Kartalkaya faciası davasında şok ifade! Otel sahibi Bakanlığı sorumlu tuttu
Bolu, Kartalkaya'da 78 kişinin hayatını kaybettiği ve 133 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel'deki yangın faciasına ilişkin davanın görülmesine bugün devam ediliyor. Davanın başlamasından önce sunulan savcılık mütalaasında, otel sahibi dahil 7 sanık için rekor düzeyde hapis cezaları istendi.
19'u tutuklu toplam 32 sanığın yargılandığı dava, Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, katılımcı sayısının fazlalığı nedeniyle Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda özel olarak hazırlanan salonda görülüyor. Davanın bugünkü celsesinde tarafların, cumhuriyet savcısının celse arasında mahkemeye sunduğu esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanlarda bulunması bekleniyor.

SAVCILIK MÜTALAASINDA REKOR CEZA TALEPLERİ
Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 21 sayfalık esas hakkındaki mütalaada, sanıklar için istenen cezalara ilişkin detaylar yer aldı. Mütalaada, aralarında otel sahibi Halit Ergül'ün de bulunduğu 7 sanığın, 78 kişiye karşı "olası kastla öldürme" suçundan 1950'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Bu sanıklar için ayrıca "olası kastla kasten yaralama" ve "olası kastla nitelikli mala zarar verme" suçlarından da yüzlerce yıla varan ek hapis cezaları istendi.
Savcılık, otel yöneticilerinin 16 Aralık 2024'te Bolu Belediyesi itfaiye görevlileri tarafından yapılan denetimde tespit edilen yangın güvenliği eksikliklerini bilmelerine rağmen önlem almadıklarını ve denetimin iptali için girişimde bulunduklarını belirtti.Mütalaada, bu durumun sanıkların olası bir faciayı öngördükleri halde "olursa olsun" mantığıyla hareket ettiklerini gösterdiği ve bu nedenle "olası kast" ile sorumlu oldukları ifade edildi.

Mütalaada ayrıca, otelin yönetim kurulu üyelerinden Ergül'ün eşi Emine Murtezaoğlu ile kızları Ceyda Hacıbekiroğlu ve Elif Aras'ın da aralarında bulunduğu 20 sanığın "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapsi talep edildi. Bolu İl Özel İdaresi personeli olan 4 sanığın ise denetim görevini ihmal ettikleri gerekçesiyle "taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan cezalandırılmaları istendi.

DAVA SÜRECİ VE BAKANLIK YETKİLİLERİ HAKKINDA YENİ GELİŞME
21 Ocak 2025'te meydana gelen yangın faciasının ardından açılan davanın ilk duruşması beş gün sürmüş ve 32 sanığın savunmaları alınmıştı. Mahkeme heyeti, 17 Temmuz'da açıkladığı ara kararda, tutuksuz sanık itfaiye eri İrfan Acar'ın tutuklanmasına, tutuklu sanıklardan mutfak çalışanı Faysal Yaver'in ise adli kontrol şartıyla tahliyesine karar vermişti.

Dava sürecinde önemli bir gelişme de yaşandı. Yangında hayatını kaybeden Yiğit Gençbay ve Alp Mercan'ın babalarının, İçişleri Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri hakkında soruşturma izni verilmesi talebi, bakanlıklarca yanıtsız bırakılmıştı. Ailelerin "zımni ret" kararının iptali için açtığı davalarda, Ankara 7. ve 27. İdare Mahkemeleri, bakanlıkların işlemlerini iptal etti. Bu kararla, bilirkişi raporlarında sorumlulukları olduğu belirtilen bakanlık görevlileri hakkında soruşturma açılmasının önü açılmış oldu.
AİLELER TUTUKLU SANIKLARA TEPKİ GÖSTERDİ
Duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, müştekiler ve avukatları katıldı. Aralarında otel sahibi Halit Ergül ve Yönetim Kurulu Üyesi Emir Aras'ın bulunduğu tutuklu sanıklar salona getirildiği sırada aileler tepki gösterdi.

Mahkeme Başkanı, dört yaralı açısından hazırlanan iddianamenin ana dosya ile birleştirildiğini bildirdi.
Faciayla ilgili Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşma, 5 gün devam etmiş, 32 sanığın savunması tamamlanmıştı. Son duruşma sonucunda kurulan ara kararda, itfaiye eri İrfan Acar tutuklanmış, mutfak çalışanı Faysal Yaver adli kontrol şartıyla tahliye edilmişti.

12.50 | OTEL SAHİBİ İFADESİNDE KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI'NI SORUMLU TUTTU
"SES ÇIKARTSANIZ BİZİM CANLARIMIZ YAŞAYACAKTI! KATİLLER"
Grand Kartal Otel'in sahibi Halit Ergül'ün damadı ve otelin yönetim kurulu üyesi tutuklu sanık Emir Aras, "Ben bu otelde yangının hızla yayılacağını bilsem kendi çocuğumu, eşimi otelde kaldırır mıyım? Ben kendim kalır mıyım? Görüntülerin çıkacağını biliyorum, ben bağırdım sandım, öyle hatırlıyorum. Çıkarken 'yangın var' diye bağırdım. Kamera bizi arkadan çekiyor. Koridorun sonunda duman var ben o dumana odaklanmışım. Hatta konuşma kayıtlarında çıktı ben 'alarmı öttürün' demişim. Bunu hatırlamadığım için mahkeme huzurunda dememiştim ama kayıtlarda çıktı" şeklindeki sözlerine müştekiler, "Ses çıkartsanız bizim canlarımız yaşayacaktı. Katiller" diyerek tepki gösterdi.
Tutuklu sanık Emir Aras, "Mutfakla ilgili eksiklikler vardı. Bunu çıkarttık. Hatta Reşat Usta'nın istediklerinden fazlasını almıştık. Gümrükteydi. Ödemeleri de yapıldı, hepsi bu yıl değişecekti" dedi.
"MÜVEKKİLİMİN OLASI KASTI YOKTUR"
Aras'ın avukatı ise "Müvekkilimin ne denetim başvurusunda ne de geri çekilmesinde bir dahli yoktur. Karar aşamasında da bir dahli yoktur. Kaldı ki oteldeki eksikliklerin sonradan giderilebilmesi müvekkilimin olduğu aşamalarda değil. LPG tesisatı otelin inşa aşamasında yapılmıştır. Dolayısıyla müvekkilim sorumlu tutulmamalıdır. Müvekkil çatı şirketin müdürüdür. Yangının gerçekleştiği şubenin genel müdürü ise Halit Ergül'dür. Fiilen de karar alma mercisi değildir. Olası kast, bilerek ve bir sonucu öngörerek bir olaya kayıtsız kalmayı ifade eder. Müvekkilimin olası kastı yoktur" dedi. Avukat, esas hakkındaki savunmalarına hazırlanmak için süre istedi.
"OTELİN GERÇEK SAHİBİNİN EMİNE HANIM OLDUĞUNU BOLU'DAKİ SAĞIR SULTAN BİLE BİLİR"
Tutuklu sanık otelin yönetim kurulu üyesi ve otel sahibi Halit Ergül'ün eşi Emine Mürtezaoğlu, "Diyecek ek bir şeyim yoktur. Önceki beyanlarımı tekrarlarım" dedi. Duruşmada söz alan yangında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin, "Bu otelin gerçek sahibinin Emine hanım olduğunu Bolu'daki sağır sultan bile bilir ama Sayın Savcılık bilmemiş. Olası kastla yargılanacak olan tek bir sanık varsa bu dosyada Emine Hanım'dır. Emine Hanım otelin asıl sahibidir. Halit Ergül garsondur" diye konuştu.
"YANILMA NEDENİM BAKANLIK"
Tutuklu sanık otel sahibi Halit Ergül daha önceki beyanlarını tekrar ettiğini bildirdi ve "Eğer ben bu olayın olabileceğini bilseydim ne otelde konaklayan misafirleri ne eşimi ne de çocuğumu kaldırırdım. Ben bu oteli kendim kapatırdım. Ben yanıldım. Yanılma nedenim de oteli denetleyen Turizm Bakanlığı'nın raporu ve enerji şirketinin yeterli denetim yapmaması" savunmasını yaptı. Ergül'ün sözlerine müştekiler, "Katilsiniz siz" diyerek tepki gösterdi.
