Çavuşoğlu'dan Kabil Havalimanı çıkışı: Şirketler de var

Çavuşoğlu'dan Kabil Havalimanı çıkışı: Şirketler de var
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Kabil Havalimanı'nın işletmesi ile ilgili, "Tek başına Katar ya da Türkiye'nin üstleneceği bir iş değil. İlle bir devlet olmak zorunda değil, şirketler de var"

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hollanda Dışişleri Bakanı Sigrid Kaag ile Ankara’da ortak basın toplantısı düzenledi. Kabil Havalimanı'nın işletmesi ile ilgili konuşan Çavuşoğlu, "Tek başına Katar ya da Türkiye'nin üstleneceği bir iş değil. İlle bir devlet olmak zorunda değil, şirketler de var" dedi. 

Dışişleri Bakan Çavuşoğlu, Hollanda Dışişleri Bakanı Sigrid Kaag ile bakanlıkta bir araya geldi. Bakan Çavuşoğlu ve Kaag, görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu, Kaag'ın 'Dışişleri Bakanı' olarak Türkiye'yi ilk defa ziyaret ettiğini belirterek, "Gündem maddemiz Afganistan oldu. Siyasi süreç, güvenlik ve tahliyeleri ele aldık. En büyük temennimiz, Afganistan'da istikrarın sağlanmasıdır. Afganistan'daki tüm taraflar ve 3'üncü ülkelere bu yönde mesajlarımızı vermeye devam ediyoruz. Çok ciddi açlık tehlikemiz var. İnsani yardımları doğrudan Afgan halkına ulaştırmalıyız. Hem bölgemizi hem de ötesini tehdit edebilecek gelişmeler olabilir, kriz derinleşirse. Göç dalgasına daha önce de vurgu yapmıştık. Bu konuda uluslararası toplumun ortak hareket etmesi gerekir. Özellikle Afganistan'ın komşusu olan ülkelere nasıl yardım yapabiliriz, nasıl iş birliği yapabiliriz bunların değerlendirilmesi lazım. Havaalanının işletilmesi konusunda neler yapılması gerekiyor, bugün bu konudaki düşüncelerimizi de paylaştık" diye konuştu.

Bakan Çavuşoğlu, Hollanda ile ekonomik iş birliğinin de geliştiğine vurgu yaparak, "Ekonomik iş birliğimiz gelişiyor, karşılıklı yatırımlarımız artıyor" dedi.

Kabil Havalimanı'nın işletilmesi 

Bakan Çavuşoğlu, Kabil Havalimanı'nın işletilmesine ilişkin, "Kolay bir sorun değil. Sorunun üstesinden gelebilmek için iş birliği şart. Atılacak adımların hep beraber koordine edilmesi gerekiyor. Tek başına Türkiye ya da Katar'ın üstleneceği mesele değil. Havaalanının işletilmesi için nasıl adım atılabilir? Çözüm iki aşamalı olabilir, biri askeri uçuşlar için. Pistlerdeki sorunun giderilmesiyle askeri uçakların tahliyesi için kullanıma açık olabilir. Böylelikle havaalanındaki durum test edilebilir. Ticari uçuşların gerçekleşmesi için şartların oluşması gerekir. Şimdi Taliban'dan ve bazı ülkelerden de bizimle iş birliği konusunda talepler var. Bunların hepsini değerlendiriyoruz. Herkesin emin olacağı şekilde güvenliğin tesis edilmesi gerekiyor. Bunu Taliban'a ilettik. Özellikle havaalanının içinde güvenliğin tesis edilmesi gerekiyor. Bu konuda uzman şirketler de var. Bavulların taranması, insanların cihazdan geçirilmesi gibi işlemlerin yapılması konusunda herkesin güvenebileceği şekilde burada tedbirlerin alınması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

'AB'nin, 'Biz para veririz bu iş çözülür' anlayışından vazgeçmesi lazım

Bakan Çavuşoğlu, AB ile göç mutabakatına ilişkin şöyle konuştu:

"Sizlerin de samimiyetine güvenerek çok samimi konuşmak istiyorum. 2016 yılında, 18 Mart’ta Avrupa Birliği ile ortak sorun olan göç konusunda bir mutabakata vardık. O günden bugüne bunu defalarca belki söylemişizdir ama bir kere daha burada vurgulamak istiyorum, Türkiye olarak biz üzerimize düşeni yaptık. Avrupa ülkelerine giden göçmen sayısı yüzde 95 oranında azaldı. Maalesef AB kendi yükümlülüklerini yerine getiremedi. Buna bürokrasi deyin, buna ülkeler arasındaki farklı tutumlar deyin ki bu tutumlar bugün eskisinden daha iyi değil. Sonuçta bu mutabakatın ortak deklarasyonu güncellemesi konusunda hemfikir kaldık. Sayın Cumhurbaşkanımızın 9 Mart 2019’da Brüksel’e yaptığı ziyarette, Cumhurbaşkanımızın AB'nin 2 lideri Charles Michel ve Ursula von der Leyen tarafından mutabakata bağlandı. Daha sonra biz bu konuda, yani göç mutabakatının güncellenmesi konusunda düşüncelerimizi ve önerilerimizi bir ay içinde AB’ye ilettik. AB, aradan bir yıl geçmesine rağmen, bir yıl geçtiği halde bile bize dönüş sağlamadı. Hiçbir şekilde dönmedi. AB o zaman şöyle düşünüyordu, 'nasıl olsa şimdi koronavirüs var, insanlar hareket edemez.' Dolayısıyla 'acele etmeyelim' anlayışı içinde oldular. Daha sonra ise biz ısrarla artık bunu güncellememiz gerektiğini hatırlatınca, en son zirvede AB tek taraflı bir karar aldı. Yani Türkiye'ye 3 milyar Euro daha verelim gibi bir karar aldı. Bu sadece bir karar. Açıklamanın içinde geçtiği için söylüyorum. Basit formüllerle ya da anlayışlarla bu işin üstesinden geliriz, biz para veririz bu iş çözülür anlayışından AB’nin vazgeçmesi lazım. Gerçekçi çözümler üretmemiz lazım. Şu anda Afganistan’da yaşayan Afganlara ve komşu ülkelerdeki Afganlara yapacağımız yardımlar dahil, biz düşüncemizi AB’ye ilettiğimiz halde kapsamlı bir şekilde güncellenmesi konusunda olumlu bir adım göremedik maalesef. Afganlar konusunda 'biz para veriyoruz, Afganları ülkede tutun, gelmesin' anlayışı olursa böyle bir iş birliği olmaz. Birçok konuyu kapsayacak şekilde göç mutabakatını güncellememiz lazım. 'Basit formüller ya da anlayışlarla biz üstesinden geliriz' anlayışından AB'nin vazgeçmesi lazım."

'Mümkün değil'

Bakan Çavuşoğlu, tahliyeler ve Afgan mültecilere ilişkin, "Oradaki şartlara göre tahliye isteyenlerin sayısı değişebiliyor. Vatandaşlarımızı ve tahliye isteyen farklı ülkelerin vatandaşlarını ülkemize getirdik. Havaalanında askerlerimiz varken birçok ülkenin tahliyesine de yardım yaptık. Türkiye'de de haberler çıktı. Türkiye olarak biz göçmen konusunda ahlaki ve insani sorumluluğumuzu fazlasıyla yerine getirdik. Herhangi bir ülkenin tahliye edeceği Afganların, bizim ülkemizde kalması mümkün değil. Böyle bir teklif gelmedi, gelse de kabul etmeyeceğimizi söylüyoruz. Gerek inceleme, vize ya da başka sebeplerle Afganların ülkemizde geçici olarak kalmasını kabul etmeyeceğiz. Böyle bir teklif gelmedi, Hollanda'dan da gelmedi" dedi.

'Afgan halkını yalnız bırakmayacağız'

Hollanda Dışişleri Bakanı Sigrid Kaag, Türkiye ile çok güçlü ikili ilişkileri olduğunu belirterek, "Türkiye, çok büyük bir rol oynuyor. Çok güçlü ikili ilişkilerimiz var. Uzun yıllar NATO'da müttefikiz. Gerçekten Afganistan halkı için de birlikte çalıştık. Afgan halkını yalnız bırakmayacağız. Burada hakların ve ihtiyaçların belirlenmesi son derece önemli. Afganistan bir kez daha terörist gruplarla ilgili merkez olmaz. DEAŞ gibi örgütlere ev sahipliği yapamaz. Herhangi bir şekilde Hollanda olarak hem teknik hem de güvenlik konusunda her türlü desteği vermeye hazırız. Buradaki havalimanının hem insani yardım uçakları hem de tahliyeler için desteğimiz sağlayacağız" diye konuştu.

'Türkiye, SADAT'ı işaret ediyor'

Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen, Halk TV'de Perdenin Önü Arkası programında Kabil Havalimanı'nın işletmesine talip olan Türkiye'nin SADAT'ı işaret ettiğini söylemişti. Eslen, Türkiye'nin Taliban'dan gelen Kabil Havalimanı işletme teklifine bazı şartlar sunduğunu belirterek şu ifadeleri kullanmıştı: 

"Bugün yine Türk medyasında haber oldu. Türkiye hala Kabil Havalimanı'nın güvenliğini biz sağlayalım diyor. Taliban Kabil Havalimanı'nın işletmesine devam edin diye bir talepte bulunmuş. Türkiye'de güvenliğini de biz sağlarsak olur demiş. Bu teklifte de şöyle bir ifade geçiyor. Türk askeri olmasa da olur. Emekli askerler polisler de olabilir. Özel bir güvenlik şirketi de olabilir. Burada adres doğrudan doğruya SADAT."