Bahçeli: Düzensiz göç adı konmamış bir istiladır
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.
Suriyeli sığınmacılara ilişkin konuşan Bahçeli, "MHP'nin düzensiz göç konusunda bakışı ve politikası açıktır. Düzensiz göç adı konmamış bir istiladır, mutlak surette önüne geçilmeli, yakalananlar gönderilmelidir. Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden ayrılık ve kopuşlarına neden olan ağır şartlar ortadan kalkınca geldikleri gibi uğurlamak bizim asıl hedefimizdir. Misafirliğin süresi kısıtlıdır. Her insanın kendi yurdunda, emniyetli ve esenlik içinde yaşamaya hakkı vardır. Önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyeli sığınmacıların geri dönmelerine gerek yoktur" dedi.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise bir ay içinde sığınmacılara ilişkin iki farklı açıklama yapmıştı. Muhalefetin sığınmacı politikasını eleştiren Erdoğan, 15 Mart'ta "Onlar 'biz seçimi kazandığımızda mültecileri ülkelerine göndereceğiz' diyorlar. Biz göndermeyeceğiz" ifadesini kullanmıştı. Ancak dün partisinin genel merkezinde büyükelçilere verilen iftar programında, “Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz" dedi.
Satırbaşları şöyle:
Güney Sudan'da 1993 yılının Mart ayında çekilen bir fotoğraf insanlık vicdanını titremiş, pek çok tartışmalara yol açmıştı. Açlıktan bir deri bir kemik kalmış bir kız çocuğu barındığı kampına giderken takatsizlikten yere yığılmış, onu takip eden bir akbabada hemen arkasından ölüm anını beklemeye koyulmuştu. Muhtemelen her insanın hayatında gördüğü bu hazin fotoğraf çekilirken Birleşmiş Milletler Yardım Heyeti yaklaşık 1 km mesafede bulunuyordu. Fotoğrafı çeken şahıs, müdahalede bulunamamış, işini bitirdikten sonra olayın geçtiği muhitten ayrılmıştı.
Hayatı pamuk ipliğine bağlı o kızı gören Türk evladı, akbabanın başını ezer ya da kovalar, sonrada bu çocuğu aldığı gibi yedirir, giydirir, yardım severliğini gösterirdi. İç savaşlar, terör saldırıları, etnik rekabetler, sömürge oyunları, sipariş kutuplaşmalar, sertlik dozajı yüksek mücadeleler yüz milyonlarca insanın mahvına hizmet etmektedir.
Dünya nüfusunun beşte birinin kazancı küresel gelirin yalnızca yüzde 2'si seviyesindedir. Buna karşılık en zengin yüzde 20'nin kazancı küresel gelirin yüzde 75'ine denk gelmektedir. Sürekli büyümenin sonlu bir gezenin ekolojik limitlerine çarpmadan nasıl ve ne zamana kadar devam edebileceği ciddi bir şekilde sorgulanmaya başlanmıştır. 1972 yılında Roma kulübünün hazırladığı rapor batı için değil Türk ve İslam coğrafyalarına pranga vurulması için kaleme alınmıştı. Parisli, Berlinli, Londralı söz konusu olunca ekonomik insanın doyum noktası imal eden küresel doymaz, sırayı Türk ve Müslüman alınca azalan marjinal fayda teorisini barikat olarak karşımıza dikmişlerdi.
Ekonomiye çözüm: İnanç gücü, dayanışma, yardımlaşma
Adaletsizliğin hüküm sürdüğü küresel siyaset ve ekonomik tablonun yegane tablosu bize göre malumdur. Dünyada 4 kişiden birisi günde 3 dolardan az paraya yaşamaya mahkumdur. 10 kişiden birisi temiz içme suyuna ulaşmaktan mahrumdur. Bu sarsıcı verilerin daha da derinleşip yoğunluk kazandığı üzücü bir gerçek olarak karşımızdadır. Korkunç adaletsizlikleri, can çekişen insani değer ve birikimi ele almak iman sahibi herkesin hassasiyeti olmalıdır. Su bulunamayan, ekmek alamayan insanların yürek burkan dramları kimsenin yüzünü dönemeyeceği bir skandalın teşhiridir. İnsan olmanın feraseti gariplere, muhtaçlara, çaresiz ve ümitsizlik içinde çırpınanlara uzatılacak ellerde gizlidir. Ne kadar paylaşırsak o kadar tok oluruz.
Bizim vicdan medeniyetimiz, gönül memleketimiz hiç kimsenin deri rengine, etnik kökenine, dilinin kaynağına, millet ve milletinin kaynağına bakmamış, böylesi bir ayrımı da mesele yapmamıştır.
Küresel enflasyonun tırmanışı her ülkenin ortak sancısıdır. Bu sorunun nasıl ve hangi damardan patlayarak ortaya çıktığı bellidir. Fiyat artışlar, ekonomik sıkıntılar, hayat pahalılığı bugünkü dünya manzarasında tüm ülkeleri meşgul eden salgın ve Ukrayna kriziyle daha da karmaşıklaşan bir vakadır. İnancımızın gücüyle, dayanışma ve yardımlaşmanın bereketi ile içine girilen dar geçitlerden çıkılacak ferah ve selamet dolu günlere inşallah ulaşılacaktır. Türkiye'yi taşa tutmaya çabalayan karanlık muhalefet anlayışının kaybetmesi mukadderdir. İman ışığı olmadan gözün görmeyeceğinin farkındayız. Bu mübarek günlerde Rabbimden niyazım kötülere fırsat vermemesidir. Sorunları inanç ve irade birliğiyle aşacağız.
İsrail'e kınama
İsrail güvenlik güçlerinin her Ramazan'da olduğu gibi Filistinli kardeşlerimize orantısız güç kullanmasını, Mescid-i Aksa'ya saldırmasını kınıyorum. Mescid-i Aksa'nın statüsüne saldırmak ateşle oynamaktır. Sadece bölgesel değil küresel bir felakete çağrıdır. Hayatını kaybeden Filistinli masumlara Allah'tan rahmet yaralılara da acil şifalar diliyorum.
'Türkiye'nin bekası sınır aşan düzensiz göçlerin akıbetiyle yakından ve ters orantıyla bağlantılıdır'
Ülkelerindeki savaş, açlık, hastalık ve istikrarsızlıktan dolayı yerinden yurdundan kopup Avrupa'ya geçmeye çalışan binlerce geçmen boğularak balıklara yem olmaktadır. Bazı düşünürlere göre yaşadığımız çağ merhamet çağı olarak tefrik edilmişse de görünen gösterilmek istenenden çok farklıdır. Evinden barkından kopup başka coğrafyalarda gelecek arayan göçmen sayısı 300 milyona yaklaşmıştır. Beşeriyet çok ciddi bir sorunla yüz yüze kalmıştır. bize göre Türkiye'nin bekası sınır aşan düzensiz göçlerin akıbetiyle yakından ve ters orantıyla bağlantılıdır. Bu sorunun el birliğiyle, hepsinden önemlisi akılcı, adilhane, insani stratejilerle köklü bir şekilde çözmek milli bir sorumluluk olarak değerlendirilmelidir. Bu tavır asil bir tavırdır.
Tarihi, kültürel ve inanç temelinde sığınmacıların geçici koruma statüsüyle buyur edilip güvence altına alınması insani bir muameledir. Türk milleti her zaman mazlumların yanındadır. Türk demek mazluma sığınak, zalime hezimet, hakka teslimiyet, halka riayet demektir. Türk olmak haksızlığa direnen cesaret demektir. Türkiye medeniliği ile övünen tüm ülkelere ibret ve insaf dersi vermiştir. Ekmeğimizin azlığına çokluğuna bakılmadan soframız açılmıştır. Türk milleti medeniyetler ve millet gökyüzünde şan almıştır. Çekemeyen kendi işine baksın. Tarihi mirasımız hangi istikameti gösteriyorsa oraya doğru yol alırız.
'Düzensiz göç adı konmamış bir istiladır'
Dün, bugün ve gelecek mizanında stratejik akılla analiz etmek, tedbir geliştirmek zorundayız. Demografik istikbalimizi düşünmek zorundayız. Gecikemeyiz, geride kalamayız, atalete düşemeyiz, ağırdan alamayız. Bizden sonraki nesillere kuşku duyacakları, zora girecekleri, çok bilinmeyenli denklemlerle kilitlenmiş bir vatan coğrafyası asla bırakamayız. Allah şahit ve kerimdir Türklük ne bugün ne de gelecekte öz yurdunda garip olmayacaktır. Biz bu alçakların oyununu bozacağız, alayını birden hüsrana uğratacağız. Biz düzensiz göç ve sığınmacı konusunu ortak bir iradeyle Türk milletinin gündeminden çıkarmakla mesulüz.
Suriyeli sığınmacıları bahane eden bazı provokatörlerin devrede olduğu net olarak görülmektedir. En küçük bir anlaşmazlığın büyütülmesi hedeflenmektedir. Oyun, sinsidir, tehlike kol gezmektedir. Hepinizin bilhassa dikkatini çekiyorum; cepheleşmelerin açtığı öfke çukurları feci sonuçlara kapı aralayacaklardır. İstanbul Bağcılar'da bir densizin, bir serserinin sokak ortasında sandalye koyarak oturması dahi gerginliği tırmandırmış, günlerce ülke gündemini meşgul etmiştir. Türkiye'de geçici koruma statüsünde bulunuyorken huzuru kimler bozuyorsa derhal, gözünün yaşına bakılmadan sınır dışı edilmelidir. Türkiye onun bunun oyuncağı olamayacaktır. Bugüne kadar hükümet bu konuda tavizsiz bir duruş sergilemiş, tedbirleri almıştır. Yalın gerçek budur, altını çözerek söylemek isterim kim MHP göçler konusunda en hazırlıklı partidir. Bizi eleştiren kim varsa ya cahil ya da gelişmeleri takip özrü çeken zavallılardır.
Biz hamd olsun her şeye hazırız. Bu müptezeller tükenmişlik sendromuna yakalanmışlardır. MHP'nin düzensiz göç konusunda bakışı ve politikası açıktır. Düzensiz göç adı konmamış bir istiladır, mutlak surette önüne geçilmeli, yakalananlar gönderilmelidir. Suriyeli sığınmacıların ülkelerinden ayrılık ve kopuşlarına neden olan ağır şartlar ortadan kalkınca geldikleri gibi uğurlamak bizim asıl hedefimizdir. Misafirliğin süresi kısıtlıdır. Her insanın kendi yurdunda, emniyetli ve esenlik içinde yaşamaya hakkı vardır. Önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen Suriyeli sığınmacıların geri dönmelerine gerek yoktur.
Rusya-Ukrayna savaşı
Rusya ile Ukranya arasında mutabakata varılamaması krizi derinleştirmektedir. Rusya'nın Kiev'e yönelik saldırıları, diplomasi ataklarını baltalamaktadır. Türkiye'nin tesiri olmadan iki ülke arasında ateşkesin temini çok zordur. Rusya ile Ukrayna arasındaki kanlı çekişmenin sona ermesine hizmet edemeyen, insanlık değerlerine tercüman olamayan savaşın kızışmasına destek veren her ülke dökülen kanlarda, alınan canlarda pay sahibidir.
Rusya, ABD'ye nota vermiştir. Gerek ABD gerekse Birleşik Krallık savaşın fanatik taraftar grubu olarak sivrilmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı, 2021 yılı İnsan Hakları Raporu yayınlamıştır. Bu rapor müsveddesinde Türkiye haksızlığa uğramıştır. Bize göre ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yayınladığı rapor bir FETÖ komplosudur. Hain ve haşaşi örgüt FETÖ'dür. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yayınladığı rapor bizim nezdimizde yok hükmündedir, yırtılıp atılacak kağıt parçasıdır. Bu raporu kınıyorum. Türkiye'nin terörle mücadelesini görmek istemeyen ülkenin adı ABD'dir. Biden'ın şuur kaybıyla boşluğa uzattığı el terörlstler tarafından hem tutulmuş hem de öpülmüştür. Türkiye terörün belini kıracak, teröristleri de doğduklarına pişman edecektir.
Pençe kilit harekatı
Diyarbakır'da 13 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Pençe Kilit harekatı milletimizi heyecanlandırmıştır. Bu harekatı yürekten destekliyoruz. Önceden belirlenmiş terörist hedefler başarıyla vurulmuştur. Türk milletinin kuvvetli pençesi hainlerin kafasını koparacaktır. Komuta heyetimizi tebrik ediyor, kahraman mehmetlerimizin yanlarında olduğumuzu bu vesileyle ifade ediyorum. Türkiye terör örgütlerine göz açtırmayacaktır.
Terör ile güvenlik arasında 3. bir seçenek yoktur, terörün kökü kazılacaktır. 2023 yılında Türkiye bu rezaletten Allah'ın izniyle kurtulacaktır. Bunun başka alternatifi, başka bir çaresi yoktur.
Muhalefeti hedef aldı
Teröre vurulan her darbe Zillet İttifakını çılgına çevirmektedir. İttifak içinde ittifak kazısı yapan, çürük çarık partilerin yeni seçim yasasıyla birlikte kimyaları da bozulmuştur. İnce hesaplar yapılmaya başlanmıştır. Zillet partilerinin manevra alanını daraltmıştır, bunların samimiyetleri yoktur. Bildikleri bir şey yoktur, araştırmaya ve öğrenmeye merakları da yoktur. Siyasetleri ve zihniyetleri de mefruştur. Küsürat partileri ne yapacaklarını şaşırmış vaziyettedir. Evdeki hesapları çarşıya uymuyor. HDP'nin bir eşbaşkanı tarafından yapılan itiraf 7 partinin birlikte hareketini göstermiştir. 6+1 formatında kurulan şaibeli masa çatlamıştır, koltuk ve liste savaşları şimdiden zillet partilerini rehin almıştır. Değil 8 seçenek 18 de 28 de olsa bunlar toplanıp fal da açsalar nafiledir. Çuvallamaları kaçınılmaz bir siyaset gerçeği olacaktır. 2 farklı noktayı bir doğru birleştirir. Zillet İttifakı köşeye sıkıştı, her biri kendi derdine düştü. 7 partinin yalnızca güçlendirilmiş parlamenter sistemi geçişi için bir araya geldikleri anlaşılmaktadır.
Biz de yalan yoktur, yanlış yoktur, pusu yoktur, kuyu kazma, tuzak, dümencilik yoktur. Biz Milletimiz ne diyor ise ona kulak veririz. Hedeflerimiz belli, ulaşacağımız ufuk bellidir. Mayamız belli, sütümüz lekesiz, hamurumuz katıksızdır. Zillet İttifakı henüz adayını bile bulamamıştır. Bitmiş ve unutulmuş bir savaşın kayıp askerleri gibi ne yapacakları belirsizdir.
Zillet İttifakı'na sesleniyorum. Kimi çıkarırsanız çıkarın. İster İnan Kıraç'ı ister terörist Demirtaş'ı isterse Osman Kavala'yı aday olarak gösterin. Mutlak son değişmeyecek, Türkiye'nin yükseliş ümitlerini kesemeyeceksiniz. Damat Ferit havarileri, müstevli hayranları, manda ve himaye heveslileri, Allah'ın inayeti ile kesik bir yenilgi ile karşılaşacaklar. Siyasi tarihin bodrum katına atılacaklardır.
Meclis'in açılışını kutladı
Söğüt'te volkan ağzı gibi fışkıran Türk yükselişi asırlar içinde pek çok nedenden dolayı inişe geçmişti. Çetin ve yıpratıcı mücadele yılları birbirini takip ederken topraklarımız zaman içinde erimiştir. Kök sağlam kalsa da ulu çınar asırlar içinde yavaş yavaş kurumuş, bir başka baharda açmak üzere yaprak dökmüştü. Büyük Millet Meclisi işte böylesi ağır şartlarda tecelli ederek 23 Nisan 1920 gibi dualarla açılmıştı. TBMM milli iradenin tecelligâhı olmasının yanı sıra, bir devlet kurmuş, bu yönüyle dünyada bir ilki başarmıştır. Türk milleti için artık dönülecek toprak parçasının, kaptırılacak vatan köşesinin nihai kararı TBMM'nin açılmasıdır.
Ne kadar övünsek azdır. Türkiye'nin yükselişi de ayrışmayı değil birleşmeyi, farklılaşmayı değil bütünleşmeyi hedefleyen kolektif anlayışla mümkün olabilecektir.
Çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı da tebrik ediyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriyelilerin onurlu geri dönüşü için gayret gösteriyoruz