Azmettirenleri kim azmettirdi?

Sinan Ateş Davası, şaşırtıcı bir hızda bitti.

Soruşturması 17 ay süren bu dava iddianamesi yazıldıktan beş, ilk duruşması görüldükten iki ay sonra karara bağlandı.

Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına göre Sinan Ateş suikastinin iki azmettiricisi var: Çete lideri Doğukan Çep ve Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş.

Tetikçi Eray Özyağci, kurye Vedat Balkaya ve gözcü Suat Kurt tasarlayarak öldürmekten mahkum oldu.

Beş sanık ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldı.

Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ın Özel Kalem Müdürü Emre Yüksel, tetikçiye eskortluk eden özel harekat polisleri Aşkın Mert Gelenbey ve Murat Can Çolak ile Ankara-İstanbul yolculuğunda kullanılan aracın sahibi Mustafa Uzunlar ise cinayete yardımdan 15-18 yıl arasında ceza aldı.

Ağır ceza ver, kapat

Kasten eksik yürütülmüş bir soruşturmaya ve suikast eylemiyle sınırlandırılmış bir yargılamaya göre üst sınırdan ceza verildiğini belirtmeliyim.

Hem ceza miktarı hem de beş ayda hüküm verilmesi bu kararın arkasında siyasi iradenin olduğunu düşündürüyor.

Ayşe Ateş’i Beştepe’de kabul eden Erdoğan, kamu vicdanını tatmin eden bir ceza verilerek, Sinan Ateş Davası’nın gündemden çıkarılmasını istemiş olabilir.

Bu bakımdan mahkeme asıl azmettiricileri işaret ediyor, ne var ki hiçbirine dokunamıyor.

Tanıyor, teşhis ediyor fakat isimlendiremiyor.

Demirbaş’ı azmettiricilikten mahkum ederken, onu azmettirenlerin üzerine yürüyemiyor.

Üst akla dokunulamadı

Soracaksınız:

“Azmettirciler belli değil mi?”

Mahkemeye göre öyle, bana göre değil.

Çünkü…

Demirbaş ile Çep’in aynı suikasti azmettirmiş olmaları için bir karar ve eylem birliği yapmaları gerekir.

Evet; Demirbaş, suikastten önce Ateş hakkında istihbarat topladı.

Suikastten sonra tetikçiyi kaçırdı.

Çep’in silahı, tetikçiyi, gözcüyü, kuryeyi ve parayı temin ettiği su götürmez bir gerçek.

Ancak Demirbaş ile Çep, suikastten önce tanışmıyordu.

İlk kez mahkemede karşılaştılar.

Ne telefonla görüşmüşlükleri ne de mesajlaşmışlıkları var.

Suikast anında Demirbaş, Ankara’da…

Çep, İstanbul’daydı.

İkisi suikasti azmettirmiş olamaz.

Onlar yalnızca verilen talimatı yerine getirmiştir.

Asıl azmettirici; Çep ve Demirbaş’ı tanıyıp talimatlandıran, iki failin üst aklı olan odaktır.

Bu odağın siyasi olma ihtimali yüksektir.

Diyeceksiniz ki:

“Demirbaş, yetmez mi?”

Yetmez.

‘Sayın genel başkanımız'

Demirbaş, bir suikasti azmettirebilecek iradeye sahip biri değil.

Kriminal dünyayla bağı yok.

Kurşun asker diyebileceğimiz inanmışlıkta bir ülkücü.

Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’a, numarasını ‘Sayın Genel Başkanımız’ diye kaydedecek ölçüde bağlı.

Katılmayı düşündüğü bir düğün için bile Yıldırım’dan müsade istiyor.

Mesela, 2 Temmuz 2021’de Yıldırım’a şöyle yazıyor:

“Selamunaleyküm sayın genel başkanım, efendim, izniniz olursa, yarın öğleden sonra eski ilçe ocak başkanının düğününe katılmak için şehir dışına (Kocaeli Körfez) çıkmak isterim.”

Üç haftalık izni bittiğinde Ülkü Ocağı’na gelir gelmez Yıldırım’a tekmil veriyor.

Diyor ki:

“Selamünaleyküm sayın genel başkanım, efendim, üç haftalık sürecin geçmesi üzerine pazartesi itibariyle ocağa gelmiş bulunmaktayım. Bu sebeple emir ve talimatlarınızı bekliyorum. Saygılarımla arz ederim efendim.”

Demirbaş’ınki ölesiye bir sadakat.

Bir başka mesajı:

“Sayın genel başanım, siz beni yanınızdan uzaklaştırmadığınız sürece ben hiçbir mevki, makam, başka türlü dünyalık menfaatler için gitmem, ayrılmam, bilginiz olsun efendim. Saygılarımla arz ederim, efendim.”

Arkadaşının düğününe katılmak veya ailesini yazlığa götürmek için Yıldırım’dan talimat bekleyen Demirbaş, azmettirmiş midir, azmettirilmiş midir?

Bence ikincisi.

17 şüpheli ve eylemleri

Bizi asıl azmettiricilere ulaştıracak ipuçlarını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki Sinan Ateş ek soruşturmasında bulmak mümkün.

Dosyada kimlerin adı geçiyor?

En başta, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım.

Demirbaş’ın hem Sinan Ateş hem de saldırıya uğrayan Suat Başaran, Ercüment Devlet Yahnici, Mümin İnan ve Ömer Zengin hakkındaki istihbaratları gönderdiği isim, Yıldırım’dı.

Yıldırım, yalnızca istihbarat toplatmıyor.

Kah keşif yaptırıyor, kah çeşitli talimatlar veriyor.

Yıldırım’ın yardımcısı Ömer Şanlı ve Burak Kılıç var.

. Şanlı’nın suikast akşamı araçla Bolu’ya geldiği iddia ediliyor.

Kılıç ise Ateş’in evinin önünde keşif yapmıştı.

Ayşe Ateş’in kimlik bilgilerini temin edip Demirbaş’a yollayan Ankara Ülkü Ocağı Başkanı Suat Yılmazzobu, Sinan’ın kafasına sıkılacağını biliyordu.

Sinan Ateş’in uçuş bilgilerini Demirbaş’a gönderen eski Çubuk Ülkü Ocağı Başkanı Gürsel Horat ise eski reisin Esenboğa Havalimanı’na silahlı geldiğini teşkilata bildirdi.

MHP Bolu Milletvekili İsmail Akgül, tetikçiyi yaylada saklamakla, eski MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz ise Demirbaş’ı polise teslim etmemekle suçlanıyor.

Olması gereken, 22 sanıklı Sinan Ateş Davası ile 17 şüphelinin bulunduğu dosyanın birleştirilmesi, çapraz sorgu yapılarak, örgütsel bağlantının açığa çıkarılmasıydı.

Suikast sonrası savcılar üzerinde kurulan siyasi baskıdan ötürü adım atılamadı.

Dokunanı ya sürdüler…

Ya da dosyadan el çektirdiler.

Eğer muhalif gazeteciler olmasaydı, Sinan Ateş suikasti adi bir cinayet dosyası olarak görülüp kapatılacaktı.

Neyse ki başaramadılar.

O dosya açılırsa...

Şimdi, gerçek azmettiricilerin bulunup yargı önüne çıkarılacağı aşamaya geçildi.

Kuşkusuz bu Cumhur İttifakı’nda bilek güreşine sahne olabilir. İktidar içi güç mücadelesi emniyet ve yargı bürokrasisine sıçrayabilir.

Pekala tersi de olabilir.

AK Parti, ittifakta gedik açtırmamak için davayı kapatabilir de.

Ancak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın elindeki dosya birgün davaya dönüşürse ‘azmettiricileri kimlerin azmettirdiğini’ işte o gün öğrenebiliriz.

FETÖ’cü hakim sekiz yıldır evinde saklanıyormuş

Eski Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner ile dönemin MİT Bölge Müdürü Ş.D. ve iki MİT görevlisinin tutuklandığı Ergenekon Davası’nın hakimi Mustafa Karatay, 15 Temmuz’dan sekiz yıl sonra MİT ve Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nin ortak operasyonuyla yakalandı.

Erzincan Davası’ndan ötürü sekiz yıldır aranan Karatay, Yenimahalle’deki evinde elbiselerinin arasında saklanırken bulundu ve tutuklandı.

İlginç olan şu:

Karatay, 15 Temmuz’dan beri TOKİ konutlarındaki evlerinde eşiyle birlikte yaşıyormuş. Daha önce evde bir kez arama yapılmış ancak Karatay bulunamamış.

Diğer taraftan, eski hakimin sekiz yıldır evden çıkmadığı iddia ediliyor.

Karatay’ın oturduğu TOKİ konutlarında FETÖ’den ötürü ihraç edilen çok sayıda hakim, savcı ve bürokratın yaşadığım birbirlerine yardım ettikleri belirtiliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi