Erdoğan: Kavala’yla, Demirtaş’la ilgili alınan kararları tanımıyoruz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim'in davetine icabetle Yüksek Stratejik Komitesi'nin 7. Toplantısı'nı Doha'da gerçekleştirdiklerini anımsattı.
Şeyh Temim ile ikili ve heyetler arası olmak üzere son derece verimli görüşmeler yaptıklarını, Katar ile iş birliğinin derinleştirilmesi ve yeni alanlara genişletilmesi hususunda karşılıklı siyasi iradelerini teyit ettiklerini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaptığımız anlaşmalarla birlikte Türkiye-Katar ilişkileri çok daha farklı bir zemine kavuşmuş oldu. İkili ilişkilerimizde son yıllarda kaydedilen mesafeden duyduğumuz memnuniyeti karşılıklı olarak dile getirdik. Bölgesel ve küresel meselelere yönelik tutumlarımızın örtüştüğünü bir kez daha müşahede ettik. Farklı alanlarda iş birliğimizi daha da güçlendirecek 15 anlaşmanın imza törenini yaptık. Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite 7. Toplantısı Ortak Bildirisini imzaladık. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile Katar İş İnsanları Derneği, KOSGEB ile Katar Kalkınma Bankası, AFAD ile Katar Sivil Savunma Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Katar Vakıflar ve İslam İşleri Bakanlığı mutabakat zaptı imzaladı. Sağlık ve tıp bilimleri, kültür, gençlik ve spor ile standardizasyon alanlarındaki iş birliklerimizin uygulama programlarını imza altına aldık. Büyük çaplı organizasyonların yerine getirilmesine ve Antalya Diplomasi Forumu ile Doha Forum arasında kurumsal iş birliği tesis edilmesine yönelik anlaşmaların yanı sıra protokol alanında iş birliği mutabakat zaptını da imzaladık. Ayrıca Anadolu Ajansı ile Katar Haber Ajansı, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi ile Qatar Debate, İbni Haldun Üniversitesi ile Katar Üniversitesi de iş birliği anlaşması imzaladı."
Erdoğan, anlaşmaların imzasının ardından Doha’da konuşlu Türk-Katar Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığı'nı da ziyaret ettiklerini söyledi.
Körfez ülkeleriyle ilişkiler
Katar’la karşılıklı temas ve istişareler neticesinde ikili ilişkileri güçlendirdiklerini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye-Katar ilişkileri bölgenin güvenlik ve istikrarına da önemli katkılar sağlıyor. Türkiye ve Katar zor dönemlerde dayanışma içinde hareket ederek, gerçek birer dost olduklarını göstermişlerdir. Bilhassa 15 Temmuz ihaneti sonrasında Katar'ın ülkemizle sergilediği dayanışmayı unutamayız. Bizler de Katarlı kardeşlerimize yönelik haksız abluka ve yaptırımların boşa çıkarılması için her türlü adımı attık. İnşallah bundan sonra da Katar'ın ve Katarlı kardeşlerimizin yanında olmayı sürdüreceğiz. Türkiye olarak Körfez bölgesinin istikrarını, güvenliğini ve refahını kendimizden ayrı tutmuyoruz. Katar ile diğer bazı bölge ülkeleri arasında yaşanan ihtilafın çözüme kavuşturulmasından da büyük bir memnuniyet duydum. Temennimiz önümüzdeki süreçte bölgedeki tüm kardeş ülkeler arasındaki ilişkilerin çok daha ileriye ulaşmasıdır."
Erdoğan, Katar'a ulaştığı akşam Emir Şeyh Halife bin Hamed Al Sani ve eşi Şeyha Moza ile ailece yemek yediklerini, onlarla da geçmişten bugüne süreci değerlendirme fırsatı bulduklarını söyledi.
Kabil Havalimanı'nın işletilmesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin "Türkiye ve Katar arasında Kabil Havalimanı'nın işletilmesi konusunda bir görüşme gerçekleşti mi?" sorusuna, "Gerçekleşti. Bu konuyla ilgili olarak şu anda Katar tarafı özel sektörden bir isim belirledi. Aynı şekilde Türkiye tarafı bir isim belirledi. Bu firmalar birbirleriyle görüşmek suretiyle, aynı zamanda Taliban ile de görüşmeleri yaparak, ilgili arkadaşlarımızla bu işe müzaheret edecekler. Başta güvenlik hususu olmak üzere uygun şartlar sağlanırsa Kabil'deki bu havalimanının işletilmesi sürecini ele alacaklar" cevabını verdi.
Erdoğan, "Geçtiğimiz perşembe günü Rum Kesimi'nin bakanlar kurulunda bir karar çıkmıştı. Türkiye’nin kıta sahanlığını da kapsayacak şekilde 5. parselde Amerikan firması ile Katar Petrolleri ortaklığına verilen bir arama izni var. Dışişleri Bakanlığının bu konuda bir tepkisi olmuştu. Görüşmede bu konu gündeme geldi mi?" sorusu üzerine, şunları söyledi:
"Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin bu tek taraflı adımının ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin haklarını görmezden geldiğini belirttik. Çünkü söz konusu ruhsat sahasının bir kısmı Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kıta sahanlığını ihlal ediyor ve Ada’nın ortak sahibi Kıbrıs Türklerinin haklarını yok sayıyor. Bu konuyla ilgili tabii hatırlatma yaptık. Üzüntümüzü de belirttik. Temenni ederim ki bunu aşarlar. Tabii Dışişleri Bakanlığımız da bunun takipçisi olacaktır."
'Tanımıyoruz'
Erdoğan, "Avrupa Birliği’nin icra komitesi olarak adlandırılan Bakanlar Komitesi, Osman Kavala ile ilgili olarak Türkiye'ye ihlal cezası verdiğini ifade etti. Selahattin Demirtaş ile ilgili de benzer karar alabileceğini söyledi. Yorumunuz, değerlendirmeniz ne olur?" sorusuna Avrupa Birliği'ni genelleyerek yanıt verdi.
Komite kararını Avrupa Birliği kararı olarak gören Erdoğan şöyle konuştu.
"Buna yorum yapmaya gerek yok ki. Biz, Avrupa Birliği’nin Kavala’yla, Demirtaş’la, şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz. Olay bu kadar basit. Yok farz ediyoruz. Bizim indimizde bunlar yok hükmündedir. Bunları kaç kez açıkladık. İster anlasınlar ister anlamasınlar. Bizim yargımızın vermiş olduğu kararın üzerinde biz, Avrupa Birliği kararı tanımıyoruz. Ne biliyorlarsa onu yapsınlar."
'Yüksek faize inanmıyoruz'
Erdoğan, gündeme getirdiği yeni ekonomi politikasının etkilerinin ne zaman görülmeye başlanacağına ilişkin soru üzerine, şunları söyledi:
"Biz bir defa yüksek faize kesinlikle inanmıyoruz. Düşük faiz politikasıyla kuru da enflasyonu da aşağı çekeceğiz ve bunu düzenleyeceğiz. Kesinlikle yüksek faizin, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir anlayış olduğuna inanıyorum. Buna asla müsaade edemeyiz. Dolayısıyla da bu işi bir defa bu güzergahta, bu düzlemde devam ettireceğiz. Bizim derdimiz düşük faizle yatırımı teşvik etmek suretiyle istihdamı artırmak; istihdamı artırmak suretiyle üretimi ve ihracatı artırmak. Bunu sağladığımız zaman bu bize büyümeyi getirecek. Kaldı ki bu zaten OECD içinde de görülüyor. OECD'nin en yüksek oranda büyüyen ikinci ülkesiyiz. Türkiye’nin 2021 yılı büyüme tahminlerini yüzde 10 olarak ifade eden uluslararası kurumlar var. Biz de zaten şu anda o oranı yakalayacağımızı ifade ediyoruz. Şu anda üçüncü çeyrekte malum yüzde 7,4'ü hamdolsun yakaladık. Yıl sonunda da inşallah bunun fazlası olacak, azı olmayacak. Bu konuda da kendimizden eminiz."
'Stokçuluk bizim dinimizde de haramdır'
Erdoğan, şu anda kimi ürünlerde görülen fiyat artışlarının bir sebebinin küresel emtia fiyatlarının yükselişi, bir sebebinin de piyasadaki aç gözlü fırsatçılar olduğunu söyledi. Bu durumun stokçuluktan kaynaklandığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bütçe müzakerelerinden sonra hemen bir yasal düzenleme yapacağız ve bu stokçuların üzerine ciddi manada gideceğiz. Bundan sonraki süreçte cezai müeyyidelerin çok daha yüksek olacağının sinyalini şimdiden veriyorum. Bunu bilsinler ve bu stokçuluğa tevessül etmesinler. Hem ellerindekine el koyacağız hem de cezai müeyyideleri yüksek tutacağız. Stokçuluk bizim dinimizde de haramdır. Bunun adı ihtikardır. Buna fırsat veremeyiz. Kimse yaptığı işle vatandaşımıza zulüm edemez. Vatandaşımıza yaptıkları bu zulümle, oradan kazandıklarıyla helal lokma yediklerini zannetmesinler. Fakir fukaranın hakkını gasp ediyorlar, bunu yiyorlar, buna fırsat vermeyeceğiz. Bunu da bilmelerini istiyorum. Yeni ekonomik düzenin en önemli adımlarından bir tanesi de bu olacak. Çalışsın, kazansın. Şu anda Türkiye, imkanlarıyla buna çok büyük fırsatlar veren bir ülke. Niye helalinden çalışmıyorsun arkadaş? Niye haram yollara başvuruyorsun? Stokçuluğu bırakacaksın bir defa. Kim olursa olsun, her alanda stokçuluk yapanın tepesindeyiz."
Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Ama tabii bunu anlamayan bir ana muhalefet var. İşte Meclisteki konuşmasında Meclisin kutlu diyebileceğim kürsüsünde ana muhalefetin başındaki adamın el kol hareketlerini izlediniz, gördünüz. Türkiye Cumhuriyeti’nde ana muhalefetin başındaki bir adamın yaptığı hareketlere bakın. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde böyle bir olay yaşandı mı? Bundan sonra da yaşanmaz herhalde. Bu, tam bir ibret vesikası. CHP'ye gönül veren tüm kardeşlerime de özellikle sesleniyorum, acaba böyle bir adama nereye kadar sabredeceksiniz? Yani ülkedeki iktidar partisine ve oraya gönül veren insanlara bu şekilde küfür eden bir ana muhalefetin başına nereye kadar sabredeceksiniz? Herhalde 2023'e kadar."
Erdoğan, "Bir taraftan 'helalleşmek' diyeceksin, öbür taraftan milletin meclisinde bu edepsiz el kol hareketini yapabilme cüreti göstereceksin. Kim öğrettiyse buna bunları... Sen zaten kasetle geldin. Kasetle gelen bir adam olarak şimdi yerini bu şekilde mi koruyacaksın? Bu millet bu tür ahlaksızlara, böyle bir yolu 'hadi yürü' demez. Ona başka türlü 'yürü' der. O ne kadar böyle yaparsa yapsın, biz aynı dille ona cevap vermeyiz. Çünkü biz iktidar olarak, onun gibi edepsiz, ahlaksız bir yapıya, bir karaktere sahip değiliz" dedi.
'Talimatımızı verdik'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın Meclis Genel Kurulu'ndaki 2022 bütçe görüşmeleri sırasındaki konuşmasında, kur hareketlerinin ekonominin gerçeklerine uygun olmadığını belirterek "Bu manipülasyonun gerisinde bize karşı operasyon çekenler, sözde bize diz çöktürmek istiyorlar" dediği hatırlatıldı, "Bu sığ piyasa operasyonlarını kim çekiyor, Devlet Denetleme Kurulunun bu konuda çalışmaya başladığı bilgileri vardı. Bu konudaki düşünceleriniz nedir?" sorusu yöneltildi.
Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu konuda Devlet Denetleme Kuruluna talimatımızı verdik. Devlet Denetleme Kurulu bu işin arkasında kimlerin olduğu konusunda araştırmalarını yapıyor, yapacak. Buralardan kimler çıkacak onları da görme fırsatımız olacak. Ayrıca tabii şunu yine çok açık, net söyleyeyim, bizim rezervler noktasında ciddi bir sıkıntımız söz konusu değil. İnşallah rezervlerimizi de yine tırmandırmaya devam edeceğiz. Rezervlerimiz inşallah daha da artacak. Rezervlerde son rakam 124 milyar dolar. Şu anda bu rezerv miktarı, herhangi bir korkuya yer olmadığının bir alametidir. Bu rezerv, bundan sonraki süreçte daha da artacak inşallah. Dolayısıyla bir rezerv sıkıntımız söz konusu değil. Yeter ki yatırımcı bulalım. Yeter ki bu konuda yatırımcılarla beraber geleceğe daha güçlü bir şekilde yürüyelim. Şu anda Merkez Bankamız birçok ülkenin merkez bankalarıyla da dayanışma içerisinde. Onlarla da birçok görüşmeler yapılıyor. Buralardan da tabii çok daha büyük güç kaynaklarını inşallah elde edecektir. Bizim bu noktada da herhangi bir sıkıntımız söz konusu değil. Ben bu kur ataklarını da tersine çevireceğimize inanıyorum. Her zaman söylediğim gibi, inşallah bu da bizi teğet geçecektir. Bunu herkes böyle bilsin."
'Siirt'teki katılım Mersin'e göre daha yüksek'
Selahattin Demirtaş'ın cezaevinden "Muhalefet birleşip bir miting yapmalı" sözleri üzerine CHP ve İYİ Parti'nin miting yapmaya karar verdikleri hatırlatılarak "Demirtaş'ın bu çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz de Siirt'teydiniz. Meydanların dili ne anlatıyor?" sorusuna Erdoğan, meydanların dilinin kendisine "AK iktidar, ak günlere yürüyüşünü aynen devam ettirsin" dediğini belirtti.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun çok rahatsız olduğunu söyleyen Erdoğan, "Biz Siirt'te köprü, baraj, fabrika ve diğer projelerin toplu açılış törenini yaptık. Siirt'teki o meydan yıllar önce bana cezaevi yolunu göstermişti. Biz oradan cezaevine yürümüştük. Fakat o gün baktım ki Siirt'te o meydan neredeyse iki katı dolu. Aynı anda bu beyefendi de Mersin'deydi. Ama tabii Siirt, Mersin'den daha kalabalıktı. Oradan bize bir laf attı, 'Herhalde bu rakamı TÜİK'ten aldı.' dedi. Çok zavallı bu adam. TÜİK neyle uğraşır, emniyet neyle uğraşır, bundan da haberi yok. Emniyetten aldığımız rakamlarla Siirt'teki katılımın Mersin'e göre daha yüksek olduğunu öğrenmiş olduk. Kıskanma, çalış senin de olur" diye konuştu.
Kendilerinin çalıştıklarını, bunun neticesinde de Siirt'te meydanların dolu olduğunu söyleyen Erdoğan, "Halbuki ondan öncekileri de takip etmiş olsa, Mersin'e biz de gittik, Mersin'de nasıl bir katılım olduğunu öğrenirdi. Ama tabii takip edemiyor zavallı. Aynı şekilde Adana'yı bir takip et bakalım, neredeydik, nasıl oldu… Bundan sonraki süreçte de bunlar aynı şekilde evelallah devam ediyor, devam edecek. Hiç endişemiz yok. Meydanların dili şu anda çok çok olumlu bir şekilde gelişiyor. Bundan sonraki süreçte de böyle gelişecek. Yağmur, çamur demeden evelallah meydanlar bizimle hemhal oluyor, bizimle bütünleşiyor" değerlendirmesini yaptı.
'Terörle mücadeleye asla ara vermeyiz'
Terörle mücadele operasyonları, gündemde sınır ötesi bir operasyon olup olmadığı ve ABD'nin Suriye sınırında, Haseke'de YPG/PKK'lı teröristlere yeni silahlı eğitim vermesi konusunda görüşleri sorulan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Biz Amerika'ya şunu söylüyoruz, 'Siz teröre karşı birleşelim derken, öbür taraftan teröristlere silah, mühimmat, her türlü yardımı veriyorsunuz. Bu nasıl dostluktur, bu nasıl NATO'da beraberliktir? Bize, bunun cevabını verin?' Tabii bize bunun cevabını veremiyorlar. Daha yeni görüştük Biden'la. Dışişleri Bakanı'm muhatabıyla bunları konuşuyor. Onlara da bunlar söyleniyor. Ama bütün bunlara rağmen maalesef Amerika bölgede yanlış bir politika yürütüyor. Biz bunu kendilerine söylemeye yine devam edeceğiz. Çünkü ne Cudi'de ne Gabar'da ne Tendürek'te ne Bestler-Dereler'de, aklınıza neresi gelirse bütün buralarda biz terörle mücadeleye asla ara vermeyiz.
Diğer taraftan Edirne'de cezaevindeki zat bunlara diyor ki 'Bir araya gelin, birlikte mitingler yapın.' Bunu söyleyeceğine sen bir tane miting yap bakalım orada. Sen önce kendi tabanına bir sinyal ver bakalım. Senin tabanının şu anda miting yapacak mecali kaldı mı? Biz tabii bunlarla muhatap olacak durumda değiliz. Böyle bir derdimiz yok. Eğer hala bunlar oradan idare ediliyorsa, benim milletimin özellikle bu konudaki tavrı çok açık, net ortaya çıkacaktır ve ortadadır. Milletim teröristlere veya terörizme asla taviz vermeyecektir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu mücadelelerde şehitler de veriyoruz ama ciddi manada da bunlardan binlerce teröristi gömdük, gömmeye de devam edeceğiz. Buradan geri dönüş olamaz." ifadelerini kullanan Erdoğan, Doğu ve Güneydoğu illerindeki caddelere, sokaklara huzur geldiğini, bundan geri gidilmesine asla fırsat vermeyeceklerini söyledi. Erdoğan, "Bu kararlılığımızı böylece devam ettireceğiz ki Türkiye'nin huzur ülkesi olma konumunu daha da pekiştirelim" dedi.
'Adım atacağız'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Seçim yasasında seçim barajı da dahil olmak üzere birçok konuda İttifak ortağınız MHP ile anlaştığınız söylenmişti. Ne zaman kamuoyuna açıklanacak noktaya gelir?" sorusuna ise "Bununla ilgili Cumhur İttifakı olarak yapılmış bir çalışma var. Bu çalışmaya bizim taraftan Hayati Bey riyasetinde bir ekip, MHP tarafından da Feti Bey riyasetinde bir ekip katıldı. Bu çalışmaların neticesini paylaşıp adımı atacağız. Mevcut durumu inşallah daha adil bir konuma getireceğiz" cevabını verdi.
Rusya ve Ukrayna'nın gerginliğinin bölgesel, küresel dengelere etkisinin ne olacağına ilişkin görüşleri sorulan Erdoğan, Ukrayna ve yakın çevresindeki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirterek "Temennimiz, gerilimin daha fazla artmaması ve bölgede istikrarın korunmasıdır. Rusya ile Ukrayna arasında son haftalarda yükselen gerilimi düşürmek ve bir diyalog kanalı tesis etmek amacıyla elimizden gelen desteği vermeye hazırız. İki tarafın rızasıyla kolaylaştırıcılık, arabuluculuk veya arzu edilecek herhangi bir formatta destek sunabiliriz. Elbette bölgenin barışı için üzerimize düşeni çekinmeden yaparız" dedi.
'Böyle bir süreç İsrail'le ilgili de niye olmasın'
Erdoğan'a, Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında Abu Dabi Veliaht Prensi'nin Türkiye'ye gelişiyle bir dizi önemli anlaşma imzalandığı hatırlatılarak "Buna benzer bir süreç İsrail ve Mısır'la da devam ettirebilir mi, başlatılabilir mi?" sorusu yöneltildi.
Abu Dabi yönetimiyle, böyle bir talep, teklif geldiği için bu işi memnuniyetle kabullendiklerini ve görüşmeleri istihbarat ve Dışişleri Bakanlığını göndermek suretiyle kademe kademe yürüttüklerini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Burada şimdi de yine Dışişleri Bakanı'mız, istihbarat, Abu Dabi ile ilgili ilişkilerde aktif rol oynayacaklar. Böyle bir süreç İsrail'le ilgili de niye olmasın? Çünkü biz bir barış dünyası içerisinde, barışın egemenliği için çalışıyoruz ve bölge barışı için de bunu isabetli buluruz, hayırlı buluruz. Geçmişte benim İsrail ile görüşmelerim oldu. Fakat İsrail'in bu noktada, bölgede Filistin politikası üzerinde daha hassas davranması gerekir. Kudüs üzerinde, Mescid-i Aksa üzerinde hassas davranması gerekir. Buradaki hassasiyetleri gördüğümüz anda biz de elimizden geleni yaparız, adımlarımızı da atarız."
Erdoğan, karşılıklı olarak büyükelçilerin tekrar görevlendirilmesinin söz konusu olup olmayacağına ilişkin soru üzerine, "Bunların hepsi olur. Bizim hassas olduklarımız nelerdir bunu zaten İsrail tarafı biliyor. Biz de İsrail'in hassasiyetlerini biliyoruz. Dolayısıyla bu hassasiyetlerden hareketle işi çözeriz" dedi.
Sahillerdeki kaçak yapı sahiplerinin Bölge İdare Mahkemelerine itiraz ettikleri ve bu davaların aylarca, yıllarca sürdüğü, yalnızca Antalya'da 15 bin dosya, Kaş'ta 2 bin küsur dosya bulunduğu belirtilerek buna ilişkin değerlendirmesi sorulan Erdoğan, kıyılarda kaçak yapılaşmaya izin vermeyecekleri ve bunun üzerine gidecekleri yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu noktada belediye başkanlarının da müsamahasız şekilde bu sürece destek olması son derece önemli. Kanunun öngördüğü şartlar ne ise o çerçevede hareket edilmeye devam edilecek" dedi.