Kılıçdaroğlu CHP'nin 7 maddelik yerel yönetimler ilkesini açıkladı
Çalıştay CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşması ile devam etti. Kılıçdaroğlu konuşmasının sonunda CHP’nin 7 maddelik yerel yönetimler ilkesini de açıkladı.
Kılıçdaroğlu’nun ‘halkçı belediyecilik’ olarak adlandırdığı 7 temel ilke, ‘ayrımsız hizmet, fakir mahallere pozitif ayrımcılık, şeffaflık, liyakat, adaletle yönetim’ başlıklarını içeriyor ve partili belediyelerin bu ilkelere uygun bir yönetim anlayışı sergilemeleri isteniyor.
GENEL BAŞKANIN AKRABASI BİLE OLSA KAPININ ÖNÜNE KOYUN
Kılıçdaroğlu, 6. madde olarak ‘yönetici atamalarında liyakat esasına mutlaka uyunuz’ diyerek uyardığı belediye başkanlarına, verdiğiniz talimatı yapmayan yöneticileri Genel Başkanın akrabası dahi olsa kapının önüne koyun” dedi.
“Belediyede siyaset yapacak kişi sadece belediye başkanıdır” diyen Kılıçdaroğlu şunları söyledi: Her arkadaşıma söyledim bir kez daha söylüyorum; Belediyede siyaset yapacak kişi sadece belediye başkanıdır. Yardımcılarınız, müdürleriniz ‘ben de siyaset yapacağım’ diyorsa onları kapının önüne bırakabilirsiniz. Hiç endişe etmeyin. Belediye başkanı burada tek siyasetçidir. Neden liyakat diyorum? Sizin yardımcılarınız işin ehli uzmanlardır. Onların yapacağı her hareket sizin lehinize yada aleyhinize yazılacaktır. Onun yapacağı her başarısızlık sizin başarısızlığınız olacak ama onun başarısı da sizin başarınız olacak. Hem liyakat diyoruz işi ehline verelim diyoruz hem de o gelecek ‘ben o işi değil de belediyede ben başka bir şey yapacağım’. Niçin ‘e ben önümüzdeki dönem milletvekilliğine hazırlanacağım.’ Buna müsaade etmeyeceksiniz. Belediyede yapacağınız her atama liyakatli olacak verdiğiniz her görevi yapacak ve gelip size talimat verecek. Verdiğiniz talimatı yapmıyorsa rahatlıkla görevden alabilirsiniz. Partinin Genel Başkanı olarak söylüyorum ‘falan milletvekili aradı onun akrabasıymış’ hiç dinlemeyeceksiniz. ‘Genel Başkanın akrabası’ hiç dinlemeyeceksiniz kapının önüne koyacaksınız.
Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanları için sıraladığı 7 ilke ise şöyle;
1 – Yönettiğiniz belediyede hemşerilerinizi inançları, kimlikleri ya da yaşam tarzları itibariyle ötekileştirmeyiniz. Tüm vatandaşları kucaklayınız…
2 – Hizmeti belli kişiler, zümreler, akrabalar, yandaşlar için değil, halk için üretiniz. Sizi, bulunduğunuz makama taşıyanın belde halkı olduğunu asla unutmayınız.
3 – Fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapınız. Yatırımlarınızda bu mahallelere öncelik veriniz… Hizmet programınızda özellikle engelli – dezavantajlı gruplar ve kadınlar lehine irade ortaya koyunuz…
4 – Yoksullara yardım yaparken insan onurunu koruyunuz, ailenin ya da kişinin yoksulluğunu asla teşhir etmeyiniz. Yani halkçılığın temel ilkelerinden olan “sağ elin verdiğini sol el görmeyecek” anlayışına uygun davranınız…
5 – Harcamalarınızı, yatırımlarınızı mali disiplin içerisinde planlayınız. Harcadığınız her kuruşun hesabını millete veriniz. Bütçe kullanımlarınızla ilgili olarak belli aralıklarla belde sakinlerini ve kamuoyunu bilgilendiriniz. Bu aynı zamanda “israfla mücadele” demektir. Hiç kimse unutmasın “kul hakkı” halkçılığın temel ilkelerinden biridir…
6 – Yönetici atamalarında liyakat esasına mutlaka uyunuz. Partizanca uygulamalardan kesinlikle kaçınınız. Halkçılığın bir diğer temel ilkesi olan “işi ehline verme” kuralını, her atamada göz önünde bulundurunuz. Kamu yararına uygun olması şartıyla sizden önce başlatılmış projeleri sürdürünüz…
7 – Belediyeyi “adaletle” yönetiniz… Hakkı, hukuku ve adaleti her ortamda savununuz ve gereğini yapınız. Belediye çalışanlarının özlük haklarını eksiksiz koruyunuz, kimsenin işiyle ve aşıyla uğraşmayınız. Böylece size oy vermeyenlerin dahi size saygı duymasını sağlarsınız…
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları:
Bizim topraklarda güven duyulan insana özü ve sözü bir insan denir. Bugün Türkiye’nin en temel sorunlarından birisi siyasete duyulan güven. Güçler ayrılığı olursa devlet güven verir. Ben bir haksızlığa uğradım, mahkeme bana adil davranıyorsa ben o ülkede güven içinde yaşıyorum demektir. Güvensizlik üzerine sağlıklı politikalar inşa edemezsiniz. Bir kişinin sözleri mahkemede, yasama organında kabul görür ve bir sözü ile yürütme harekete geçerse güvensiz bir toplumda yaşanır.
