Oxford Üniversitesinin Yaptığı Araştırma Sonucuna Göre Vegan Beslenme, Çevreye Verilen Zararı Çok Büyük Ölçüde Azaltıyor

Oxford Üniversitesinin Yaptığı Araştırma Sonucuna Göre Vegan Beslenme, Çevreye Verilen Zararı Çok Büyük Ölçüde Azaltıyor
Oxford Üniversitesi'nden bilim insanları, yeni çalışmalarında vegan beslenmenin, standart beslenme formuna kıyasla çevreye verilen zararı ne kadar azaltabileceğini ortaya koydu.


Nature food dergisinde çıkan bir habere göre Dünyamızı, ekolojimizi ve çevremizi korumak pek çok kişiye göre yalnızca yeni yasalar ve davranışlar ile yapılmıyor, beslenmemiz ile de destekleniyor. Vegan beslenmenin, yani hiçbir şekilde hayvan kaynaklı besin tüketmemenin çevreyi koruduğu çokça savunuluyor.
Oxford Üniversitesi’nden bilim insanlarının yayımladığı yeni bir araştırmaysa özellikle aktivistlerin savunduğu bu teoriyi destekliyor. Araştırmaya göre vegan beslenme, çevre üzerine olumsuz etkileri katbekat azaltıyor.

Araştırma nasıl yapıldı?

veganlik2.jpg

Michael Clark ve Keren Papier’in imzasını taşıyan araştırmada bilim insanları, Birleşik Krallık’taki 57 bin kişinin beslenmesini inceledi. Üstelik bu veriler, 20 yıldan uzun süredir düzenlenen bir veri bankasından elde edildi.
Beslenme verileri, bu kişilerin günlük hayatlarında ne yiyip içtiklerini detaylı olarak sunuyordu. Bilim insanları, bu verileri kullanarak beslenmelerinin sera gazı emisyonu, toprak kullanımı, su kirliliği ve biyoçeşitliliği azalması üzerindeki etkileriyle karşılaştırdı.
Verileri alınan kişiler vegan, vejetaryen, balık tüketen, düşük, orta ve yüksek miktarda et tüketen olmak üzere 6 farklı beslenme grubunun mensubuydu. Beslenme verilerinin kişilerin çevreye etkilerinin karşılaştırılması içinse yine 57 bin farklı besinin çevreye olan etkilerine dair verilerden faydalanıldı.
Sera gazı salınımları ve karbon ayak izi
FAO’ya göre hayvancılık, insan kaynaklı metan salınımının %44’ünü oluşturuyor. Karbondioksitten çok daha etkili olan metan ise küresel iklim değişikliğine sebep olan en önemli faktörlerden biri.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre, hayvancılık sektörü insan faaliyetlerinden kaynaklanan ve küresel iklim değişikliğine neden olan sera gazı salımının yüzde 14,5’inden sorumlu. “Sığır eti ve sığır sütü üretimi” ise hayvancılık sektörünün toplam sera gazı salımının yüzde 65’ini kapsıyor.

Haziran 2018’de Oxford Üniversitesi bilim insanları tarafından Science dergisinde yayımlanan ve bugüne kadar küresel gıda sistemleri hakkında yazılmış en kapsamlı makalelerden biri de, gıda sistemlerinin sera gazı salınımlarını inceleyerek üretim ve beslenme tercihlerimizin küresel düzeyde çevreye etkilerini ortaya koyuyor.

Çalışmanın en dikkat çekici kısımlarından biri, hayvansal ve bitkisel besinlerin sera gazı salınımları arasında ciddi miktarda fark olduğu. Yani hayvansal gıdaların bitki temelli besinlerden çok daha yüksek karbon ayak izi bıraktığı (ama buna rağmen protein ve kalori katkısının çok düşük olduğu). Bu çalışmaya göre gıda üretimi dünyadaki toplam sera gazı salınımlarının 1/4’ünden sorumlu. Et, süt, yumurta ve deniz ürünlerini kapsayan hayvancılık ise, gıda sera gazı salınımlarının %31’ini oluşturuyor.

Vegan beslenme, çevreye etkiyi ne kadar düşürüyor?

veganlik1.jpg

Elde edilen sonuç, sürdürülebilirliği en düşük seviyede olan vegan beslenmenin bile en sürdürülebilir et odaklı beslenmeden daha çevre dostu olduğunu ortaya koydu. Hayvan kaynaklı besinin daha yoğun olduğu beslenme türlerinde bu etki kat kat arttı.
Tüketilen bir birim gıda başına et ve süt ürünlerinin, bitki bazlı gıdaların çevreye etkisinin 3 ila 100 katı kadar fazla olduğu açıklandı. Vegan ve yüksek et tüketen bireylerin etkisi arasındaki fark ise şu şekilde paylaşıldı:
“Çalışmamızdaki veganlar, sera gazı emisyonları açısından yüksek düzeyde et yiyenlerin etkisinin yalnızca %25'ine yol açıyordu.”
Et tüketiminin azalması da çevreye etkiyi büyük oranda azaltıyor:
Yüksek düzeyde et tüketenler ile düşük düzeyde et tüketenler karşılaştırıldığında da ortaya şaşırtıcı bir sonuç çıktı. Düşük et tüketenlerin çevreye etkisinin yüksek et tüketenlerin etkisinin %70’i kadar olduğu belirlendi.