Dahi mi Delilik mi: Bazı İnsanlar Neden Siyah Beyaz Rüya Görür?
Ernest Hemingway, Nikolai Gogol, Vincent Van Gogh - muazzam yaratıcı potansiyele sahip birçok insan, çeşitli akıl hastalıklarından muzdaripti. Sıradan sınırların ötesine geçen yaratıcılık neden deliliğin üstüne bu kadar çıkıyor?
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre şizofreni, dünya çapında yaklaşık 20 milyon insanı etkileyen ciddi bir zihinsel bozukluktur. Hastalık sadece kalıtıma değil aynı zamanda birçok faktörün birleşimine de bağlıdır. Entelektüel, zihinsel, fizyolojik nitelikteki sorunlar, hastalığın ilk aşamalarının gelişmesine yol açabilir. Bazı verilere göre, kişinin zeka düzeyi ne kadar yüksekse, zihinsel organizasyonu da o kadar iyi oluyor ve bu da zihinsel bozukluk geliştirme olasılığını artırıyor.
Şizofreni olgusunu ayrıntılı olarak analiz edersek, zihinsel aktivitenin doğrudan bozulması, yani gerçeklik algısını etkileyen beyin hasarı ile karakterize olduğunu belirtmekte fayda var. Çoğu zaman hastaların bilinci gerçeklik ile fantezi arasındaki sınırları bulanıklaştırır.
Deha, kişiliğin yaratıcı ve zihinsel tezahürlerinin en yüksek derecesidir. “Üstün zekalılık sadece 100 binde 25 kişide görülüyor. İnsan toplumunun son 2000 yıllık tarihinde yalnızca 500 civarında dahi var olmuştur” diyor tıp bilimleri adayı psikanalist A. Altunin. Şizofreni gibi dehanın da kalıtsal olabileceğine dair bir görüş var.
Dehanın bir özelliği, genellikle tek bir yönde yayılması olarak düşünülebilir: sanat, bilim, teknoloji. Dahiler olarak adlandırılan insanlar öncü ve yenilikçi olarak dünyayı değiştirirler. Bununla birlikte, aynı zamanda, dışarıdan bakıldığında, kendi faaliyet türleri dışındaki herhangi bir şeyle etkileşime girmekten kesinlikle acizmiş gibi görünerek, günlük hayata minimum düzeyde adapte olabilirler. Pek çok kişi bu tür bireyleri tuhaf ve anormal olarak nitelendirebilir. Bu nedenle deha, genel kabul görmüş davranış ve dünya görüşünden belirli bir sapma olarak tanımlanabilir. Yeteneğin, kişinin dünya görüşüne bağlı olarak doğa tarafından ya da Tanrı tarafından bahşedildiğine de inanılıyor.
Peki şizofreni rüyaların rengini etkiler mi?
Bu alanı inceleyen bilim (somnoloji) oldukça yakın zamanda ortaya çıktığından, tıp rüyaların doğası hakkında hala çok az şey biliyor.
Bilim insanlarının farklı görüşleri var:
Siyah beyaz rüyaların varlığı fikrinin ancak fotoğraf, sinema ve televizyonun ortaya çıkışı ve gelişmesiyle ortaya çıktığı varsayımı var. 20. yüzyılın teknolojik gelişmelerinden önce, yalnızca yaratıcı olan veya herhangi bir psikolojik rahatsızlığı olan kişilerin renkli rüyalar görebileceğine inanılıyordu. Teksas Üniversitesi'ndeki bilim insanları, farklı yaşlardaki üç gönüllü grubuyla çalışmalar yürüttü ve onları şizofreni hastaları, bu hastalığın kalıtsal belirtileri olanlar ve sağlıklı olanlar olarak ayırdı.
Araştırma, şizofreni hastalarının sağlıklı kişilere göre 20 kat daha sık renkli rüyalar ve kabuslar gördüklerini ortaya çıkardı. Ancak daha sonra herhangi bir kişinin tamamen farklı faktörlere bağlı olarak hem canlı hem de siyah beyaz rüyaları dönüşümlü olarak görebildiği kanıtlandı.
Rüyalarınızın canlılığı mizacınız, yatmadan önceki ruh haliniz veya gün içinde aldığınız duyguların çeşitliliğinden etkilenebilir. Ayrıca daha duygusal insanların rüyalarında pragmatik düşünceye sahip insanlara göre çok daha parlak ve net bir resme sahip olduklarına dair bir görüş var. Çeşitli ilaçların etkisi altında beyin fonksiyonunda meydana gelen değişiklikler, "rüya" dünyasının algısını da etkileyebilir
Uyku ilacı alan kişilerin, ilacı yardımcı etki olarak kullanmayan kişilere göre biraz daha canlı rüya gördükleri ancak rüyalarındaki senaryoları unutma olasılıklarının daha yüksek olduğu biliniyor. Rüyaların renginin doğası sorusu, çoğu kişinin ne tür rüyalar gördüğünü bile düşünmemesi nedeniyle bugüne kadar açık kalıyor.