Erdoğan: Garantör oluruz

Erdoğan: Garantör oluruz
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Özbekistan'a gerçekleştirdiği ziyaret sonrasında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, gazetecilerin sorularını yanıtlayarak, "Garantör ülkelerden biri olabiliriz" dedi.

Özbekistan'a gerçekleştirdiği iki günlük resmi ziyaret ardından gazetecilere konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile verimli görüşmeler gerçekleştirdiklerini aktardı. Erdoğan, Mirziyoyev ile ayrıca Türkiye-Özbekistan Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi'nin ikinci toplantısına başkanlık ettiklerini, Türkiye-Özbekistan ilişkilerini artık "Kapsamlı Stratejik Ortaklık" seviyesine yükselttiklerini dile getirdi.

Türkiye'nin, Özbekistan'ı ilk tanıyan, burada ilk büyükelçilik ve ilk başkonsolosluk açan ülke olduğunu anımsatan Erdoğan, "Şimdi bu ilklere 'Kapsamlı Stratejik Ortaklık' ile yeni bir halka daha eklemiş olduk. İlişkilerimizin her alanda daha da geliştirilmesine yönelik atılabilecek ortak adımları ele aldık. Bu konudaki iradenin karşılıklı olduğunu memnuniyetle müşahede ettim" diye konuştu.

Ziyaret vesilesiyle çeşitli alanlarda 10 anlaşma, mutabakat zaptı ve protokol imzalandığını hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tercihli Ticaret Anlaşması, ikili ticaretimizde çarpan etkisi yapacak, yeni iş birliklerinin kurulmasına vesile olacaktır. Anlaşmanın da katkısıyla ticaretimizi şu anki 3,6 milyar dolar seviyesinden inşallah önce 5 milyar dolara, ardından da 10 milyar dolara çıkarma kararlılığını, iradesini ortaya koyduk. Askeri Çerçeve Anlaşması'yla, savunma ve güvenlik alanında iş birliğimizi geliştirmeye matuf adımların önünü açtık. Sağlık, taşımacılık, inşaat, adalet ve istihdam gibi önem verdiğimiz alanlarda imzalanan belgelerle, Özbekistan ile ilişkilerimizin ahdi zemininin güçlenmesi sağlandı. Konsey toplantısı sonunda Sayın Mirziyoyev ile imzaladığımız Ortak Bildiri ile de önümüzdeki döneme dair yol haritamızı belirledik.

Geçen sene 270 bin Özbek kardeşimizi ülkemizde misafir etmenin mutluluğunu yaşamıştık. Salgının hafiflemesiyle bu sene karşılıklı turist sayısının daha da artacağını ümit ediyoruz ve 500 bin hedefini de koyduk. Türk iş adamlarının Özbekistan'daki yatırımlarının ivme kazanmasından da büyük memnuniyet duyuyoruz. Geçen sene açılan şirket sayısı itibariyle girişimcilerimiz Özbekistan'da ilk sırada yer alıyor."

'Barış sürecine anlamlı bir ivme kazandırdık'

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski'nin Türkiye'de buluşma ihtimalinin sorulması üzerine Erdoğan, "Rus ve Ukraynalı heyetlerin İstanbul'da gerçekleştirmiş oldukları görüşmelerin barış sürecine anlamlı bir ivme kazandırdığına inandığına inanıyorum" dedi.

Rusya'nın Kiev ve Çernihiv'deki askeri operasyonlarını kayda değer biçimde azaltma kararının gerçekten önemli bir adım olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Aynı şekilde devlet başkanlarının bir anlaşma üzerinde mutabık kalındığında bir araya gelebileceklerini açıklamaları da atılan bu adımın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bunların hayata geçirilmesini ve savaşın daha fazla ölüme, yıkıma sebep olmadan sona ermesini bekliyoruz. Tabii aktif diplomasimiz ve dengeli yaklaşımımız sayesinde önemli bir toplantıya ev sahipliği yapmış olmaktan memnuniyet duyduk. Döner dönmez gerek Sayın Putin'le gerek Sayın Zelenski'le görüşmeler yapma kararlılığım var. Bu görüşmelerde her ikisine şahsım, milletim adına teşekkürlerimi ifade edip 'Artık hedefimiz bir an önce sizi bir araya getirmek.' diyeceğiz. Temenni ediyorum ki inşallah bir araya getirme noktasında kendilerinden bir tarih kaydını alırız. Bu çerçevede, Devlet Başkanları düzeyinde yapılacak toplantıya da ev sahipliği yapmaya hazırız. Ama bu arada geçici ateşkesi de sağlamış olmak büyük önem arz ediyor."

'Garantörlüğe sıcak bakıyoruz'

Erdoğan, Ukrayna'nın NATO üyeliği noktasında çok ısrarlı bir duruşu olmadığını anımsatarak, şöyle devam etti: "Aslında Ukrayna'nın Avrupa Birliği konusunda da çok ısrarlı bir davranış içinde olacağına ihtimal vermiyorum. Zira bu süreçte Avrupa Birliği üyesi ülkeler, bir kısmı dışında, bu işe ciddi manada asılmadılar. Bütün bunlara rağmen Sayın Putin'in Ukrayna'nın Avrupa Birliği'ne girmesi noktasındaki olumlu bakışını öğrendim, duydum. Tabii bu görüşmeler esnasında nihai durumu da öğreneceğiz. Kendisiyle görüşmemde de bunu kendisinden duymak, bu konuda atılacak adımları da daha isabetli değerlendirme imkanını bize vermiş olur. Biliyorsunuz işte 1963'ten bu yana Avrupa Birliği bize neler yaptı? Devamlı oyaladı, hala oyalıyor. Garantörlük konusunda da biz, Ukrayna'nın güvenliğini teminen garantör ülkelerden biri olabiliriz, buna ilke olarak sıcak bakıyoruz, ancak elbette bunun detaylarının açıklığa kavuşması gerekiyor."

'Bunları görmezlikten gelmek mümkün değil'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Artık Ukrayna öncesi ve sonrası iki ayrı dünyadan bahsedilebileceği ve yeni bir dünya düzeninin inşasının arifesinde olduğumuz yönünde görüşler var. Değerlendirmeniz nedir, bu fikre katılıyor musunuz?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Tabii Rusya-Ukrayna arasındaki savaş, dünyanın son dönemde görmediği, yaşamadığı bir süreçti. Bugün Rusya yüzölçümüyle, nüfusuyla, askeri, siyasi, ekonomik, kültürel gücüyle dünyanın ilk üç ülkesi arasında yer alan bir güç, bir kuvvet. Bu durumunu görmezlikten gelmek mümkün değil. Ukrayna da sıradan bir ülke değil. Bugün Ukrayna da 45 milyon civarında bir nüfusa sahip ve yüzölçümü itibarıyla da öyle çok küçük bir yer değil. Şu anda tabii dünya, özellikle Batı, Ukrayna'ya destek verdi, sahip çıktı. Böyle bir yapı söz konusu. Buradan hareketle değerlendirmeler yapıldı. Tabii bir de şu var; 'Bu savaş bir hafta, 10 gün içinde biter.' diyenler vardı. Görüldüğü gibi bir hafta, 10 gün içinde bu savaş bitmedi. Bitmedi ama bitip bitmemesinden öte çok can kayıpları oldu. Özellikle çocuklar ve kadınlar noktasında çok ciddi kayıplar oldu. Şimdi bunları görmezlikten gelmek mümkün değil. Tabii güçlü bir Rusya'nın bile burada ciddi kayıplarının olduğu bir tablo var. Savaşın kazananı kaybedeni noktasında bunu iyi değerlendirmek lazım. Bu bakımdan barışın en önemli çözüm ve çıkış yolu olduğunu düşünüyorum. Buradan hareketle, bir an önce inşallah bu işin noktalanmasına vesile olabilirsek ne mutlu bizlere derim. Türkiye olarak böyle bir süreçte gerek Sayın Putin'in gerek Sayın Zelenski'nin bize duyduğu güvenle bu işi bitirmiş olmak bizi mutlu kılacaktır."