"AÇIK AÇIK BENİ VE AVUKATIMI TEHDİT ETMİŞTİR"
Savunmasına devam eden sanık Ergül, "40 yıllık dostum Yüksel Gültekin, açık açık beni ve avukatımı mahkeme huzurunda tehdit etmiştir. Bu yüzden avukatım bu duruşmaya gelemedi" dedi. Ergül'ün bu sözleri duruşmada tepki topladı.
"KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YETKİLİLERİ DENETİME GELMEDEN HABER EDİLİYOR MUSUNUZ?"
Müşteki avukatının "Otelinizde kalan İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkililerinden hesap alınmaması yönünde talimatınız var mı?" şeklindeki soruya Ergül, "Hatırlamıyorum" yanıtını verdi.
"Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri denetime gelmeden haber ediliyor musunuz?" sorusuna, "Hayır, geldiklerinde öğreniyorum" şeklinde yanıt veren Ergül, müşteki avukatının, "Ancak WhatsApp grubunda 'denetim için yola çıkmışlar geliyorlar' şeklinde mesaj var. O halde nereden haber alıyorsunuz yola çıktıklarını" şeklindeki sorusunu ise yanıtsız bıraktı.
11.15 | SAVUNMALARA GEÇİLDİ
Mahkeme Başkanı, dört yaralı açısından hazırlanan iddianamenin ana dosya ile birleştirildiğini bildirdi. Ardından birleştirilen ek dosyaya ilişkin sanıkların savunmalarına geçildi.
Gazelle Otel Müdürü Ahmet Demir, “Savcılık beni kurban olarak seçmiştir. Ben Gazelle otelin genel müdürüyüm. Adalet makamı eksik bilgilerle kimseyi suçlu ilan etmemelidir. Benim yanan Grand Kartal Otel’de bir sorumluluğum olmadığı ortaya çıkmıştır” savunmasını yaptı.
"ACELEDEN BİR MÜTALAA HAZIRLANMIŞTIR"
Ardından söz alan Demir’in avukatı, “Sosyal medya mahkemelerinde cayır cayır yargılanıyoruz. Benim müvekkilim yangından sorumlu tutulmuştur. Özellikle kurban seçilip ateşe atıldığı düşüncesindeyiz. Müvekkilim Gazelle Otel’de görevlidir. Bu otelle bir bağı bulunmamaktadır. Bu yüzden müvekkilime isnat edilen suçlamalar çökmüştür. Mütalaa çok hızlı açıklanmıştır. Aceleden bir mütalaa hazırlanmıştır. Mütalaaya ilişkin de ek süre istiyoruz” diyerek mahkemeden ismini verecekleri tanıkların dinlenmesinin kabul edilmesini talep etti.
"BİZİM BİR SORUMLULUĞUMUZ"
FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi çalışanı tutuksuz sanık Aleyna Beşinci, ek beyanı olmadığını bildirdi. FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi sanık Ali Ağaoğlu ise savunmasında, “Bizim bir sorumluluğumuz yok. Sürdürülebilir turizm sertifikası veriyoruz, yangına ilişkin bir denetim yapmıyoruz. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. Beraatimi istiyorum” ifadelerini kullandı.
"SÜRATLİ YARGILAMA YAPAYIM DERKEN MADDİ HAKİKAT EKSİK BIRAKILMAMALI"
Tutuksuz sanık Ağaoğlu’nun avukatı, “Yangın değil deprem olsaydı muhtemelen müvekkilime neden örnek alıp da incelemediniz diye sorulacaktı. Müvekkilimin şirketinin yangına ilişkin bir denetleme yetkisi yok. Bu uygulama 2022 yılında Türkiye’ye gelmiş 2023 yılında da başlanmış. O yüzden bu konu hakkında çalışan, uzman birisinden görüş alınmalı. Öte yandan süratli yargılama yapayım derken maddi hakikat eksik bırakılmamalı. 85 adet delil araştırma talebini reddetmişsiniz. Hepsi mi gereksiz? Bu çok normal bir uygulama değil” ifadelerine yer verdi.
"BEN DE YARALANDIM YOĞUN BAKIMDA TEDAVİ GÖRDÜM"
Tutuksuz sanık otelin teknik görevlilerinden Bayram Ütkü de “Yangının çıkmasına ilişkin hiçbir sorumluluğum yoktur. Herkesi kurtarmaya çalıştım. Ben de yaralandım, yoğun bakımda tedavi gördüm. Üstüme atılı suçlamayı kabul etmiyorum” şeklinde savunma yaptı.
"ELEKTRİĞİ KESİN MÜDAHALE EDECEĞİZ’ DEDİ"
Mahkeme Başkanı’nın “Elektriği kesmene yönelik bir talimat geldi mi?” şeklindeki sorusuna Ütkü, “O gün zaten çok kalabalıktı. AFAD ya da İtfaiye ‘elektriği kesin, müdahale edeceğiz’ dedi” yanıtını verdi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, “Bu kurumlardan yanıt geldi, böyle bir talimat vermediklerini bildirdiler” dedi.
"BIRAKIN TAKSİRİ İHMAL ETTİĞİM BİR GÖREV DAHİ BULUNMAMAKTADIR"
Hakkında denetimlerde dikkatsiz ve tedbirsiz davrandıkları gerekçesiyle taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan ceza istenen tutuklu sanık Bolu İl Özel İdaresi personeli Bünyamin Bal, “Yapılan denetimler neticesinde tarafıma sunulmuş bir resmi yazı, yaptırım içeren bir teklif sunulmamıştır. Dolayısıyla tarafıma sunulmayan ve haberim olmayan bir şeyden sorumlu tutulmam mümkün değildir. Grand Kartal Otel yangını ile ilgili illiyet bulunduracak hiçbir eylemim bulunmamaktadır. Personel alma konusunda da hiçbir yetkiye haiz değilim. Sıfır illiyet mertebesinde bir insanım ve 8 aydır da hapis yatmaktayım. Bırakın taksiri, ihmal ettiğim bir görev dahi bulunmamaktadır. Bu yüzden tahliyemi ve beraatimi istiyorum” şeklinde savunma yaptı.
"BUNUN KANITLANACAĞINI DÜŞÜNMEDİĞİM İÇİN MAHKEMEDE ‘VERMEDİM’ DEDİM"
Tutuklu sanık muhasebe müdürü yardımcısı Cemal Özer, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini ifade ederek, tahliyesini ve beraatini talep etti. Tutuklu sanık Özer’in avukatı savunmasında, “Mehmet Salun’a itfaiye eksiklikleri tespitlerini İsmail Karagöz’e verip vermediğini sorulmasını talep ediyorum” dedi. Bunun üzerine tutuklu sanık muhasebe müdürü yardımcısı Mehmet Salun, “Belediyenin tespit ettiği eksiklikleri ben bildirdim’ dedim. İsmail Karagöz’e verdim. Ancak bunun kanıtlanacağını düşünmediğim için mahkemede ‘vermedim’ dedim” şeklinde konuştu.
AİLELERDEN TEPKİ: "UTANMIYOR MUSUN?"
Tutuklu sanıklardan otelin yönetim kurulu üyesi ve tutuklu otel sahiplerinin kızları Ceyda Hacıbekiroğlu, yangından 3 gün sonra kurulan “İş güvenlik acil yapılacak durumlar” WhatsApp grubunda otel çalışanlarına talimatlar verdiğinin ortaya çıktığı haberler hakkında savunma yaptı.
Hacıbekiroğlu, “Olaydan sonra babam tutuklanınca bana haber gönderdi. İş başa düştü ne yapılması gerekiyorsa yapılsın denildi. Depremden sonra nasıl binaların sağlamlığı kontrol ettiriliyorsa bizde de yangından sonra da kontrol yapıldı. Babam da olmadığı için bir WhatApp grubu kurdum ve mecburen gruba katılmış oldum. Diğer otelle ilgili yapılması gereken ne varsa yapılsın dedim. Grand Kartal otel ile ilgili benim hiçbir sorumluluğum yoktur bu yüzden tahliyemi istiyorum” şeklinde savunma yaptı.
Ardından müştekiler, Hacıbekiroğlu'na, “Utanmıyor musun, hala nasıl sorumluluğum yok diyorsun” diyerek tepki gösterdi.
YAKINLARINI KAYBEDEN AİLELER KONUŞTU | 08.45
Yangında doktor oğlu Yiğit Gençbay’ı kaybeden Danıştay 9. Dairesi Başkanı Abdurrahman Gençbay, şunları söyledi:
"KİMİ KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HENÜZ GERÇEKLEŞMEMİŞTİR"
Organize kötülük olarak nitelendirdiğimiz Kartalkaya felaketinde ikinci duruşma başlamak üzere. Bugüne kadar çok zorlu bir süreçten geçtik. Birinci duruşmada çok uzun süreli bir duruşma sürecini izledik. Bu süreçten sonra şimdi esas hakkında savcı bey mütalaasını verdi.
İnanıyoruz ki bugüne kadar bu mahkemede yürütülen yargılama faaliyeti, adil bir yargılamanın nasıl olması gerektiğini topluma da dünyaya da gösterdi. Bundan sonra da bu yargılamanın aynı adaletli bir şekilde devam edeceğine olan inancımız tamdır.
Şunu ifade etmek istiyorum: Bu dava sadece 78 can için hüküm ifade etmeyecek. Bu davada verilecek karar toplum vicdanına dokunduğu, toplum vicdanındaki beklentileri karşıladığı takdirde artık bu toplumda hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çok şey değişecektir. Hep üzerinde ısrarla durduğum gibi, toplumları içten içe kemiren en önemli şey cezasızlık algısının yaygınlaşmış olmasıdır. Bu algı eğer toplumda yaygınlaşırsa artık önüne gelen suç işleme özgürlüğünü kendinde bulur.
İşte bugün burada ikinci duruşması, ikinci celsesi devam eden Kartalkaya faciası ya da organize kötülüğün bu duruşmasında verilecek kararın, toplumda bu algının yıkılmasına vesile olacağına inanıyorum. Artık yapanların yanına kâr kalmadığı bir dönem gelecektir diye inanıyorum. Artık burada her altına imza atan kamu görevlisinden bu işletmeyi işleten bütün sorumlulara kadar insan hayatını öncelemeyen hiçbir şeyin bu toplumda yeşermeyeceğini, tutunmayacağını bu karar önümüze çıkaracaktır inşallah.
Yine defaatle söylüyorum: Bu dava başlangıçta eksik başlamıştı. Ama ben inanıyorum ki o eksikliği geçen sürede tamamlayacağız. Eksiklik şuydu: Bu organize kötülük bir zincirin halkası gibi sadece bugün burada yargılanmakta olan sanıklar için geçerli olan bir durum değildir. Bu sanıkları denetlemeyen, gözetim görevini yerine getirmeyen ve bunları adeta bu organize kötülüğe teşvik eden kimi kamu görevlilerinin yargılanması henüz gerçekleşmemiştir. Bu süreç Danıştay 1. Dairesi’nde devam etmektedir.
Oradan da özellikle Turizm Bakanlığı’nın denetim ve gözetimden sorumlu kamu görevlileriyle ilgili, Çalışma Bakanlığı’nın yine denetim ve gözetimden sorumlu kamu görevlileriyle ilgili ve üzerine basa basa söylüyorum: Bolu ilinde bu otelin yapılışından bugüne kadar, bu facianın ortaya çıktığı ana kadar görev yapan tüm valilerin de bu organize kötülüğün bir parçası olduğuna inanıyoruz ve bunların da yargı önünde hesap vereceği zamanın çok yakın olduğuna inanıyoruz. Bunun için gayretlerimiz devam ediyor. Hem başsavcılığımızın hem Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızın bu yönde girişimleri vardır.
İnşallah bunu da neticelendirdiğimiz takdirde bu dava, Türkiye için, bu toplum için, bu insanlar için bir dönüm noktası olacaktır. Artık hep eleştirdiğimiz, yargıya olan güven hususunun da belki tekrar geri döndüğü ve toplumda yargı ile adalet algısının yerleşmeye başladığı bir dönüm noktası olacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle ben, duruşmaların adil, tarafsız, yansız bir şekilde bundan öncekinde olduğu gibi cereyan etmesini diliyorum ve katılan arkadaşlarımıza, buraya kadar zahmet edip gelen arkadaşlarımıza, bize bu süreçte destek olan başta Bolu halkı olmak üzere bütün insanlarımıza, bütün Türk vatandaşlarımıza, ülke dışarısından da desteğini esirgemeyen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

"SAVCININ İKİNCİ CELSEDE MÜTALAA VERMESİNİ ANLAMIŞ DEĞİLİZ"
Yangında çocukları ve torunları da olmak üzere toplam 8 yakınını kaybeden müşteki Yüksel Gültekin ise şunları söyledi:
etice itibarıyla sekiz ayı tamamladık. Evlatlarımız inşallah cennettedirler, nur içinde yatıyorlardır. Herkesin şunu çok açık bir şekilde bilmesini istiyorum: Biz, aileler olarak her geçen gün daha da kenetleniyoruz. Netice itibarıyla bu olayın tüm failleri kamuoyunda gün yüzüne çıkıp yargılanıncaya kadar, yani Turizm Bakanlığı’nın üç personelini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın emekli bir personelini önümüze getirerek “sorumlu budur” denmesini aklımızla alay edilmesi olarak görüyoruz ve asla kabul etmiyoruz. Netice itibarıyla biz Ankara’da hakimlerin, Bolu’da hakimlerin olduğuna inanıyoruz. Çok yakın bir zamanda, üstadın da söylediği gibi, Danıştay’dan özellikle Turizm Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileriyle, idari yönden valilerle ilgili soruşturma konusunda da şikayetimiz devam ediyor. Buradan da netice alacağımıza inanıyoruz.
Biz buradan şöyle bir karar bekliyoruz arkadaşlar: Ailelerin yüreğine su serpecek, bu korkunç cinayette sorumluların cezalandırılmasını kamuoyu görecek ve kamuoyu vicdanı tatmin olacak. Ama en önemlisi, bu tür kararlar yargıda çok olmaz. Biz, örnek teşkil edecek bir karar bekliyoruz Sayın Mahkeme’den. Yani netice itibarıyla burada bilinçli kast, bilinçli taksir, olası kast tartışmalarının teknik boyutundan daha ziyade; bu olayda örnek teşkil edecek, artık üstadın da söylediği gibi sorumluların her olayda cezalandırılacağına dair kamuoyunun inancını geri getirecek, adil bir karar istiyoruz.
Şimdi bir hususa daha değinmek istiyorum. Bu ikinci duruşma. İkinci duruşmada daha birtakım ara kararlar yerine getirilmeden, müştekilerin bir kısmı dinlenmeden, yangından mal kaçırır gibi Sayın Savcı’nın bir iddianame düzenlemesini, ikinci celsede mütalaa vermesini anlamış değiliz. Yangından kaçırılacak mal kalmadı. Bizim evlatlarımızın tümü yangında yandı. Artık bizim acelemiz yok. Biz hızlı değil, kamuoyunun bir an önce gözünden kaçırılmış bir karar değil, adil bir karar bekliyoruz. Dolayısıyla buna olan inancımızı koruyoruz. Netice itibarıyla bu mücadelemiz sürecek. Mahkemenin tüm bu hususları gözeterek adil bir karar vereceğini düşünüyoruz. Bugün bir karar beklemiyorum. Netice itibarıyla mütalaaya karşı beyanlar verilecektir.
Ama ben sizden ricam şu: Lütfen ilginizi ve desteğinizi esirgemeyin. Lütfen bizim yanımızda olun. Bu mücadele yalnızca bizim mücadelemiz değil. Burada görüyorsunuz ki, duruşmaları izleyen arkadaşlar da görüyor: Hakikaten aklın almayacağı, organize bir suç, kötülük çetesiyle ve suç örgütüyle karşı karşıyayız. İnanılır gibi değil. Muhteris bir aile, onlara çanak tutan belediye görevlileri… Savcılığın nasıl bilinçli taksir istediğini de anlamış değilim. Netice itibarıyla sahte evrak düzenleyen, yalan dolanla iş yapan, denetim görevini yerine getirmeyen bir özel idare personeliyle karşı karşıyayız. Netice itibarıyla biz umudumuzu koruyoruz. Biz bu mücadeleye devam edeceğiz.
