava açacak kadar önemsiyor.

O ki laikliği savunmak biz gazetecilere düştü.

Başımızın üstüne!

Atatürk'ün kimsesizlerin kimsesi olmakla görevlendirdiği 'Cumhuriyet'in savcılarına gururla bildireceğiz ki 'Büreyde El Kadiri Hazretleri' artık görünmüyor.

Youtube'da yayın, Facebook'ta paylaşım yapmıyor.

Dergahı kapandı.

Türkiye Cumhuriyeti'nin görmesi gereken hesabı konuşarak, yazarak ve yargılanarak hallettik.

İkinci davamın açılmasına neden olan köşe yazımı şöyle bitirmiştim:

"Asıl 'Şehvetiye Tarikatı'nın şeyhleri ve dervişleri korksun.

Bilsinler ki kurduğunuz istismar dergahlarını yerle bir edeceğiz.

Şirk tekkelerini başınıza yıkacağız."

Öyle de oldu.

Öncel'in istismar dergahını yerle bir ettik ve şirk tekkesini başına yıktık.

Çanlar Türkiye için çalıyor

Sevgili avukatım Aslı Kazan, iki davamda da beni savunmak için duruşma salonunda olacak. Fakat 26 Nisan günü sanık sandalyesinde oturacak, Kazan.

Adalet Bakan Yardımcısı ve Hakimler Savcılar Kurulu 1. Daire Üyesi Hasan Yılmaz'a hakaret iddiasıyla Ankara 22. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanacak. Suçu, HSK'nın Osman Kavala'yı tutuklayan hakimlerin listesini istemesi üzerine şu tweeti atmak:

"Kavala'yı tekrar tutuklamaya sevk eden ve çanlı/delilsiz iddianame hazırlayan Hasan Yılmaz, HSK 1. Daire üyesi. Haksız tutuklatan, haksız tutuklayandan hesap mı soracak?"

Bu iddianamede, "çanlı/delilsiz iddianame hazırlama ve haksız tutuklatma" ifadesinin hukuka aykırı somut fiil olduğu ileri sürülüyor.

Nesi hukuka aykırı?

Hasan Yılmaz ve iki savcı arkadaşı değil miydi, ABD'li Henri Barkey'i 15 Temmuz'la ilişkilendirmek için Büyükada Splendid Otel'in resepsiyonuna kim tarafından bırakıldığı bilinmeyen 'Pensilvanya' yazılı çanı, fotoğrafıyla birlikte iddianameye basan? Barkey ile restoranda karşılaşmaktan başka kanıt bulunmadığı halde Kavala'yı davanın ikinci sanığı ve tek tutuklusu yapan, Yılmaz ve arkadaşları değil miydi?

Bir eleştirel tweet ile Yılmaz'ın şeref, onur ve saygınlığı incinmez.

Ancak Yılmaz ve arkadaşlarının hazırladığı, ikinci sınıf casusluk romanlarını andıran iddianame, Türk demokrasinin ve yargısının şeref, onur ve saygınlığını ayaklar altına alıyor. Türkiye, Avrupa Konseyi'nden ihraç edilecek atılacak aşamaya geldiyse Yılmaz ve arkadaşları sayesinde oldu.

Eserleriyle ne kadar övünseler yeridir.

Demokrasi tarihine geçecekler.

Fakat altın harflerle değil...

Aynı iddianamede, Yılmaz'ın "Cumhuriyet savcısı kökenli bürokrat ve kamu görevlisi olduğu, ifade özgürlüğü kullanma yönünden geniş etki alanına sahip olmadığı" savunuluyor.

Oysa Yılmaz, iddianamelerinde ifade özgürlüğünü özgürce kullanıyor. Dayanaksız iddialarla Kavala'yı terörle ve darbecilikle suçluyor.

Hangimizin böyle bir hürriyeti var?

Yılmaz, bilmem haberdar mıdır....

Yazdığı 'çanlı' iddianameden ötürü Türkiye demokrasisi için Avrupa'da çanlar çalıyor.

Beraat eden KHK'lılar belediye şirketinde çalışabilecek

Geçen 10 Ocak'ta yazmıştım.

İyi Partili Gökçeada Belediye Başkanı Ünal Çetin, KHK ile ihraç edilip mahkemede aklanan eski Hakim N.G.'yi belediyenin Gök-AŞ adlı şirketinde işe koyduğu için İçişleri Bakanlığı'nca soruşturma açıldı. Bakanlık, N.G.'nin güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına bakmadıkları ve yalnızca adli sicil kaydına göre işe kabul ettikleri için Çetin ve şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Akpolat için soruşturma izni verdi.

Ünal, baskılara rağmen N.G.'yi atmadı.

Danıştay'da itiraz etti.

Danıştay 1. Dairesi, Çetin'in verdiği kararın belediyedeki görevleri kapsamında değil, şirket kapsamında kaldığına, savcılığın doğrudan soruşturma açması gerektiğine hükmetti. Soruşturma izni kaldırılırken, dosya Gökçeada Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletildi. Başsavcılık, 11 Ocak'ta kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi.

Kararda, eylemin şirket faaliyeti kapsamında kaldığı, görevi kötüye kullanma dışında suç tespit edilemediği belirtildi.

Bu karar beraat eden veya haklarında dava açılmamış KHK'lıların yerel yönetimlerde çalışmalarının önündeki fiili engeli kaldırdı.

Ayrıca İBB'de, 557 terör iltisaklı personelin çalıştırdığı iddiasıyla açılan özel teftişi de etkiliyor. Çünkü İçişleri Bakanlığı, İBB'yi personelin güvenlik soruşturmasını ve arşiv araştırmasını yapmamakla suçlanıyor.

Başkan Çetin, haklı çıkmanın sevincini yaşıyor.

Ancak hala kaygıları var.

Şunları söylüyor:

"Hukuk garabeti son buldu. Tek bir kaygımız var; adaletin tesis edildiği ülkemizde en doğru hizmeti verebilmek. Gelin görün ki beraat kararı tanınmadan soruşturma başlattılar. Belki kamuoyunun tepkisi olmasa davaya dönüşecek ve yıllar sürecekti. 'O kişiyi işten çıkar' diye beraat almış insanları aforoz edenleri söylemek bile istemiyorum. Bugün gayri hukuki soruşturma kapandı. Eminim ki yarın ben veya bir başkası benzer suçlamalara maruz kalacağız. Mağdurlar adliye kapısında adalet arayacak. Bu olmaz. Adaletin sağlaması gerekenler siyasi saiklerle hareket etmemeli."

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi