Tahir Elçi'nin ölümünün ardından ifadesi alınan tek kişi yok

Tahir Elçi'nin ölümünün ardından ifadesi alınan tek kişi yok
Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 28 Kasım 2015’te basın açıklaması sırasında silahlı saldırı sonucu katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, bir dizi etkinlikle ölüm yıldönümü haftasında anılacak.

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, yakınları faili meçhul bir şekilde kaybedilenlerin avukatı ve aynı zamanda insan hakları savunucusuydu.

Avukatlığı boyunca, 1990 yıllarda yakılan köyler, faili meçhul cinayetler başta olmak üzere devlet görevlilerinin sanık olduğu davalarda müdahil olarak mağdurların yanında durdu.

Çok sayıda davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyarak Türkiye’yi bir çok davada hak ihlalleri noktasında ağır tazminat ödemeye mahkum ettirdi. Gazete Duvar'dan Remzi Budancir'in haberi şöyle: 

Tahir Elçi, Diyarbakır Baro Başkanı olduğu dönemde devam eden çatışmalar ve yaşanan ölümlere de sessiz kalmadı. Çatışmaların yaşandığı Cizre başta olmak üzere bir yerde incelemelerde bulunarak, hukuki anlamda yaşanan ihaleler ile ilgili raporlar hazırladı. Elçi, her defasında silahların susturularak Kürt sorununun diyalogla çözüm bulunması yönünde çağrılar yaptı.

CNN’de konuştu, hedefe konuldu

Sokağa çıkma yasaklarının başladığı, bölgede çatışmaların yeninden yaşanmaya başladığı döneme denk gelen 14 Ekim 2015 tarihinde CNN Türk kanalında Ahmet Hakan’ın sunduğu 'Tarafsız Bölge' programına katıldı. Tahir Elçi’nin programda “Bazı eylemleri terör niteliğinde olsa bile PKK, silahlı siyasal bir harekettir. Siyasal talepleri olan, çok ciddi bir desteği olan bir siyasal harekettir” sözleri tartışma başlattı. Birçok basın tarafından hedef gösterilen Elçi linç edilmeye başlandı.

Hedef gösterilen Elçi gözaltına alındı

Sarf ettiği sözlerinin ardından hakkında soruşturma başlatıldı. Bakırköy 2'nci Sulh Ceza Hakimliği örgüt propagandası yapmak' iddiasıyla Tahir Elçi hakkında yakalama kararı çıkardı. Bu karara tepki gösteren Elçi, Diyarbakır Barosu'nun Adli Hizmet binasında bekledi. Hakkında yakalama kararı çıkarılmasına anlam veremediğini söyledi. Elçi, 20 Ekim 2015’te gece saat 02.20 sularında TEM ekipleri tarafından beklediği Diyarbakır Barosu Adli Hizmet binasında gözaltına alındı. Elçi gözaltına alındığı sırada şunları söyledi:  “Bir ifade nedeniyle, bir söz nedeniyle bir baro başkanı tutuklanıyor şu anda… Türkiye’de demokrasi ve ifade özgürlüğünün geldiği boyut açısından çarpıcı bir tablo… Baro binasında, bir baro başkanı ifadeleri nedeniyle tutuklanıyor şu anda….”

Diyarbakır’da gözaltına alınan Elçi, İstanbul’a götürüldü. İstanbul Bakırköy Adliyesi'ne götürülen Elçi, adliyedeki işlemlerin ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Adliyedeki işlemlerin ardından serbest bırakılan Elçi hakkında 7,5 yıl hapis cezası istemiyle yargılanması talebiyle dava açıldı.

Çatışmalar arttı

Diyarbakır’da gözaltına alınıp İstanbul’a götürülmesinin üzerinden yaklaşık bir ay geçmişti. Bölgede çatışmalar iyice artmıştı. Cizre, Silvan ve Sur başta olmak üzere birçok yerleşim biriminde çatışma yaşanıyordu. Sur ilçesinde yaşanan çatışmalarda ise tarihi yapılar zarar görüyordu. Zarar gören tarihi yapılar arasında Dört Ayaklı Minare’de vardı.

Elçi çatışmaların durmasını istediği yerde vuruldu

Bölgede çatışmaların durması yönünde çağrı yapan Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 tarihinde Sur ilçesinde bulunan tarihi Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaparak tarihi yapıların kurşunlanmasına tepki gösterdi. Dört Ayaklı Minare'nin önünde açıklama yapan Elçi, “Biz bu tarihi bölgede, birçok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma operasyon istemiyoruz” sözleri ile çatışmaların sun bulmasını istedi. Tahir Elçi açıklama yaptığı yerde, çatışmaların son bulması yönünde çağrı yaptığı noktada, kameraların önünde silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirdi.

Hükümet 'çatışma ortasında kaldı' dedi

Elçi’nin vurulmasının ardından ilk açıklama Diyarbakır Valiliğinden geldi. Valilik,  Elçi’nin yaşanan çatışma sırasında hayatını kaybettiğini iddia etti. 

Valiliğin ardından hükümet kanadından da art arda açıklama gelmeye başladı. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Tahir Elçi’nin iki ateş arasında kaldığını ileri sürdü. Elçi cinayetinin faili meçhul kalmayacağını olayın tüm yönleri ile aydınlatılacağını söyledi. Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala’da Davutoğlu’na benzer bir açıklama yaparak, Elçi’nin çıkan çatışma sırasında yaşamını yitirdiğini söyledi. Diyarbakır Barosu ise Elçi cinayetini ‘suikast’ olarak nitelendirdi.

Dönemin hükümet yetkileri, Valilik, Elçi’nin çatışmada yaşamını yitirdiğini açıklasa da gazetecilerin olay anında çektiği görüntüler de çatışmanın izine rastlanmadı. Görüntülerde sokakta koşan iki kişiden biri, silahını polise fırlatıyorken, diğeri silahını ters tutuyordu. Sokakta koşan iki kişiye polisin ateş açtığı görülüyordu.

Olay yeri 111 gün sonra incelendi

Olayın ardından Sur ilçesinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Olay yerinde inceleme yapılmadığı gibi, deliller de toplanmadı. Savcılık, olay yerinde inceleme yapılmamasını 'güvenliğin olmayışını' gerekçe gösterdi. Ancak bu süre zarfında olayın meydana geldiği Dört Ayaklı Minare'nin bulunduğu bölgede silah sesleri yükseliyordu. Bölgede çatışma olduğu açıklamaları yapılıyordu. Tahir Elçi’nin ölümünden 111 gün geçtikten sonra olay yeri incelemesi yapıldı. Ancak olay yeri tahrip olmuştu. Çevrede yüzerce kovan vardı. Yapılan incelemede Elçi’nin ölümüne neden olan mermi çekirdeği bulanamadı.

17 saniyelik görüntü kayıp

Tahir Elçi’nin vurulduğu yerde çok sayıda kamera vardı. Soruşturmayı yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, gazetecilerin çektiği görüntüler başta olmak üzere, çevrede bulunan polislerin de çektiği görüntüleri inceledi. Ancak toplanan görüntülerde eksiklik vardı. Diyarbakır Barosu, Emniyet İstihbarat ve Foto Film Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından çekilen iki ayrı kamera kaydında, vurulma anına ilişkin 17 saniyelik görüntünün olmadığını tespit etti. Öte yandan görüntülerde Elçi’nin vurulduğu sokakta polislerin ateş açtığı görülüyordu. Ancak buna rağmen olay yerinde silah kullanan polislerin şüpheli olarak değil, tanık sıfatıyla ifadeleri alındı. 

Elçi cinayetin raporunu hazırladı

Diyarbakır Barosu, Elçi cinayetinin ardından Diyarbakır Adliyesi önünde 'Adalet Nöbeti' başlattı. Avukatlar, her hafta Cuma günü adliye önünden yetkilere seslenerek cinayetin aydınlatılmasını istedi. Soruşturmada ilerleme sağlanmaması Diyarbakır Barosu'nu harekete geçirdi. Baro, olay anına ait görüntü, ifade ve tüm delilleri İgiltere'nin Londra Üniversitesi Adli Mimarlık Bölümü’ne göndererek bir rapor hazırlattı.

