Buldan: Millet kuru ekmek bulamıyor, o 'Manda yoğurdu' yiyin derken utanmıyor
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
Buldan'ın satırbaşları şöyle:
Halkımız rehine siyasetiyle, irade gaspıyla, halk iradesinin engellenemeyeceğini bu nevrozda bir kez daha gösterdi ve ilan etti. Milyonlar HDP etrafında en büyük kenetlenmeyi sağlayarak kapatma ve kumpas davalarıyla demokratik siyasetin asla engellenemeyeceğini ve buna izin vermeyeceğini bir kez ispat etti.
Nevroz, Kürt sorununun tecritle, Kürt düşmanlığıyla inkar ve imhayla değil diyalogla ve müzakereyle, barış politikalarıyla çözülebileceğini gösterdi. Milyonlar 2013 Çözüm Mektubu'nun ve 2015 Dolmabahçe Mutabakatı'nın arkasında olduğunu bir kez daha gösterdi. İmralı'yla diyalog kapılarının bir an önce açılması talebini nevrozda haykırdı. Kürt halkı, anadilde eğitim başta olmak üzere, yasak, baskı ve asimilasyonun bir an önce kaldırılmasını alanlardan haykırdı. Anadilimiz onurumuzdur, onurumuza sonuna kadar sahip çıkacağız.
Kadınlar, 8 Mart'ın ruhunu Nevroz alanlarına taşıyarak kadın özgürlüğünü bir kez daha güçlü bir biçimde haykırdı. Nevroz değişimin ve özgür geleceğin gençlerin mücadelesiyle başarılacağını bir kez daha ortaya koydu. Nevroz, emekçi ve yoksul halklarımız için umut oldu. Nevroz, HDP'nin üçüncü yol siyasetinin, stratejisinin, ortak ve eşit geleceği inşa edecek en güçlü yol olduğunu bir kez daha bizlere gösterdi. Bizler, halklarımızın açtığı bu yolda birlikten, barıştan yana olan herkesle demokrasi ittifakını büyüterek yürümeye devam edeceğiz. Bu yol bizi elbette ki zafere götürecektir.
Adana'daki orantısız güç
Rotası demokrasi ve hukuk olmayan bir iktidar zulümlerden beslenir ve bunu pratikte de görüyoruz, yaşıyoruz. Furkan Vakfı'nın Adana'da yapmak istediği basın açıklamasına, demokratik bir hakkının kullanımına kolluk güçlerinin yapmış olduğu insanlık ve hukuk dışı saldırı AKP, MHP iktidarının siyasetteki, sokaktaki gerçek yüzünü herkese, tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Tüm saldırıları kınadığımızı da, daha önce yapılan bütün uygulamalar da nasıl kınıyorsak bu uygulamayı da elbette ki şiddetle ve nefretle kınadığımızı ifade etmek istiyorum.
Adana'daki tablo, uzun bir süredir cezaevlerinde, karakollarda görünmez kapılar ardından rutin hale getirilen işkencenin sokaklara taşmış ve açık alanda uygulanmış bir halidir. Bizler yaşam hakkına kasteden bu zalimleri Servet Turgut'un gördüğü işkenceler nedeniyle hayatını kaybetmesinden biliyoruz. Kadınların sokak ortasında katledilmesinden biliyoruz. Çocukların panzerlerin altında katledilmesinden biliyoruz.
Hafta sonu Urfa'da 16 yaşındaki Muharrem Akzem'in güvenlik güçlerinin atış yaptığı alana 400 metre mesafedeki alanda sağ eli kopmuş halde cansız bedeni bulundu. Allahtan rahmet ve ailesine başsağlığı diliyorum. Akzem ilk değildir. Bölge illerindeki askeri atış alanları nedeniyle bugüne dek yüzlerce insan hayatını kaybetti. Halka yönelik herhangi bir uyarının, bilgilendirmenin olmaması elbette ki tehlikenin boyutunu daha da arttırmaktadır. Bir soruşturma başlatılarak sorumluluğu bulunanlar açığa çıkarılmalıdır.
İşkenceye sıfır tolerans' dediler, 'işkenceciye tolerans' iktidarı oldular. '28 Şubat mağduruyuz' dediler, zulüm yarışında 28 Şubatçıların önüne geçtiler. 'Hukukun üstünlüğü' dediler, ülkeyi hukuksuz hale getirdiler.
Sevgili Aysel Tuğluk da cezaevindeki ağır hasta tutsaklardan biri. Kendisine demans tanısı konulması ve cezaevinde tek başına yaşamını idame ettiremeyecek olmasına rağmen tahliyesi engellenmektedir. Kinle hareket eden devlet aklı, sadece insanlığı değil adaleti de öldürmektedir.
'Manda yoğurdu' yiyin derken utanmıyor
AKP Genel Başkanı, 'Hayat pahalılığın farkındayız' diyor. Sanırsınız ki 20 yıldır ülkeyi yönetenler onlar değil, sanki muhalefette olan bir parti olarak konuşmaya devam ediyorlar. Ekranlara çıkınca ekonomik sorunların farkındayız diyor bir de hiç utanmadan 'Biz çözeriz' yalanını her gün halka anlatmaktan vazgeçmiyorlar. Bırakalım çözümü, çözüm isteyen üreticilerle dalga geçercesine 'manda yoğurdu yiyin' diyen bir AKP Genel Başkanı var. Millet kuru ekmek bulamıyor, o manda yoğurdu, kestane balı, Medine hurması ve yulaf yiyin diye söylemekten utanmıyor.
Et ve Süt Kurumu Başkanı gitti ama zamlar yerinde duruyor. Zengine kur-faiz garantisi halka ise yoksulluk dayatması. Geçen hafta müjde verir gibi Çanakkale Köprüsü’nü açtılar. Yaptıkları köprüler soygun köprüsüdür.
'Çeteye çete demeye devam edeceğiz'
Yeni bir torba kanun teklifiyle hırsıza 'hırsız', çeteye 'çete' denilmesini yasaklamak istiyorlar. Biz hırsıza 'hırsız', çeteye 'çete' demeye devam edeceğiz.
'Tek başına KDV indirimi halkı rahatlatmaz'
Dün bazı ürünlerde KDV'yi yüzde 8'e indirdiklerini açıkladılar. Raflara yansımayacağı açıktır. Akaryakıt ve ulaşımda ÖTV kaldırılsın, mazot fiyatları indirilsin, çiftçiye destek verilsin. Halkın yoksullaşmasının, enflasyonun, TL'deki düşüşün nedeni savaş ve rant ekonomisidir. Milyonların işsiz geçirdiği günlerin, aç yatılan gecelerin, boş iftar sofralarının sorumlusu AKP-MHP iktidarının rant politikasıdır. İnsanları krizle yaşamaya alıştırmak istiyorlar. Alıştırmayacağız.
'İknayla elde edemeyecekleri oyları hileyle almaya çalışacaklar'
Seçim kanunlarıyla oynamayı bir kez daha önlerine koydular. Sandığa giremeyecek oyun sandıktan çıkması için yol bulmaya çalıştıklarının farkındayız. İknayla elde edemeyecekleri oyları hileyle almaya çalışacaklar. İktidar, seçim hileleriyle kendi siyasi krizini çözme arayışına girmiştir. Öyle bir fark yiyeceksiniz ki, YSK da, seçim kurullarınız da, hileleriniz de sizi kurtarmaya yetmeyecektir. Sevgili Sırrı Süreyya Önder'in deyimiyle hımhışım olacaksınız.
HDP'siz siyaset, HDP'siz parlamento, HDP'siz Türkiye, HDP'siz değişim hesapları yapanlar var ve bunlar kendilerine dikkat etsinler. Kendilerine siyasetin çöplüğünde şimdiden yer ayırsınlar.