Atatürk sevgisi azalmıyor artıyor

Türkiye Cumhuriyeti’nin 96. Kuruluş yıl dönümü büyük bir coşkuyla kutlandı. Bu coşku geçen yıllara göre çok daha büyüktü. Sadece üç büyük kentte değil, bütün kentlerde gece ve gündüz büyük katılımlarla kutlandı. Halk yine Anıtkabir’e akın etti.

29 Ekim günü yaşananlar gösteriyor ki Atatürk’ü olan sevgi azalmıyor, artıyor.

Bu kez Cumhuriyet Bayramı’nın çok daha görkemli kutlanmasının önemli nedenlerinden biri siyasi atmosferdir. 31 Mart yerel seçim sonuçlarıyla büyük kentlerde belediyelerin CHP’ye geçmesi ve 23 Haziran İstanbul yenileme seçimlerinde muhalefetin büyük bir zafer kazanmasının bu yıl ki 29 Ekim kutlamalarına yansıdığı bir gerçektir.

Bir yandan bugüne kadar 29 Ekim başta olmak üzere milli bayramlardaki kutlamaları es geçen iktidarın bazen üstü örtülü bazen açık şekilde bu kutlamaların sönük geçmesi için oluşturduğu baskı muhalefetin yerel seçim zaferiyle bu kez etkili olamadı. Diğer yandan bu yıla kadar bu kutlamalara katkı vermeyen hatta köstek olan belediyeler el değiştirdiği için 29 Ekim’in coşkulu kutlanması için her türlü desteği verdiler ve kutlamalara katıldılar.

ZORLADIKÇA SEVGİ BÜYÜYOR

Ak Parti iktidarı Atatürk’ü silikleştirmek için zorladıkça O’na olan sevgi ve saygı büyüyor. Atatürk’ün adını ve TC ibaresini resmi kurumlardan, okullardan, ders kitaplarından çıkarma uğraşı halkın ona olan sevgisini ve özlemini daha da büyüttü. Yerel seçimlerin oluşturduğu demokratik açıdan daha rahat siyasi ortamda kutlamalar daha da yaygın ve coşkulu geçti.

İktidarı Atatürk’ten ve Cumhuriyet’ten rövanş alma fırsatı gibi görmenin ne kadar yanlış bir tutum olduğu bu yıl çok daha net olarak ortaya çıktı.

ATATÜRK’E KARŞI TUTUM

Atatürk, bu ülkenin ve tüm ulusun ortak değeridir. Hangi siyasi görüşten olursa olsun toplumun tüm kesimlerinin, zor koşullarda ulusal kurtuluş savaşı vererek, Türk ulusunu bağımsızlığına kavuşturan ve Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran  Atatürk’e olan sevgini ve saygısını ortadan kaldırmak mümkün değildir.

Bu nedenle Türkiye’de iktidar değişikliğini yeni bir kurtuluş ve kuruluş olarak görmek ve göstermek yanlış bir yoldur. Anadolu halkı Atatürk’ün liderliğinde Kurtuluş Savaşı’nı 1919-1923 yılları arasında vermiş ve bağımsız, çağdaş, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni 29 Ekim 1923 tarihinde kurmuştur.

Bu gerçek ortadayken, 15 Temmuz darbe kalkışmasının halkın büyük kahramanlığıyla bastırılması da dahil Türkiye Cumhuriyeti’nin her zaman azimle atlattığı badireler, Ulusal kurtuluş Savaşı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun yerine geçmez. Elbette bu badirelere karşı halkın canı pahasına verdiği mücadeleler da paha biçilmez değerdedir. Ancak bu zaferleri Ulusal kurtuluş Savaşı’yla kıyaslamak yanlış bir yaklaşımdır.

Her bir zaferin, başarının tarihteki yeri farklıdır.

Birbirinin yerine ikame etme çabaları gerçeği değiştirmez.

Anadolu halkının Atatürk’le ve kurduğu Cumhuriyet’le bir sorunu yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi