Dilek İmamoğlu halktv.com.tr'ye konuştu: Milyonların mücadelesi beni çok daha güçlü bir insan yaptı

Dilek İmamoğlu halktv.com.tr'ye konuştu: Milyonların mücadelesi beni çok daha güçlü bir insan yaptı
İBB Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun eşi Dilek İmamoğlu halktv.com.tr'nin sorularını yanıtladı. 18 Mart akşamı İmamoğlu'nun üniversite diplomasının iptaliyle başlayan operasyon birinci ayına yaklaşırken neler yaşadığını anlattı, "Milyonların geleceğine ve iradesine sahip çıkmak için gösterdiği mücadele beni çok daha güçlü bir insan yaptı" dedi.

18 Mart akşamı diploması iptal edildi, sadece 12,5 saat sonra evine düzenlenen şafak baskınıyla gözaltına alındı. 4 gün gözaltında tutulduktan sonra, 23 Mart'ta tutuklandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve tutuklandığı gün 15,5 milyon kişinin oyuyla cumhurbaşkanı adayı olan Ekrem İmamoğlu o günden beri Silivri Cezaevi'nde.

Suçlamaların, raporların, tanık ifadelerinin niteliği büyük tartışma yarattı. İktidar medyasında bile sürecin doğru yönetilmediğine ilişkin eleştiriler yer almaya başladı.

Yaşananlar sırasında dikkatlerin çevrildiği isimlerden biri de, ilk günden itibaren hem mitinglerde, hem verdiği söyleşilerle eşinin yanından bir an olsun ayrılmayan, mücadeleyi birlikte yürüten Dilek İmamoğlu oldu.

Ekrem İmamoğlu operasyonu sırasında o da itibar suikastlarıyla karşılaştı, ahlak sınırlarını çok çok aşan saldırıları göğüsledi.

İmamoğlu'na yönelik operasyon bir ayı geride bırakırken Dilek İmamoğlu, sorularımızı yanıtladı. Gözaltından aylar önce başlayan saldırılardan ailelerini nasıl korumaya çalıştıklarını, yaşananları nasıl karşıladıklarını anlattı, "Yaşanacaklara hazırlıklı olmaya çalıştım ama bu kadarının olacağını da ülkem adına hiç kabullenemedim. Bugün ise milyonların geleceğine ve iradesine sahip çıkmak için gösterdiği mücadele beni çok daha güçlü bir insan yaptı" dedi.

İşte Dilek İmamoğlu'nun sorularımıza verdiği yanıtlar:

--- 23 Mart'tan bu yana eşiniz Ekrem İmamoğlu cezaevinde, bu süreçte rutin ziyaretleriniz oluyor. Sağlığı, morali nasıl?

Ekrem’le haftada bir görüşebiliyoruz. Morali de sağlığı da çok iyi… Sağlığını yakından takip ediyoruz. Elbette tüm bu süreç hiç kolay değil; ama Ekrem’in gücü ve umudu, milletine duyduğu sevgisinden ve çıktığı yola inancından geliyor. Kendisini emanet ettiği milletin ona sahip çıktığını gördükçe inancı daha da perçinleniyor. Ziyaretlerimizde de onun bu duruşunu görmek bize de büyük bir moral veriyor. Biz de ailesi olarak her zaman yanında olduğumuzu ona göstererek Ekrem’in kararlılığını desteklemeye çalışıyoruz.

"İTİBARSIZLAŞTIRMA VE SİNDİRME ÇABALARINA TESLİM OLMADIK"

--- Bu operasyon öncesinde iktidara yakın medyada her gün "İmamoğlu gözaltına alınacak" biçiminde haberler yapılıyordu. Sosyal medyada da bu kampanya yürütüldü. O günlerde ev içinde nasıl bir durum vardı? Bir aile olarak bundan nasıl etkilendiniz?

Uzun süredir haberlerle bir algı operasyonu yürütüldüğünün farkındaydık. İtibarsızlaştırma amaçlı haberlerle kamuoyunu etkilemeye çalıştıklarını vatandaşlarımız gibi biz de görüyorduk. Tabii ki bu süreç hem benim hem ailemizin endişelerini artırdı. Sadece Ekrem için kaygılanmadık. 16 milyon İstanbullunun iradesiyle seçilmiş bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı için asılsız iddialarla operasyon yapılma ihtimali, ülkemizin demokratik ve adil yarınları için de büyük endişe ve üzüntü vericiydi. Ne yazık ki haklı olduğumuzu da bugünden bakınca görüyoruz.
Özellikle Beren’i korumaya çalıştık, hala da onun için özen gösteriyoruz. Ama yaşıtları gibi o da haberleri sosyal medyadan gördü. Hiçbir zaman itibarsızlaştırma ve sindirme çabalarına teslim olmadık. Vicdanımız rahat, ortada bir suçun olmadığını biliyoruz. Ailece birbirimize destek oluyoruz.

--- Sayın İmamoğlu'nun tutuklu bulunan yakın çalışma arkadaşları başka cezaevlerine sevk edildi, bu bir yalnızlaştırma operasyonu mu sizce?

Uygulamanın amacının, Ekrem’i ve onunla birlikte tutuklanan arkadaşlarını yalnızlaştırma ve insanlarda muhalefette bir dağılma olduğu hissini yaratma olduğu aşikar. Ama şunu unutuyorlar; Ekrem ve çalışma arkadaşları halka hizmet, gelecek güzel günlerin inşa edilmesine destek olmak için mücadele ediyor… Ekrem’in milletine duyduğu sevgiyle beslediği kararlılığını dört duvarlarla, kilometrelerce mesafelerle asla engelleyemezler.

"DERİN BİR ÜZÜNTÜ VE GURUR DUYDUM"

--- Ekrem İmamoğlu Silivri'deki duruşmada çekilen fotoğrafını eski başbakanlar Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Adnan Menderes'in hakim karşısındaki fotoğraflarıyla birlikte paylaştı. O mesaj aslında Türkiye'nin demokrasi tarihinin özeti gibiydi. Ne hissettiniz o fotoğraflara bakınca?

ekran-alintisi-005.png

Derin bir hüznün yanında büyük bir gurur duydum. Çünkü o kare sadece Ekrem’in demokrasi yolundaki kararlılığının değil, halkın iradesinin sembolü… O fotoğraflar bu ülke topraklarında, milletin korkmadan demokrasi ve adalet için nasıl mücadele ettiğinin birer sembolüydü. Halkın tüm baskılara rağmen iradesine nasıl sahip çıktığının, demokrasiyi savunanların yargılandığı ama asla yenilmediğinin göstergesiydi. Şimdi de milyonlarca vatandaş, aynı vicdan ve inançla iradesine sahip çıkıyor.

"ÇOK DAHA UMUTLUYUM ÇÜNKÜ YALNIZ DEĞİLİZ"

--- Çok ağır bir olay yaşıyorsunuz. Bir ay önceki Dilek İmamoğlu ile bugünkü Dilek İmamoğlu arasında bir fark var mı?

Hepimiz son bir aydır çok ağır olaylar yaşıyoruz. Tutuklanan herkesin aileleri çok zor günler geçiriyor. Tutuklanıp bırakılan, hala tutuklu olan gençler hayatları boyunca bugünlerin izlerini taşıyacakları. Tüm vatandaşlarımız gençler için, gelecek ve demokrasi için kaygılanıyor. Bugün artık kimse hayata bir ay önce baktığı gibi bakamıyor.
Tabii ki ben de büyük değişimler yaşadım. Eşim, sevdiğim insan hukuksuzca tutuklandı. Bu tarifsiz bir acı… Sürecin sertleştirilerek ülkemin adaletsizliğe sürükleneceğini düşünmek istemedim. Yaşanacaklara hazırlıklı olmaya çalıştım ama bu kadarının olacağını da ülkem adına hiç kabullenemedim. Bugün ise milyonların geleceğine ve iradesine sahip çıkmak için gösterdiği mücadele beni çok daha güçlü bir insan yaptı. Çok daha umutluyum. Çünkü yalnız değiliz. Milyonlar, ülkemiz için yılmadan ve korkmadan sesini çıkarıyor.

"O AN EMİN OLDUM..."

--- Saraçhane merkezli eylemler için CHP Genel Başkanı Özgür Özel bu kadar büyük çapta katılıma şaşırdığını söyledi. Çünkü tüm İstanbul için eylem yasağı alınmıştı, Saraçhane'ye çıkan tüm yollar kapatılmıştı. İnsanlar kilometrelerce yürüyerek geldiler oraya, siz ne hissettiniz? Halk desteğinin bu kadar güçlü olmasını bekliyor muydunuz? Yoksa baskı ve tehditlerin etkili olacağına ilişkin endişeniz var mıydı?

Endişem olmadı. Çünkü milletimiz demokrasiden asla vazgeçmez, baskıyla susturulamaz. Milletimizin vicdanı ve adalete duyduğu inanç engel tanımaz. Bu halk, iradesine sahip çıkmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyor. İlk gün Saraçhane’de de bunu hep birlikte gördük. Tüm duyguların ötesinde asıl hissettiğim yüreğime sığmayan, tarif edilemez bir umut duygusuydu. O an emin oldum; ne yapılırsa yapılsın, ne kadar iftira atılırsa atılsın, hukuk ve adalet sisteminin temellerini sarsmak için çaba harcansın bu ülke asla temel değerlerinden vazgeçmedi ve vazgeçmeyecek.

