8 Mart'ta kadınlar meydanlara indi

8 Mart'ta kadınlar meydanlara indi
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yüzlerce kadın alanlara inerek, kadın cinayetlerini, kadın ve çocuklara yönelik taciz ve cinsel saldırıları protesto ettiler.

Ferit Demir

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle yüzlerce kadın alanlara inerek kadın cinayetlerinin durdurulması, kadın ve çocuklara yönelik taciz ve cinsel saldırıların engellenmesi için hükümetin acilen adım atmasını ve yasal düzenlemelerin çıkarılmasını haykırdılar. Kadınlar Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yürüklükten kaldırılan İstanbul Sözleşmesi'nin uygulamaya konulmasını talep etti.

whatsapp-image-2022-03-08-at-16-15-13.jpeg

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki birçok ilde 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü nedeniyle miting ve etkinlikler düzenlendi. Başta Diyarbakır ve Tunceli olmak üzere düzenlenen miting ve yürüyüşler ile kadınlar İstanbul Sözleşmesi'nin hayat kurtardığını bu nedenle tekrar yürürlüğe konmasını istediler.

Tunceli’deki 8 Mart etkinlikleri kapsamında sanat sokağında toplanan kadınlar daha sonra pankart ve dövizler ile slogan atarak Seyit Rıza Meydanı'na kadar yürüyerek burada miting düzenlediler. Diyarbakır’da ise İstasyon Meydanı'nda toplanan yüzlerce kadın slogan atarak 8 Mart’ın önemini anlattı.

Tunceli’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinlikleri yüzlerce kadının sanat sokağında toplanarak halaylar çekmesiyle başladı. Kadınlar sanat sokağında bir süre halay çektikten sora en önde büyük pankart ile slogan atarak müzik eşliğinde Seyit Rıza Meydanı'na kadar yürüdü.

whatsapp-image-2022-03-08-at-16-15-14.jpeg

Kadınlar binlerce yıldır erkek egemen düzenin şiddetine maruz kalıyor

Tunceli Kadın Platformu'nun düzenlediği mitinge katılan yüzlerce kadına hitaben konuşan Tunceli Kadın Platformu Sözcüsü Fatoş Taşkale, binlerce yıldır kadınların erkek egemenliğine karşı mücadele ettiğini belirterek; “Biz kadınlar binlerce yıldır hep sömürülüyoruz. Binlerce yıldır erkek egemenliği sömürüsüne karşı mücadele ediyoruz. Mücadelemiz erkek egemen düzenin baskı, şiddet ve yıldırma politikalarıyla engellenmeye çalışılmaktadır. Bu politikalar ile tutsak ediliyor, katlediliyor, özgürlüğümüz ve yaşam hakkımız elimizden alınıyor. Cezaevlerinde kadınlar üzerinde hukuksuz baskılar ve şiddetler artarak devam ediyor. Birçok hasta kadın tutuklu ya da mahkum diye tedavi edilmemektedir. Bu durumun derhal düzeltilmesi gerekmekte ve hasta kadın mahkumların tedavisi için bütün engellemeler derhal ortadan kaldırılmalı ve tedavilerine acilen başlanmalıdır."

whatsapp-image-2022-03-08-at-16-15-13-1.jpeg

Tunceli Kadın Platformu temsilcisi Fatoş Taşkale konuşmasında kadına karşı uygulanan şiddet ve cinayetlerde cezasızlık politikası uygulanarak saldırı ve cinayetlerin önünün açıldığını belirtti. Taşkale, “Buradan bir kez daha haykırıyoruz kadın cinayetleri politiktir. Aynı şekilde LBGT’liilere karşı saldırılar giderek artmakta, nefret söylemleri normalleştirilmeye çalışılmaktadır. Mücadelesini verdiğimiz haklarımıza, özgür ve eşit bir dünya kurma kavgamıza erkek egemen devlet saldırmaktadır.”

İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe konmalıdır

Fatoş Taşkale konuşmasında İstanbul Sözleşmesi'nin önemine de değinerek konuşmasını şöyle tamamladı:

İstanbul Sözleşmesinden çekilerek, 6284’e saldırarak, nafaka yasasını düzenlemeye giderek, tutuklayarak, televizyon programlarında kadınları hedef göstererek saldırıyorlar ve hedef gösterilen kadınlar katlediliyor. Bu durumlara derhal son verilmeli ve kadınların korunması için İstanbul Sözleşmesi acilen yürürlüğe konmalıdır.

Kadın mücadelesi güçlenerek devam ediyor

Tunceli Belediye Başkan Yardımcısı Canan Ay, konuşmasında kadın mücadelesinin dünyanın her yerinde ve tabii ki Türkiye’de büyük bir ivme kazanarak ve güçlenerek devam ettiğini belirtti. Ay, "Kadınlar, kolektif kadın mücadelesiyle, bütünlüklü bir politik-ekonomik sistem olan erkek egemen düzene karşı direnmeye devam ediyor. Evlerimizde, fabrikalarda, tarlalarda, okullarda, bütün yaşam alanlarında kadınlar direniyor. Savaş ve sömürü düzeni, kazanılan temel insan haklarını yok etmeye çalışırken kadınları güvencesizliğe, geleceksizliğe itmekte, kadınları militarizmin savaş pratikleri ile baş başa bırakmaktadır."