TBMM'de büyük kriz başladı! Numan Kurtulmuş oturumu bizzat açtı
TBMM'de Can Atalay krizi derinleşti. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, sırası gelmesine rağmen CHP'li Gülizar Biçer Karaca'ya iki hafta üst üste görev vermedi. Karaca, Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararını TBMM Genel Kurulu'nda okutmuştu.
TBMM'de büyük Anayasa krizi patlak verdi! CHP'ye oturum ambargosu
Numan Kurtulmuş, 20-22 mayıs arasında AKP'li TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ'a görev vermesine rağmen bugün (20 Mayıs) Genel Kurulu kendi açtı.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, yoklama almadan Genel Kurulu açtı. CHP itiraz etti. Kurtulmuş, gözle görünür şekilde vekil sayısının yeterli olduğunu söyledi.
İtiraz edildiği an Kurtulmuş'un yüzündeki sinirli hal dikkat çekti.

İtirazlar yükselince Kurtulmuş, oturuma 10 dakika ara verdi. 10 dakika arasının ardından CHP, usul tartışması nedeniyle söz istedi.
Vekillerin söz almasının ardından Kurtulmuş, oturumun açılışındaki ve Gülizar Biçer Karaca'ya görev vermemesine karşı tepkilere şöyle yanıt verdi:
- Değerli arkadaşlar, usul tartışması tamamlanmıştır. İçtüzüğün 57. maddesinin 1. fıkrası, birleşimi açarken başkana yoklama konusunda takdir yetkisi vermektedir. Başkan eğer tereddüde düşerse, yoklama yapmadan, , düşmezse yoklama yapmadan birleşimi açabilir. Bu konu zaten uygulamada bu şekilde süre gelmektedir. İkinci mesele ise, ikinci mesele ise, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin İçtüzüğünün 14. maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının görevleri arasında Genel Kurul görüşmelerini yönetmek yer almaktadır. İçtüzüğün 15. maddesine göre ise, Başkan Vekillerinin görevi, Başkanın yerine Genel Kurul görüşmelerini yönetmektir. İçtüzükte açıkça düzenlendiği üzere, görevin asıl sahibi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul görüşmelerini her zaman yönetebilir. Bu açıdan tutumumda bir değişiklik yoktur.
Başlatılan usul tartışmasında AKP Milletvekili Mustafa Arslan şunları ifade etti:
- Cumhuriyet Halk Partisi'nin, Meclis'in Meclis Başkanı tarafından yönetilmesine bir itirazı var. Bunu kabul mümkün değil. Her zaman muhalefet milletvekilleri şu anayasa kitabını iç tüzüğü alıp bu Meclis kürsüsünden bize doğru salladılar. Buna uyulmasını istediler. Meclis iç tüzüğüne göre gayet açık bir şekilde de ifade edildiği üzere Meclis'i Meclis Başkanı yürütür. Meclis Başkanının yönetimine itiraz dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Yine Meclis'in gündemi Danışma Kurulunda ve gündemle ilgili alınacak kararlar da belli. Meclis gündeminde olmayan şeyleri Meclis Başkanı da, Meclis Başkan Vekili de burada konuşamaz, okutturamaz, söyleyemez. Meclis hangi hallerde ne iş yapacak, bunların tamamı iç tüzükte belli. Yani Meclis'in çalışma anayasası iç tüzükte belli. Dolayısıyla biz usul tartışmasında Sayın Başkan'ın lehinde görüşümüzü bildiriyoruz.
Ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın şunları ifade etti:
- Anayasa'nın 96. maddesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tüm işlerinde karar yeter sayısı olarak üçte biri ortaya koymuştur, toplantı yeter sayısı olarak. Siz toplantıyı açtığınızda 200 milletvekilinin olup olmadığı konusunda tereddüt içinde olur iseniz mutlaka oylamaya gitmeniz gerekir. Bu konu size hatırlatıldı.
- Ortada 200 milletvekilinin olmadığı çıplak gözle görülüyordu ancak siz bu oylamaya gitmediniz ve açıp kapatmak suretiyle Meclis'i açmış bulundunuz. Birinci usulsüzlüğü bu anlamda saptamak isterim. Ama ikinci ve çok daha önemli bir konu var. Arkadaşlar, 14 Mayıs 2023'te Hatay halkının oylarıyla Şerafettin Can Atalay milletvekili seçildi.
- Ve milletvekili seçilmesine rağmen iki yılı aşkın süredir Silivri'de mahpusta tutuluyor. Anayasa Mahkemesi'nin bu konuda açık kararları var. Anayasa Mahkemesi kararlarından evvel ortaya çıkmış bir sürü Yargıtay kararı bize parmak salladı. Dedi ki: "Sen nasıl olur da Meclis Başkanı olarak benim kararımı okutmazsın." dedi. Ve bu fiili iç tüzük ihlali olarak Anayasa Mahkemesi'ne götürdük. Anayasa Mahkemesi burada yaptığınız oylamaya yok hükmünde saydı. Şimdi soralım.
- Biz burada bir Meclis Başkan Vekili'nin, bir milletvekilinin hakkını, hukukunu korumasını, aslında Anayasa'nın seçme ve seçilme hakkını korumasını ve Anayasa Mahkemesi'nin kararını okutmasını sanki illegal bir iş olarak görüyoruz. Bu kabul edilebilir mi, arkadaşlar? Bir Millet Meclisi milletvekilinin hakkını koruyamıyor ise Meclis'in dışarıda bir saygınlığı kalabilir mi?
- Ayrıca devam edelim. Ayrıca devam edelim. Anayasamızın, iç tüzüğün defalarca maddeleri diyor ki: Siyasi parti grupları Meclis'te güçleri oranında temsil edilirler. Siz, Sayın Meclis Başkanımız, siz, isimlerden bağımsız olarak, Milliyetçi Hareket Partisi'nin ve Adalet Kalkınma Partisi'nin Meclis Başkan Vekilleri'ne Meclis'i yönetiyorsunuz, yönettiriyorsunuz. Sevgili, Allah rahmet eylesin, Sırrı Süreyya Önder'in ölümünden sonra sevgili Gülizar Biçer Karaca'ya da söz vermeyerek bu Meclis'i Cumhur İttifakı'nın Meclis Başkan Vekilleri'nin Meclis'i haline getiriyorsunuz.
- Bu kabul edilebilir mi? Dolayısıyla Türkiye'de sorumlu bir muhalefet vardır.
- ancak bir taraftan da açıkça ifade edeyim. Anayasa'nın 94. maddesinden kaynaklanan haklarını bir aciziyet içerisinde geri çekecek ve bundan mahcubiyet duyacak bir grup karşınızda yoktur. Bunu ifade etmek isterim. Dolayısıyla buradan söylüyorum ki; Meclis'te grubu bulunsun, bulunmasın, bütün siyasal partileri sorumlu davranmaya, Anayasa'ya ve iç tüzüğe uygun olarak bu Meclis'i çalıştırmaya ve Meclis'in saygınlığı üzerinden Türkiye'nin sorunlarını çözmeye davet ediyor, hepinize teşekkür ediyorum.
Günaydın'dan sonra söz alan AKP Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta şunları ifade etti:
- Sayın Başkanım, kıymetli milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Öncelikle usul tartışmasını talep eden Sayın Gökhan Günaydın Bey, Meclis Başkan Vekilliği görevlendirilmesiyle ilgili olarak usul tartışması açtığını söylemişti. İç Tüzük 14'te, kendisi de çok iyi biliyor, eminim.
- Bunu bütün Meclis'teki siyasi parti gruplarının hepsi çok iyi biliyorlar. TBMM Genel Kurulundaki başkanı, Meclis Başkanının görevleri açıkça, çok net ve kati surette belirtilmiştir. Yine İç Tüzük 15. maddeye göre ise, Başkan Vekilleri'nin görevi, Başkan'ın yerine Genel Kurul görüşmelerini yönetmek ve yönettiği oturumlarla ilgili tutanak dergisiyle tutanak özetlerinin düzenlenmesi, gözetmektir. Başkan Vekilleri'nin hangi birleşim veya oturumları yöneteceklerine Başkan karar verir ve uygulamada TBMM Başkanları İç Tüzüğün bu hükmüne dayanarak Genel Kurulu yönetme görevini sırayla her hafta bir Başkan Vekili yönetecek şekilde TBMM Başkan Vekilleri'ne bırakmaktadırlar, diyor. Ancak, ancak aynı İç Tüzük 15 der ki: Bir Meclis Başkan Vekili, Meclis Başkan Vekili, Meclis Başkanının onayına sunmadan, Danışma Kurulu'nun onayına sunmadan herhangi bir yazıyı, herhangi bir görüşü alıp kendi kafasına göre getirip burada divanda okutma hakkına sahip değildir.
- Bu kesinlikle Başkan Vekili'nin, Meclis Başkan Vekili'nin yetkisini aşması ve görevini de kötüye kullanmasıdır. Kaldı ki Gülizar Biçer Hanımefendi yaklaşık bir buçuk, iki yıldır burada Grup Başkan Vekilliği yaptığı her dönemde, Meclis Başkan Vekilliği yaptığı her oturumda Sayın Numan Kurtulmuş'un Meclis Başkanı olarak kendisinin onay verdiği metinleri uygulamıştır ve okumuştur. Ne hikmetse o gün, hem de Sırrı Süreyya Önder'in hasta olduğu özel bir oturumda çıkmış, bile ve isteyerek, kasten, korsan olarak, Meclis Başkanının onayı olmadan, Danışma Kurulu'nun onayı olmadan korsan bir şekilde, İç Tüzüğe de aykırı olarak bu uygulamasını yapmıştır. Bu sebeple Sayın Meclis Başkanının yapmış olduğu usul ve uygulama İç Tüzüğe de, Anayasamıza da uygundur. Bu konuda Meclis'in itibarını korumak hepimizin görevi. Meclis Başkan Vekili İç Tüzükte tanımlanan yetkisinin dışında herhangi bir yetkiyi kullanamaz. Eğer bir Meclis Başkan Vekili bu yetkiyi aşıyorsa da görev vermek veya vermemek Sayın Meclis Başkanına aittir. Bu konudaki tutumu doğrudur.
Yeni Yol Partisi Grup Başkanı Bülent Kaya da AKP'li Şahin'in ardından şunları ifade etti:
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, aleyhte, Sayın Başkan'ın söylediği gibi, lehte söz alıp aleyhte konuşacak değiliz. İç Tüzüğümüzün 57. maddesi, İç Tüzüğümüzün 57. maddesi, Meclis Başkanının Genel Kurulu açarken tereddütte düşmesi halinde elektronik oylama yapılacağını hükme bağlıyor. Daha önce de burada tereddüt olduğuna dair milletvekillerinin itirazı olduğu zaman Sayın Bekir Bozdağ ve başka Meclis Başkan Vekilleri de elektronik oylama ile başlattı.
- Sayın Başkan, siz bu Meclis'i yönetirken tarafsız bir şekilde bu Meclis'i yönettiğinizi bu heyete kabul ettirmek durumundasınız hal, davranış ve uygulamalarınızla. Çıplak bir gözle dahi 200 kişi bu Meclis'te yokken "Bana verilen yetki gereği ben varmış diye sayıyorum." derseniz tarafsızlığınız gölgeye düşer.
- Bu yönüyle tutumunuza katılmadığımı ifade etmek istiyorum. Bir diğer husus: Başkanlık tezkereleri, Başkanlık tezkereleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı tarafından ilgili gündemde buraya iletilmediği takdirde bir Meclis Başkan Vekili'nin herhangi bir konuda... ...takdirde bir Meclis Başkan Vekilinin herhangi bir konu, bir başkanlık tezkeresi olarak burada okutmasının İç Tüzüğe aykırı olduğunu düşünüyorum.
