Son Dakika | Erdoğan: PKK'nın Suriye ve Avrupa kolları da feshe katılmalı
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütü PKK’nın fesih ve silah bırakma kararının ardından partisinin ilk Grup Toplantısı'nda kapsamlı açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Pazartesi günkü gelişmeyi bu doğrultuda atılmış kritik bir adım olarak... terörsüz Türkiye çabalarımızda yeni bir safhaya geçmiş bulunmaktayız" diyerek, süreci tarihi bir kırılma olarak nitelendirdi.

"TEK BAYRAK TEK MİLLET TEMELİNDE NİHAYETE ERME YOLUN"
Erdoğan, terör örgütünün 'tek bayrak' ve 'tek millet' temelli biteceğini açıkladı:
- Kardeşlerim, şundan emin olunuz, eğer 2023 ve Türkiye Yüzyılı vizyonlarıyla değil de eski paradigmalarla devam etseydik, çok açık söyleyeyim, bu noktaya kesinlikle gelemezdik. İşte böylesine derin bir arka plana sahip terör sorununun ortak akıl, ortak vicdan, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet temelinde nihayete erme yoluna girmiş olmasını memnuniyetle
SİLAH BIRAKMAYI MİT TAKİP EDECEK
Terör örgütü PKK’nın silah bırakma sürecinin uygulama boyutunun en az karar kadar önemli olduğuna dikkat çeken Erdoğan, süreci de MİT'in takip edeceğini açıkladı:
- "Böylesine muhataralı bir meselenin yürütülmesinin, konuyu her biri farklı istikametlere çekiştiren koalisyon yapıları içerisinde mümkün olmadığı açıktır. Elbette asıl olan uygulamadır. Sözlerin tutulup tutulmadığının takibini Milli İstihbarat Teşkilatımız titizlikle yapacaktır. Örgüt kendi üzerine düşenleri yerine getirdiğinde artık kalan hususları konuşmak, görüşmek, ilerletmek siyasetin işi haline gelecektir. Dolayısıyla herkesi uçup kaçmadan, sağduyuyu elden bırakmadan, iyimser, ümitvar ama itidalli bir şekilde gelişmeleri takibe davet ediyoruz."
PKK'NIN SURİYE VE AVRUPA KOLLARINA ÇAĞRI
Erdoğan:
— Halk TV (@halktvcomtr) May 14, 2025
???? Örgütün Suriye ve Avrupa kollarının da gerçekleri görüp fesih ve silah bırakma sürecine katılmaları hayati öneme sahiptir https://t.co/M1XZD2n36l pic.twitter.com/oUyOMnpCcV
Erdoğan, PKK’nın Suriye ve Avrupa’daki uzantılarına da çağrıda bulundu:
- Örgüt, aldığı kararla bizim milletimizle zaten yaptığımız ortak yaşam ve ortak gelecek mutabakatına uygun bir adım atmıştır. Örgütün Suriye ve Avrupa kollarının da bu gerçekleri görüp fesih ve silah bırakma sürecine katılmaları hayati öneme sahiptir. Avrupa'daki ve dünyanın diğer yerlerindeki örgüte müzahir lobileri artık Türkiye karşıtı faaliyetler yerine ülkemizin yanında görmek istiyoruz. Türkiye'nin adının terörle değil, teknolojiyle, kültürle, sanatla, demokratik ve insani gelişim standartlarının yükselişiyle anılmasını arzu ediyoruz.
TEŞEKKÜR ETTİ
Sürece katkı veren siyasi aktörlere ayrı ayrı teşekkür eden Erdoğan, "Şayet gelinen nokta önemli bir başarı ise bunun sahibi 86 milyonun tamamıdır" dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “kapsayıcı, kuşatıcı, kolaylaştırıcı duruşunu” sürecin mimarlarından biri olarak tanımlayan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve DEM Parti’ye de teşekkür etti:
- Burada şunun altını çizmek durumundayım. Şayet gelinen nokta önemli bir başarı ise bunun sahibi 86 milyonun tamamıdır. Bu vesileyle terörsüz Türkiye gayretimizin bugüne gelmesinde emeğini ve fedakarlığını yakinen bildiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Bahçeli'ye hassaten şükranlarımızı ifade ediyorum. Cumhur İttifakı'nın gücü, dayanışması, ülkenin sorunlarını çözme iradesi ve siyaset üretme kabiliyeti bu süreçte bir kez daha tebellür etmiştir. Yine, Dem Partisi içerisinde sürece büyük destek veren rahmetli Sırrı Süreyya Önder başta olmak üzere sorumluluk bilinciyle hareket eden tüm isimlere, eş başkanlara, tüm siyasetçilere milletim adına teşekkür ediyorum. Sağduyulu söylemlerin önümüzdeki dönemde de aynen sürdürülmesini bekliyoruz. CHP Genel Başkanı Sayın Özer'e ve diğer siyasi parti yöneticilerine bu süreçte sergiledikleri yapıcı tutum için takdirlerimizi sunuyoruz. Her ne kadar sürece karşı mesafeli hatta kimi zaman ciddi manada olumsuz tavır takınmış olsalar da sorumlu siyaset çizgisinden ayrılmayan muhalif parti genel başkanlarına da teşekkürlerimizi iletiyoruz. Siyasi rakibimiz de olsa siyasetçilerin temsil ettikleri toplum kesimlerinin hissiyatına tercüman olma görevlerini demokratik siyasetin meşru zemininde kalarak yerine getirmeleri çok ama çok önemlidir.
"MADENLERİ MİLLETİN EMRİNE AMADE KILACAĞIZ"
Özel, terörün bitişi ile de Doğu'ya yatırım çağrısında bulundu:
- Uluslararası girişimcileri kazan kazan anlayışıyla ülkemizin ekonomik bakımdan bakir bölgelerine yatırım yapmaya çağırıyorum. Terör sebebiyle 40 yıldır ülkemize kullandırılmayan kaynakları harekete geçirmeye zaten başlamıştık. Petrol başta olmak üzere tüm madenlerimizi süratle milletimizin emrine amade kılacağız. Tekstilden makinaya, sanayinin tüm alanlarında yeni tesislerin inşasını teşvik edecek, destek vereceğiz. Tarihi ve tabii güzellikleriyle eşsiz hazinelere sahip bölgemizi turizmin en gözde destinasyonu haline getireceğiz. Güneydoğumu'zun mümbit topraklarını sulamadan tohuma, her alanda verimli tarım projeleriyle buluşturup gıda sektöründeki küresel liderliğimizi pekiştireceğiz. Bilhassa gençlerimizi ve kadınlarımızı sosyal ve ekonomik gelişmemizin öncü aktörleri haline getireceğiz. Velhasıl, sadece güvenlik ve huzur bakımından değil, turizmden kültüre, yatırımlardan sosyal barışa kadar pek çok konuda yeni bir dönem bizi bekliyor.
Erdoğan'ın konuşması şöyle:
Kıymetli misafirler, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Grup toplantımızın ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Toplantımızı teşrif eden misafirlerimize hoş geldiniz diyorum. Sizlerin vasıtasıyla, çeşitli platformlar üzerinden bizleri ilgiyle takip eden vatandaşlarımın her birine selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum. Biliyorsunuz, 14 Mayıs tarihi, bundan 75 yıl önce, gerçek manada yapılan ilk seçimle ülkemizin demokrasiye geçtiği gündür. Bu seçimlerde tek parti CHP'si iktidardan düşmüş, yerine milletin teveccühüyle Demokrat Parti ülke yönetimini devralmıştır. Halkımız "Yeter! Söz milletindir." diyerek tek parti faşizminin ardından Menderes ve arkadaşlarını tek başına iktidara taşımıştır. Rahmetli Menderes, devrin CHP yönetiminin tehditlerine, tahriklerine, üniversite gençliğini sokağa döken provokasyon siyasetine rağmen 10 yıl boyunca Türkiye'ye çok büyük hizmetler yapmıştır. Milletimizin göz bebeği olan imam hatip okulları onun gayretleriyle açılmış, ezan-ı Muhammedi aslını uygun olarak 18 yıl sonra yine onun çabalarıyla okutulmuştur. Yıllarca fakirlikten, imkansızlıktan, gariplikten yakasını bir türlü kurtaramayan Anadolu köylüsü ayağındaki çarığı ilk kez onun zamanında çıkarmıştır. Ülkemiz yolla, elektrikle, makineyle, traktörle, milletimiz hizmetle 14 Mayıs 1950'den itibaren tanışmıştır. Demokrat Parti'nin 10 yıllık iktidarı demokrasi ve kalkınma atılımlarımız açısından önemli bir milattır. Her ne kadar daha sonraki yıllarda demokrasimiz darbeler ve vesayet girişimleriyle epeyce hırpalanmış olsa da, milletimiz iradesine sahip çıkarak demokrasi bayrağını hep yeniden yükseltmiştir. Millet iradesinin hakiki manada tecelli edişinin 75. yıl dönümünde, başta şehit Başbakanımız Adnan Menderes olmak üzere demokrasimizin tüm kahramanlarını bir kez daha rahmetle yad ediyoruz. Rahmetli Necip Fazıl üstadımızın "Zeybeğimi birkaç kızan vurdular. Çukurda üstüne taş doldurdular. 'Ya bir de kalkarsa!' diye kurdular. 'Zeybeğim zeybeğim, ne oldu sana? Allah deyip şöyle bir doğrulsana.'" diyerek uğurladığı millet ve memleket sevdalısı, o güzel insanları inşallah hiçbir zaman unutmayacağız. Yine dünya durdukça, uyduruk bahanelerle 14 Mayıs 1950 halk ihtilalinin liderlerini, aslanları da esefle, öfkeyle, nefretle anmaya devam edeceğiz.
Değerli yol ve dava arkadaşlarım, bugün ayrıca 75 senelik demokrasi yolculuğumuzun kilometre taşlarından biri olan 14 Mayıs 2023 seçimlerinin de 2. yıl dönümüdür. Geride kalan 2 yılın her gününü emanetini taşıdığımız milletimize icraatla, yatırımla, eserle, hizmetle geçirmeye gayret ettik. Önümüzde millete meydanlarda verdiğimiz sözleri yerine getirebilmemiz için en fazla 3 senelik vakit var.
Sayılı günlerin çabuk geçeceğinin farkındayız. Bu süreyi en verimli şekilde değerlendirerek Türkiye Yüzyılı'nın inşasında hedeflediğimiz yere ulaşmayı arzu ediyoruz.
Pazartesi günkü gelişmeyi bu doğrultuda atılmış kritik bir adım olarak bölücü örgütün kendini fesih ve silahları teslim kararı aldığını açıklamasıyla terörsüz Türkiye çabalarımızda yeni bir safhaya geçmiş bulunmaktayız.
Bu safha, birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi, dayanışmamızı, aynı ortak geleceğe doğru yürüyüşümüzü güçlendirme safhasıdır. Bu safha, 86 milyonun arasına örülen terör duvarını kalıcı olarak ortadan kaldırma safhasıdır. Bu safha, demokrasimizin serpilip gelişmesine ket vuran büyük bir engelden kurtulma safhasıdır. Şunu burada gururla ifade etmek isterim.
Türkiye Cumhuriyeti kendi meselesini, kendi devletinin, kendi siyasi kurumlarının, kendi vatandaşlarının iradesiyle çözebilme kabiliyetine sahip olduğunu dosta düşmana göstermiştir.
İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Bahçeli'nin geçtiğimiz ekim ayında ortaya koyduğu kapsayıcı, kuşatıcı, kolaylaştırıcı duruş şüphesiz bugüne uzanan hayırlı sürecin dibacısı olmuştur.
Esasen rahmetli Özal'dan beri bu doğrultuda başlatılmış pek çok iyi niyetli girişim vardır. Bu girişimlerin tamamı da içerideki ve dışarıdaki birtakım odakların farklı hesapları sebebiyle akamete uğramıştır. Geçtiğimiz 40 yılda bilhassa 1990'lı yıllarda yapılan kimi yanlış uygulamaların da etkisiyle terör gerilemek yerine zeminini genişletmiştir. On binlerce vatan evladının hayatı pahasına süren bu terör iklimini bitirmek için biz de başbakanlığımız ve cumhurbaşkanlığımız dönemlerinde hep bir arayış içerisinde olduk.
