Akşener'den Erdoğan'a: Derhal bir psikiyatriste görünmesini tavsiye ediyorum
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İYİ Parti Genel Merkezi'nde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından iki lider kameralar karşısına geçti.
Akşener'in satırbaşları şöyle:
(Erdoğan'a yanıt) Muhtemel Millet İttifakı'nda 6 siyasi parti olabilir gibi bir durum var. Ben 24 Haziran'a göre konuşayım. 24 Haziran'ın 4 siyasi partisi adına konuşayım. Ben böyle bir çağrıda bulunmadım. Sayın Uysal da Sayın Kılıçdaroğlu da yapmadı. Sayın Karamollaoğlu beyefendide de yok. Sokakta mücadele etmek, sokağa dökülmek gibi bir kelime, cümle kimseden çıkmamış. Bir cumhurbaşkanı ve AK Parti'nin genel başkanı olan kişi 'Sokağa döküleceklermiş, meydanlara ineceklermiş. İnin de görelim' diyor. Nereden baksanız acayip, nerden baksanız saçmalık. Ben sayın Erdoğan'a derhal bir psikiyatriste görünmesini tavsiye ediyorum. Çünkü halisülasyon gören bir kişinin muhtemelen tavrı böyle olur.
Bunun dışında bir seçime gidiliyor. Ben ve arkadaşlarım 24 aydır esnaf geziyoruz. Sayın Kılıçdaroğlu kanaat önderleriyle buluşuyor. Bunun içinde illegal, vatandaşı sokağa davet eden bir tavır, dil yok.
2010 referandumu olmasaydı. 2010'da kendi seçimlerini kutuplaştırmak, bir arada tutmak gibi bir gayretin içerisinde o referandumu yapmamış olsalardı 15 Temmuz olmazdı. 15 Temmuz bu millet devleti hem köprüden, hem sokaktan topladı. 15 Temmuz'da gençler her siyasi partiden yaşlısı, kadını sokağa çıktılar. Benim sayın Erdoğan'ın Hande hanımla yaptığı görüşme 00.05 civarındaydı. Halbuki saat 22.30 itibariyle insanlar sokağa çıktılar. Milletin davranışını, cumhuriyete, devlete sahip çıkışını bir siyasi yapının taraftarlarının sokağa çıkması gibi değerlendirmeyi de devlet ciddiyetiyle bağdaştıramadığımı söylemek isterim.
Uysal ise şunları söyledi:
Gezi olaylarından itibaren sayın Erdoğan'da da siyasi zihniyetlerinde de bir büyük travma var. Sokakta kitlelerin kendilerine karşı bir itiraz geliştireceğine dair endişeleri var. İkinci boyutu ise çok daha temel bir anlayış. Demokrasiye küfür rejimi diyerek, dünden bu güne anlamlandırılmış bir zihni kalıba sahipler. Geldiğimiz noktada demokrasiyi konjektürel bir program olarak uygulayıp, anladıklarını gördük.
Demokrasi ve hukuk onların lehine işliyorsa kabulleri, işlemiyorsa hiçbir şekilde kabulleri değil. Demokrasi ufuklarını da gördük. Yollar yürümekle aşılmaz denilen liderler gelmiştir. Kimsenin sokağa çıkın diye bir çağrısı yok ama sokağa da çıkar insanlarımız. Anayasaca teminat altına alınmış temel hak ve hürriyetlerini kullanmak için birilerinden izin alacak değiller.
İktidarın bu yanlış tutumu ve davranışlarına, söz, hareket ve tutumlarıyla bir değer yargısı yaratan hele hele Cumhurbaşkanlığı düzeyinde bu dilin bu ülkeye yakışmadığı kaanatindeyim.
Soru- Cevap
Ekonomide 'daha kötüsü geride kaldı' açıklaması
Akşener: Bitmeyen 'en kötüler' durumundayız. Daha büyüğü geride demek ki.
Uysal: Böyle dedikçe endişemiz daha da katmerleniyor. Söz manasını yitirmiş çünkü icraat ortada. Türkiye dört nala bir felakete gidiyor. Kötü günler geçmedi daha kötü günler önümüzde.
Bakan Nebati'nin 'MÜSİAD' güzellemesi
Akşener: Ben sayın bakanla ilgili kanaatlerimizi grup konuşmamda belirttim. Bu ayrıştırıcı dil çok ayıp bir dil. Bu 'helal kazanç' kavramı güzel bir şey. Kendileri açısından önemli. Sayın Nebati bir iş adamı biliyorsunuz umarım kendileri de bu 'helal kazanca' uyuyorlardır ama bakan olduğu dakikadan itibaren devlet hazinesine hükmediyor. Beş maaş alan danışmanlar, 11 maaş alan bürokratlar helal kazancın neresinde sayın bakanın buna cevap vermesini çok isterim doğrusu.
Uysal: Memur-sen temsil ettiği kitlelerin memurlarımız aramızda hükümetle müzakere yetkisi kendisindeydi. Yaptığı müzakere ortada. MÜSİAD da sivil organizasyonlar değil bir iktidarın aparatına dönüşmüşler. Bir aidiyet dairesindeler. Algıya hizmet etmek amacıyla yapılan açıklamalar var. İktidara tavsiyemiz algıya emek, akıl, zaman, para harcadıkları kadar bu ülkenin gerçeklerine akıl, zaman ayırsınlar ve harcasınlar.