Aç mideye Yasin okumak

İstanbul Halk Ekmek (İHE) büfelerinin önündeki yokluk kuyrukları uzadıkça uzuyor. Yağmura ve ayaza rağmen ucuz ekmek için dakikalarca bekliyorlar. Değneğine yaslanarak ayakta durmaya çabalayan ihtiyarlar, incecik pardösüsüne sarınmış ev kadınları, İş-Kur başvurusundan dönen emekliler ve umutsuz diplomalı işsizler...

Kimi dişlerini sıkmış; tıslar gibi, bu devranın anasına avradına sövüyor.

Kimi "İmtihan dünyası" diyerek, tevekkül ediyor. Bugün ekmek kuyruğundaki çilenin yarın ahiretteki karşılığı "şol cennetin ırmakları" diye inanıyor.

Kimi mahcubiyetten toz maskesinin ardına saklanıyor.

Bir değil, iki değil.

İstanbul'dan kuyruk videoları akıyor.

Bağcılar'da bir ihtiyar "Bizi bu duruma düşürenler" diyor, ağlıyor, devam edemiyor. Çekmeköy Mimar Sinan Mahallesi'ndeki kuyruk döne döne ilerliyor. Pazar alışverişinden gelenler sabırla sıra bekliyor.

Ümraniye Kazım Karabekir Mahallesi'ndeki kaldırım ekmek kuyruğundakilere ayrılmış. Sanki hep oradalar ve hiç ayrılmıyorlar.

Sultanbeyli'deki Necip Fazıl Mahallesi sakinleri beş-on ekmek alıyor. Evdeki nüfusa fırın ekmeği lüks geliyor. Bazı kursaklar var ki aylardır sıcak somun görmemiş.

Ve Kadıköy Ziverbey; hani şu 'Beyaz Türk' denilen ve orta sınıf sayılan eski İstanbul semti ilk kez ekmek kuyruğu gördü.

Her gün 1.6 milyon ekmek

İHE Yönetim Kurulu Başkanı Özgen Nama'nın verdiği bilgiye göre 350 mahalledeki 603 büfe ve 450 bakkalda geçen ay 28 milyon 500 bin ucuz ekmek satıldı.

2020 yılının aynı ayında bu rakam 27.907.236 idi.

2019 yılında 23.391.629'du.

Nama, beş yıldır 800-900 bin olan günlük ekmek üretiminin geçen yıl 1 milyon 250 bine, bu ay 1.6 milyona yükseldiğini ifade ediyor.

Farkı hesapladığında, geçen yıla göre yarım milyon, önceki yıla göre beş milyon daha fazla ekmek satılıyor.

Neden mi?

Artan pahalılığa bağlı olarak fırın ve bakkallarda ekmeğin fiyatı 2.5-3.5 TL arasında değişirken, İHE'de ise 250 gramlık ekmek 1.25 TL'ye veriliyor.

Kuyruklar daha çok AK Partili ilçelerde

Nama, derin yoksulluğun ekmek tüketimine yansıdığını anlatıyor. "Varsıllar günde bir dilim ekmek yerken, yoksullar iki ekmek tüketiyor. Çünkü varsıl kahvaltıya oturduğunda baldan kaymağa kadar onlarca çeşitle besleniyor. Yoksul kuru ekmek, zeytin ve peynirle..." diye vurguluyor.

Nama, kuyrukların daha çok Sultanbeyli, Ümraniye, Bağcılar, Esenler ve Eyüpsultan gibi AK Partili belediyelerin olduğu ilçelerde görüldüğünü vurguluyor. Ancak Kadıköy Ziverbey'deki kuyruğa kendisinin de şaşırdığını saklamıyor.

Nama, üç İHE fabrikasının kapasitenin üzerinde çalıştığını, beş ay sonra dördüncüyü hizmete sokacaklarını anlatıyor.

İHE yıl sonunda zam yapabilir

Fakat İHE'nin artan un fiyatları karşısında dayanacak gücü kalmadı.

Dün İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu açıkladı.

İHE un ihalesine çıktı.

Bu yıl 127 TL olan bir çuval un için 325 TL teklif edildi.

İki buçuk katı!

Nama, ekmeğin un maliyetinin 2.20 TL'ye denk geldiğini vurgularken, "Bizim 1.25 TL'ye satma sebebimiz, unu 8-9 ay önce ucuza almış olmamızdı. Ancak bu yıl sonunda stoklarımız tükendiğinde maliyet, 2.25 TL olacak. Bugün itibariyle söylüyorum. Yarın dolar ne olur, bilemiyoruz. Bu da ekmek fiyatına yansır" diyor.

Ankara'da vaziyet farklı mı?

Değil.

Geçen ay 421 büfede 18.433.089 ekmek satıldı.

Ekimde bu rakam, 17.072.476'ydı.

Eylülde 15.994.417.

Her ay birer milyon katlanarak artıyor.

Komşusu Halk Ekmek'te sıra beklerken...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yoksulluğa sürüklediği milyonlarca insanın guruldayan aç karnını ayet ve hadisle doyurmaya çalışıyor. Sebep olduğu yıkımı bilimsel gerekçelerle savunamayacağı için dine sarılıyor. Nasıl "Faiz sebeptir, enflasyon sonuç" şeklindeki akıldışı iddiasını dayatmak için faizin yasaklandığı ayeti hatırlattıysa Bakara Suresi'nden bu kez de "Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz" ayetini aktarıyor.

Diyanet'in Kuran-ı Kerim tefsirine göre Bakara'nın 155. ayetinde Allah, baskıdan ve çileden ötürü Mekke'den Medine'ye hicret eden Müslümanlara sesleniyor.

Erdoğan, bu ayeti bağlamından koparıp Türkiye'ye uyarlıyor.

Ne oldu?

Türkiye'den hicret mi ettik?

Ülkemiz işgal edildi de haberimiz mi yok?

Savaş mı çıktı?

Olan şudur: AK Parti'nin iş bilmezliği, liyakatsiz tercihleri, partizan uygulamaları ve görülmemiş düzeye varan hukuk tanımazlığı yüzünden varlık içinde yokluk çekiyoruz. Beşli müteahhit çetesine Hazine garantili ihaleler ve torpilli bürokratlara beş maaş birden verilirken, fukaranın aç midesine Yasin-i Şerif okunuyor.

Vaziyete uygun sure ve ayet bulunamazsa hadis de idare eder.

Misal, "komşusu açken tok yatan bizden değildir."

Sahi...

Komşunuz Halk Ekmek'te sıra bekliyor.

FETÖ'den beraat eden astsubayın ihraç kararı iptal edildi

'Barış Akademisyenleri' bildirisini imzaladığı için Kanun Hükmünde Kararname ile akademiden ihraç edilen CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu'nun OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu'na yaptığı başvuru önceki gün reddedilmişti.

Bu yanıt KHK'lılarda hayalkırıklığı yaratırken, yargıdan şaşırtıcı bir iade kararı geldi. Beraat ettiği halde istihbari bilgiyle kurumdan ihraç edilen astsubay H.G.Ş.'nin itirazı haklı bulundu.

Tunceli 51. Komando Destek Komutanlığı'nda astsubay olarak görev yapan H.G.Ş.'ye FETÖ üyeliği iddiasıyla Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

H.G.Ş., ifadesinde, örgüt üyelerinin 2013'te kendisini 2-3 kez aradığını, kafede buluştuğunu, böyle bir yapılanmaya karşı olduğunu belirterek terslediğini ifade etti. H.G.Ş. beraat etti ve karar kesinleşti.

Buna rağmen 12 Nisan 2019'da çıkan Kanun Hükmünde Kararname ile mesleğinden ihraç edildi.

H.G.Ş., avukatı Hüseyin Aygün aracılığıyla Erzincan İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Mahkeme 2020 yılında itirazı reddetti. Kararda, "Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığı'nın yaptığı istihbari çalışmalar neticesinde elde ettiği bilgilere dayalı olarak işlem tesisine engel olunamayacağı" ifade edildi.

H.G.Ş. de Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 1. Dava Dairesi'nde bu karara itiraz etti.

Daire geçen 8 Kasım'da itirazı kabul etti.

Kararda H.G.Ş.'nin ByLock kullanmadığı, FETÖ ile irtibatlı sendikaya veya derneğe üye olmadığı, sadece ankesör kayıtlarının bulunduğu ancak 2014'ten sonra hiçbir ilişkisinin bulunmadığı belirtildi. "Bunun dışında FETÖ ile irtibatlı olduğuna ilişkin delil ibraz edilmediğinden, terör örgütleriyle irtibatlı olduğundan bahisle kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı" vurgulandı. H.G.Ş. oy çokluğuyla görevine iade edildi.

Karar kesinleştiği takdirde TSK ve Emniyet'teki ihraçlarda örnek oluşturacak. Çünkü beraat ettiği halde kurum kanaati ya da istihbari bilgiyle ihraç edilen ve işine dönemeyen binlerce kamu görevlisi beş yıldır böyle bir kararı bekliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi