10 Ekim: Göz göre göre geldi

IŞİD’in Ankara’da gerçekleştirdiği katliamın üzerinden 5 yıl geçti. 103 kişinin katledildiği o gün hafızalarda halen taze.

ANKA, Ankara Katliamı’nda yaşanan ihmalleleri derledi. Canlı bombalar eylemin gerçekleştiği yere ellerini kollarını sallayarak geliyor. 25 gün önceki istihbarat bile iletilmemiş.

ANKA’nın haberi şöyle: 

İŞİD’in Ankara Tren Garı’nda 10 Ekim 2015 tarihinde gerçekleştirdiği katliamın üzerinden 5 yıl geçti. 103 kişinin öldüğü katliam öncesinde 62 istihbarat notunun oluşturulmuş olduğu daha sonra ortaya çıktı. Canlı bomba Yunus Emre Alagöz’ün de isminin geçtiği istihbarat notu bomba patladıktan yaklaşık 3 saat sonra ilgili birimlere ulaştı. Mülkiye müfettişlerinin ihmali olduğunu belirttiği emniyet görevlileri hakkında valilik soruşturma izni vermedi. Katliam öncesi ve sonrasında yaşananlar halen tam olarak aydınlatılmadı.

10 Ekim katliamı öncesinde ve sonrasında yaşananlara ilişkin olarak ANKA’nın yaptığı kronolojik gelişmeler şöyle:

KESK, DİSK, TBB ve TMMOB’un 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da Sıhhiye Meydanı’nda “Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi” düzenleme kararı aldı. Miting saat 12.00’da başlayacak, ülkenin birçok ilinden gelenler Ankara Tren Garı önünde buluşacaktı. Mitinge katılacak olan yurttaşlar sabah Tren Garı önünde buluştu. Saat 10.04’ü gösterdiğinde patlama sesi duyuldu ve ardından ikinci patlama sesi. Ortalık kan gölüydü. İnsanlar koşuşturuyordu. Bir gün önce Gaziantep’den yola çıkan IŞİD’li iki canlı bomba garda kendisini patlattı. 9 yaşındaki Veysel Atılgan’ın da aralarında bulunduğu 103 kişi hayatını kaybetti ve resmi kayıtlara göre 20’si çocuk 391 kişi yaralandı.

Rahatça geldiler

Bombacılardan birisi 20 Temmuz 2015 tarihinde Suruç’ta kendisini patlatan Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün abisi Yunus Emre Alagöz, diğeri ise kimliği belirlenemeyen Suriyeli canlı bombaydı.

Ankara’daki katliamın hazırlıkları 15 gün önce başlamıştı. IŞİD’in Gaziantep hücresi bomba malzemelerini temin etmişti. Bombaları alan Yakup Şahin’in yeğeni Hakan Şahin saldırıdan 3 gün Ankara’ya keşif için gönderilmişti.

IŞİD’liler gerekli bilgileri almış, bombaları temin etmişti. 9 Ekim günü HDP Genel Merkezi için planlanan bombalı saldırının adresi miting olarak belirlendi. Halil İbrahim Durgun, Yakup Şahin’i çağırarak, “Ankara’ya 2 kardeş göndereceğiz. Miting alanında kendilerini patlatacaklar” dedi. Bütün bu organizasyon Antep hücresinin başındaki Yunus Durmaz tarafından koordine edildi. Suriye’den gelen 2 canlı bomba Antep’teki hücre evinden iki araç halinde Ankara’ya doğru yola çıktı.

Yakup Şahin önden gidiyor, Halil İbrahim Durgun da arkadaki araçta canlı bombaları taşıyordu. Yolda polis kontrol noktasında geçebildiler. 10 Ekim sabahı Ankara’ya ulaştılar. Canlı bombalar TBMM kavşağından taksiyle Tren Garı’na geldi. Ellerini kollarını sallayarak kendilerini patlatacakları noktaya ulaşabildiler.

İstihbarat iletilmedi

İki canlı bombaya ilişkin istihbaratlar vardı. 10 Ekim’den günler önce gelen istihbaratlarda IŞİD’in Türkiye’de kalabalık bölgelerde ve kritik yerlerde bombalı saldırı düzenleyeceği yer alıyordu.  1 Ocak 2015 ile 10 Ekim 2015 tarihleri arasında polis ve MİT’in canlı bomba saldırılarına ilişkin 62 ayrı istihbarat notu vardı. 10 Ekim’deki patlamadan 25 gün önce, 14 Eylül 2015’te, IŞİD’in mitinglerde birden fazla canlı bomba ile eylem yapacağına dair istihbarat bilgisi, Ankara Emniyet Terörle Mücadele C Şubesi Müdürü Hüseyin Özgür Gür tarafından üstlerinden ve mitingle ilgili önlem alan Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne iletilmediği ortaya çıktı.