- Dolayısıyla şayet Gülizar Hanım o oturumda bunu bir tezkere olarak okutmuşsa elbette İç Tüzüğe aykırı bir hüküm, davranış içerisindedir.
- Yalnız Sayın Başkan, siz de çok iyi biliyorsunuz ki 30.11.2024 tarihli birleşimde sizin Yargıtay 3. Ceza Dairesi kararını burada okutmak üzere tezkere ile Sayın Bekir Bozdağ'ın nöbetçi olduğu bir oturuma gönderdiniz.
- Sayın Bekir Bozdağ da o tezkerenizi burada okudu. Daha sonra Anayasa Mahkemesi şubat ayında bir karar verdi. Dedi ki: Sayın Bekir Bozdağ'ın, Sayın Numan Kurtulmuş'un görevlendirmesiyle okumuş olduğu tezkere yok hükmündedir. Şimdi yok hükmünde ne demek? Hiç doğmamıştır. Böyle bir şey vuku bulmamıştır manasına gelir. Dolayısıyla Sayın Başkanım, Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı ortadayken Sayın Bekir Bozdağ'ın bu kürsüde okuduğu ceza, 3. Ceza Dairesinin kararına rağmen Can Atalay'ın bütün özlük haklarını alan uygulamanızın da Anayasa Mahkemesi kararlarının herkesi bağlayıcı olduğuna dair hususa aykırı olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.
- Evet, tezkereler sizin onayınızla buraya gelir, okunur ama sizi de bağlayan bir Anayasa Mahkemesi var. Sizin Bekir Bozdağ Bey'e okuttuğunuz tezkerenin yok hükmünde olduğunu söylüyor Anayasa Mahkemesi. Burada çok değerli hukukçular var. Butlan başka bir şeydir, geçersizlik başka bir şeydir. Yok hükmünde demek o olay hiç meydana gelmemiş gibi değerlendirilmesi lazım.
- Anayasa, hukuk bu kadar açıkken sizin hala 7-8 aydır bu konuyu, yok hükmünde olan bir konuya rağmen işlem tesis etmemenizi elbette doğru bulmadığımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla Gülizar Hanım'ın İç Tüzüğe aykırı bir davranışı varsa, eğer bu bir tezkerededir konusunda bir ısrarı olursa yanlıştır.
- Ben onu bir tezkere olarak okuttuğuna dair kanaatte değilim. Eğer öyle bir kanaatteyse gelir burada ifade eder. Sayın Başkanım, bir de sizden bir talebimiz olmuştu. Bütün muhalefet grupları olarak biz bu çarşamba ve perşembe günü iki gün burada hazır bulunduk.
- Sizin görevlendirdiğiniz Adalet ve Kalkınma Partili iki kâtip üyeler, sizin görevlendirme yazınıza rağmen Meclis Başkan Vekili rahmetli Sırrı Süreyya Önder de burada hazırlarken, bütün gruplar olarak biz burada hazırlarken, milletvekilleri hazırlarken, grup başkanlarının talimatıyla bu kürsüye çıkmadılar.
- Biz de buradan bir çağrıda bulunduk size. Dedik ki: Sayın Başkan, bunları siz mi görevlendiriyorsunuz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu mu görevlendiriyor? Bunun bir yaptırımı olsun. Siz yaptırım yapmazsanız biz mutlaka İç Tüzükten kaynaklı haklarımızı yeri, zamanı ve takdir hakkı grubumuza ait olmak üzere mutlaka yerine getireceğiz, dedik. Aradan kaç ay geçti? Hala o kâtip üyelerle ilgili herhangi bir işlem yapmadınız. Sizi değil, grup başkanını dinleyen kâtip üyelere herhangi bir işlem yapmıyorsunuz ama Gülizar Hanım'la ilgili İç Tüzükte açık olmayan bir hükümle...