Hatta bu uğurda hiçbir siyasetçinin almadığı riskleri aldık. Çok ağır yüklerin altına girdik. Maalesef bu hasbi arayışlarımız da karanlık ve kanlı hesapların mahsulü saldırılarla sabote edildi. Neticede örgütün eylemlerine başladığı tarihten bugüne geçen bu sürede, 40 yılı aşkın sürede, Türkü, Kürtü ve diğer kesimleriyle milletimizin tüm fertleri acı çekmiş, kayıp vermiştir. Terör sadece milletimizin canını yakmamış, ekonomimize de ağır darbe vurmuştur.
Terör, Türkiye vatandaşlarının refahı için kullanılması gereken trilyon dolarlarla ifade edilen devasa bir kaynağı doğrudan terörle mücadele veya dolaylı olarak terörün yol açtığı ekonomik ve sosyal sorunların çözümü için harcamıştır. Şunu az buçuk ekonomi bilen herkes kabul ediyor. Bizimle aynı kulvardaki kimi ülkeler gelişmişlik liginin en üstüne çıkarken, biz yolumuza döşenen mayınları temizlemekle çok vakit kaybettik.
Siyasi istikrarsızlığın da etkisiyle maruz kalınan yıkımlar ve ödenen büyük bedeller ülkemizin bugün dahi yaşadığı kimi sıkıntıların kaynağı oldu. Tecrübelerimiz bize ülkemizi kendi siyasi ajandalarının aparatı olarak kullanmak isteyen güçlerin sinsi oyunlarını bozdukça diğer sorunlarımızın çözümünün kolaylaştığını göstermektedir. Bilhassa son 10 yılımız bu gerçeğin pek çok örneğiyle bezelidir.
Kardeşlerim, şundan emin olunuz, eğer 2023 ve Türkiye Yüzyılı vizyonlarıyla değil de eski paradigmalarla devam etseydik, çok açık söyleyeyim, bu noktaya kesinlikle gelemezdik. İşte böylesine derin bir arka plana sahip terör sorununun ortak akıl, ortak vicdan, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet temelinde nihayete erme yoluna girmiş olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Bakınız, "Sınanmadığınız günahın masumu sayılmazsınız." diye güzel bir söz vardır. Biz devlet ve millet olarak terörle sınandık. Hem de en ağır şekilde sınandık. Bedelini ödedik, derslerini çıkardık ve nihayet bu musibetten tamamen kurtulma aşamasına geldik. Diğer yandan bölgemizde cereyan eden her gelişme terörle hiçbir hayırlı neticeye varmanın mümkün olmadığını da ortaya koymuştur. Terörün, silahın, şiddetin, illegalitenin devri artık kapanmıştır. Meşru ve makbul yollar varken başka yol aramak sadece akıl dışı değil, zamanın ruhuna da aykırıdır. Bunun aksini hiç kimse iddia edemez. Şimdi bir kere şunu açık açık ortaya koymak gerek...
Güven, huzur, refah içinde yaşamak ancak ve ancak milletçe birlik ve beraberliğimizi güçlendirmekle, kendi geleceğimize sahip çıkmakla, kendi altyapımızı kurmakla, kendi yolumuzu çizmekle mümkündür. Bunu başaramayan ülkelerin ve toplumların ne hallere düştüğünü hep beraber görüyoruz. AK Parti olarak her kesimden ve inançtan insanımızla bu mutabakatı sağladığımız için 23 yıldır iktidardayız. Cumhur İttifakı olarak bu mutabakata inandığımız ve omuz verdiğimiz için ülkemizi nice badirelerden kurtardık. Arif Nihat Asya'nın şu sözüne özellikle dikkatinizi çekmek isterim. Rahmetli şairimiz diyor ki: "İçimizden biri köprü olmaya razı olmazsa kıyamete kadar bu suyun kıyılarını bekleriz." Biz işte bunun için mücadele ediyoruz. Bin yıllık maziden parlak geleceğimize sağlam bir köprü kurmak istiyoruz. Dünyada siyasi, sosyal, kültürel, ahlaki dengelerin altüst olduğu bir dönemde 86 milyonun fertleri arasında ülkü, gönül ve fikir birliğini güçlendirmek için çabalıyoruz.
SURİYE VE AVRUPA ÇAĞRISI
Örgüt, aldığı kararla bizim milletimizle zaten yaptığımız ortak yaşam ve ortak gelecek mutabakatına uygun bir adım atmıştır. Örgütün Suriye ve Avrupa kollarının da bu gerçekleri görüp fesih ve silah bırakma sürecine katılmaları hayati öneme sahiptir. Avrupa'daki ve dünyanın diğer yerlerindeki örgüte müzahir lobileri artık Türkiye karşıtı faaliyetler yerine ülkemizin yanında görmek istiyoruz. Türkiye'nin adının terörle değil, teknolojiyle, kültürle, sanatla, demokratik ve insani gelişim standartlarının yükselişiyle anılmasını arzu ediyoruz.
BAHÇELİ, ÖZEL VE DEM PARTİ'YE TEŞEKKÜR
Burada şunun altını çizmek durumundayım. Şayet gelinen nokta önemli bir başarı ise bunun sahibi 86 milyonun tamamıdır. Bu vesileyle terörsüz Türkiye gayretimizin bugüne gelmesinde emeğini ve fedakarlığını yakinen bildiğimiz Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Bahçeli'ye hassaten şükranlarımızı ifade ediyorum. Cumhur İttifakı'nın gücü, dayanışması, ülkenin sorunlarını çözme iradesi ve siyaset üretme kabiliyeti bu süreçte bir kez daha tebellür etmiştir. Yine, Dem Partisi içerisinde sürece büyük destek veren rahmetli Sırrı Süreyya Önder başta olmak üzere sorumluluk bilinciyle hareket eden tüm isimlere, eş başkanlara, tüm siyasetçilere milletim adına teşekkür ediyorum. Sağduyulu söylemlerin önümüzdeki dönemde de aynen sürdürülmesini bekliyoruz. CHP Genel Başkanı Sayın Özer'e ve diğer siyasi parti yöneticilerine bu süreçte sergiledikleri yapıcı tutum için takdirlerimizi sunuyoruz. Her ne kadar sürece karşı mesafeli hatta kimi zaman ciddi manada olumsuz tavır takınmış olsalar da sorumlu siyaset çizgisinden ayrılmayan muhalif parti genel başkanlarına da teşekkürlerimizi iletiyoruz. Siyasi rakibimiz de olsa siyasetçilerin temsil ettikleri toplum kesimlerinin hissiyatına tercüman olma görevlerini demokratik siyasetin meşru zemininde kalarak yerine getirmeleri çok ama çok önemlidir.
PKK'NIN SİLAH BIRAKMASINI MİT TAKİP EDECEK
Tabii burada şu noktanın da asla göz ardı edilmemesi gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin verdiği imkânlar sürecin bugüne kadar sorunsuz bir şekilde gelmesine hayati katkı sağlamıştır. Böylesine muhataralı bir meselenin yürütülmesinin, konuyu her biri farklı istikametlere çekiştiren koalisyon yapıları içerisinde mümkün olmadığı açıktır. Elbette asıl olan uygulamadır. Sözlerin tutulup tutulmadığının takibini Milli İstihbarat Teşkilatımız titizlikle yapacaktır. Örgüt kendi üzerine düşenleri yerine getirdiğinde artık kalan hususları konuşmak, görüşmek, ilerletmek siyasetin işi haline gelecektir. Dolayısıyla herkesi uçup kaçmadan, sağduyuyu elden bırakmadan, iyimser, ümitvar ama itidalli bir şekilde gelişmeleri takibe davet ediyoruz. İnşallah bundan sonra askerlerimiz vatan savunmasının ve sınır ötesi sorumluluklarının gerektirdiği vazifeleri artık daha rahat ve güven içerisinde yürütebilecektir. Emniyet Teşkilatımız kaynaklarını ve mesailerini organize suç şebekeleri başta olmak üzere milletimizi tehdit eden yapılarla mücadeleye daha fazla teksif edebilecektir. Bölge insanımız üzerinden kalkan terör gölgesinin rahatlığı içerisinde, yeni yatırımlarla, yeni gelir ve istihdam kaynaklarıyla inşallah yaşadığı yerin potansiyelini hakkıyla değerlendirebilecektir. Terörün vesayetinden kurtulan sivil siyaset alanında hem ülkemiz hem şehirlerimiz için artık daha iyi, daha hayırlı, daha etkin ümitler üretme imkanına kavuşacağız.
"MADENLERİ MİLLETİMİZİN EMRİNE AMADE KILACAĞIZ"
Uluslararası girişimcileri kazan kazan anlayışıyla ülkemizin ekonomik bakımdan bakir bölgelerine yatırım yapmaya çağırıyorum. Terör sebebiyle 40 yıldır ülkemize kullandırılmayan kaynakları harekete geçirmeye zaten başlamıştık. Petrol başta olmak üzere tüm madenlerimizi süratle milletimizin emrine amade kılacağız. Tekstilden makinaya, sanayinin tüm alanlarında yeni tesislerin inşasını teşvik edecek, destek vereceğiz. Tarihi ve tabii güzellikleriyle eşsiz hazinelere sahip bölgemizi turizmin en gözde destinasyonu haline getireceğiz. Güneydoğumu'zun mümbit topraklarını sulamadan tohuma, her alanda verimli tarım projeleriyle buluşturup gıda sektöründeki küresel liderliğimizi pekiştireceğiz. Bilhassa gençlerimizi ve kadınlarımızı sosyal ve ekonomik gelişmemizin öncü aktörleri haline getireceğiz. Velhasıl, sadece güvenlik ve huzur bakımından değil, turizmden kültüre, yatırımlardan sosyal barışa kadar pek çok konuda yeni bir dönem bizi bekliyor.
Tüm bunları hayata geçirmek için gereken planlamalara, çalışmalara, hazırlıklara şimdiden başladık. İnşallah bu tarihi fırsat küçük hesaplar veya uluslararası ayak oyunlarıyla heba edilmeden samimi bir iklimde tekemmül eder. Biz, terörsüz Türkiye menziline varılması için kararlı, sabırlı, iyi niyetli ve yapıcı bir anlayışla hareket etmeye devam edeceğiz. Bulunduğumuz makamın omuzlarımıza yüklediği sorumluluğun gereğini layıkıyla yapacak, 86 milyonun tamamına güven veren duruşumuzu son raddeye kadar koruyacağız. Örgütün fesih ve silah bırakma kararı sonrasında vatandaşlarımızın sevincini paylaşmak yerine ekranlarda karalar bağlayanları geride bırakıp istikbale hep birlikte yürüyeceğiz. 40 yıl boyunca ödenen ağır bedeller ortadayken örgütün silah bırakmasından "Bana ne?" diyen tuzu kurulara ise sadece acıyıp bakıyoruz. Onlara da Allah'tan basiret ve feraset diliyoruz.
Kıymetli milletvekillerimiz, Türkiye'de huzurun, kardeşliğin, dayanışmanın daha da güçlenmesi için büyük bir gayretle çalışırken, bölgemiz ve ötesinde de barış çabalarına aktif katkı veriyoruz. Bugün ülkemiz, barış diplomasisinin merkezlerinden biri haline gelmiştir. Bölgesel ve küresel krizlerin çözümünde desteği, yardımı, arabuluculuğu aranan ülkelerden biri hiç kuşkusuz Türkiye'dir. İşte bu sabah Sayın Trump'la, Suudi Arabistan veliaht prensiyle ve Ahmed Şara ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Tabii bu görüşmemizin altında yatan neydi? Özellikle bölge barışını nasıl daha güçlü hale getirebiliriz, buydu. Türkiye, sahip olduğu binlerce yıllık devlet tecrübesi, güçlü siyasi liderliği ve yetişmiş diplomatlarıyla bu alanda istisnai bir konumdadır. Hepsinden önemlisi bölgesel barış ve istikrar için attığımız adımlarda tüm tarafların güvenine mazhar olabiliyoruz. Rusya-Ukrayna savaşından kardeş Pakistan ile Hindistan arasındaki gerilime, Gazze soykırımı karşısındaki vicdanlı duruşumuzdan Somali ve Etiyopya arasında yürütülen görüşmelere kadar her yerde ilkeli, tutarlı, adil ve hakkaniyetli politikalarımızla muhataplarımızın itimadını kazandık. Unutmayın, "Dost acı söyler." prensibiyle her zaman doğruları söyledik. Mazlumun da zalimin de kimliğine asla bakmadık. Ateşe benzin dökenlerden değil, söndürmek için seferber olanlardan olduk. Şunu bir kere daha üzerine basa basa söylemek isterim. Bizim başta bölgemizde olmak üzere küresel ölçekte barıştan, huzurdan, demokrasi, güvenlik ve istikrardan başka hiçbir gayemiz yoktur.