Tek adam rejime geçtikten sonra binde üç büyüme hızı. Dünyada başka ülke var mı? Neden binde üçe düştük, hani önümüzde hiçbir engel kalmamıştı. Millî gelirimizde artış olacaktı, 135 milyar dolar millî gelirimiz düştü. 882 milyon dolardı bir yıl önce.
Şu gerçeği bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim; eğer bir yılın tek adam maliyeti 135 milyar dolarsa -millî gelir açısından- bunu düşüneceksin, ben de düşüneceğim. Bizim bunu topluma anlatmamız lazım. Eskiden kişi başı gelir 10 bin 849 dolardı, tek adam rejiminde 9 bin 76 dolara düştü. Boşuna mutfakta yangın var demiyoruz. Yarım kilo et alırken artık gramla alıyoruz.
Gelir dağılımındaki bozukluğu hepimizin anlatması gerekiyor. Türk Lirası değer kaybettiğinde bir propaganda başlamıştı, dolarla yakıldı. Propaganda yapanlar AK Parti’ye oy veren militanlardı. Herkes nakit tasarrufunu dolar bazında yapıyor. TL’ye güven yok olmuş durumda. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı diyor ki TL’ye güvenmiyoruz. Bunu tetikleyen nedir? Tek adam rejimidir.
Eskiden demokrasi var derdik, yargı bağımsızlığı var derdik; bugün Türkiye’nin itibarı tüm demokratik ülkelerde zedelenmiş durumda. Basın özgürlüğü sıralamasında da geriledi. Hapisteki gazeteci sayısı 134. 134 kişi Türkiye’nin hapsinde. Yargıtay Başkanı’nın açıklaması lazım, ‘Yargıya güven yüzde 30’a düştü’ dedi.
Yargıya güven kalmadı. TBMM, dünyada millî kurtuluş savaşını yöneten tek meclistir. Bu Meclis’in yetkileri elinden alındı. Kurumların birbirine olan güveninden söz edilebilir mi? Devletin kurumları kendi görevlerini yaparlar. Bu kurumların bağımsızlığına sıcak siyasi müdahale edilmez. Merkez Bankası’nın itibarı sıfırdır.”
Cumhuriyet kurulurken yapılan ilk işlerden birisidir Osmanlı’nın borçlarını ödemektir. Türkiye Cumhuriyeti talimat alma noktasına gelmiştir. Londra’daki bir avuç tefecisine Türkiye’nin bütçesi teslim edilmiştir. Ticari kredilere uygulanan faizlerin yüksekliğinden, Türkiye’nin üretimden kopma süreci ile karşı karşıyadır.
Güçlü devlet üreten devlettir. Her alanda üreten devlettir. Her alanda üreten devlet dünyada saygın devlettir. Tek adam rejiminde Türkiye üretimden koparılmaya başlandı. Bu güzel topraklarda tamamını üretip satmamız gerekirken çiftçimiz perişan halde. Tablo geriye doğru gidiyor.
Enflasyon aldı başını gidiyor, bir bakkal dükkânını yönetemeyen kişiye Türkiye Cumhuriyeti’nin hazinesini teslim ettiniz. Eli sıcak sudan soğuk suya değmeyen, el bebek büyüyen birine ‘Yoksulluk sorununu çöz ‘ diyorsunuz, haberi bile yok. Tek adam rejimi hanedanlık rejimidir. Örnek; Türkiye Cumhuriyeti.
Asgari ücretliye yüzde 26 verdiler, yüzde 50 aldılar. Faizlerin yüksekliğinden şikâyet ediyorlar. Bu ekonomik krizde işverenlere gecikme faizi uygulanıyor. 400 milyar dolarla bir avuç kişiyi kurtaracaklar. Çiftçiyi emekliyi kim kurtaracak? Bu saydıklarımın oturup tek adam rejimini düşünmesi lazım.
‘Süratle karar alacağız’ diyorlardı. Vatandaş yetkiyi verdi, nasıl mücadele edildiği ortada. Sosyete damat 15 paket açıkladı. Her paket açıklandı işsizlik arttı. 8,5 milyona dayandı, 15 paket açıklayan, başarısızlığı tescil edilen kişi koltuğunda oturuyor. Sosyete damadın hiçbir derdi yok.
Karamsar tablo çizdiğimin farkındayım, bu karamsar tablodan birlikte çıkacağız. 2013 yılında kişi başıan gelir 12 bin 400 dolardı. 11. Kalkınma Planı geldi Meclis’e. 2023’te 12 bin 484 dolar olacak. Bu neyi gösteriyor, 10 yılın heba edildiğini gösteriyor. Biz söylesek ‘CHP doğruları söylemiyor’ denecek. 4 dolar millî gelirde artış var. Tam bir faciadır, yıkım tablosudur. Bu yıkım tablosunu itiraf edenler de kendileridir.
Türkiye bu hale plansızlıkla, israfla geldi. Plansızlık ve israf birleşince savurganlık başladı. İsraf haramdır, bunlara göre helal. İtibar kul hakkı yememektir. İsrafın boyutları felakettir. Devlette liyakat kalmadı.”
Dış politika konusunda tek cümle kurmamış insandan büyükelçi mi olur? Yöneticinin kibri devletin temeline dinamit koydu. ‘Kimin karnını doyurdun sen?’ 8,5 milyon insan işsizken kimin karnını doyuruyorsun? Bu vergiyi nereye harcadın? Havaalanı yaptıkları için övünüyorlar. Kaça yaptıklarını ben bilmiyorum. Kaça yaptılar, bilinmiyor. Şehir hastanelerine kaça yaptınız, bilmiyoruz. AK Parti artık Türkiye için sorun üreten bir partiye dönmüştür.