'NATO'nun Türkiye'ye bakışı değişti'

NATO Olağanüstü Liderler Zirvesi'nde yaptığı bütün görüşmelerde NATO üyesi ülkelerin Türkiye'ye olumlu yaklaşımlarını gördüğünü ifade eden Erdoğan, "Türkiye'nin üzerindeki sorumluluğun ve yaptığı bu ikili diyalogların ne kadar önemli olduğunu orada birçok lider gündeme getirdi. Hele hele İstanbul'daki görüşmeden sonra çıkan netice de birçok Avrupa Birliği üyesi ülkeyi de NATO üyesi ülkeleri de Türkiye'ye yönelik farklı bir bakışa sevk etti. Tüm batıyı kastederek söylüyorum; artık bizim temennimiz şu, inşallah Türkiye'nin bütün liderlerin gözündeki yeri çok daha farklı olacaktır. Bunu aldığımız geri dönüşlerle de görüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

'Diyaloğumuzu sürdürmeyi önemsiyoruz'

Öte yandan Erdoğan, Rusya'ya yönelik yaptırımlara katılmayacaklarını ve bunun nedenlerini daha önce defalarca açıkladıklarını anımsattı.

Bir yandan Rusya'nın askeri faaliyetlerine tepki ortaya koyarken bir yandan da diyaloğu sürdürmeyi önemsediklerini belirten Erdoğan, "Bu diyalog, sadece Ukrayna bağlamında değil bizi yakından ilgilendiren Suriye, Libya, Güney Kafkasya gibi pek çok coğrafya bakımından önemlidir, gereklidir. Diğer yandan Abramoviç, Rus heyetinin bir üyesi olarak müzakerelere katılmıştır. Masaya kimin geldiğinden öte kim adına geldiğine bakılmalı. Eğer Rusya ve Sayın Putin kendi heyetinin içerisine Abromoviç'i de tercih ederek koymuşsa demek ki inanmış, güvenmiş. O toplantıda herkesle olduğu gibi onunla da selamlaştık. Bu çalışmalara katılan tüm heyet üyelerine ben başarılar diliyorum. Temenni ederim ki bu gayretin neticesini de en kısa zamanda görelim" şeklinde konuştu.

Erdoğan, "Türkiye'nin yaptırımlarla ilgili durumunda bir değişiklik yok değil mi?" sorusuna, "Şu ana kadar biz yaptırımlar noktasında herhangi bir tutum değişikliğine gitmediğimiz gibi, Rusya tarafından da bu yaptırımlar zinciri içerisinde Türkiye'ye karşı herhangi bir uygulama yapılmadı." yanıtını verdi.

İsrail ve gaz konusu

Dünyada ve Türkiye'deki önemli gündem konularından birisinin enerji olduğu belirtilerek "Son dönemde Irak ve İsrail doğalgazla ilişkin bazı projelerle gündeme geldi. Türkiye, Avrupa'nın enerji güvenliğini de başat aktör olarak görülüyor. Bu çerçevede Türkiye'nin enerji diplomasisinin önünün açık olduğunu söyleyebilir miyiz? Bir de Brüksel dönüşü açıklamanız olmuştu, 'Enerji kapıları açılacak, hatta bu nereden çıktı diyeceksiniz' diye bununla ilgili bir ipucu verebilecek misiniz?" sorularına karşılık Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biliyorsunuz, Sayın Herzog'un Türkiye'ye bir ziyareti oldu. Herzog'un bu ziyaretinde biz birçok konuyu etraflıca görüştüğümüz gibi, ağırlıklı enerji konusunu da görüştük. Enerji konusunda da geçmişte İsrail ile Türkiye arasında bazı ilişkiler, münasebetler olmuştu. İş adeta bitme noktasına gelmişti ki -o zaman Netenyahu dönemiydi- olay bir anda terse döndü. Çünkü İsrail'in enerji ihracı noktasında düşündüğü yol, maliyeti itibarıyla uygun olmayan bir yol. Yani kalkıp İsrail'den Yunanistan'a denizin altından borular döşensin, buradan oraya gitsin, oradan Avrupa'ya dağılsın; bu tabii olacak bir iş değil. Yapılan maliyet hesapları neticesinde bu işin en uygun olanının Türkiye üzerinden bu doğal gazın çıkışı olduğu görülüyor. Onlar da tabii kendi aralarında zaten bunu konuşuyorlar. Neticede kendileri de bu iş için en uygun yolun Türkiye üzerinden bunun yapılması dediler. Sayın Herzog'la yaptığımız görüşmede dedim ki fazla da uzatmadan ben Dışişleri Bakanı'mı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'mı size göndereyim. Bölgeyle ilgili değerlendirmeleri Dışişleri Bakanı'mızla yapacağınız gibi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'mla da enerji konusunu şöyle etraflıca bir görüşürseniz biz burada her şeye varız. Yeter ki sizler bu konuda samimi olarak 'Tamam, biz bu adımı atıyoruz' deyin. Sayın Herzog da buna hazır olduğunu gösteren bir cevapla 'Memnuniyetle' dedi. ‘Ben Sayın Başbakan'a da bunu söyleyeceğim. Sayın Başbakan'ın Türkiye'ye gelişiyle bu konuyu onunla da bir masaya yatırırsanız isabetli olur.' dedi. Ben de 'memnun olurum' dedim. Kendilerinde de bu konuda bu çalışma zaten başlamıştır büyük ihtimalle. Ramazan sonrası Bennett'le de bu konuyu bir görüşüp hemen adımları atarsak İsrail-Türkiye buradaki birlikteliği, bu süreci Doğu Akdeniz petrolüyle, doğal gazıyla ilgili süreci hızlandıracaktır. Bu konuda çok çok umutluyum.

Diğer taraftan malum her yıl ramazanda maalesef Mescid-i Aksa ile ilgili üzüntülerimiz var, sıkıntılarımız var. Ben Sayın Cumhurbaşkanı'na onu da söyledim. 'Her yıl bir sıkıntı yaşanıyor. Bu Ramazan Bayramı'nda Müslümanlar huzurlu bir Mescid-i Aksa ziyareti yapabilsin. Bu konuda sizler de gereken desteği verin, bu ramazanda sıkıntılar yaşamayalım. Böylece huzurlu bir Ramazan geçirmiş oluruz' dedim."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Daha önce 'Önümüze enerjide çok daha farklı alanlar açılacak ve bunu duyduğunuzda (Bu da nereden çıktı.) diyeceksiniz.' şeklinde ifadeniz olmuştu. Bununla ilgili bir ipucu var mı?" sorusuna "Yani bu işte. Bundan daha güzel olur mu?" karşılığını verdi.

'Erbakan Hocamı tanımaksa, ben en az Temel Bey kadar tanırım'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "​Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, geçenlerde katıldığı bir programda, 'Merhum Erbakan bugün yaşasaydı CHP'nin yanında yer alırdı' diye bir ifade kullandı. Bu çok tartışıldı, çok tepki çekti. Bu söze katılır mısınız ve ne dersiniz?" sorusu üzerine, şu görüşü paylaştı:

"Temel Bey'in ebedi alemden, Hocamla böyle bir irtibatı nasıl kurduğunu anlamakta doğrusu zorlanıyorum. Haddine mi senin ya? Ne zamandan çıktı bu iş. Mesele Erbakan Hocamı tanımaksa, ben en az Temel Bey kadar tanırım. Ben Erbakan Hocamın, İstanbul gibi bir şehirde gençlik kolları başkanlığından tutun il başkanlığına varıncaya kadar teşkilatlarından geliyorum. Onun teşkilatında il başkanlığını yapmışım. Daha sonra yine Hocamın döneminde merkez karar yönetim kurulu üyeliği yapmışım. Tereciye tere satmasınlar. Biliyoruz bu işleri. Böyle bir saçmalık olur mu? Herhalde o malum Kıbrıs hadisesi sebebiyle, oradan ilhamla böyle bir şeyi söyleme noktasına gidiyor ki, elmayla armudu birbirine karıştırmamak lazım. O günün şartlarıyla ondan sonraki şartlar hiç birbiriyle mukayese dahi edilmez ve böyle bir benzetme olmaz. Çok yanlış bir şey. Hocamız, birçok adımlar atmıştır."

Mevcut tabloda, Millet İttifakı ile Cumhur İttifakı arasındaki farklılıklara dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

"Cumhur İttifakı'nda bizim MHP ile ortak yanlarımıza baktığımız zaman orada da yerlilik vardır, millilik vardır, vatanseverlik vardır. Bunların hepsinden öte burada 'Bu vatan için ne yaptın?' sorusuna bakıldığında orada bizim MHP ile AK Parti'nin ciddi benzerlikleri vardır. BBP ile hakeza. Ama Millet İttifakı'nda bakıyorsun bir tarafta PKK'nın Parlamentomuza sızmış olan uçları var. Bu terör örgütünün temsilcilerinin içinde bulunduğu bir yapıyla bir araya gelmek, yani bu kalkıp da mukayese edilebilir mi? Şu anda ana muhalefet partisinin başındaki zat, bu terör örgütünün temsilcileriyle, mensuplarıyla devamlı el ele, kol kola. Yeri geldi Ankara'dan İstanbul'a yürüdüler, yeri geldi çok farklı yerlerde bir araya geldiler. Bütün bu gerçekler ortada. Öbür tarafta Türkiye'de bunca atılan adımları silme gayretinde olan, yok farz eden bir yapıyla nasıl oluyor da bir araya geliyorsun?"

"Düşünün şimdi biz 18 Mart Çanakkale Köprüsü'nü yapıyoruz, adamlar bunu bile yok farz ediyorlar" diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Teşekkür eder insan. Bu kadar önemli, muhteşem bir eser ortaya çıkıyor. Bu eserden kim istifade edecek? 85 milyon Türk evladı, ayrıca tüm insanlık buradan istifade edecek. Şimdi biz Tokat Havalimanı'nın açılışını yaptık. Niye rahatsız oluyorsun? Tokat gibi bir şehrimize uluslararası bir havalimanının açılışını yapıyoruz. Şimdi inşallah Ramazan Bayramı'nın hemen arkasından Rize-Artvin Havalimanı ki dünyada beş tane deniz üzerinde havalimanı var. İki tanesi Türkiye'de. Ordu-Giresun bir, Rize-Artvin iki. Bunların ikisi deniz üzerinde. Buralarda havalimanı mı hayal ederlerdi? Yok. Şimdi buralarda havalimanlarımız var. Şimdi bunların sayısında 59'a gidiyoruz. İnşallah bu işi 60'a çıkaracağız ki derdimiz şu; Türkiye'nin neresine giderseniz gidin, bir ilden bir ile, herhangi bir yere gittiğiniz zaman, şöyle havalimanından indin, yarım saat 45 dakikada evine gidebilirsin. Modernlik budur. Bütün bunlar, dünyanın imkanlarından halkını, vatandaşını istifade ettirmek içindir."

2022-03-20220331-2-52891884-75339757.jpg

'İnşaat sektörü durursa adeta ekonomide hayat durur'

Erdoğan, "Pandemi vardı ve şimdi de savaş var. Bu, dünyada bir ekonomik daralmaya sebep oldu. Türkiye'de bunun yansımalarını yaşıyoruz. Devlet ve hükümet olarak siz sürekli feragat ediyorsunuz ama öyle bir şey var ki, bu dönemde olağanüstü zenginleşenler, muazzam karlar elde edenler de var. Feragat etmesi gereken sadece devlet mi? Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusunu, şu şekilde yanıtladı:

"Bir gerçek var, o da şu. Sanayici bu dönem içerisinde ciddi paralar kazandı. Ama para kazanan 'ben para kazandım' demiyor. Tam aksine, daha ver diyor. Örneğin, altyapıda, üstyapıda müteahhit firmalar var. Bazı sıkıntılar yaşıyorlar. Maalesef çimento sektöründe, demir çelikte bu işi fırsata dönüştüren sanayiciler var. Bu bir gerçek. Bütün bunlara rağmen, onlar zam üstüne zam yapıyorlar. Bir taraftan da bu evlerin, bu inşaatların yapılması lazım. Şimdi arkadaşlarla değerlendirmeleri yapıyoruz. Diyoruz ki, bunların üzerinde duralım, çalışalım. Ama bir ülkede inşaat sektörü durursa adeta ekonomide hayat durur. Çünkü inşaat sektörünün durduğu yerde yaklaşık 250 civarında kalemde faaliyet gösteren firmalar durur. Bunları biz bir tarafa koyamayız ki. Onun için arkadaşlar şu anda bu işin de üzerinde çalışıyorlar."

Erdoğan, öyle veya böyle mümkün olduğunca vatandaşı korumak, onları güvence altında tutmak için gerekenleri yapacaklarını dile getirdi.

Bütün alanlarda stokçuluk yapanların üzerine gideceklerine dikkati çeken Erdoğan, "Biz şimdi ihracatta iyi bir noktadayız. İşte 250 milyar doların üzerine inşallah çıkacağız. Bütün bunlarla beraber turizmde yavaş yavaş bir toparlanma başladı. Bir tarafta da Rusya-Ukrayna Savaşı var. Biz sadece 5 milyon civarında turisti Rusya'dan alıyorduk, 2 milyon 100 bin turisti Ukrayna'dan alıyorduk. Bunlar bizim için çok çok önemliydi. Şimdi tabii bu şartlarda aynı çekimi oralardan yapamayacağız. Onun için şimdi tabii farklı ülkelerden turist çekmenin gayreti içerisindeyiz. Kültür ve Turizm Bakanı'mız bunun çalışmalarını yapıyor veya farklı ürünlerle açığı kapatmanın gayreti içerisinde olacağız" dedi.

Kamu özel iş birliği projeleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kamu-özel iş birliği ile yapılan projelere yönelik eleştirileri hatırlatılarak, "Siz bu projelere gelen eleştirilerin sebebinin sadece yapılma tarzından mı yoksa başka bir sebepten kaynaklandığını mı düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine, şunları kaydetti:

"Yetişemediği üzüme koruk deme meselesi var ya, bununki bu. Varsa alternatifin, alternatifi söyle. Bugün kamu-özel anlayışıyla dünyada bu tür yatırımların yapılması en gelişmiş ülkelerde bile var. Yani bugün Amerika bu şekilde 1,5 trilyon dolarlık altyapı, üstyapı yatırımının planlamasını yapıyor. Almanya hakeza öyle. Biz milli bütçeye yük olmadan bu işleri nasıl yaparız, onun üzerine gidiyoruz. Biz kalkıp da bu yüklenici firmaya durup dururken, havadan para verecek değiliz ki. Nedir? Sözleşmeye göre burada diyelim ki şu kadar sayıda araç veya yolcu taşındı, taşınmadı; o farkı biz devlet olarak öderiz. Kaldı ki şimdiye kadar da geçiş sayıları, garanti edilenin üstünde olmuştur. Buradan niye rahatsız oluyor ki o? Bu yatırımda, devletin cebinden 1 kuruş çıkmıyor. Ama ben çok açık bir şey söyleyeceğim. Hazine'den 1 kuruş para çıkmayan böyle dev yatırımlar için kalkıp da kredi alsanız, bu kredinin faiz hesabını yapın. Bu faiz hesabı acaba nereye varır? Bu faiz hesaplamasını yaptığınız zaman ona, o yıl yapacağınız ödemeyi buluyor mu? Bulmaz. Biz bunların hesaplarını çok yaptık. O vergi memuru ama ben ekonomistim. Aramızdaki fark bu. İşim benim bu işlerle geçti. Ama ona bundan sonra zaten vergi memurluğu da vermezler çünkü SSK'de genel müdürken orayı batırdı. Rahmetli Savaş Ay programında, onun dönemindeki hastanelerin halini göstermişti, o zaman bu işin hesabını ona nasıl sormuştu. O yavrular, insanlar imkansızlıklar sebebiyle o hastanelerde ne hale düşmüştü, o günleri hatırlayalım."

Erdoğan, Karabağ'da son günlerde Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan gerilime ilişkin soru üzerine, Azerbaycan'ın Üçlü Bildiri'nin hükümlerine tam olarak uyduğunu, dolayısıyla Azerbaycan tarafından bir ihlalin söz konusu olmadığını söyledi.

Burada Azerbaycan'a yönelik bir saldırı söz konusu olduğu için savunma içerikli bir karşılık olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Esas olan Üçlü Bildiri hükümlerine uygun olarak Ermenistan silahlı unsurlarının Azerbaycan'ın uluslararası kabul görmüş topraklarından tamamen çıkarılmasının temin edilmesidir" dedi.

Kaynak:AA