İstihbarat patlamadan sonra geldi

Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç imzalı 10 Ekim 2015 tarihli “Muhtemel eylem” konulu ve “Gizli” ibareli belgede, Diyarbakır’da HDP mitinginde gerçekleşen patlama ve Suruç katliamının ardından, Mehmet Işık ve Suruç’taki canlı bomba eyleminin failinin kardeşi Yunus Emre Alagöz’ün aileleriyle helalleştikleri ve sansasyonel eylemler gerçekleştirebilecekleri tespiti yapıldı. Dokumacı grubu içerisinde faaliyet gösteren Hacı Yusuf Kızılbay’ın yasadışı yollarla Suriye’den Türkiye’ye giriş yaptığı ve Mehmet Işık’ın annesi Şehriban Işık ile katliamdan iki gün önce (8 Ekim 2015) irtibat kurduğu belirtildi. Bu nedenlerle Işık ve Kızılbay’ın birlikte olduğu, ismi geçen kişilerin yapacakları olası eylemlere karşı gerekli güvenlik önlemlerinin alınması istendi. 

Dinç bu istihbaratı saat 09.28’de Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’na (TEM) gönderdi. TEM ise bu istihbaratı ancak bombalar 

Soruşturma izni de verilmedi 

Türkiye’nin en büyük canlı bomba saldırısı olarak tarihe geçen 10 Ekim katliamında emniyet görevlilerinin ihmali olduğu mağdurlar ve avukatları tarafından dile getirildi. Mülkiye Başmüfettişi Özcan Bademci ve Turan Ergün ile polis başmüfettişleri Ayhan Acet ve Ertan Kara tarafından 25 Şubat 2016 tarihinde ön inceleme raporu hazırlandı. 11 emniyet görevlisi hakkındaki raporda, dönemin Ankara İl Emniyet Müdürü Kadri Kartal, Ankara İstihbarat Şube Müdürü Vekili Cihangir Ulusoy, TEM Şube Müdürü Hakan Duman, Güvenlik Şube Müdür Vekili Adem Arslanoğlu ile TEM Şubesi C Büro Amiri Hüseyin Özgür Gür hakkında soruşturma izni verilmesi istenmesine rağmen Valilik soruşturma izni vermedi.

10 Ekim sabahı, yani bombalar patlamadan yarım saat önce, istihbaratı geçen Engin Dinç ise Hrant Dink suikastından istihbarat saklamaktan yargılanmıştı. Şu anda Eskişehir İl Emniyet Müdürü olan Dinç hakkında mülkiye müfettişleri raporlarında herhangi bir değerlendirme dahi yapmadılar. Dönemin Ankara İstihbarat Şube Müdürü Vekili Cihangir Ulusoy, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından FETÖ dosyasından verdiği ifadede Dinç hakkında beyanlarda bulundu. Ulusoy, bir FETÖ’cünün yanına Dinç aracılığıyla geldiğini ileri sürdü.

Kamu görevlileri dahil edilmedi

10 Ekim katliamına ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianame Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 13 Temmuz 2016’da kabul edildi. 36 kişi hakkında dava açan savcılığın iddianamesinde, saldırı talimatını IŞİD’in Türkiye sorumlusu İlhami Balı'nın verdiği ifade edildi. İddianamede, Suruç saldırısını da aynı kişilerin organize ettiği belirtilmişti. İddianamede, Balı'nın da aralarında bulunduğu 14 sanık hakkında “birden çok kasten öldürme” suçundan 100'er kez ağırlaştırılmış müebbet, “anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan birer kez ağırlaştırılmış müebbet ile “kasten öldürmeye teşebbüs etmek” suçlarından 5 bin 83 yıldan 7 bin 820 yıla kadar hapis cezaları istendi. Katliamla ilgili görülen ana davada karar 3 Ağustos 2018'de çıktı. Sanıklar Abdülmubtalip Demir, Talha Güneş, Metin Akaltın, Yakub Şahin, Hakan Şahin, Halil İbrahim Alçay, Resul Demir, Hacı Ali Durmaz ve Hüseyin Tunç, 'anayasal düzeni ihlal' suçundan 1'er, '100 kişiyi kasten öldürme' suçundan da 100'er kez olmak üzere toplam 101'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezası aldı. Ayrıca bu sanıklar 20'si çocuk 391 kişiyi öldürmeye teşebbüs suçundan da ayrı ayrı 10 bin 557'şer kez hapisle cezalandırıldı. Mahkeme, sanıklardan bazılarına da terör örgütü yöneticiliği ve terör örgütü üyeliği suçlarından ceza verildi.

Dosyaları ayrılan firari sanıklar İlhami Balı, Savaş Yıldız, Edremit Türe, Deniz Büyükçelebi, Yakup Selağzı, Kasım Dere, Nusret Yılmaz, Mustafa Delibaşlar, Walentina Slobodjanjuk, Muhammet Zana Alkan, Ömer Deniz Dündar, Cebrail Kaya, Ahmet Güneş, Kenan Kutval, Bayram Yıldız ve Hasan Hüseyin Uğur'un yargılanması ise halen devam ediyor.

Avukatların dosyanın hem IŞİD’liler hem de kamu görevlileri hakkında genişletilmesi konusundaki taleplerini ise mahkeme heyeti yargılamanın başından bu yana kabul etmiyor.

7 Kasım 2016’da görülmeye başlayan dava hala sürerken, katliamda hayatını kaybedenlerin yakınları her ayın 10’unda Ankara Garı önünde anma yapıyor. Katliamın 5’inci yıl dönümünde yapılacak anmaya ise Ankara Valiliği tarafından izin verilmedi.

Davanın gelecek duruşması Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 15 Aralık’ta yapılacak.