Mustafa K. Erdemol
Avustralya Yasakladı: Sarılmak Koalaları Öldürüyor
Avustralya’nın hayvanat bahçelerinde insanların koalalara sarılmasını yasaklama kararı aslında “ölüme son” anlamına geliyor. Hükümetin nihayet aldığı kararla bu güzel canlılar artık ölmeyecekler.
Göründükleri kadar masum ya da sevimli yaratıklar olmamalarına rağmen koalalar bulundukları her yerde turistlerin ilgi odağıdır gerçekten. Davranışlarıyla hayli vahşidirler. Doğada yalnız yaşarlar. Zaten hayvanat bahçelerinde bulundurmaları bile büyük insafsızlık çünkü özgür hayvanlardır. İnsan bebeklerine benzeyen bir forma evrilmiştir bu hayvanlar, bilindiği gibi. Dolayısıyla kucaklama hissi uyandırır görende.
Konuya uzak olanlar için Avustralya hükümetinin onlara sarılmaya yasak koyma kararı anlamsız gelebilir, ama koalaların insanlarla yakın temas kurmaya adapte olmadıklarını, birinin kucağında ciddi stres yaşadıklarını bilenler bu yasağın mantığını anlayabilirler. Çünkü sarılma ya da kucaklama bu hayvanlar için son derece tehlikeli. Düşük enerjili hayvanlar olarak, artan stres seviyeleri zararlı bir etkiye sahip olabilir.
Düşük enerji dediğim şu; bu hayvanlar büyük ölçüde Okaliptüs yapraklarından oluşan son derece düşük enerjili bir diyetle yaşarlar. Günde 20 saat uyudukları için de enerji harcamalarını en aza indirirler. Bu da onları hassas kırılgan yapar.
Avustralya bu işin suyunu çıkarmıştı aslında. Memlekete gelen ne kadar ünlü varsa, popçusundan devlet başkanına herkese koala kucaklattılar. Taylor Swift de, Vladimir Putin de bunlar arasında. Hayvanla da olsa “sarılma” sıcak bir eylem elbette. Kimsenin aklına herhangi bir canlıya zarar vereceği gelmez. Ama koalalar iradeleri dışında sarıldığımız canlılar, esaret altındalar üstelik. Para vererek sarıldığımızda onlar üzerinde nasıl etki yarattığını fark edemiyoruz bunun.
Dünya Hayvanları Koruma Örgütü Avustralya Direktörü Ben Pearson’un sözlerine kulak verelim: "Gerçek şu ki, insanlar bir koalayı sevdiklerinden ona sarılmak için para ödüyorlar, ancak bu hayvanların sessizce çektiği acıların farkında değiller. Ziyaretçilerin koala gibi bir hayvanla zorla etkileşime girmesi, esaret hayatlarına bir kat daha zulüm ekliyor. Bir koalayı fotoğraf malzemesi olarak kullanma fikri, hayvanlarla, doğal dünyayla olan kopuk ilişkimizi yansıtmaktadır”.
Çok doğru sözler bunlar. Kaldı ki özellikle vahşi hayvanlar kar amacı güden mekanların metalaştırıp sömürecekleri sonu olmayan birer kaynak değiller. “Sarılma” karşılığı para ödemek çirkin bir ticaret ayrıca. İki yıl önce Queensland'in en tanınmış yaban hayatı mekanlarından bazılarında gerçekleştirilen bir araştırmada şaşırtıcı bulgular ortaya çıkmıştı. Koalaların insanlara yakın olduklarında strese girdikleri görülmüştü örneğin. Bu nedenle onları sarılmak, fotoğraf malzemesi olarak kullanmak yani bu tür stresli etkileşimlere zorlamak hayvan refahı açısından tamamen kabul edilemez bir durumdur.
Yavaş yavaş bir farkındalık da oluşmuş ne mutlu ki; bazı seyahat şirketleri yakın temasların hayvan refahı üzerindeki etkisinin, değişen toplumsal duyarlılığın farkına varmışlar. Bu nedenle de koala kucaklama, onlarla fotoğraf çektirme gibi etkinlikleri web sitelerinden kaldırmış, yerlerine yaban hayatına 'Bakma Dokunma' kuralını koymuşlar.
Yasak çok ama çok yerinde.
Umarım gerisi de gelir.
Umarım hiçbir hayvan “doğal yaşamından” kaçırılıp hayvanat bahçelerine tıkılmaz.
Umarım anne babalar çocuklarını hayvanların işkence göstererek eğitildikleri sirklere götürmezler..
Umalım bakalım..