Akşener'den Erdoğan’a ‘Ben yoktum’ yanıtı: Sevimli hayalet Casper gibi o sıralar orada değilmiş
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM'de gerçekleşen partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Akşener, konuşmasına Maraş Katliamı'nın yıldönümünü anarak başladı. Akşener, "Bu hafta, Maraş katliamının yıldönümü… Buradan, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, bir kez daha Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Cenabıhak, milletimizi böyle acılardan korusun. Memleketimizde kavgayı ve nefreti körükleyenlere, bir daha fırsat tanımasın." dedi.
Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Başbakanlığım döneminde bu döviz rezervini 135 milyar dolara kadar çıkardık. Daha sonra bir düşüş yaşandı, yoktum. Cumhurbaşkanıydım" açıklamasına ilişkin, "Sevimli hayalet Casper gibi o sıralar orada değilmiş. O günleri geçtim belli ki sen şimdi de buralarda değilsin. Sayın Erdoğan'ı içine girdiği bu garip psikolojiden acilen çıkıp, belli ki başbakanlığı döneminden beri başında bulunmadığı görevinin yeniden başına dönmeye ve milletimizi daha fazla mağdur etmemeye davet ediyorum." dedi.
Akşener'in satırbaşları şöyle oldu:
Bizim siyaset anlayışımıza göre muhalefet iktidarın gözü kulağıdır. İktidarlar milletin yaşadığını görmek, bilmek zorundadırlar ama zaman zaman bunu ıskalayabilirler. O noktada devreye muhalefet girer. İktidara eksikliklerini gösterir, çözüm önerilerini söyler. Bu anlayış doğrultusunda kurulduğumuz günden bu yana birçok konuda çok sayıda öneri sunduk. Bazılarını duymazdan geldiler, bazılarını kısmen de olsa yaptılar. Bunun son örneğini asgari ücret çalışmalarında yaşadık.
Asgari ücret 4 bin 253 lira
Asgari ücreti 4 bin lira yapın, devlet eliyle vergi muafiyeti sağlayın dedik. Asgari ücret 4250 lira oldu, vergiyi devlet üstlendi. İYİ Parti'nin siyaset anlayışı sayesinde kazanan milletimiz oldu. Demek ki muhalefete kulak verildiğinde kıyamet kopmuyormuş, iyi şeyler oluyormuş. Milletimizin bu kazancı ne kadar süreceği konusundan endişe duyuyoruz. Şimdi bu arkadaşlar farkında değiller ama kendi elleriyle yol açtıkları yüksek enflasyon yüzünden açıklanan asgari ücret 4 ayda eriyecek. O yüzden biz 3 ayda bir asgari ücrete güncelleme yapılmasını ve çalışanımızın emeğinin enflasyona karşı korunmasını öneriyoruz. Gerçekten bu millete nefes aldırmak istiyorsanız enflasyonu düşürmekle başlayın.
'Yazık, kıyamam...'
Biz bu kutlu çatı altında milletimizin dertlerini konuşurken, memleketin dört bir yanında milletimizin dertlerini dinlerken maalesef sayın Erdoğan Afrikalı gençlerin derdine düşmüş. Birkaç gün önce Afrikalı gençlerle buluştu. Mozambikli bir genç kızın sözleri Erdoğan'ı etkiledi. O genç kız, 'Daha adil bir dünya istiyorum' demiş. Sayın Erdoğan da bu hiç reklam kokmayan hareketten çok etkilenmiş. Yazık, kıyamam. Ekonomi yangın yeri, sayın Erdoğan Mozambikli gençlerin derdine düşmüş. Şu yönetim anlayışına bakar mısınız? Memleketin meselelerine karşı takınılan şu umursamaz tavra bakar mısınız?
Erdoğan'ın 'ben yoktum' açıklaması
Kendisi 2 gün önce çıktı konuştu. 'Başbakanlığım döneminde döviz rezervini 135 milyar dolara çıkarttık ama daha sonra bir düşüş yaşandı ben o sırada yoktum Cumhurbaşkanıydım' dedi. Sevimli hayalet Casper gibi o sıralar orada değilmiş. O günleri geçtim belli ki sen şimdi de buralarda değilsin.
Sayın Erdoğan'ı içine girdiği bu garip psikolojiden acilen çıkıp, belli ki başbakanlığı döneminden beri başında bulunmadığı görevinin yeniden başına dönmeye ve milletimizi daha fazla mağdur etmemeye davet ediyorum.
Mevzuattaki TL'ye kur farkı garantisi
Maalesef ülkemiz ekonomi cahili bir adamın saçma sapan deneyleriyle sınanıyor. Biz her seferinde kendisine bu deneyin başarısız olduğunu söylüyoruz. Ekonomistler, sivil toplum kuruluşları, iş dünyası, ihracat birlikleri söylüyor anlamıyor. AK Partililer bile söylüyor onu da anlamıyor. Kızıyoruz, güzellikle söylüyoruz, tane tane anlatıyoruz, doğrusunu gösteriyoruz anlamıyor. Bir inat uğruna memlekette ne ocaklar sönüyor.
'Krizin sebebi bizzat sensin sen'
Önce bu bizim ekonomik modelimiz dediler, sonra suçu dış güçlere attılar. Sonra dönüp tekrar iç güçlere havale ettiler. Uyguladığın sözüm ona modelle her şey kötüye gidiyorsa bunun tartışılacak bir yanı yoktur. Merkez Bankası faizi indirdi, faizler düştü mü hayır. Sen faizi indirdim diye caka satarken, yönettiği devlet -pardon o yönetmiyormuş- yüzde 24 faiz ödüyor. Tahlil faizi yüzde 24'e dayandı, hiperenflasyona doğru gidiyoruz. Ekonomide iyi giden hiçbir şey kalmadı.
Bu krizin sebebi bizzat sensin sen. Dış güçler de hırlı değil elbette ama önce bak sen kendine. Bir kere olsun yaptığın hatanın sorumluluğunu al. O kadar tecrübeli insan varken damadını Hazine ve Maliye Bakanlığı'na dış güçler mi getirdi? Merkez Bankası'nın 128 milyarını dış güçler mi sana sattırdı? Türk çiftçisini dış güçler mi borca soktu? Devleti dolandıran düzenbaza yılın ihracatçı ödülünü dış güçler mi verdi? Beşli çetenin vergi borçlarını dış güçler mi sildirdi? Milletimize bu zorlukları reva gören sensin Erdoğan. Bak işte bütün bunlar sebep, olanlar da sonuçtur. Bu fakirliğin, zamların, çilenin sorumlusu sensin. 'Ben o sırada yoktum' deyip geçemezsin. Sorumluluğun gereğini yapacaksın ya da sandığı getirip hesabını milletimize vereceksin.
'2023 hedefleri gitti, yerine 1973 çözümleri geldi'
Büyük ekonomistimiz son olarak akıl dolu bir hamle ile dolara çevrilebilir mevduat kavramını 50 yıl sonra tekrar hayatımıza soktu. Büyük Türkiye, büyük güç, hedef 1973. 2023 hedefleri gitti, yerine 1973 çözümleri geldi.
Nas var dedi dedi pazartesi çıktı hayatımıza yepyeni bir faiz tipini sokuverdi. Şimdi kur farkını ödeyeceğim diyerek hem faiz hem de döviz lobisini milletin hazinesinden besleyeceksin. Türkiye ekonomisi deneme tahtası mı? Türk milleti kobay mı? Böyle iş bilmezlik olur mu? Yazıklar olsun sana.
Mart ayından beri yaptığın saçmalıklar zincirini yapmasaydın şimdi nasıl bir Türkiye olurdu biliyor musun? Dolar kuru 7 lira 50 kuruş, enflasyon yüzde 16-17, politika faizi yüzde 15 olurdu. Ülkenin dış borçları katlanmamış olurdu.
Artık Merkez Bankası bankalara yüzde 14'le borç veriyor. Bankalarda aynı parayı hazineye yüzde 24'le satıyor. Gerçekten zeka dolu adımlar, yürekten kutluyorum. İktidardakilere bir çağrı yapmak istiyorum. İki gündür saray medyasında davul zurna eşliğinde kutlamayı biliyorsunuz. Madem kur düştü, madem artık uçuyoruz o zaman hemen doğalgaz ve elektrik fiyatlarını düşürün.
'Tek kurtuluş sandıkla gelen kurtuluşumuz'
İki haftada 6 il gezdik. Bizim gittiğimiz meydanlar çaresizlerin sesi oldu. Sayın Erdoğan demeçleriyle milletimizi batırmaya devam ettiği günlerde biz onun açtığı yaraları sarmak için milletimizle buluştuk. Duyduğum dertler karşısında kalbim ağrıyor. İktidar, 6 yaşındaki çocuğun sırtına bile borç yüklüyor.
(Erdoğan'a) Senin için her şey yolunda olabilir ama esnaflar, çiftçiler çok yorgun. Öğrenciler, gençler, emekliler, kadınlar çok yorgun. Senin yüzünden artık çocuklar bile yorgun. İnsanlarımızın artık sabretmeye mecali bile kalmadı. Düşün artık milletin yakasından. Yazıktır, günahtır.
Utanmadan, 'Ekonomik Kurtuluş Savaşı mücadelemizi başarılı bir şekilde sürdürüyoruz' diyorsun. Ortadaki tek savaş milletçe senin bu cahil inadına karşı verdiğimiz savaş. Tek kurtuluş sandıkla gelen kurtuluşumuz.
'İYİ yaşam geliri' projesi
Mesela biz geldiğimizde, Türkiye’nin kur ve faiz problemini, en geç bir sene içinde çözeriz. Orada herhangi bir zorluk görmüyorum. Beni asıl endişelendiren problem, ülkemizde her geçen gün kronikleşen, derin yoksulluk ve fırsat eşitsizliği. Bu sorunu, toplumumuzda kalıcı hasar bırakmadan, acilen çözmemiz lazım. İYİ Parti olarak, bu konu, özel olarak odaklandığımız bir başlık. İşte bu nedenle; Kalkınma Politikaları Başkanlığımız, yaz aylarından beri, Türkiye’deki derin yoksulluk sorununu çalışıyor. Bu çalışmanın çıktılarından ilki, Rüzgargülü Projemizdi. Bugün ise sizlere, bu kapsamdaki ikinci projemizi, İYİ Yaşam Geliri Modeli’mizi sunacağız.
Dünya Eşitsizlik Veri Tabanı verilerine göre; Türkiye’deki en zengin yüzde 10’luk kesimin, toplam gelirden aldığı pay, yüzde 54. Bu oran, Avrupa ve dünya ortalamasının çok üzerinde. Ayrıca, toplumumuzun yarısı da, toplam gelirin, ancak yüzde 12’sini elde ediyor. Bu oran da, Avrupa ortalamasının çok altında. Yani bizi kıskanan Avrupa; gelirini, refahını, ekmeğini, bizden daha eşit bölüşüyor. Yine aynı veri tabanına göre; Türkiye, 2007’den bu yana, dünyada, gelir dağılımı eşitsizliğinin en fazla arttığı, beşinci ülke.
TÜİK verilerine göre; Yoksul insanlarımızın sayısı, 2006 yılında, 20 milyon 500 binken, 2019 yılına geldiğimizde, yani pandemi öncesinde, 23 milyona yükselmiş. Bu 2 buçuk milyon kişilik artışın da yarısı, son 3 yılda gerçekleşmiş. TÜRK-İŞ’in açıkladığı sınırlara göre ise; Ülkemizde neredeyse 11 milyon insanımız aç, 54 milyondan fazla insanımız ise, yoksul. Yokluk, yoksulluk ve açlık elbette yüreğimizi yakıyor. Ama çocukların, gençlerin ve kadınların açlığına, onların çektiği yoksulluğa, gerçekten kahroluyorum. Evde önce çocuklarını doyurup, sofradan aç kalkan kadınları görünce, kahroluyorum. İl gezilerinde, en fazla 10 yaşında gösteren çocuklara yaşını sorduğumda; “16 yaşındayım.” cevabını duyunca, kahroluyorum.
TÜİK’in, Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçları, diyor ki; Bugün, Türkiye’deki çocuklarımızın yüzde 46 buçuğu, gençlerimizin, yüzde 34’ü, kadınların da, yüzde 30’u, en yoksul, yüzde 20’lik gelir grubundaki hanelerde yaşıyor. İşte biz, yoksullukla mücadele çalışmalarımız kapsamında, tam olarak da bu nedenle, ilk olarak, Rüzgargülü Projemizi açıkladık. Ve İYİ Parti iktidarında, bütün çocuklarımızın karnını doyurmanın, onların sağlıklı beslenmesini sağlamanın, sözünü verdik.
Buradan iktidara sesleniyorum: O devamlı, “çıkar telefonunu göster.” diye, taciz ettiğiniz gençler var ya… İşte 1997 ve sonrası doğumlu o gençlerimizin, tam 6,2 milyonu yoksul. Yani bu gençler, onlara, ukala ukala telefonunu soran şımarıklardan daha yoksul. Ülkemizin genel yoksulluk oranı, yüzde 15 iken; bu gençlerimizde yoksulluk, yüzde 40’a kadar çıkıyor.
Biliyor musunuz; bugün Türkiye’de, 15-24 yaş grubundaki, 11.7 milyon gençten; 2 milyondan fazlasının evinde, bilgisayar yok. 850 bin gencin evinde, internet bağlantısı yok. 1.3 milyon genç, eskimiş giysilerinin yerine, yenisini alamıyor. 1 milyondan fazlası, ikinci bir ayakkabı alamıyor. 1.8 milyon gencimiz, spor, sinema, konser gibi sosyal aktivitelere katılamıyor. 1 buçuk milyonu ise, küçük miktar bir parayı bile, sırf kendini iyi hissetmek için harcayamıyor.
İnsanın canını acıtan, Sayın Erdoğan ve etrafının değil ama, hepimizin vicdanını yaralayan bu tabloya, seyirci kalamayız. Kalmayacağız! İşte o nedenle, İYİ Parti olarak; ülkemizde giderek artan yoksulluğa, sosyal adaletsizliğe ve gelir eşitsizliğine bir çözüm olarak; “İYİ Yaşam Geliri Modeli” projemizi hazırladık.
Bu projeyle; 18-26 yaş arasındaki tüm gençlerimize, medyan gelirin, yarısının altında kalan, 4 milyon hanedeki kadınlara, 2021 fiyatlarıyla, aylık 1000 lira, İYİ Yaşam Gelir Desteği sunacağız. Bu projemizle; Yoksulluğu ve gelir adaletsizliğini azaltıp, kişi başına düşen geliri de, artıracağız. Yaptığımız çalışmalara göre, İYİ Yaşam Gelir Desteğini, vatandaşlarımıza sunduğumuzda; Ülkemizdeki yoksulluk oranını, yüzde 48 azaltacağız. Yoksulluk açığını, yüzde 23 azaltacağız. Kişi başına düşen geliri ise, ortalama yüzde 6 oranında artıracağız. Tabii şimdi malum iktidar çevreleri, hemen soracaklar. “Kaynak nerede?” diyecekler. Hiç merak etmesinler. Nasıl, bugüne kadar her açıkladığımız projede, kaynağımızı da açıkladıysak, İYİ Yaşam Gelir Modeli’nin de kaynağı hazır. İYİ Yaşam Geliri Modeli’nin yıllık maliyeti, 2021 fiyatlarıyla, 200 milyar lira. Projenin finansmanının önemli bir kısmını, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nden sonra, ciddi bir şekilde artan, vergi harcamalarındaki israfın, önüne geçerek sağlayacağız. Geri kalan kısmını da, karbon vergileriyle karşılayacağız.
Bakın; 2022 yılında, vergi harcamaları, tam 335 milyar liraya ulaştı. Üstelik vergi harcamalarının, toplam gelirler içindeki oranının artması da, pandemiden önce başladı. Tamamen keyfi olarak uygulanan, muafiyet ve istisnaları, uzun dönem ortalaması olan, yüzde 6 buçuk seviyesine çekersek, 2022 yılı için, 247 milyar liralık, ek bir kaynak sağlamamız mümkün. Dolayısıyla; etki analizi yapıldıktan sonra, kamunun yararına olmayan, vergi istisna ve muafiyetlerinden vazgeçildiğinde, İYİ Yaşam Gelir Modeli için gerekli olan kaynağın, çok önemli bir bölümünü sağlamış oluyoruz. Ayrıca; vergi harcamalarının kısılmasından elde edilecek kaynağın yanı sıra, projenin finansmanında, karbon vergilerini de kullanacağız.
Tüm dünya, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilir büyümenin gerekliliği olarak, karbona dayalı üretimden vazgeçiyor. Bunun için de, çeşitli caydırıcı önlemler alıyor. Bu caydırıcı önlemlerin en başında da, karbon vergisi ile, mevcut karbon teşviklerinin azaltılması geliyor. Biliyorsunuz, Türkiye de, geçtiğimiz aylarda, Paris İklim Anlaşması’nı imzalayarak, karbon emisyonlarını, azaltacağını taahhüt etti.
Biz de, karbon vergisini, fosil yakıtlar üzerindeki ek vergiyi, ve kömür sektörüne, devlet tarafından yapılan teşvikleri, İYİ Yaşam Geliri Modeli’nin finansmanında kullanacağız. İYİ Yaşam Gelir Modeli, milletimize ve memleketimize hayırlı olsun. Bu vesileyle, Proje’de emeği geçen tüm arkadaşlarıma, can-ı gönülden teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar.
Projelerimizi sunmaya, önümüzdeki haftalarda da devam edeceğiz. ve sandık gelince, milletimizden yetkiyi alıp iktidar olduğumuzda; Yoksulun, çocuğun, gencin ve kadının yanında olan, bir ekonomi ve kalkınma programı nasıl yürütülürmüş cümle aleme göstereceğiz. Kimse merak etmesin. Bizi dinleyen değerli vatandaşlarım; Bu vesileyle sizlere, partimizin, önümüzdeki Cuma günü, İstanbul’da düzenleyeceği, İYİ Kalkınma Kongresi’yle ilgili de, bilgi vermek istiyorum. Farklı tarihlerde gerçekleştireceğimiz, toplamda 4 günlük bir kalkınma kongresi düzenleyerek, İYİ Parti’nin, Ekonomi ve Kalkınma alanlarındaki; vizyonunu, programını, projelerini ve çözüm önerilerini sizlerle paylaşacağız. Kongremizin ilk oturumunun teması “Eşitlenen Türkiye.” Bu oturumda; Yoksulluk, kapsayıcılık ve istihdam alanlarındaki çözümlerimizi paylaşacağız. Değerli panelistlerden ve katılımcılardan geri bildirimler alacağız. 4 oturumun sonucunda da; İYİ Parti iktidarında uygulayacağımız, ekonomi ve kalkınma alanındaki programımızı, 100 günlük, 300 günlük ve 500 günlük takvimimizi tamamlayıp, sizlerin dikkatine sunacağız.
Hep söylediğimiz gibi; İYİ Parti’nin çözümleri hazır. İYİ Parti, iktidara hazır. İYİ Parti, milletimizi yeniden refaha kavuşturmaya hazır. Doğru adımları atınca; Türkiye’nin nasıl hızla toparlanacağını hep birlikte göreceğiz. Hukuk ve adaleti sağladığımızda, ekonomiye olan güven de artacak. Ekonomiye güven olduğunda; dövizdeki ateşin nasıl dineceğini, Türk Lirası’na olan güvenin, nasıl geri geldiğini hep birlikte göreceğiz. Ülkemizin üzerindeki kara bulutların, bir anda dağıldığını, güneşin açtığını ve yüzümüze vurduğunu, hep birlikte hissedeceğiz. Kimsenin endişesi olmasın. Biz hazırız. Liyakatli kadrolarımızla hazırız.
İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile hazırız. Artagan ve Rüzgârgülü Projelerimiz ile hazırız. Atatürk Orman Çiftliği, Tarım Bilimleri Akademisi ile hazırız. İYİ Yaşam Geliri Modeli ile hazırız. Büyüme rekorları kıra kıra, daha önce hiçbir iktidarın erişemediği bir hızla, Türkiye’yi kalkındırmaya hazırız. Kimse merak etmesin. Biz çözeriz. Enflasyon sorununu da, Zam yağmurunu da, Biz çözeriz. İşsizliği de, Liyakatsizliği de, Biz çözeriz.
EYT’linin derdini de, Emeklinin eriyen maaşını da, Biz çözeriz. Tencere kaynatamayan annenin, çaresizliğini de, Markete gidemeyen babanın, umutsuzluğunu da, Biz çözeriz. Öğretmenlerin atanamamasını da, Öğrencilerin fırsat eşitsizliğini de, Biz çözeriz. Türkiye, gerilmiş bir yay gibi, fırlamaya hazır.