İmamoğlu'ndan Erdoğan'a Çağrı: Kameralar Önünde Canlı Yayında Randevu Talebi!
Üçüncü kez İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçimini kazanan ve ikinci dönemine başlayan Ekrem İmamoğlu, Saraçhane'deki mazbata töreninde hükümete ve yerel seçimler sonrası yaşanan oyların tekrar sayımına ilişkin konularda tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a çağrıda bulunarak, "Bu milletin gözünden düşmek istemiyorsanız, bizimle işbirliği yapın. Projelerimizi geciktirmek yerine bir an evvel onaylayın" dedi. Ayrıca Erdoğan'a canlı yayında randevu talebinde de bulunarak şunları söyledi:
İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, İstanbul'a dair projelerin uygulanması için gereken imzaları atması çağrısında bulunup görüşmeye hazır olduğu mesajını da şu sözlerle verdi: “Milletimiz birbiri ile uyumlu çalışan siyasi partilerin bireylerini tarih boyunca onore etmiştir. Düşmanlık yapanları yargılamıştır. Buradan ilan ediyorum ne zaman arzu ederseniz İstanbul’un geleceğini sizinle konuşmaya hazır bir Ekrem İmamoğlu var, onu ileteyim sonra diyorlar ‘Randevu istiyor musunuz’, bakın istiyorum. Bakalım ne olacak? Sandalye kırık olmasın yeter.”
İmamoğlu'nun açıklamalarında satırbaşları şöyle:
İmamoğlu, Van'da seçilen DEM Partili Abdullah Zeydan'a dair hak gaspı girişimine tepkisini yineleyerek, İstanbul'daki benzer durumları da eleştirdi. Gaziosmanpaşa ve Beykoz'da AKP'nin sonuç değiştirme çabalarına tepki gösterirken, Fatih'te CHP'nin oyların yeniden sayılması talebinin hızla reddedilmesine dikkat çekti. İmamoğlu, "Açık bir farkla kazandığımız Tuzla'da, genç yol arkadaşımın mazbatasını neden vermiyorsunuz?" diye sordu.
'TUZLA'DA 2 NİSAN GÜNÜ 62 MİLYONLUK İHALE YAPILMIŞ'
Tuzla'da seçimi kaybeden AKP'li başkanın, seçimden hemen sonra 62 milyon liralık ihale yaptığını açıklayan İmamoğlu, "İBB müfettişlerini göreve başlamadan önce hemen görevlendirdim. İhaleyi veren de alan da rahat olmasın, bire bir takip edeceğim" şeklinde konuştu.
Belediye Başkanı'nın yapmaya çalıştığı başka işler de var. Çok tuhaf iddialar ortaya atılıyor, panik havası var. Yıllar önce kişiliğini analiz etmiştim ama inandıramadım kimseyi. Bilgiler geliyor, bu eski başkanla iş tutanlar varsa bu sürecin uzaması onlara da zarar verecek. Bu bağlamda, Tuzla'daki devletimizin memurlarına, orada görev yapan alın teri döken namuslu insanlara sesleniyorum; bu devletin kurumlarında çalışan her devlet memuru bizim için değerlidir, yeter ki görevini ahlaklı ve namuslu bir şekilde yerine getirsin.
"Bu seçim Türkiye siyasi tarihinin en önemli kırılmalarından birisidir. Ve artık geriye dönüş olmaz. Demokrasi bir ker uyandı mı, özgürlük bir kere hayat buldu mu ondan kimse kaçamaz. Geri dönüş çabaları nafile çabalar olur. Hatırlayın 31 Mart 2019 gecesi AA’nın veri akışını kesmesiyle başlayan süreçte ne yazık ki bir anlayışla mücadelemiz vardı. O anlayış makamları ya da bir seçim bölgesini, İstanbul’u kendi mülkü gibi gören bir anlayış. Tabi bu anlayışın neler yaptığını birlikte gördük.
"NEDEN MAZBATA VERİLMİYOR?"
Tuzla'da yüzde 11 farkla kazanan Eren Ali Bingöl'e neden mazbata verilmiyor? Derdiniz ne? diyen İmamoğlu, anlıyoruz ki bazı kurullar, bazı yerlerde ilçe ve şehrimizde dönem dönem il seçim kuruluna bazı yerlerden baskı geliyor. Bunları görüyorum. Sormak isterim; örneğin açık farkla kazandığımız Tuzla'da, neden mazbatayı genç ve başarılı olduğuna inandığımız Eren Ali Bingöl'e vermiyorsunuz? Derdiniz ne, zamana mı ihtiyacınız var? Yüzde 11 farkla kazandığımız adayımızın mazbatayı alması ne zaman gerçekleşecek, belli değil.
'TEMEL DEĞERLERDEN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ'
İmamoğlu şöyle devam etti:
"İktidarın ve vatandaşın hukuk, demokrasi ve sosyal adalet taleplerini dikkate alarak gereğini yerine getirmesini diliyorum. Milletimizin sandıkta ortaya koyduğu saygının, hükümet içinde rehberlik etmesini umuyorum. Ancak seçim sonrasında yaşanan bazı olaylar, bu durumu zayıflatıyor. Hukuk dışı eylemlerle milletin iradesini yok sayma çabalarına tanık oluyoruz. Yargı kararlarıyla demokrasiye darbe vurulmaya çalışıldığını görüyoruz. Milli iradenin üstünlüğü, cumhuriyetimizin temel değerlerinden biri olarak asla terk etmeyeceğimiz bir ilkedir." dedi.
'ALDIĞIMIZ MAZBATANIN, DİĞER HUKUKSUZ UYGULAMALARI GÖLGELEYECEĞİNİ KİMSE DÜŞÜNMESİN'
Seçim gecesi söylenenlerin aksine, Van'da gereksiz bir gerilimle hak gaspı çabalarına girildiğini üzülerek gördük. Ne mutlu ki Yüksek Seçim Kurulu (YSK) görevini yaptı ve teşekkür ederiz. Hukuk ve demokrasi dışı gidişata son verilerek yanlıştan dönülmesini sağlamıştır.
Ancak ülkenin pek çok seçim çevresinde olduğu gibi İstanbul'da da benzer arayışlar devam ediyor. Bir yandan mazbata veriliyor, diğer yandan bir kısım çifte standart uygulamaları sergileniyor. Bunun gözümüzden kaçtığını ya da bunları görmeyeceğimizi kimse düşünmesin. Aldığımız mazbatanın, diğer hukuksuz uygulamaları gölgeleyeceğini kimse düşünmesin. Bizim mazbatamızın daha önünde duran şey, milletimizin her bireyine uygulanan hukuka dair adil olmaya dair süreçlerdir.
'ÇİFTE STANDARTTAN KESİNLİKLE VAZGEÇİLMELİDİR'
Her birisini tek tek takip ettiğimi ve bu hususta gereken adalet, hukuk ve eşitlik için gereken her tepkiyi göstereceğimi herkes bilsin ve duysun. Üzülerek görüyorum ki kumpaslarla millet iradesini gasp etme gayretleri ortaya konuyor ve devam ediyor. İstanbul'da kazandığımız, Gaziosmanpaşa ve Beykoz'da oyların tekrar sayılması ve bu konuda, bence usulsüzce ve yapılan alınan kararlar asla amacına uygun olmayacak şekilde yürütülürken, bizim ucu ucuna kaybettiğimiz Fatih'te, Arnavutköy'de yeniden sayım taleplerimizin hiç umursamadan hızla reddedilmesini İstanbul halkının iradesini gasp etme girişimi olarak değerlendireceğimizden kimse kuşku duymasın. Bizim isteğimiz çifte standarttan kesinlikle vazgeçilmelidir.
"ELLERİNDEN GELENİ YAPTILAR"
Millet iradesini hiçe sayan o anlayış 23 Haziran 2019’da aslında esaslı bir demokrasi dersi aldı. Ama maalesef buradan yeterince ders çıkartmadı. 2019’da başlayan o süreç bugüne kadar farklı boyutlarıyla birlikte aralıksız bir şekilde devam etti. 5 yıl boyunca bizleri engellemek, başarısız kılmak için ellerinden geleni yaptılar. Dönem dönem fazlasıyla gerçek dışı suçlamalar ve iftiralarla bizi halkın gözünde küçük düşürmeye çalıştılar. Siyasi maksatlı mesnetsiz davalarla her gün ayrı bir teftiş ve soruşturmayla bizi yıldırmaya uğraştılar. Tabi 5 yıl boyunca onlar bizimle uğraşırken biz ise gerçek hayata, milletin bize yüklediği sorumluluğa yani İstanbul’un sorunlarıyla mücadele ettik.
Pazar günü yapılan seçimde yalnızca bizim 5 yıllık performansımız oylanmadı. Aynı zamanda hukuk ve demokrasi dışı yöntemlerle siyaseti dizayn etmeye çalışan, kendini milletin üzerinde gören anlayışın meşruiyeti de oylandı. Oylamanın sonucu ortadadır. Milletin iradesini beğenmeyip kendi isteklerini dayatanların halkın seçilmiş temsilcilerini yok sayıp engellemeye çalışanların, devletin, hukukun, yargının ve demokrasinin ayarlarıyla oynayanların milletin vicdanında yeri olmadığını milletimizin asil tavrı sandıkta tescil etmiştir.
'ÜLKEYE VE MİLLETE ZARAR VERİYORSUNUZ'
İmamoğlu şöyle devam etti: "Keza Beykoz ve Gaziosmanpaşa'da tüm sandıkları tekrar saydırma konusundaki telaşınız ne? Süreci uzattıkça uzatıyorsunuz, yapmayın. Haksızlık yapıyorsunuz ama haksızlığın ötesinde başka kötülüklere fırsat veriyorsunuz. Yaptığınız sadece sandıkları yeniden saydırma meselesi değil, bunun bedeli daha ağır yerlere gidiyor. Beykoz'daki seçim sonucuna gözümün nuru gibi, Gaziosmanpaşa'daki seçim sonucuna da aynı hassasiyetle yaklaşıyoruz. Buradaki her zaman en önde adaleti tutan çok saygıdeğer parti yöneticilerimle birlikte, milletvekillerimizle, genel başkan yardımcılarımızla, il başkanımızla birlikte takip edeceğimizden kimse şüphe duymasın."
Yaptığınız adaletsizlikler işinize yaramıyor. Bu tür politikalar nedeniyle sadece siz ve partiniz güç kaybetmiyor, aynı zamanda ülkeye ve millete zarar veriyorsunuz. Soruyorum size, içi boş gerekçelerle neler yaptınız, neler...
Benim yöneticilerim burada, toplantıların kayıtları var; aylar öncesinden acil olması halinde bile izin alınması kaydıyla eleman alımını durduran bir belediye başkanıyım. Bunu bir siyasi çıkar olarak kullanmadık. Niçin bu gördüğünüz saray, bina, belediye binası... Ben emanetçiyim, milletin sahibi, millete hesap veren bir Ekrem İmamoğlu var, başka bir detay yok bu işte. Bu anlayışı sonuna kadar mücadeleyle herkesin zihnine kazıyacağız.
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE DÖNÜN, HUKUKÇULAR VE BÜROKRATLAR KAPI KULU DEĞİL
İçi boş gerekçelerle bana açtığınız davaların, işimize yaradığını gördünüz mü? İş yapmamızı engellemek için uydurduğunuz bahaneler sizi veya partinizi büyüttü mü? Büyütmedi, artık vazgeçin. Ülkenin gerçek meselelerine odaklanın: Enflasyonla mücadele edin, yoksullukla mücadele edin, emeklilerin dertlerine kulak verin. Hukukun üstünlüğüne dönün. Tüm kurumları, kimden gelirse gelsin yanlışa, hukuk dışı kararlara karşı direnmeye çağırıyorum. Hukukçular ve bürokratlar kapı kulu değildir. Ben, devletimizin tüm yöneticilerine ve bürokrasisine, onları gördüğümde saygı duyan bir belediye başkanıyım. Bu anlayış olmadan devlet büyümez.
'DEVLET ADINA HAREKET EDEN KAMU BÜROKRASİNİ SİYASİLERLE UZAKLAŞTIRMAYIN'
Bu konuda şunu belirtmek istiyorum: Sizler, sadece bir partiye değil, bu onurlu devlete, milletin yargıçları ve bürokratlarısınız. Devletin valisi, emniyet müdürü, kaymakamı ve tüm bürokrasisi bu ülkeye hizmet etmelidir ve her seviyedeki kamu görevlileri bir araya gelmeli, birlikte çalışmalıdır. Bu işleri milletin önünde, bir arada, dayanışma içinde çözmeliyiz. Ortak aklı ve bilimsel yöntemleri kullanarak, şehirlerimizin ve ülkemizin sorunlarını birlikte çözmeliyiz. Bu yoldan sapmak, doğru bir yol değildir. İnsanlarımızı birbirinden uzaklaştırmayın. Özellikle devlet adına hareket eden kamu bürokrasisini siyasilerden uzak tutun.
“BU SEÇİM KANAL İSTANBUL İÇİN HAYATİ BİR REFERANDUMDU”
İstanbullular iktidarın bu şehrin iradesine yönelik politika ve uygulamalarını kesin olarak mahkum etmiştir. Bu seçim aynı zamanda Kanal İstanbul için hayati bir referandumdu. Halkımız toplu bir şekilde İstanbul diye haykırdı. Beton kanal projesini tarihin tozlu raflarında hayata geçmeyen bir ibret projesi olarak kalmasını milletimizle birlikte sağlayacağız.
Bir cumhurbaşkanı, 17 bakan ve müesses medyanın yüzde 95’i ve her türlü devlet imkanıyla hatta bizlerin vergisiyle yaşamını sürdüren kamuya ait kamu kuruluşlarıyla kampanya yürüten, seçimi kazanmak için her yolu mübah gören, para dağıtmak, seçmen kaydırmak gibi birçok anlamsız siyaset anlayışı bu seçimle millet nezdinde geri dönülmez bir biçimde mahkum olmuştur. Kendisini desteklemeyen siyasi partileri ve siyasetçileri rakip değil de sanki düşmanmış gibi gören ve göstermek isteyen o anlayış açıkça mağlup olmuştur. Milletimiz derin vicdanını ve ferasetini göstermiştir. Halkın yaşamakta olmuş olduğu ekonomik zorlukları önemsemeyen, bu zorluklarla başa çıkması için vatandaşa verilen sosyal desteklerle kendi çıkarları adına alay eden o kibirli anlayış mahkum olmuştur.
İmamoğlu, "Metro ve diğer büyük yatırımlarımızın hayata geçmesi için gereken imzayı atmaktan kaçınan, sahip olduğu yetkiyi halkın zararına sonuna kadar istismar eden o yönetim anlayışı mahkum olmuştur. 31 Mart’ta İstanbullular, bu şehirde ve bu ülkede hukuk, demokrasi ve sosyal adalet istediklerini açıkça ve haykırarak ortaya koymuştur. Bence bu yönüyle tarihe geçecektir." dedi
'RANT UĞRUNA TALAN EDİLMESİNE KARŞI MUHAFIZLIK GÖREVİMİZİ YERİNE GETİRDİK'
Bu ülkede adaletsizliğe karşı durmayı Ekrem İmamoğlu bir nefer gibi taahhüt ediyor. Hak ve özgürlükleri sadece kendi çıkarı için değil, herkes için savunuyoruz. 16 milyon İstanbullu tanıktır, biz 5 yıl boyunca İstanbul'u bu adalet ve demokrasi anlayışıyla yönettik. Kendimizi şehrin efendisi değil, tam olarak şehrimizin bekçisi olarak görüyoruz ve bu görevi sürdüreceğiz. İstanbul'u 16 milyon İstanbullu ile birlikte yönettik ve koruduk. İstanbul'un tarihi mirasının rant uğruna yağmalanmasına karşı bekçilik görevimizi yerine getirdik. şeklinde konuştu.
Kaynak:Halk TV Haber Merkezi