Canlı bomba listesindeki IŞİD'li Adıyaman'daki davada beraat etmiş

Canlı bomba listesindeki IŞİD'li Adıyaman'daki davada beraat etmiş
IŞİD'in canlı bombası olduğu gerekçesiyle kırmızı bültenle aranırken teslim olan Ulkar Mammadova, Adıyaman’daki davada beraat etmiş.

IŞİD’li canlı bombaların eğitildiği Adıyaman hücresinin yöneticisi Mustafa Dokumacı’nın, canlı bomba olduğu gerekçesiyle kırmızı bültenle aranırken teslim olan eşi Ulkar Mammadova, örgütün Ankara’da gerçekleştirdiği 10 Ekim katliamına ilişkin davada tanık olarak dinlendi.

Bir süre tutuklu kaldıktan sonra itirafçı olan Mammadova, Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davasında beraat ettiğini söyledi. Mammadova, 10 Ekim katliamını Suriye’de öğrendiklerini belirterek, “Eşim çok üzülmüştü. ‘Bu genç Ankara’da eylem yapmış, Allah belasını versin Bağdadi’nin’ demişti. Eşim o genci çok seviyordu. Eşimden öğrendiğime göre kişiliği düzgün birisiymiş” dedi.

IŞİD’in 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Tren Garı’nda gerçekleştirdiği canlı bomba saldırılarına ilişkin davanın 15’inci duruşması, Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün yapılıyor. Duruşmayı, CHP Ankara Milletvekili Nihat Yeşil, CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç da izliyor.

İnsanlığa karşı suç işlemekten yargılanan sanık Erman Ekici, duruşmaya SEGBİS aracılığıyla bağlandı. Duruşmada, IŞİD’in Türkiye’deki canlı bomba hücresinin yöneticisi Adıyamanlı Mustafa Dokumacı’nın eşi Ulkar Mammadova tanık olarak dinlendi.

Mammadova’ya sanıkların kod isimleri soruldu. Mammadova, sorulara, “Şahıs ile akrabalığım yoktur ama şahsı tanıyorum” diye yanıt verdi. Mammadova, mahkeme başkanının 10 Ekim katliamıyla ilgili sorularını şöyle yanıtladı:

“Suriye’de bulunduğumuz zaman, olay olduktan bir hafta sonra internet haberlerinde okumuştum. 10 Ekim 2015’te Suriye’deydim. Eşim yaralıydı. Onun yanındaydım. Suriye’ye 2015 Mart ayında gittik. Daha önce, 2014 senesinde yardım çantalarıyla üç haftalığına eşimle beraber gidip dönmüştüm. İki durumda da eşim beni götürmüştü. 2015’te çocuklarla beraber gitmiştim. İki çocuğumuz vardı yanımızda.

Benim eşim, 2015 Mart ayından, yaralandığı mayıs ayının sonuna kadar PKK terör örgütüne karşı nöbet tutuyordu. Yaralandı, bacağı tutmadı. Mayıs’ın 31’inde yaralandı. Eşim Tel Abyad şehrinde yaralandı.

'Adıyamanlı gençler geliyordu'

Eşim yaralı olduğu için evde kalıyorduk. Eve Türkiye’den tanıdıklar geliyordu. Biz oradayken bayan ve erkek beraber oturmadığı için ayrı oturuyorduk. Eve gelen adamlar hanımlarıyla beraber geldiği için kimin eşi olduğunu biliyordum. Bize esasen Adıyamanlı gençler geliyordu. Ömer Deniz Dündar, Mahmut Gazi Dündar, Kasım Dere, Şamil dediğimiz Abdülhekim Hoca, Mustafa Delibaş, Ebu Musa isminde birisi geliyordu. Esasen Adıyamanlı gençler geliyordu.

'Haberlerden öğrendik'

Olay olduğunda biz, şahısların çoğuyla hastane binası denilen binada yaşıyorduk. Orada olay olduğunda, bir hafta sonra haberlerden öğrendik. Bir Adıyamanlı genç Ankara’da terör eylemi gerçekleştirmiş. Biz hepimiz bu olaydan doğru aranıyorduk. Adıyamanlı olan eşim dahi böyle öğrendik.

'Drone ile vurularak öldürüldü'

Eşim, 13 Ağustos 2020 tarihinde NATO dronesi ile vurularak öldürüldü. İki seneye yakın olacak, hayatta değil, vefat etti.

Ben, eşim vefat ettikten sonra, pandemi olayları yumuşayınca kayınım Mustafa Dokumacı ile irtibata geçerek ‘Teslim olmak istiyorum, suçlu olmadığımı ispat etmek istiyorum’ dedim. Kayınım, Türkiye emniyet güçlerine başvurarak teslim olmak istediğimi söyledi. Ben, kaçakçı yardımıyla nehri geçerek Hatay şehrindeki askeri noktada teslim oldum.

‘Ben Ulkar Mammadova, kırmızı bültenle aranıyormuşum’ dedim. Teslim oldum ve beni Adıyaman’a götürdüler.”

'Eşim o genci çok seviyordu'

Mammadova, mağdur avukatlarından Senem Doğanoğlu’nun “10 Ekim katliamı canlı bombası Yunus Emre ve Suruç katliamı canlı bombası Şeyh Abdurrahman Alagöz kardeşler sizin evinize geldi mi” sorularına ise şöyle cevap verdi:

“O gençler muhtemelen bekarlarmış. Yunus Emre’yi tespit ettim. Ankara Gar olayı olunca eşim bana Yunus Emre Alagöz’ü gösterdi. Eşim çok üzülmüştü. ‘Bu genç Ankara’da eylem yapmış, Allah belasını versin Bağdadi’nin’ demişti. Eşim o genci çok seviyordu. Eşimden öğrendiğime göre kişiliği düzgün birisiymiş.

Eşim, son güne kadar o eylemlerin PKK’nın kendisi tarafından yapıldığını düşündü. Birilerinin birilerini kandırdığını düşündü. IŞİD’in hiçbir zaman üstlenmediğini ve IŞİD üstlenmediğine göre PKK’nın yaptığını söyledi.

'IŞİD Türkiye ketibesini feshetti'

Türkiye’de yapılan terör eylemlerinden sonra IŞİD’in kendisi Türkiye ketibesini feshetti. O savaşçıların hepsi, feshedildikten sonra IŞİD’in başka ketibelerine verildi. Dağıtıldılar. IŞİD, Türkiye’den gelmiş askerlere ondan sonra hiçbir yöneticilik vermedi.”

'Eşim beni aldatıyor diye düşünüyordum'

Mammadova, mağdur avukatlarından Eylem Sarıoğlu’nun sorularını da yanıtladı. Mammadova, eşi Mustafa Dokumacı’nın Türkiye’deyken inşaatta çalıştığını söyleyerek, Adıyaman’daki hücrenin merkezi İslam Çayevi konusunda, “Eşim işe gider, eve gelirdi, yemeğini yerdi. Sonra ‘Ben çay içmeye gidiyorum’ der giderdi ve geç gelirdi. Hatta ben, ‘eşim beni aldatıyor’ diye dönüşüyordum” dedi.

Adıyaman’daki davada beraat etmiş

Mammadova, mağdur avukatlarından İlke Işık’ın sorularına da cevap verirken Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davadan beraat ettiğini söyledi.

Edinilen bilgiye göre; Mammadova'nın yargılandığı bu davada "ceza verilmesine yer yok" kararı çıktı. Savcılık bu karara itiraz ederek dosyayı istinafa taşıdı.

Mammadova, emniyetin canlı bomba listesinde yer alıyor ve kırmızı bülten ile aranıyordu. Mammadova, yakalandıktan sonra etkin pişmanlıktan yararlanarak itirafçı olmuştu.

Kaynak:ANKA