---Bu süreçte bürokrasiden, yargıdan, AK Parti'den bir mesaj, gelişmelere ilişkin bir yorum geldi mi? Sade bir geçmiş olsun mesajı da olsa...

İnanın artık bu ülkede bir avuç insan dışında bu şekilde yaşamak isteyen yok. Herkes bir sabah uyandığında çalışıp didinerek aldığı diplomasını kaybedebileceğini, yıllarca emek verip kurduğu şirketlerine el konulabileceğini veya asılsız suçlamalarla kendini cezaevinde bulabileceğini biliyor. İnsanlar, Türkiye’nin hak ettiği konumda olması ve tüm vatandaşların özgür ve eşit yaşaması için artık yeter diyor. O yüzden toplumun her kesiminden bize desteklerini ileten kıymetli insanlar oldu. Ben gönülden inanıyorum; gün gelecek, herkes korkmadan demokrasinin ve adaletin yanında durduğunu açıkça da söyleyebilecek.

--- Sizi şaşırtan, hiç ummadığınız çevrelerden gelen destek var mı?

Farklı siyasi görüşlerden, sivil toplum kuruluşlarından, iş dünyasının kıymetli isimlerinden, meslek örgütlerinden sayamayacağım binlerce destek geldi. Ama hiçbirine şaşırmadım. Çünkü herkes bu yaşananların partiler üstü bir memleket meselesi, hukuk ve demokrasi mücadelesi olduğunun farkında. O nedenle, toplumun her kesimi yaşananlara karşı ortak bir ses çıkarıyor. Asıl şaşırdığım; ülkesini sevdiğini iddia eden ama kendi çıkarları için adaletsizliklere, eşitsizliklere, şiddete karşı sessiz kalan ve toplumsal kutuplaşmayı körüklemek için yalanla dolanla iş yapan bir avuç insandır.

"SİSTEMLİ SALDIRILAR, ÜLKEDEKİ TÜM KADINLARI SİNDİRİR SANIYORLAR"

--- Bu süreçte çok ahlaksız şekilde hedef alındınız. Zor bir sürecin içindeyken tüm ahlak sınırlarını zorlayacak şekilde saldırıldı size ve bizim bildiğimiz kadarıyla o paylaşımı yapanlar için hiçbir adli adım atılmadı. Ne hissettiniz?

Son günlerde artan bir şekilde CHP’li kadın belediye başkanlarına ve kadın meclis üyelerine yapılan ahlaksızlıkları, itiraflar atıldığını da görüyoruz. Özellikle kadınlar olarak, siyasetin içinde de olsak veya benim gibi siyasetin dışında da olsak her zaman bu saldırılarla karşılaşıyoruz.
Bu sistemli saldırılar, ülkedeki tüm kadınları sindirir sanıyorlar. Sesini çıkarmayan, toplumda görünür olmayan, çalışmayan, hakları için mücadele etmeyen, çocuklar ve gençlerin gelecek güzel günleri için emek vermeyen kadınlar olmamızı istiyorlar. Çünkü bir arada olduğumuzda ne kadar güçlü olduğumuzu biliyorlar. Ben ne geçmişte ne de bugün bu saldırılara sessiz kalmadım, asla da kalmayacağım. Bu ülkedeki tüm kadınlarla yan yana duracağız ve bu şiddeti, kötü aklı, eşitlikten uzak anlayışı ortadan kaldıracağız.

"EVİMİZE DÖNECEĞİMİZ FİKRİNE TUTUNMAK İSTİYORDUM"

--- Gözaltında 4 gün ve ardından tutuklama kararı... Operasyonun şekli, zamanlaması dikkate alındığında siz Sayın İmamoğlu gözaltındayken tutuklama kararını bekliyor muydunuz, ve o anda neler hissettiniz, ne düşündünüz? Size ilk ne söyledi?

Yaşananların siyasi olduğunu da hepimiz biliyorduk. Bir yandan çıkıp evimize döneceğimiz fikrine tutunmak istiyordum. Diğer yandan da tutuklanacağına kendimi hazırlıyordum. Karar açıklandığında önce ülkem adına büyük bir öfke duydum. Milletin iradesinin yok sayılması, toplumun vicdanında derin yaralar açılması, hukuka duyulan güvenin zedelenmesi… Tüm bunların karşısında öfkelenmemek ve üzülmemek mümkün değil. Şimdi ne olacak diye düşündüm. Sonra Ekrem’in ilk cümleleri milletin vicdanının susmayacağına, hukuk, demokrasi ve iradesi için halkın mücadele edeceğine duyduğu inancına dairdi. Her zaman olduğu gibi onun bu inancı bana da büyük bir güç verdi.

--- Ekrem Bey ve sizinle yapılmış bir söyleşide Ekrem Bey siyasetin ağır bedeli olduğundan söz ediyor. Sizin siyasete girmesini istemediğinizi söylüyor. Bu röportajı yaptığınızda Ekrem İmamoğlu bir operasyonla karşılaşmamıştı ve görevinin başındaydı. Sizi endişelendiren, siyasete girmesine mesafeli tutan tam da bu dönem yaşadıklarınıza ilişkin bir tahmin ya da öngörü müydü?

Siyasetin bedelinin ağır olabileceğini biliyordum. Çünkü Ekrem doğru bildiğinden, mücadelesinden asla vazgeçmez. Üç çocuğumuz, sevdiğimiz bir ailemiz, dostlarımız var. Hem Ekrem hem tüm sevdiklerimiz için endişe duydum. Ama bu ülkenin daha adil ve eşit bir geleceğe kavuşması için mücadele edilmesi gerektiğinin de farkındaydım. Ekrem, milletini ve ülkesini hep çok sevdi. Alacağı sorumluluklarla çok çalışacağına bu yüzden emindim. Önce Beylikdüzü’nde, sonra İstanbul’da yaratacağı değişimi biliyordum. Yapacağı hizmetlerin etkisini öngörebiliyordum. Elbette bu kadar hukuksuzluğun yaşanacağını asla düşünmesem de Ekrem’i ve ailemizi bu süreçte yıpratmak için çaba harcanacağını hissediyordum.

---Gizli tanık Meşe ifadesinde sizin de adınızı anarak şöyle diyor:

"Dilek İMAMOĞLU’nun kendi hayatını sürdürmesi için İstanbul Vakfı Dilek İMAMOĞLU’nun kontrolüne verilmiştir." Yani vakfa gelen bağışları sizin kullandığınızı öne sürüyor. Ancak vakfa baktığımızda pek çok aileye gıda desteği sağladığını ve öğrencilere burslara aracılık edildiğini görüyoruz. Siz buna ne cevap vermek istersiniz?

İstanbul Vakfı; İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren, tamamıyla yardım amaçlı kurulan ve çalışan bir vakıf. Kurban bağışlarıyla binlerce ailenin yanında oldu. Doğal afetlerde çocuklara, gençlere, ailelere destek oldu. Türkiye’nin dört bir yanından İstanbul’a okumaya gelen, başarılı 3000 üniversiteli kız öğrenciye eğitim bursu vererek onları desteklemek gibi bugün çok kıymetli bir çalışmayı sürdürüyor.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün denetimine tabi, tamamen şeffaf şekilde çalışan ve kontrol edilen bir kurum. Benim böyle bir yetkim ya da kontrolüm hiçbir zaman olmadı. Asla da olamaz. Biz elimizden geldiğince, imkanlarımızı kullanarak yapılan çalışmalara destek olmak ve kaynak sağlamak için çalıştık. Binlerce kız çocuğunun ve genç kadının en kutsal ve önemli haklarından biri olan eğitim haklarının desteklenmesi için emek harcadık.
Bu iddialar tamamen mesnetsizdir. Ailemizi itibarsızlaştırmak için atılan bir iftiradır. Söylentide ibaret olan iddiaların amacı toplumsal güveni sarsmak, Ekrem’i ve ailemizi karalamaktır. Söylentileri yaratan herkesi kınıyorum. Eşitsizliğin karşısında verilen emekleri bu şekilde karalamaya çalışanlar insanlıktan yoksundur, vicdansızdır. Bu halk bu kurumların, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kime ve nasıl dokunduğunu çok iyi biliyor.

---Son sorum da şu: Ekrem İmamoğlu için milyonlarca yurttaş imza verdi, sokağa çıktı, eylem yaptı, gençler sokaktaydı, çocuklar resim çizip gönderiyor, mektup yazıyor. Onlara bir mesajınız var mı?

Hem Ekrem adına hem ülkemiz adına; tüm güzel yürekli çocuklara, tüm adaletli gençlere, kadınlara, erkeklere, temel değerlerimizi sonuna kadar savunan ve asla yorulmayan tüm yaşlılara minnettarım. Hepsine yürekten teşekkür ediyorum. Çocukların sevgi dolu mektupları, çizdiği resimler bize umut oluyor. Gençlerin kararlılığı, demokrasi ve eşitlik için mücadeleleri bu ülkenin en büyük gücü… Türkiye’nin adil ve eşit yarınlarını hep birlikte inşa edeceğiz.

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi