Mustafa K. Erdemol
Tuhaf Bir Dönüşüm
Bir İnsan Neden Köpek Olur?
Dünyamızın içinde bulunduğu şu halini düşününce, “insanlığın ne gereği var, adam haklı“ diyecek oldum bir an ama durumun şaka kaldırır bir tarafı yok, doğrusunu isterseniz. Şu yıllarca köpek olma hayalini gerçekleştirip, paralar harcayarak hazırlattığı kostümle kendisini gerçek bir köpeğe benzeten Japon’un durumu şakaya gelecek türden değil. Fantazi sınırlarını aşmış bir köpek alter ego vakıası ile karşı karşıyayız aslında.
İnsan olmaktan vazgeçip yaşam boyu süren köpek olma tutkusunun sağlıklı bir ruh halini yansıtmadığı ortada. Japon Toko-san’ı köpek kıyafetiyle, tasması bir kadının elinde “dolaştırılırken“ kaydedilen videoda gördüğümde ödüm patladı. Adam ürkütücü derecede gerçekçi collie cinsi bir köpek olmuş sahiden de. Sağ elini (patisini yani) kaldırıp etrafını selamlar gibi yapıyor, yerde yuvarlanıyor, gerçek bir köpekmiş gibi bacaklarını ellerini, havada sallıyor. Bir insan neden bunu yapar diye de düşünmedim değil izlerken. Kostümü sadece özel günlerde giyiyormuş bu arada.
Çocukken normal
Bir insanın hayvan olmayı arzulamasının nedenleri tam olarak nedir bilemem tabii, ama bu arzunun çocuklukta daha yaygın olduğunu sanıyorum. Çünkü çoçukken güçlü rolleri canlandırma isteği ile doluyuzdur. Aslan olmayı istemeyenimiz yoktur herhalde çocukluk çağında. Ama güçlülüğün başka örnekleri olduğunu anlamamıza yarayan büyüme süreci bizi bir hayvana benzeme, onun gibi olma isteğinden uzaklaştırır sonunda. Toko için böyle olmamış belli ki, hala çocukluktan kalma “köpek olma“ isteğini atamamış içinden.
Uzmanlarının alanına girmeyeyim, onlar bu durumu daha iyi açıklar ancak bendeniz bunun “çok aşırıya“ gitmiş, hastalıklı bir manevi dönüşüm olduğunu düşünüyorum. Kimseye zararı yok adamın elbette ama bu ruhsal bir sıkıntı. Memnunsa bundan tabii, yapacak bir şey yok. Bu bana göre normal olmasa da tamamen özel bir tutku nihayetinde.
Tek örnek değil
Kendisine yine çok para harcayarak köpek kostümü alan Tom adlı biri vardı İngiltere'de. "Hertfordshire'lı Tom" olarak biliniyordu. Dalmaçyalı bir köpeğe dönüştürdü kendini. Köpek kostümünü giydiğinde yakalamaca oynuyor, bir kafeste uyuyor, köpek maması yiyordu. “Benim için hayattan kaçabilme anlamına geliyor bu“ diye konuşmuşluğu da vardır.
Yalnız, bu Japonya’da var bir şeyler. Dikkatli haber takipçilerindenseniz eğer bu yılın Ocak ayında, yine Japonya’da, Toru Ueda adlı Tokyolu bir mühendisin, kendisini arka ayakları üzerinde yürüyen, kereste kurdu olarak da adlandırılan gri bir kurda benzeten bir kıyafet için dünyanın parasını harcadığını anımsayacaksınız.
Tamam, ben de bazen içinde bulunduğum hayattan kaçmayı isterim ama aklıma hiç herhangi bir hayvanın kılığına bürünmek gelmez. Ama bunu yapanlar var, sadece bu iki Japon’dan ibaret de değiller. O Japonlar nihayet kıyafetle gideriyorlar bu tutkularını. Ciddi ciddi bedenlerini istedikleri hayvana benzetenler olması ürkütücü asıl.
Ejderha kadın
Bir trans kadın vardır, Eva Tiamat Baphomet Medusa adlı, (Tiamat olarak da bilinir) 55 yaşındayken kendini mitolojik bir yaratığa benzetmek için kulaklarını kesmiş, dilini çatallaştırmış, burnunu değiştirmiş, gözbebeklerini boyamış, hatta bazı dişlerini çıkarmıştı. Bir de yüzünü tamamen kaplayan dövmesi vardır. Bu dövme kadının tüm bedeninin pullu olduğu sanısını uyandırır görende. Unutuyordum bir de alnına iki boynuz yerleştirmiştir.
Keçi Thomas
Thomas Thwaites bir İskoç, 2014’de Galler'deki normal hayatını bırakıp üç günlüğüne tatile gitmişti. Ama sahile ya da bir kente değil. Sen kalk, Alp dağlarında bir keçi sürüsüne katıl. Sadece tarlaya girip ot yemekten fazlasını da yaptı keçiliğinde. Kendisine protez keçi ayakları yaptırdı. Bu ayaklarla dört ayak üzerinde yürüdü. Daha da ileri gidip yine protez bir mideyle otları nasıl sindirebileceğini de araştırdı. Sıkı durun, “daha az insan gibi düşünebilmek için“ bir psikologla, bir de nörologla çalıştı. Sonradan herhalde kafası yerine geldi ki 2016’da vazgeçti keçilikten. “Kötü bir keçi olduğumu fark ettim. Ama gerçekten çabalamıştım“ diye konuştu da medyaya.
Bu tuhaflıklar arasında sonu ölümle biten bir örnek daha vardır. “İnsan olmaktan sıkılan“ Denis Aver bir Amerikan yerlisiydi aslında. Köklerini aramak için yola çıktığında bir yerli şefinin, “kaplanın yolunu takip et“ önerisi üzerine kaplan olmaya karar verdi. Bir zamanlar aktif olan web sitesinde "Ben Huron'um. Çok eski bir geleneği izleyerek kendimi bir kaplana dönüştürdüm" diye yazmıştı da. Kaplan gibi yaşayan bu adamın “insanlığı tuttu“, 2012 yılında intihar etti.
Kİm ne derse desin, sorunlu ruhlar bunlar. Güldük, eğlendik eyvallah ama bunlar trajik hayatlar. Tabii öte yandan takdiri de haketmiyor değiller. En azından insan olmayı beceremediklerini düşünüp “sevdikleri“ canlı olmayı denediler. İnsan olmadıklarının farkındaydılar hiç değilse. Kendilerinden başka kimseye zararları da olmadı.
“İnsan olmadıklarının“ farkında olmayanların bize neler yaşattığını düşününce hepsine gidip tek tek sarılasım geliyor onların, inanın.
Gerçeğinin de sahtesinin de insana, ormana zararı yoktur çünkü hayvanın.
İnanmayan Akbelen’e baksın.
Kimin zarar verdiğini görür.