DİAYDER davasında 3 tutuklu sanık tahliye edildi

DİAYDER davasında 3 tutuklu sanık tahliye edildi
İçişleri Bakanlığı’nın İBB’ye teftiş için dayanak gösterdiği DİAYDER üyeleriyle ilgili dava İstanbul Adliyesi 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Tutuklu bulunan 9 kişiden 3’ü tahliye edilirken bir sonraki duruşma için 18 Mart belirlendi.

Davada, açılımı Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olan DİAYDER üyesi 23 kişi hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” suçlarından 15 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

Yargılanan kişilerden bazıları İBB Mezarlıklar Dairesi Başkanlığı’nda gassal olarak çalışıyor. DİAYDER üyelerinin İBB’de işe alınması, alışveriş kartlarının dağıtılmasında rol oynamaları ve İBB ile takvim için görüşme yapıldığı öne sürülerek suçlamalar yöneltiliyor.

Çağlayan’daki duruşmada sanıkların ifadeleri alındı. Aydın Ayhan, ifadesinde “Bildiğim tek suçum belediyeye girmek. Ne ile suçlandığımı bilmiyorum. Gassal, dünyanın en zor mesleğidir. Bu cezayı hak etmiyorum. Şeker hastasıyım, tansiyon hastasıyım, gözetim altındayım” derken Ekrem Baran şöyle konuştu: “Derneğin ve bizim ne yaptığımız net ortadadır. Bu insanların alim olduğunu, insanlara yardımcı olmak için derneğin kurulduğu sanık beyanlarında ortaya çıkmıştır. Onun için biz ortadaki siyasi çekişmelere, derneğimizin alet edilmesini söylemiştik. Buna alet edilmememiz lazım. 8 aydır buradayız. Hem hastayız hem de çok mağduriyetimiz var. Bunları da göz önünde bulundurarak tahliyemizi istiyoruz.”

Hafit Tunç, “HDP üyesiyim. Takdir edersiniz ki HDP resmi bir partidir” şeklinde ifade verirken Mehmet İnan, “Hiçbir suç görülmemektedir. Hele örgüt üyesi yapacak bir suça rastlanılmamaktadır. Gerçekten mağdurum. Bunu göz önünde bulundurmanızı isterim” diye konuştu.

‘IŞİD katliamları iddianamede sözde katliam diye geçiyor’

Müdafii avukat Fırat Epözdemir, düzenlenen iddianamenin hukuki bir belge değil, siyasi bir belge olduğunu söyledi ve şöyle konuştu:

“Kısıtlılık kararı vardı bu dosyada. İddianame henüz kabul edilmeden, kısıtlılık kararı kalkmadan kim tarafından basına servis edildi? İddianamenin basına servis edilmesiyle birlikte İBB ile DİAYDER ’in ilişkisi tartışılmaya başlandı. Basın toplantısı yaptıktan sonra kimler bizi hedef gösterdi? Kısa bir süre sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı hakkımızda soruşturma başlattı. ‘Örgüt tarafından kullanıldığı iddia edilen Kürtçe kelimelerle ilgili’ ifadelerini kim nasıl bu iddianameye koymuştur. Diyanet’in Kürtçe Kur-an-ı Kerim’de yer alan ifadelerdi. Yeryüzünün en kanlı terör örgütlerinden biri IŞİD’dir. İddianamede yer alan kısımlarda, IŞİD katliamları sözde katliam diye geçiyor. Milletvekili Hüda Kaya’nın annesi için açılan taziye telefonu nasıl bu iddianameye dahil edildi?”

‘Hak, hukuk, adalet, örgütsel temeli bulunan konular olarak görüldü’

“Yukarıda örgütsel yönü geniş şekilde izah edilen DİAYDER faaliyetlerine başkanlık ettiği…’ deniyor Ekrem Baran ile ilgili” diyen Epözdemir, şöyle devam etti:

“Bir de ‘TV programlarında dini konularda yorumda bulunmaktan ziyade hak, hukuk, adalet, ezilmişlik gibi örgütsel temeli bulunan konularda konuşma yaptı’ ifadeleri yer alıyor. Bu kadar siyasi iddianame olamaz. Hak, hukuk bu adliyelerin en temel kelimeleridir. Bu anlayışla tanzim edilen bir iddianame hukuki bir metin değildir. Tutukluluk koşullarında değişme yok, şüphe seviyesi artmamışsa bile tahliye edilmesi gerekir. Değişme olmadığını söylemesine rağmen bir kişi dışında tutuklu sanıkların tutukluluğunun devamını talep etti.

‘Yardım kartları örgüte veriliyormuş’ dediniz, böyle bir iddia yok. Hukuka aykırı delil talebinizi siz reddederken ‘ihbar var’ dediniz. Bu dosyada ihbar yok. Velev ki ihbar var, bu yapılan araştırmanın hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu reddedemezsiniz. Sorguda temel iki nokta üzerinde durdunuz, İBB’ye gassal olarak alınan DİAYDER ’li üyeler üzerinde durdunuz. Bunda ne beis var? Sivil toplum kuruluşunun temel özelliği, yüzlercesi kamu kurumlarıyla ilişkide olurlar. Sivil toplum kuruluşlarının görevi bu. Silah zoruyla, bizim üyelerimizi alacaksınız mı denmiş? Tam tersine silahla alınmışlar.”

‘Yardım edilen 270 kişi dinlensin’ önerisi

Epözdemir, yardım kartlarının ‘değer ailesi’ denen, terörle iltisaklı ailelere verildiği iddiasıyla ilgili ise “Bu kişilere yapılmadığı büyük ölçüde ortada. 270 kişinin ismine ulaştı kolluk, 10’u değer ailesi de değil, örgütle ilgili suçlarla ilişkilendirilmiş. Peki 260’ıyla ilgili tespit var mı? Yüzde 96 oranında değer ailelerine dağıtılmadığı tespit edilmişken, müvekkiler bu yönde savunma yapmışken iddianamede açık şekilde bu tespit yapılmış” dedi. Epözdemir, tanık olarak yardım edilen 270 kişinin de dinlenmesini talep etti.

‘Burada yargılanan İBB’

Avukat Banu Güveren Aslan da “Sorduğunuz sorulara baktığımızda burada yargılanan İBB. DİAYDER ’in tüm faaliyetlerine baktığınızda hiçbirinin suç ve şiddet eylemi içermediği, bilakis barış girişimlerinin her türlüsünü destekledikleri açıktır. DİAYDER , kan dökülmesine karşı çıkmış. Hutbelerin Kürtçe oluşu tutuklama sebebi. Bunun kulaklarınızı tırmalaması gerekir. Örgüt İngilizce konuşsaydı, İngilizce konuşan herkes yargılanacak mıydı? Örgüt, özgürlük, adalet dedi diye biz bu talebimizi dile getiremeyecek miyiz?” diye konuştu.