Mustafa K. Erdemol
ABD-Çin çekişmesinin yeni savaş alanı oldu Solomon Adalarının tercihi Pekin
Solomon Adaları’nın ABD donanma gemilerine giriş yasağı koyması son günlerin en çarpıcı gelişmesiydi kuşkusuz. Bu küçük Pasifik adası ABD ile Çin arasındaki rekabetin yeni “savaş alanı”na dönüşmüş görünüyor. Geleneksel olarak ABD ile Avustralya’nın müttefiki olan Solomon Adaları Nisan ayında Çin ile bir güvenlik anlaşması imzalayarak dünyayı şaşırtmıştı. O günden bugüne başta ABD olmak üzere Çin karşıtı bloğun baskılarıyla mücadele ediyor ülke.
Nakliye koridoru
Solomon Adaları’nın ABD’ye böyle meydan okuması bir çılgınlık ya da içi boş bir cesaret gösterisi değil. Bu küçük ada siyasi/coğrafi büyüklüğünün bölge için ne kadar büyük olduğunun farkında. Bu cesur tutumları almasının nedeni bu. Öncelikle adanın önemine değinelim. Pasifik'in güney kesiminde uluslararası nakliyat açısından bir geçiş koridoru olarak hayli stratejik bir konuma sahip öncelikle. Ayrıca, yalnızca gemilerin değil, birçoğu Avustralya ile Yeni Zelanda'dan kuzeye Asya'ya gitmek için o bölgeden geçmesi gereken ABD uçaklarının navigasyonu için de önemlidir. Bir de dünyadaki orkinos balıklarının yarısından fazlası burada avlanıyor. Bu nedenle balıkçı gemilerinin seyir özgürlüğü de kritik önem taşıyor.
ABD ile müttefiklerinin endişesi Solomon Adaları’nın, yapılan güvenlik anlaşması uyarınca Çin askeri gücüne ev sahipliği yapacak oluşu. Anlaşma uyarınca Çin, Solomon Adaları hükümeti tarafından talep edilmesi halinde silahlı polis ile askeri güçler gönderebilecek. Çin'in donanma gemilerinin ada kıyılarına yerleştirmesine de izin verilebilir anlaşma uyarınca. Bunlar elbette ABD’nin hoşuna gidecek gelişmeler değil. Anlaşmanın bölgeye istikrarsızlık getireceği gibi anlamsız açıklamaları oldu ABD’nin.
Şaşırtan (!) Anlaşma
Avustralya ile Yeni Zelanda, Solomon Adaları ile güvenlik içerikli ilişkiler kurmuştu. Fiji, Yeni Zelanda, Papua Yeni Gine gibi komşu ülkelerden Avustralya liderliğindeki çok uluslu bir barış gücü, ülkede çıkan ayaklanmaların ardından Solomon Adaları’nın başkenti Honiara'ya gönderilmişti. Çin karşıtı sayılacak ülkelerle bu diplomatik bağlarına rağmen Çin’le anlaşma imzalaması şaşırtıcı olmuştu gerçekten.
Neden şaşırıldığını anlamak zor. Oysa yakın bir tarihte ABD, Avustralya, İngiltere bir araya gelerek Pasifik’te dengeleri bozacak AUKUS olarak bilinen savunma anlaşmasını hayata geçirmişlerdi. Ayrıca yine ABD, Avustralya, Japonya, Hindistan gibi ülkeleri içeren Dörtlü de “Çin’in bölgede artan gücü”ne karşı faaliyette hala. Yani ABD dilediği ülke ile her türlü ittifakı yapabilir ama Çin yapamaz. Son derece bencilce bir tutum bu elbette. Solomon Adaları, eski müttefiklerinin kendisine bugüne değin bir yararı olmadığını fark edince yönünü Çin’e çevirdi haklı olarak.
Tabii Solomon Adaları’nın Çin’le yakınlaşması, ülke içinde de tepkilere yol açtı. Dışarıdan kışkırtıldığı sonradan ortaya çıkan protestolar sırasında ülkedeki Çin kurumları yağmalandı, Çin vatandaşları saldırılara uğradı. Ancak ada yönetimi bunların üstesinden gelerek Çin’le yakınlaşmasını bir güvenlik anlaşmasıyla pekiştirdi.
Pelosi’nin ziyaretinden sonra
Solomon Adaları’nın ABD donanmasına ait gemilere limanlarına giriş yasağı koyması ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Tayvan ziyaretinden kısa bir süre sonra gerçekleşmesi dikkat çekici. Ada, Avustralya kıyılarından üç saat uzakta. Burada bir Çin gücünün olmasının endişeye yol açmasını anlamak zor değil. Adalardaki varlığı Çin’i Avustralya ile Yeni Zelanda’nın “kapısına kadar” getirmekle kalmayacak, onu büyük askeri üslere ev sahipliği yapan ABD bölgesi Guam’a da son derece yakınlaştıracak.
ABD’nin Solomon Adaları’nın elinden kaçmasını hazmetmesi zor. Daha önce denediklerini bir kez daha yapıp ülkede Çin karşıtlığını güçlendirecek her adımı atacak.
Mevcut hükümeti bile devirebilirler ki işte bu sürpriz olmaz.