Merkez Bankası yüksek miktarda para basıyor: "Enflasyon ve işsizlik artacak"

Merkez Bankası yüksek miktarda para basıyor: "Enflasyon ve işsizlik artacak"
Merkez Bankasının yüksek miktarda para bastığı dikkat çeken veriler arasında yer alıyor. Peki bunun enflasyon, işsizlik ve büyüme hedeflerine etkisi nasıl olacak? Prof. Dr. Veysel Ulusoy Halk TV'ye değerlendirdi.

halktv.com.tr Ekonomi Servisi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) verilerinde, tedavüldeki para miktarındaki büyük artış son günlerde dikkat çeken bir veri olarak karşımıza çıkıyor.

Geçtiğimiz ay dolaşımdaki para miktarı 177 milyar lira civarındayken, bu ay 217 milyar liraya yükselmiş durumda. Tedavüldeki para, geçtiğimiz yılın nisan ayında 133 milyar lira iken; 2016 yılının nisanında 105 milyar lira olarak görülüyor.

tcmb-verilerine-gore-tedavuldeki-para-miktari.jpegTCMB verilerine göre tedavüldeki para miktarı

Dolar kurundaki dalgalanma ile tedavüldeki para miktarı arasında da bir paralellik göze çarpıyor. Dolaşımda 105 milyar lira varken 2,85 olan dolar kuru; 133 milyar olduğunda 5,70 civarına yükseliyor. Bugün ise yani dolaşımda 217 milyar lira varken, dolar kuru 7,10 liraya çıkıyor.

Peki TCMB'nin bu kadar çok para basması nelere yol açabilir? Hükûmetin çizdiği tablo ile ekonomistlerin elindeki veriler arasında ne gibi farklılıklar var? Prof. Dr. Veysel Ulusoy, tabloyu Halk TV'ye değerlendirdi.

"Para hacminin son bir yılda yüzde 50 civarında arttığını görüyoruz"

Ulusoy'un açıklamaları şöyle:

Son günlerde ekonomik gündemde dikkat çeken iki konu var. Bunlardan birincisi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının para hacmini artırıp artırmadığı yani halk diliyle para basıp basmadığı, ikincisi ise Yeni Ekonomik Program (YEP) kapsamında belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılamayacağı konusu.

Merkez Bankaları temel olarak para basarlar. Bu GSYH yani üretim gücünün artışıyla da paralel seyredebilir. Bir ülkede üretim gücü ne kadar büyürse Merkez Bankalarının para hacmini o kadar artırması doğaldır. Doğal olmayan ise olağanüstü durumlarda Merkez Bankasının belki de kolay bir gelir yöntemiyle para basma işine girmesi. Bunu en son dönemde ciddi görmeye başladık. Özellikle son bir yılda Merkez Bankasının dar anlamıyla M1 dediğimiz para hacmini yüzde 50'lere varan bir oranda artırdığını, diğer mevduat gibi para yaratma gücünü ortaya koyduğumuzda geniş tabanlı para hacminde de yüzde 30'lara varan bir artış olduğunu görüyoruz.

Basılan para en çok zararı gören partilere gidiyor mu?

Bu şu demektir; kaynakların, bütçenin yetmediği, harcamaları karşılamadığı yapıda biraz da kolaycılık anlamına geliyor. Son dönemde yaşadığımız ikiz krizin; 2018 yılında yaşadığımız krizin üstüne gelen coronavirüs kriziyle beraber Merkez Bankasına önemli görevler düşmektedir.

Burada önemli olan konu, bu basılan paranın dağılımı ya da kimlere gittiğinin hesabının ortaya çıkması önemli. Acaba ek basılan kaynakların beklenildiği gibi en çok zararı gören partilere gidiyor mu? Örneğin tüketicilere mi firmalara mı vb.

Burada biraz muğlak bir fotoğraf var karşımızda. Yaratılan ek milyarlarca liralık kaynakların, kredi vasıtasıyla borca gidip gitmediğini ya da tüketim vasıtasıyla rafların boşaltılıp üretim zincirlerini desteklediğini mi bilemiyoruz.

Büyüme, enflasyon ve işsizlik hedefleri gerçekçi mi?

Ankara'daki karar vericiler, 2020 yılı itibarıyla Türkiye ekonomisinin yüzde 5 büyüyeceğini, enflasyonun yüzde 7'ye düşeceğini ve işsizliğin tek hanelere düşeceğini beklediklerini belirtti. Bu hedefin artık gerçekleşmeyeceği açık. Zira en son IMF de Türkiye ekonomisinin yüzde 5 küçüleceğini, işsizliğin yüzde 16'lara çıkacağını belirten raporlarını sundu. Bizim elde ettiğimiz ekonometrik modellerde daha kötümser bir tablo görmekteyiz. Zira işsizliğin yüzde 25'lere vardığı, ekonomik küçülmenin ekonomik ayarlama maliyetiyle beraber yüzde 10'lara varacağını ve işsizlikle beraber enflasyonunda kısa dönemde olmasa bile yıl sonuna doğru yükseleceğini tahmin etmekteyiz.

Bu arz ve talep şoklarının acısını kısa dönemde hissedecek tüketici ve firma grupları olsa da bu acının daha çok uzun yıllara yayılan bir yapıda karşımıza çıkacağını söylemek de zor değil.

İlgili Haberler