Kur'an kursundaki istismar: Diyanet şikayet etti, RTÜK Halk TV’ye ceza kesti
RTÜK, Diyanet'in Kur'an Kursu'ndaki istismarı haberleştirdiği gerekçesiyle Halk TV, Tele 1 ve KRT'yi cezalandırdı.
RTÜK üyesi İlhan Taşçı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "1- RTÜK, Erzurum’daki Kur’an kursunda çocuklara tecavüz davasını haberleştiren Halk TV, KRT ve TELE 1’e % 2 para cezası verdi. Karar, Diyanet İşleri’nin şikayeti üzerine oyçokluğuyla alındı. İstiyorlar ki; hırsızlığı, yolsuzluğu, çocuklara tecavüzü kimse bilmesin, duymasın. Ayıp!
2- Şikayet dilekçesine göre, Kur’an kursunda 7 çocuğun uğradığı cinsel istismardan değil de haberlerin veriliş biçiminden “incinmiş” Diyanet İşleri Başkanlığı!!! Şaka gibi… “Çocuklara kıymayın efendiler…”" dedi.
RTÜK'ün bir diğer üyesi Okan Konuralp de cezaya ilişkin bir paylaşım yaparak, "Diyanet, Kur’an Kursu’ndaki istismarı gündeme getiren KRT ve HalkTV’yi “Diyanet’in küçük düşürüldüğü, aşağılandığı ve yayın yasağı ihlali” gerekçesiyle RTÜK’e şikayet etti. RTÜK, oy çokluğuyla ve yayın yasağı ihlali gerekçesiyle kuruluşlara para cezası verdi. Verilen cezalara atfen vurgularım ki Diyanet yöneticileri Erzurum’da yaşanan istismardaki sorumluluklarının üstünü, basın özgürlüğünün sınırlarını daraltmaya çalışarak ve yargı kararlarının arkasına sığınarak örtemez. Not: Para cezasıyla yetinilmesi de RTÜK’e övgüyü gerektirmiyor. Öte yandan RTÜK, TELE1’e de benzer yayınları nedeniyle para cezası yaptırımı uyguladı. Tüm bu yaptırımlar hakikatlerin ortaya çıkışını engelleyemez. Kamuoyunun bilgisine" dedi.
Cafer Mahiroğlu: Teslim olmayacağız
Halk TV'nin sahibi Cafer Mahiroğlu, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda RTÜK'ün verdiği cezaya tepki gösterdi. "Bıkmadınız mı, yorulmadınız mı?" diye soran Mahiroğlu, "İstediğiniz kadar kapama verin. Çocuklara tecavüzü konuşacağız" dedi. Mahiroğlu'nun tweet'i şöyle:
Yav bıkmadınız mı, yorulmadınız mı, ceza ceza...
— Cafer Mahiroglu (@cafermahiroglu) April 6, 2022
Teslim olmayacağız. İstediğiniz kadar ceza, istediğiniz kadar kapama verin. Çocuklara tecavüzü konuşacağız. Bu halk arkamızda, bizde de ülke sevgisi oldukça yılmayacağız. Cezalar bize,teslim olmayışımız da size dert olsun #halktv
Halk TV GYY Toktaş: O çocuklar yalnız değil, takipçisi olacağız
Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş ise "Çocukların ne önemi var, önemli olan kurumların "incinmemesi"... Erzurum'da Kur'an kursunda tecavüze uğrayan çocukları ekrana taşıdığımız için Halk TV'ye yine ceza verildi. Çocuklara tecavüz edilirken başınızı çevirin diyorlar. Hayır o çocuklar yalnız değil. Takipçisi olacağız" ifadesini kullandı.
Çocukların ne önemi var, önemli olan kurumların "incinmemesi"...
— Suat Toktaş (@SuatToktas) April 6, 2022
Erzurum'da Kur'an kursunda tecavüze uğrayan çocukları ekrana taşıdığımız için Halk TV'ye yine ceza verildi.
Çocuklara tecavüz edilirken başınızı çevirin diyorlar. Hayır o çocuklar yalnız değil. Takipçisi olacağız https://t.co/9s9kIDwmi7
halktv.com.tr Yazarı Saymaz: Görevini yerine getirmeyen Diyanet utansın!
halktv.com.tr Yazarı İsmail Saymaz, Can Coşkun'un sunduğu Haber Masası programına bağlanarak konuyla ilgili konuştu.
Saymaz, Erzurum'da Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Hacı Bahattin Evgi Yatılı Erkek Kur'an Kursu'nda, 2020'nin Mayıs ayından 2021'in Ekim ayına kadar geçen süreçte yurtta resmi görevi olmayan bir hafızlık öğrencisinin görevlendirildiğini aktardı. 'Belletmen' olarak görevlendirilen bu şahsın en az 2 çocuğa fiili tecavüz ettiğini, 7 çocuğa da cinsel istismarda bulunduğunu söyleyen Saymaz sözlerine şöyle devam etti:
"Aynı şekilde hem bu çocukları hem de bunalrın dışındaki 14 çocuğa şiddet uygulamıştı. Asıl skandal buydu. Bu kişinin tutuklanması üzerine biz, hem halktv.com.tr'de hem Halk TV'de yayınlar yaptık. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın başvurusu üzerine 8 Şubat 2022'de Erzurum'daki 4. Ağır Ceza Mahkemesi dosyada bir karar almış. Gizlilik yasağı, haber yapılmaması yönündeki karar. Bu tarihten sonra bizizm Halk TV'de yaptığımız beş program hakkında Diyanet İşleri Başkanlığı ihbarda bulunmuş RTÜK'e"
Saymaz bu programalrdan üç tanesinin İrfan Değirmenci ile Ana Haber Bülteni, bir tanesinin Perdenin Önü Arkası programı, bir tanesinin de Can Coşkun ile Haber Masası programı olduğunu söyledi. Saymaz bu konuda şöyle konuştu:
"Diyanet İşleri Başkanlığı'nın başvurusuna göre, biz gizliliği ihlal etmişiz, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmişiz, yine iddiaya göre iftira atmışız. Ne yapmışız, biz güya, doğru bilgi aktarma sorumluluğunu yerine getirmemişiz, Diyanet'i hiçbir iş yapmıyor ve olayı örtbas ediyor algısına sebebiyet vermişiz ve yayın yasağını ihlal etmişiz"
Saymaz, Diyanet'in başvurusunda 'Bu yayınların içerisindeki ifadeler fazlasıyla incitici, saygınlığı zedeleyici ve rahatsız olduğu gibi şiddeti kışkırtmakta' denildiğini ifade ederek, "Bu ifadelerin tümünü Diyanet İşleri Başkanlığı'na iade ediyoruz. Bu ifadelerin tümünü bu süreçte, bu çocukların bu mağduriyeti yaşamasında dolaylı veya doğrudan etkide, katkıda bulunana her kim varsa iade ediyoruz. Burada gurur incinen, saygınlığı zedelenen bir kesimden söz edeceksek; bu diyanet işleri Başkanlığı veya onun Erzurum'da görevlendirdiği il ve ilçe müftüleri değil, çocukların bizzat kendisidir. Burada Diyanet İşleri Başkanlığı çocuklardan rol çalmaya çalışıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı ve onun müftülük görevlilerinin sorumluluklarını yerine getirmeyerek tecavüze uğramalarına ve şiddet görmelerine sebebiyet verdiği çocuklardan rol çalınıyor. Burada saygınlıkları zedelenen, gururları incitilen, şereflerine kast edilen onlardır ve onların aileleridir. Bu çocuklar 10-11 yaşındaki çocuklar" dedi.
Çocukların ailelerinin Diyanet İşleri Başkanlığı'na güvenerek çocuklarını emanet ettiklerini ancak devletin görevlilerinin kendilerinden beklenen sorumluluğu yerine getirmeyerek kaçak bir belletmeni barındırdığını anlatan Saymaz, kaçak belletmenin çocukları Atatürk portresinin çerçevesiyle, rahleyle ve 'Haydar' ismini verdiği sopayla dövdüğünü belirtti.
Bu olayda sorumluların Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Erzurum'da görevlendirdiği kişiler olduğunu, dolaylı olarak Diyanet'in de sorumlu olduğunu ifade eden Saymaz, "Öyle roller karıştırılmasın. Diyanet İşleri Başkanlığı, mağdurlardan, çocuklardan ve ailelerden, özür dilemesi gereken kimselerden, zararını tanzim etmesi gereken kimselerden rol çalmasın" dedi.
Saymaz, "Biz gizliliği ihlal etmedik, basın yasağını ihlal etmedik" diyerek yayınlarda bahsedilen bilgilerin bu yasak alınmadan önce çocukların ifadelerinde yer alan bilgiler olduğunu belirtti. Aralık'ın başında olayın ortaya çıktığını söyleyen Saymaz, çocukların ve ailelerin beyanlarına dayanarak haberlerin yazıldığını söyledi.
Saymaz sözlerine şöyle sürdürdü:
"Hiçbir kamu görevlisinin adını, şüphelilerden, isimlerini açık yazmadık. Olur ya, insanların masumiyeti vardır, yargılama sonuna kadar kimliklerini açıkça ifade etmedik. Biliyoruz isimlerini ama etmedik. Vurguluyorum, biz, bu mahkeme kararından önce toplanan delillere göre ve bu delillerde sıralanan iddiaları kamuyla paylaştık. Susacak mıydık? Yazmayacak mıydık? Erzurum'un orta yerinde, Türkiye'nin en muhafazakar memleketinde, haysiyetli insanların yaşadığı yerde, bir yurtta görevli müdür, orada kaçak ve yetkisiz şekilde eğitimsiz bir belletmeni görevlendirecek ve bu oradaki haysiyetli insanların çocuklarına el uzatacak, ikisine tecavüz edecek, beşine istismarda bulunacak, iddiaya göre yurdun müdürü ve oradaki görevliler on beş çocuğu birden 'Haydar'ıyla, rahlesiyle dövecek de biz susacak mıyız? Susmayız. Boyun da eğmeyiz, geri de adım atmayız. Hiçbir kuvvet bizi geri adım attıramaz"
"Biz basın yasağını ihlal etmedik ama siz, basın yasağını gerekçe göstererek Erzurum'un orta yerinde işlenen bu ahlaksızlığa göz yummamıza bizi zorlayamazsınız, göz yummayız" diyen Saymaz, yaşananlara ne Erzurumlular'ın göz yumacağını ne de gazetecilerin göz yumacağını ifade etti.
Saymaz şu ifadeleri kullandı:
"Bizi geri adım attıramazsınız. Eğer geri adım atsaydık, Karaman'da Ensar'da susardık. Geri adım atsaydık, Adana Aladağ'da susardık, on tane çocuk cayır cayır yandığında susardık. On sekiz tane çocuk kaçak bir yurtta patlamada paramparça olduğunda susardık. O gün de susmadık bugün de susmuyoruz. Ne yani, Aladağ'daki, Taşkent'teki Süleymancılar'ın diye; Ensar bir tane siyasi organizasyonun diye ona söylenebiliyor da Diyanet İşleri Başkanlığı'na söylenemiyor mu? Niye denetlemediniz? Denetleme sorumluluğu size ait değil mi? Nasıl olabiliyor da beş aylık süreçte bir tane kaçak belletmen Diyanet'in sorumluluğundaki yurtta görev yapıyor da, yurdun orta yerinde iki çocuğa tecavüz ediyor beşine cinsel istismarda bulunuyor da siz nasıl görevinizi yerine getiremiyorsunuz? Bunu yazmak bir yasağı ihlal etmek midir, bir görevi yerine getirmek midir? Biz sorumluluğumuzu, ödevimizi yerine getirdik, getirmeyen Diyanet utansın!"
Diyanet tarafından RTÜK'e gönderilen dilekçede 'iftira atıldığı' söylendiğini belirten Saymaz, "Biz kime iftira atmışız? Yalan mı? Erzurum'da iki tane dava açılmadı mı kardeşim?" diyerek tepki gösterdi.
Saymaz açılan bu davaları Halk TV'nin takip edeceğini aktararak Diyanet'e seslendi:
"Diyanet bilsin, biz de Halk TV olarak o gün Erzurum'da olacağız"
Saymaz ayrıca, "Erzurum'da iki çocuğun tecavüze uğramasına beşinin istismar edilmesine, on beşinin birden dövülmesine sebebiyet verenler ceza görmezken bunu dile getiren Halk TV'ye bu cezanın reva görülmesi bütün bir millet adına utanç konusudur. Hiç mi utanmayacaklar, nasıl ve hangi yüzle sokağa çıkacaklar?" ifadelerini kullandı.
İsmail Saymaz, RTÜK'e sordu: Çocukların mı yanında duracaksınız? Yoksa...
Kursta 13 çocuğa işkence: 2 görevliye 195'er yıl hapis talebi
Yedi çocuğun tecavüze uğradığı Kuran kursu müdürüne işkenceden dava açıldı
Kuran Kursu değil, sanki işkence kampı
Kuran kursunda yedi çocuk hem istismar edilmiş hem de sopayla dövülmüş
Kuran kursunda yedi çocuğa tecavüzde utandıran ceza: Bir maaşın sekizde biri