Türkiye’nin yeni imajı: Kolunu büker yolunuza devam edersiniz
Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı üç koldan kuşatması ardından İsveç ve Finlandiya da güvenlik gerekçeleriyle tarafsızlık statülerinden uzaklaşarak NATO’ya üye olma adımı attılar. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan sözkonusu üyeliklere ilişkin “Olumlu bakmıyoruz” ve “Evet demeyiz” dese de taraflar bugün resmi üyelik başvuru belgelerini elçileri aracılığıyla NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e sundu.
Belgelerin Stoltenberg’e sunulmasından sadece birkaç saat sonra partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan, daha önce söylediklerini yineleyerek tavrını sürdürdü ve iknaya gelecek diplomatlar için de “zahmet etmesinler” dedi. Ancak burada Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto’nun kafa karışıklığını da hatırlatmakta fayda var. Niinisto, “Erdoğan’ın tavrı karşısında kafam karıştı” diyerek bir ay önceki telefon görüşmelerinde “Cumhurbaşkanının NATO üyeliğine olumlu baktığını” belirtmişti.
'Sürdürülebilir bulmuyorum'
Türkiye’nin daha önce de dünya diplomasisinde tansiyonu yükselten ancak sonrasında tam tersi manevra yaptığı (Cemal Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan’a devredilmesi gibi) dış politikasını eski NATO Daimi Temsilcisi Ümit Pamir ile konuştuk. Pamir de Erdoğan’ın tavrını sürdürülebilir bulmadığını ifade ederek, “Artık Türkiye dış politikada ‘Türkiye bir şey söyler ama arkasında duramaz’ pozisyonuna düştü. Şöyle bakıyorlar, ‘Türkiye bir şey söyler ama gerektiğinde kolunu büker yolunuza devam edersiniz” dedi.
Pamir, Erdoğan’ın kartlarını en başta kullanmasını “diplomatik bir hata” olarak niteleyerek, “Erdoğan’ın Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine dair tutumu diplomatik üslup bakımından yanlıştır. Böyle bir açıklamanın böyle bir şikayetin ilk olarak müttefiklerle kapalı kapılar ardında gerçekleşmesi gerekiyordu. Ben mesela elimdeki kartları baştan bu şekilde ortaya koymazdım. Bu çok büyük bir diplomatik gaf olmuş. Bu diplomatik üslup açısından uygun olmamakla birlikte tüm kartların ilk anda karşı tarafa gösterilmesi de stratejik olarak doğru değil. Keza Türkiye’nin veto etme durumu için gücünün yetip yetmeyeceğini bir düşünmesi gerekiyor. Ama yetse bile söylem tarzı diplomatik açıdan böyle olmamalıydı” ifadelerini kullandı.
Pazarlık unsuru tartışmaları
Türkiye’nin sözkonusu çıkışı ardından birçok gazeteci ve yorumcu bunun bir pazarlık kapısı olduğu yorumunu yapmış bugün de ABD merkezli yayın kuruluşu Bloomberg, “Türkiye, Finlandiya ve İsveç üyeliği karşısında F-35 programına geri dönmek istiyor” diye yazmıştı.
Türkiye’nin sözkonusu çıkışıyla pazarlık payını açıp açmadığını sorduğumuz Pamir ise, “Pazarlık ulu orta yapılmaz. Pazarlık yapılması için o ülkelerle karşılıklı ikili görüşmelerin yapılması gerekir. Ve o görüşmelerde beklentilerinizi dile getirirsiniz. Çünkü ulu orta böyle bir tutum sergilendiği zaman haliyle kamuoyunda da ‘Böyle çıkıştınız ama arkasında durabilecek misiniz?’ sorusu oluşmaya başlar. Tabi kamuoyunda böyle bir merak oluşmuşken süreci ‘Düşündük taşındık geri adım atıyoruz’ demek sizi de ülkeyi de daha da küçük düşürür” dedi.
‘Olan Türkiye’nin itibarına olacak’
Pamir, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözkonusu tutumunu sürdürülebilir bulmadığını ifade ederek şöyle devam etti: “Tayyip Bey’in bir alışkanlığı var. Dış politika konusunda kendisi karar veriyor. Ondan sonra söylediğinin tam tersi bir manevrayla geldiği zaman da konuya ilişkin sorulara cevap vermiyor. Mesela siz demin Kaşıkçı davası örneği verdiniz. ‘Kaşıkçı için bu kadar gürültü kopardınız neden devrettiniz dosyayı?’ dediğiniz zaman da hiçbir cevap alamazsınız. Bence Erdoğan, Finlandiya ve İsveç tutumunda da vazgeçecek. Ve siz gazeteciler yeniden sorduğunuzda tekrar cevap alamayacaksınız. Olan da yine Türkiye’nin itibarına olacak. Artık Türkiye dış politikada ‘Türkiye bir şey söyler ama gerektiğinde kolunu büker yolunuza devam edersiniz’ durumuna düştü.”
‘Gücünüz varsa karşı çıkarsınız’
Pamir, diplomaside her açıklamanın arkasında ince hesapların olması gerektiğini ifade ederek, “Diplomaside şu çok önemlidir; bir şeyi arkasında durabilecek gücünüz olduğunda dile getirmeniz gerekir. Eğer böyle bir gücünüz yoksa biraz geri planda durur, hesap yaparsınız. Mesela ‘Benim Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine karşı duracak gücüm var mı? Engel olabilir miyim?’ diye hesaplamalar yapılması gerekir. Sonra da elde edilen sonuca göre çıkar açıklamanızı yaparsınız. Yani bu biraz da şey gibi bir tabloyu alacağım diye ortaya çıkıyorsunuz ama o tabloyu alacak paranız yok” dedi.
‘Rusya Erdoğan’ın tavrının sürdürülebilir olmadığının farkında’
Erdoğan’ın açıklamaları ardından Rusya’nın tepkisi de merakla beklenmiş ancak Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov dün yaptığı konuşmada, “NATO üyelerinin kendi içinde halletmesi gereken bir konu biz müdahil olmayacağız” demişti.
Rusya’nın bu gelişmelere verdiği cevabı nasıl değerlendirdiğini sorduğumuz Pamir, “Aslına bakarsanız Rusya, Türkiye’nin tavrı karşısında aşırı memnun kalarak ellerini ovuşturuyordur. Çünkü NATO’da ne kadar ses uyuşmazlığı olursa Rusya bundan memnun olur. Ben zaten her zaman şunu söylerim; NATO’yu fazlasıyla gözümüzde büyütüyoruz. NATO öyle sanıldığı kadar dayanışma içinde olan bir örgüt değildir. Her bölgede özel çıkarları vardır. Rusya da ne zaman böyle planlar gündeme gelse ve NATO içinde farklı sesler çıksa ellerini ovuşturur. Ama demin de belirttiğim gibi çaktırmaz. Rusya satrancı çok iyi bilen, diplomasisi çok güçlü bir ülkedir. Tarihten bu yana 10 adımı önceden hesap eden, iyi bir oyuncudur. Türkiye’nin çıkışına dair ‘NATO içi sorun müdahil olamayız’ demesinin sebebi de muhtemeldir ki Türkiye’nin bunun arkasında duramayacağını bildiğindendir. Düşünsenize, eliniz kolunuz bağlı, ekonomi çok kötü durumda. NATO sermayesi ve ABD yardımına ihtiyacınız var bir yandan da Rusya’dan gaz alıyorsunuz bu sebeple Rusya, Erdoğan’ın tavrının sürdürülebilir olmadığının farkında. Savaş konusuna gelirsek Rusya tarafından Batı'nın doğuya doğru genişlemesi gerekçe gösterilerek başlayan bu durum Batı tarafından baktığımızda da egemen bir devletin topraklarına girdiği için Rusya'nın Batı'ya doğru ilerlemesi olarak görülmekte. Dolayısıyla NATO'nun istekleri karşısında Türkiye'nin takındığı tavır, Ankara hakkında bu bağlamda soru işaretleri de yaratabilir” dedi.
Kremlin: Türkiye'nin NATO meselesine müdahil olmak istemiyoruz
NATO çıkmazı: Türkiye F-35'e yeniden dahil olmak istiyor
Erdoğan'dan NATO yorumu: Müslüman bir sokulduğu yerden bir daha sokulmaz