Meteorolojinin haritasında 'olağanüstü kuraklık' tehlikesi
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, haziran ayı sıcaklık ve yağış değerlendirmesi raporlarının ardından, bu kez haziran ayı ve son bir yıllık döneme ait kuraklık durumunu gösteren haritaları yayımladı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Standart Yağış İndeksi (SPI - Standardized Precipitation Index) ve Normalin Yüzdesi Metoduna (PNI - Percent of Normal Index) şeklinde iki farklı metotla meteorolojik kuraklık haritalarını hazırlıyor.
Sıcaklık artıyor, yağış azalıyor
Meteoroloji'nin temmuz ayının ilk haftasında yayımlanan sıcaklık ve yağış değerlendirmesine ilişkin raporlarda ise Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerindeki yağışların yüzde 98'e varan düşüşler gösterdiği ortaya konuldu. Sıcaklıkların giderek arttığı, yağışların da azaldığı bu süreçte meteorolojik kuraklık boyutları da hızla yükseliyor.
Ülkenin neredeyse yarısı olağanüstü kurak
İki farklı metoda göre ölçümler yapılarak hazırlanan 2021 Haziran Ayı Meteorolojik Kuraklık Durumu haritalarında SPI metodu sonuçlarına göre Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olmak üzere ülkenin doğusu, güney Ege ve Aksaray 'olağanüstü kurak' gösterildi. En son geçen Mayıs'ta yayımlanan haritalara göre, ülke genelindeki 'olağanüstü kurak' bölgelerin ciddi düzeyde arttığı gözlendi.
Iğdır ve güneyi, Trabzon çevresi, İç Anadolu'nun doğu kısımları, İzmir'in güneyinden itibaren Muğla, Antalya, Karaman, Konya, Adana, Hatay civarları ise 'çok şiddetli kurak', 'şiddetli kurak' ve 'orta kurak', bu bölgelere yakın bazı bölgeler de 'hafif' kurak' olarak haritada yer alıyor.
Isparta, Burdur, Manisa, Kütahya, Uşak, Afyonkarahisar, Karadeniz'in batı iç kesimleri normal, Samsun'dan Marmara Bölgesi'ne doğru olan bölge illeri ise hafif, orta, çok ve aşırı nemli gösterildi.
Son üç aylık veriler korkutucu
PNI metoduna göre hazırlanan haritada da meteorolojik kuraklığın boyutları göz önüne seriliyor. Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, Akdeniz'in büyük bölümü, Kuzey Ege ve Denizli'nin bir bölümü Haziran ayında 'şiddetli kurak' olarak yer alıyor. Son üç aylık haritada ise 'şiddetli kurak' bölgeler, Doğu Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri, Akdeniz, Kuzey Ege ve İç Anadolu'nun güney kesimleri 'şiddetli kurak' tehlikesi yaşıyor.
'Son yüzyılda görülmedi'
Haritalara göre olağanüstü şiddetli kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya olunduğunu belirten Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Doktor Erol Kesici, “Birçok bilim insanı değerlendirmesinde, son yüzyıl içerisinde, özellikle geçen yıldan itibaren hava sıcaklıklarının giderek artması, yağışların çok kararsızlığının, bugüne kadar görülmediği belirtiyor. Bu artık acil durum ve mutlak suretle önlemler alınması gerekiyor" dedi.
Doğal göller yükselemiyor
Ocak ayındaki değerlendirmelerde, bugünkü tehlikeye işaret ettiğini hatırlatan Doktor Kesici, “Önümüzdeki bahar ve yaz aylarında ülkemizin çok şiddetli kuraklıkla karşı karşıya kalabileceğini söylemiştik. Bugünkü sonuçlara baktığımızda, ülkemizin ciddi bölümünde meteorolojik açıdan olağanüstü kuraklık yaşandığını görüyoruz. Bu sonucun en önemli göstergelerinden biri de doğal göller, su kaynaklarının seviyelerinin bir türlü yükselmemesi" diye konuştu.
Su kaynaklarındaki kirlilik çok önemli etken
Kararsız yağışlarla göller ve yer altında suyun depo edilememesi nedenleriyle su birikmediğini ve ülkeyi hidrolojik kuraklığa sürüklediğini kaydeden Kesici, hidrolojik kuraklığın da meteorolojik kuraklığı artırdığını söyledi. Su ve nem olmazsa yağışın da olmayacağını kaydeden Kesici, "Bilhassa tatlı su kaynaklarımızın aşırı kirlenmesi de çok önemli bir etken" dedi.
'Acilen vahşi tarımsal sulamadan vazgeçilmeli'
Türkiye'nin su zengini bir ülke olmadığını vurgulayan Kesici, şu uyarılarda bulundu:
“Su kıtlığı yaşamaktayız. Su havzaları yanlış kullanılmaktadır ve bu konuda maalesef gerekli önlemler hala alınmamıştır. Doğal dengesi bozulan su kaynakları sosyal, ekonomik birçok soruna neden olacaktır. Ülkemizde uygun olmayan yerlere bilim dışı çok sayıda gölet yapılması da bir nedendir. Bugün ülkemizde kullanılan suyun yüzde 75'in üstündeki kısmı tarımda ve vahşi teknikler kullanılmaktadır ve bunun sadece yüzde 1-2'si damla sulama yöntemlerinden oluşuyor. Acilen tüm tarım alanlarında damla sulama sistemlerinin hayata geçirilmesi ve vahşi tarımsal sulamadan vazgeçilmesi gerekiyor."
'Su kesintilerini daha sık yaşayacağız'
İnsanların son aylarda, bilhassa üreticiler tarafından uygun olmayan koşullarda giderek sondajla kuyu açımının hızlandığına dikkat çeken Kesici, “Ve bu durum panik yaratmaktadır. Kuraklık haberlerindeki yoğunluk ve insanlar artık susuzluk krizine girdikleri için çözümü burada aramaya başladılar ve bu çok tehlikeli bir durum. Yer altı sularımız da giderek azaldığı için plansız ve yasal olmayan kuyu açımlarına izin verilmemeli. Şu andan itibaren birçok yerde içme suyu bile kısıtlamalı verilmeye başlandı. Tarımda da uygulanmaya başlandı. Önümüzdeki süreçte su kesintisi olaylarını çok daha sık yaşacağız" dedi.
Tarım ürünleri için tüketilen su miktarı
Hem tüketim hem de su kullanımında her alanda ciddi tasarruf önlemleri alınması ve insanların israftan kaçınması uyarısında bulunan Kesici, bazı tarım ürünlerinin üretimi için kullanılan su miktarlarını ise şöyle sıraladı:
"1 kilogram domates için 184 litre su, 1 kilogram havuç için 133 litre su, 1 portakal (100 gram) için 50 litre su, 1 elma (100 gram) için 70 litre su, 1 kilogram kırmızı et için 15 bin 455 litre su (813 damacana), 1 hamburger (150 gram biftek) için 2 bin 325 litre su, 1 kilogram kahve için 21 bin litre su, 1 fincan kahve (7 gram) için 140 litre su."