Erdoğan'ın çevirmeni Kavakcı'dan Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusu

Erdoğan'ın çevirmeni Kavakcı'dan Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusu
Tayyip Erdoğan'ın tercümanı Fatima Gülhan Kavakcı Abushanab, kendisine "Çevirmen hanım kızımız" diyen Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu.

Recep Tayyip Erdoğan'ın tercümanı Fatima Gülhan Kavakcı Abushanab, kendisine "Çevirmen hanım kızımız" diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu.

Kavakcı'nın avukatı Sezgin Tunç sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Kılıçdaroğlu'nun, kamu görevi sürdüren müvekkilini hedef aldığını öne sürdü.

CHP lideri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu duyuran Tunç'un verdiği dilekçede, müvekkilinin Cumhurbaşkanlığı bünyesinde uluslararası ilişkiler uzmanı ve danışmanı olarak görev yaptığı, üniversite öğrenimini yurt dışında tamamladığı aktarıldı.

Kamusal görev ve faaliyetleri nedeniyle Kavakcı aleyhinde sistematik kampanyalar yürütüldüğünü iddia eden Tunç, "nefret ve ayrımcılık söylemi içeren haber, sosyal medya paylaşımı ve yorumlarla müvekkilinin kişilik haklarının ihlal edildiği" öne sürdü.

Kılıçdaroğlu'nun "Kavakcı'nın kişilik haklarına saldırı oluşturan beyanlarda bulunduğu" iddia edilen dilekçede, "Şüphelinin, müvekkile karşı eylemleri nedeniyle 'tehdit', 'nefret' ve 'ayrımcılık', 'görevi yaptırmamak için direnme', 'kamu görevlisine hakaret' ve resen tespit edilecek suçlardan cezalandırılması için gerekli soruşturmanın yapılarak hakkında kamu davası açılmasını talep ederiz" denildi.

Kılıçdaroğlu ne demişti?

Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz'da Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarda şu ifadelere yer vermişti

"Sevgili Halkım,

Daha NATO'daki imzanın mürekkebi kurumadan Finlandiya ve İsveç’ten gelen skandal açıklamalar, Erdoğan'ın yine hiçbir şey alamadan imza attığını gösterdi. Şimdi de skandalın F-16 meselesinde devam ettiğini görüyoruz.

Yatırımcılarından (sahiplerinden) biri olduğumuz F-35 savaş uçağı projesinden çıkartılmamız ve paramızı geri alamamamız yetmiyormuş gibi, yalvar yakar duruma düşürüldüğümüz F-16 uçaklarını nerede kullanıp nerede kullanamayacağımıza dair şartlar koymaya kalktığını görüyoruz.

Erdoğan ne zaman diplomatik görüşmelerde çevirmen olarak yanına o hanım kızımızı aldıysa, ya milyonlarca kaçak sığınmacı ülkemize girdi ya da bedeli milletimize çok yüksek olan sözleşmelere imza attırdılar. Hep söyledim yine söyleyeceğim, Batı Erdoğan hakkında çok şey biliyor.

Erdoğan ucuz propagandalar dışında elle tutulur hiçbir şeyi bu ülkeye kazandıracak durumda değildir. Öyle 'dış güçler' demeyi falan bıraksınlar. Batı, Erdoğan rejimine düşman değildir. İddia ediyorum, Batı çok şey bildiği ve elinde tuttuğu bu tarz liderlere bayılır ve destekler.

Şimdi Erdoğan, sana ne yapman gerektiğini söyleyeyim. Çık ve de ki 'Ben imza attım ama muhalefet bunun onaylanmasını parlamentoda engelleyecek, kendi grubumda da bu konuda kontrolüm tam değil.'

Yeter ki Türkiye masaya yeniden otursun. Tek bir şartımız var. Bu sefer sadece çevirmen hanım kızımızı yanına alarak iş görmeye çalışma sakın, bırak bu işin ehli diplomatlar işlerini yapsınlar. F-35 ve S-400 konularında anlaşmadan da o masadan kimse kalkmasın.

Buradan ABD’ye sesleniyorum. Bu konuda suçlu arayacaksanız, suçlusu biziz. Varsa bir sorununuz, bizimle halledin.

Ayrıca çevirmen hanım kızımızdan, yüzbinlerce Afgan sığınmacının ülkemize gelmesine yol açan o toplantıda Biden ile neler konuşulduğunu seçimlerden sonra devletimize açıklamasını talep edeceğiz. Verilen her yetki, sorumluluğu ile birlikte gelir. Kendisi de bunu bilecek yaştadır.

Kılıçdaroğlu'ndan Halk TV'ye açıklama!

Halk TV'den Fikret Bila'ya konuşan Kılıçdaroğlu, özel tercüman konusuna ilişkin şu değerlendirmede bulundu;

"Erdoğan, devleti bilmiyor. Kendisini devlet sanıyor. Bir kişi devlet olamaz. Devletlerin dış ilişkilerinde yerleşik kuralları vardır. Ülkeyi yönetenler bir yabancı devlet başkanıyla görüşüyorsa, o görüşmede tercüman olarak da tutanak düzenleyici olarak da dış işleri personeli olur. Dışişleri’nden diplomat olur, tercüman olur. Özel tercüman olmaz. Eğer ikili görüşmeye Dışişleri mensubu değil de özel tercümanla katılıyorsanız, devletten gizlediğiniz bir şeyler var demektir. Şimdi Erdoğan’la Biden arasında ne konuşulduğunu üçüncü kişi olarak sadece özel tercüman biliyor. Bu görüşme devlet kayıtlarına giriyor mu, giriyorsa ne kadarı giriyor, ne kadarı girmiyor bilmiyoruz. Böyle devlet yönetilmez."

"Kendisi ve ailesinin malvarlığıyla ilgili korkuyor"

Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın özellikle 2018 yılından sonra dış politikayı tamamen şahsileştirdiği belirterek şöyle konuştu:

“Erdoğan dış politikayı şahsileştirdi. Ekonomide olduğu gibi ahbap çavuş ilişkisine dönüştürdü. Dış politika milli bir konudur. Şahsi mesele değildir. Erdoğan bunu korktuğu, kaygılandığı için yapıyor. Çünkü her devletin elinde bir Erdoğan dosyası var. Bunun örneğini Trump verdi. ‘Senin malvarlığını araştırırım’ dedi. Erdoğan yanıt veremedi. Kendisi ve ailesinin malvarlığıyla ilgili korkuyor, çekiniyor. Bu nedenle belki dış politikada, ödünler veriyor. Özel tercümanı bu nedenle kullanıyor. Ülkeyi yöneten birinin ikili görüşmelerde özel tercüman kullanması şahsi çıkarı için ülke adına ödün vermeye uygun bir zemin oluşturuyor. Ne ödünler verdiğini bilmiyoruz. Bu görüşmelerde kendisiyle, ailesiyle ilgili ne söylüyor bilmiyoruz. Yalvarmalar, yakarmalar nereden kaynaklanıyor? Böyle dış politika olmaz, böyle devlet olmaz."

Kılıçdaroğlu, Erdoğan dış politikayı şahsileştirdiği için İngiltere Dışişleri Bakanı’nın “mültecileri Ruanda’ya ve Türkiye’e göndereceğim” diyebildiğini belirterek, “Türkiye’ye böyle bir muamele yapılamaz, iktidara geldiğimizde bunların da hesabını soracağız” dedi.

'Devlet arşivi önemlidir'

Kılıçdaroğlu, bütün devletler için olduğu gibi Türkiye için de devlet arşivinin çok önemli olduğunu belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:

"Devlette devamlılık esastır. Devlet arşivi bu nedenle önemlidir. Bir dış temasa giderken devleti yönetenler bu konuda daha önce nasıl görüşmeler yapılmış, nasıl politikalar izlenmiş arşivi açıp okurlar. Bilgilenirler, görüşmeye öyle giderler. Bu nedenle bu görüşmelerde Dışişleri Bakanlığı’nın diplomatları bulunur ve görüşmeyi tutanak haline getirir arşive koyarlar."

"Eleştirilerime yanıt veremeyince..."

Kılıçdaroğlu, Erdoğan-Biden görüşmesine tercüman olarak giren Merve Kavakçı’nın kızı Fatma Abushanab'tan “hanım kızımız” diye söz etmesine yönelik eleştirileri de şöyle yanıtladı:

"Benim asıl eleştirdiğim nokta görüşmeye özel tercümanın girmesi. Ayrıca bildiğim kadarıyla ABD vatandaşı. Ben buna itiraz ettim. Bana yanıt olarak ‘anadili gibi İngilizce biliyor’ diyorlar. Burada sorun İngilizce değil, İngilizce seviyesi değil. Neden bir Dışişleri mensubu girmiyor da ABD vatandaşı biri giriyor. Bildiğim kadarıyla Türk vatandaşı da değil. Bu olmaz. Ben buna itiraz ediyorum, onlar ‘İngilizcesi iyi’ diye yanıt veriyorlar. Dışişleri’nde çok iyi İngilizce bilen birçok diplomatımız, personelimiz var. ‘Hanım kız” ifadesine gelince. Bu Anadolu’da yaygın şekilde kullanılan, nezaket yüklü bir hitaptır. Benim eleştirilerime yanıt veremeyince buradan saldırıyorlar. Komik bir durum. Ama onlar halktan Anadolu’dan koptukları için bu kavramları da unuttular. Kibirlerinden hanım kız hitabının bile ne anlamı geldiğini unutmuş görünüyorlar."