Olası 3 şüpheli var

Oldukça detaylı hazırlanan raporda, olayın oluş şekli eldeki görüntülerle animasyon olarak canlandırıldı. Raporda, Tahir Elçi’nin bulunduğu nokta, sokakta konuşlu olan polisler, koşan iki kişi, silah kullanan kişiler sanal ortamda canlandırıldı. İncelenen görüntüler üzerine hazırlanan rapora göre Tahir Elçi orada bulunan 2 örgüt mensubu tarafından öldürülmedi. Elçi cinayetinde, olay yerinde silah kullanan 3 polisin olası şüpheli olduğu tespitine yer verildi.

Savcılık işlem yapmadı

Diyarbakır Barosu hazırlanan raporu, soruşturmayı yürüten savcılığa sunarak işlem yapılmasını istedi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı da, hazırlanan rapor ile ilgili Adli Tıp Kurumu'ndan yeni görüş istedi, ancak olası şüpheliler ile ilgili bir işlem yapmadı.  Elçi cinayeti ile ilgili Adli Tıp Kurumu’na ilişkin de bazı iddialar basında yer aldı. İddiaya göre Elçi cinayetine ilişkin bazı deliller karartıldı. Bu iddialar Adli Tıp Kurumu tarafından yalanlansa da Diyarbakır Barosu ve Tahir Elçi Vakfı, Adli Tıp Kurumu çalışanı ve yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Vakıf idari soruşturma için de Adalet Bakanlığı'na başvurdu.

Avukatlar faillerin bulunmasını istiyor

28 Kasım’da 4’üncü yılına girecek olan Tahir Elçi cinayeti ile ilgili devam eden soruşturmada bir ilerleme olmadığı gibi, fail ya da faillerde bulunmuş değil. Dosyada şüpheli olarak ifadesi alınan tek bir kişi bile yok. Elçi’nin arkadaşları, dostları ve meslektaşları ise adalet bekliyor. Elçi cinayetinin hemen ardından soruşturmanın yürütüldüğü Diyarbakır Adliyesi önünde her hafta Cuma günü bir araya gelen Diyarbakır Barosu’na bağlı avukatlar adalet çağrılarını sürdürüyor.

Failler korunuyor

Avukatlar, dosyanın faili meçhul kalacağı şüphesini de taşıyor. Avukat Abdullah Çağer, bu dosyanın tozlu raflarda bırakılarak faili meçhul bırakılma gibi bir görüntünün oluştuğunu söyledi. Avukat Mehmet Emin Çoban ise, adalet konusunda samimi olunması gerektiğini savundu. Elçi’nin ömrünü insan hakları ihlallerinin aydınlatmasına adadığını hatırlatan Çoban, “Bir avukat ve bir hukukçu maalesef kendi katledildiği dosyası da cezasızlık politikası ile karşılaşıyor. Failler dokunulmazlık zırhı ile korunuyor” sözleri ile dosyada ilerleme sağlanmamasını eleştirdi.

Girasun:  İstense, 24 saatte failler bulunur

Artı Gerçek’e konuşan Elçi ailesinin avukatı Neşet Girasun, sözlerine Tahir Elçi’nin bir sözü ile başladı. Tahir Elçi’nin faili meçhul dosyalarına bakarken,  “Diyarbakır polisinin çözemeyeceği dosya yok” dediğini hatırlatan Girasun, “Diyarbakır Emniyeti, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ve onları da aşacak bir siyasi irade bu cinayetin aydınlatılmasını isteseydi, 24 saatte bu cinayetin failleri ortaya çıkarılabilirdi. Demek ki istemediler” dedi. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere, dönemin hükümet yetkililerin “Bu dosya faili meçhul kalmayacak” yönündeki sözlerini tutmadığını söyledi.

Soruşturmanın ilerlememesine tepki gösteren Girasun, şunları söyledi:

Bir fail ortaya çıkarılamıyorsa bizi bir suikast gerçekliğine doğru götürüyor. Bunun daha önce planlanmış veya o anda inisiyatif kullanılarak gerçekleştirilmiş bir suikast olduğu durumu ile karşı karşıya getiriyor bizi. Yoksa bu kadar süreye rağmen faillerin korunmasının mümkün olmaması gerekiyor.