Emekli amirallerin avukatının da askeri tesislere girmesi yasak

Emekli amirallerin avukatlığını yapan emekli asker avukat Ziya İlker Göktaş, kendisinin de TSK'ya bağlı herhangi bir tesise girmesinin yasak olduğunu Halk TV'ye açıkladı.

4 Nisan'da Montrö duyurusuna imza attan 104 emekli amiral arasında bulunan 10 amiral gözaltına alınmıştı. Bugün mahkemede verdikleri ifadelerin ardından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 

Emekli amirallerin avukatlığını yapan emekli asker avukat Ziya İlker Göktaş, mahkeme çıkışında Can Coskun'un sunumuyla Halk TV'de ekrana gelen Haber Masası programına bağlandı.  

Emekli amirallerin avukatı mahkeme sonrası Halk TV'ye bağlandı 

Serbest bırakılan amirallerden Mustafa Özbey'in eşi ile birlikte gittiği orduevine alınmadığını sosyal medya hesabı üzerinden duyurması üzerine gazeteci Can Coşkun avukat Ziya İlker Göktaş'a emekli amirallerin tedbir kararlarından sonra neler yaşayabileceklerini sordu. 

Kendisinin de benzer bir durumla karşı karşıya kaldığını belirten asker kökenli avukat Göktaş konuyla ilgili şu değerlendirmelerde buludu: 

"Yeni öğrendim, benim de herhangi bir askeri tesise girmem yasak"

 "Soruyu çok doğru birine sordunuz. Benim de haberim yoktu yeni öğrendim. Benim de şu anda silahlı kuvvetlerdeki herhangi bir tesise girmem yasak. Harp okuluna girdiğimizde bize ilk şu öğretildi: Savunma hakkı. Bir şey yaptığımız zaman komutanlarımız bize bir savunma verirdi ve 'bunu niye yaptın' diye sorarlardı. Cevabımızdan memnun olurlarsa ceza vermezlerdi, aksi takdirde ceza alırdık. Yani daha biz çocukken savunma hakkı denen şeyi öğrendik.

"Hulusi bey konuştuklarımızdan hoşlanmıyor"

Şimdi Hulusi bey bizim herhangi bir televizyon kanalında konuştuğumuz şeyden hoşlanmıyor, diyor ki; 'Bunların herhangi bir tesise girmesini yasaklıyorum' diye emir gönderiyor. Biz rastlantı sonucunda, gittiğimiz zaman öğreniyoruz. 'Neden?' diyoruz. 'Gizli söyleyemeyiz' cevabıyla karşı karşıya kalıyoruz.

"Bir kurum böyle çok keyfi bir şekilde yönetilebilir mi?"

Dolayısıyla ben huna çok şaşırmadım. Daha ortada hiçbir şey yok. Bu insanlar yargılamanın sonunda berat ettiği zaman bu yapılan uygulama hukuk devletinde nereye sığacak? Kaldı ki bununla ilgili idari dava açan arkadaşlarımız bu davaları kazandılar. Bir kurum böyle çok keyfi bir şekilde yönetilebilir mi? Böyle bir şey olabilir mi? 

"Hulusi beyin rahatsız olduğu şey ona 'Hulusi bey' demem"

Maalesef şu anda Hulusi bey ile birlikte Milli Savunma Bakanlığı'nın yaygınlaştırdığı bir uygulama. Ben artık avukatım ve sivil bir vatandaşım. Anayasal hakkım var. Ben üniforma giymiyorum. Benim üniforma giyerken herhangi bir televizyon kanalında herhangi bir gazetede tek satır yorumumu veya söylemimi göremezsiniz. Çünkü üniformayla konuştuğum zaman silahlı kuvvetler adına konuşmuşumdur. Ben sivilken konuştuğum zaman kendi adıma konuşurum ve benden başka kimseyi bağlamaz. Hulusi beyin de rahatsız olduğu şey ona 'Hulusi bey' demem kuvvetle muhtemel"