“MEB, Diyanet, Tarikat, Cemaat İş Birliğinde Fiili İşgal Altında Kalmıştır”

Laik ve Bilimsel Eğitim Platformu, 23 Nisan'da MEB önünde eleştirel bir basın açıklaması yaptı. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay'ın okuduğu açıklamada, eğitim politikaları sert bir şekilde eleştirildi. Platform, MEB'in laik ve bilimsel eğitimi sağlama sorumluluğunu yerine getirmediğini belirtti.

Laik ve Bilimsel Eğitim Platformu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yaparak, iktidarın uyguladığı eğitim politikalarını eleştirdi. Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay tarafından okunan açıklamada, “Cumhuriyet değerlerinden her geçen gün daha fazla uzaklaşılırken, çocukların eğitiminden ve geleceğe hazırlanmasından sorumlu olan Milli Eğitim Bakanlığı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemektedir. Siyasi iktidarın bilinçli bir tercihi olarak eğitim, MEB, Diyanet, tarikat, cemaat işbirliğinde fiili işgal altında kalmıştır. Laik, bilimsel, kamusal, çağdaş ve karma eğitim büyük bir saldırıya uğramaktadır” ifadelerine yer verildi.

34509fb4-5a09-45ef-b810-7408a4ecc751-w.jpeg

Laik ve Bilimsel Eğitim Platformu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bahçesinde çocuklar için gerçekleştirilen şenliğin devam ettiği esnada eğitim emekçileri, iktidarın uyguladığı eğitim politikalarını eleştirdi.

Basın açıklamasına katılan eğitimciler ellerinde "Çocuk gelinlere hayır", "Mustafa Kemal'ın öğretmenleriyiz", "Yalvarmaya değil, ders vermeye geldik","Türkiye laiktir, laik kalacak" yazılı dövizler taşıdı.

Platform adına Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası Genel Başkanı Kadem Özbay, açıklamayı okudu. Açıklamada, “Cumhuriyet değerlerinden her geçen gün daha fazla uzaklaşılırken, çocukların eğitiminden ve geleceğe hazırlanmasından sorumlu olan Milli Eğitim Bakanlığı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmemektedir.” ifadelerine yer verildi.

4fd96cdc-1014-465e-a954-bcc6fbfc5a68-w.jpeg

Laikliğin, bilimsel, kamusal, çağdaş ve karma eğitimin büyük bir saldırıya uğradığını belirten Özbay, “Siyasi iktidar tarafından, itaat eden yönetilebilir bir toplum yaratmak için ideolojik bir aygıt olarak kullanılan eğitim, hiç olmadığı kadar niteliksiz hale getirilmiştir. Adını çok net koymalıyız. Siyasi iktidarın bilinçli bir tercihi olarak eğitim, MEB, Diyanet, tarikat, cemaat iş birliğinde fiili işgal altında kalmıştır.” dedi.

“İKTİDAR DİYANET’İ ALTERNATİF BİR EĞİTİM BAKANLIĞI HALİNE GETİRDİ”

Eğitimin bir ayrıcalık haline dönüştüğünü, gericileştirildiği ve ticarileştirildiğini söyleyen Özbay, eğitimde eşitsizliğin hiç olmadığı kadar arttığına dikkati çekti. “22 yılda iktidarın eğitim alanında sosyal devletin tüm varlığını çekmesi, Cumhuriyet’in kurucu felsefesine taban tabana zıt bir manzara yaratmıştır. Devlet okulunda eğitim görmek bile ciddi bir masraf haline gelmiştir” ifadelerini kullanan Özbay, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Özel okulların oranı yüzde 1’den yüzde 20’ye çıkmış, devlet okulları fiziki ve donanım olarak yetersiz bırakılmış, tarikat ve cemaatler okullarda cirit atar hale gelmiş, zenginin ve yoksulun okulları ayrıştırılmış, eğitimde kast sistemi oluşturulmuş, karma eğitim tartışmaya açılmış, okullar okul olmaktan çıkarılıp adeta medreseye dönüştürülmüştür. Türkiye’de öğrencilerin okuduğunu anlamada, matematik ve fen bilimi alanlarında OECD ülkeleri içinde son sıralarda yer almasını, merkezi sınavlarda yüz binlerce öğrencinin sıfır çekmesini, okullarda çocukların aç ve susuz kalmasını, diplomalı işsizlerin artmasını dert edinmeyen iktidar, Diyanet’i alternatif bir eğitim bakanlığı halini getirmiş, tarikat ve cemaatlerin eğitim ortamlarına dahil etmiş, din derslerinin sayısını artırarak tüm çocukların laik bilimsel çağdaş eğitim hakkını yok etmiştir.''

“ATATÜRK VE CUMHURİYETE AÇIKÇA HAKARET EDİLMİŞTİR”

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yürüttüğü müfredat çalışması ile çağdaş, bilimsel ve laik eğitimi yok etmeye çalıştığını söyleyen Özbay, şöyle devam etti:

''İsmi ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi’ olmasına rağmen, ne çevreyle ne değerlerle bir ilgisi olan ÇEDES kapsamında, okullarda çocuklarımızın gelişimini olumsuz etkileyecek çok sayıda etkinlik yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Bu süreçte ÇEDES kapsamında çocuklarımız, il/ilçe müftülüklerine ya da çeşitli derneklere, cami ve mezarlık ziyaretlerine götürülmüş, mezarlık temizliği yaptırılmış; Menemen ayaklanmasından yargılanıp ceza alan tarikat şeyhi Esad Erbili’nin mezarı ziyaret ettirilmiş, çocuklara imam cübbesi giydirilmiş, şeytan taşlama provası yaptırılmış, elleri kelepçeliymiş gibi fotoğraf çektirilmiş; annesini kaybeden bir öğrenciye maket mezar başında ağıt yaktırılmış; eline bıçak verilen çocuklarımıza kurban kesme provası yaptırılmış, yetkinliğinin ne olduğu belirsiz yetişkinler derslere girmiş, Atatürk’e ve Cumhuriyete açıkça hakaret edilmiştir. Öğretmenler mesleki olarak itibarsızlaştırılmış çocuklarda zihinsel ve duygusal olarak onarılması zor olabilecek yaralar oluşturulmuştur. Tüm bu yaşananların sorumlusu bu protokollere imza atan yaşananlara bilinçli olarak seyirci kalan Milli Eğitim Bakanlığı ve siyasi iktidardır.”

Kaynak:ANKA Haber Ajansı