Faiz artışı mı geliyor? Piyasalarda İmamoğlu depremi

Faiz artışı mı geliyor? Piyasalarda İmamoğlu depremi
Merkez Bankası," enflasyonla mücadele" ve "Türk lirasının değerini koruma" kapsamında 22 ay boyunca faiz indirimine gitmemişken Ocak ayı itibariyle faiz indirimine başladı. Ancak İmamoğlu başta olmak üzere kamuoyunun yakından tanıdığı 100’den fazla kişiye yönelik gözaltılar ekonomiyi sert şekilde etkiledi.

İstanbul'da sabah saatlerinde başlayan operasyonlar, geniş çaplı gözaltılar, ulaşım kısıtlamaları ve valiliğin 4 günlük yasak kararı piyasalarda büyük dalgalanmalara yol açtı.

Aylardır 36 TL seviyesinde tutulan dolar/TL kuru hızla yükselerek önce 39, ardından 41 TL'yi gördü. Euro/TL kuru 45 TL'ye çıkarken, gram altın 4000 TL’yi aştı. Borsa İstanbul'da yabancı yatırımcıların sert satışları nedeniyle devre kesici devreye girdi ve işlemler aralıklı olarak durduruldu. TL’nin hızla değer kaybetmesi, Türkiye’nin ekonomik görünümünü olumsuz etkiledi.

ŞİMŞEK: PİYASALARIN SAĞLIKLI İŞLEYİŞİ İÇİN GEREKEN HER ŞEY YAPILIYOR

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Bankalar Birliği, Merkez Bankası ve Borsa İstanbul yetkilileriyle piyasalardaki gelişmeleri yakından takip ediyor. Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Piyasaların sağlıklı işleyişi için gereken her şey yapılıyor" ifadelerini kullanarak programın kararlılıkla sürdüğünü belirtti.

Ancak piyasalardaki sert dalgalanmalar, uygulanan ekonomik programın siyasi gelişmeler nedeniyle ciddi yara aldığını gösteriyor. Özellikle 18 Mart'ta yaşanan diploma iptali ve 19 Mart sabahında başlatılan operasyonlar, piyasaların istikrarını bozdu.

REZERVLERDE 10 MİLYAR DOLARLIK ERİDİ

Döviz ve altın piyasalarındaki ani yükselişi durdurmak için Merkez Bankası’nın 10 milyar dolarlık rezerv satışı yaptığı belirtiliyor. Müdahalelerle dolar/TL kuru 38 TL'ye, euro/TL kuru ise 45 TL'nin altına çekilmeye çalışılıyor. Ancak piyasalardaki sert hareketler, istikrarın sağlanmasının zorlaştığını gösteriyor.

Faiz indirimlerinin devam edip edemeyeceği belirsizliğini korurken, mevcut ekonomik tablo, Türkiye'nin 2018’deki ABD yaptırımları ve 2021’deki faiz politikaları sonrası yaşadığı kriz sürecine benzer bir senaryoya sürüklendiğine işaret ediyor.

ALTIN FİYATLARI KONTROL EDİLEBİLECEK Mİ?

Bir süredir zaten tırmanışa geçen altın fiyatları ve altına yönelik talepteki artış, kesme altın satışlarının yasaklanması ve bankalarda yapılan kaydi altın alım-satımlarına binde 2 kambiyo vergisiyle dizginlenmeye çalışılırken gelinen noktada altın fiyatlarını kontrol etmek iyice zorlaşacak. Ekstra müdahaleler ve Merkez Bankası’nın bin bir emekle biriktirdiği altın rezervlerinden piyasalara müdahale satışları yapılması kaçınılmaz.

6 Mart’taki faiz indiriminin ardından 17 Nisan’daki toplantıda da Merkez Bankası’nın faiz indirimlerini sürdüreceği beklentileri son gelişmelerle tersine döndü. Kurlardaki olağanüstü yükselişin dezenflasyon programını sekteye uğratması ve TL’deki değer kaybını hızlandırmasına paralel olarak politika faizinde indirim sürecine ara verilmesi ihtimali arttı. Kur artışları ve TL’deki değer kaybı müdahalelere rağmen kontrol edilemez bir noktaya gelirse Para Politikası Kurulu (PPK) yeniden faiz artışına yönelecektir. Bu da enflasyon, faiz, kur politikalarının tersine dönmesi, istikrarsızlık ve öngörülemezliğin artması, dış kaynak girişlerinin tümden kesilmesi yanında yabancı kaçışının hızlanması ve dış piyasaların programa güveni yeniden sorgulamaya başlaması anlamına geliyor. Kredi derecelendirme kuruluşlarının reyting değerlendirmelerinde kredi notunun yeniden düşürülmesine kadar varabilecek sonuçlar yaşanması söz konusu.

Siyasi dizayn amaçlı tüm bu girişimlerin ve sergilenen hamlelerin ekonomi üzerindeki etkilerinin daha büyük dalgalanmalarla süreceğini ve tüm bunların sonucunda iki yıldır katlanılan ağır bedellerin bir günde sıfırlanması yanında enflasyonun yeniden yükselişe geçeceğini, ekonomi yönetiminin açmazlarının büyüyeceğini bugünden görmek olanaklı.

Kaynak:ANKA Haber Ajansı