Seyit Torun'dan İmamoğlu'na: Başkanım az bile söylemişsiniz

Seyit Torun'dan İmamoğlu'na: Başkanım az bile söylemişsiniz
CHP'li Seyit Torun, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na verilen cezayla ilgili "Bu bakan, Ekrem İmamoğlu’na bir laf etmiş; başkanımız da o sözü kendisine iade etmiş. Başkanım az bile söylemişsiniz" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, “Fitne ve fesat üretmekten başka bir işe yaramayan bir İçişleri Bakanı ile karşı karşıyayız. Bu bakan, Ekrem İmamoğlu’na bir laf etmiş; başkanımız da o sözü kendisine iade etmiş. Başkanım az bile söylemişsiniz. Çünkü; gerektiğinde hadsize had bildirmek, 40 yetime kaftan giydirmekten daha üstündür. Bu bakan belediyelerimiz için özel bir birim kurmuş, her gün öküzün altında buzağı arıyor. Bir şey bulamayınca da yalana ve iftiraya sarılıyor… Emniyet bizim belediyelerimize bağlı değil. O zaman adama sorarlar: Sen İçişleri Bakanı değil misin? Elini tutan mı var? Bu kadar terörist varsa sen ne iş yapıyorsun o zaman? Bu İçişleri Bakanı; maalesef hukuk tanımıyor, kanun tanımıyor. Çalışanları ikinci derece yakınları üzerinden iltisaklı ilan ediyor. İkinci derece yakınlık iltisaklı sayılsa; kendi partisinde kaç kişi kalır, kaç kişi bulunur onu bile bilmiyor. Bakan Yardımcısı, ne yaptığının, yakınının nerede terörle bağlantısının olduğunun, arandığının bile farkında değil” dedi.

CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı, Konya’da toplantı yaptı. Toplantının açılış konuşmasını; CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Seyit Torun yaptı. Seyit Torun, şunları söyledi:

'İktidarın terazisi adaleti değil, menfaati tartıyor'

11 büyükşehir belediye başkanımızla birlikte Mevlâna şehri, hoşgörü şehri Konya’da bulunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu vesile ile vuslatın 749. Yıldönümünde Mevlâna Celaleddin-i Rumi’yi bir kez daha rahmetle anıyoruz. Misafir olduğumuz bu kadim şehirde, 11 büyükşehir belediye başkanımızı bağrına basan Konya halkına da en içten şükranlarımı sunuyorum. Devletin temeli adalettir. Adalet bir kutup yıldızı gibi yerinde durur, geriye kalan her şey onun etrafında döner. Bir ülkede adalet yere düşüp, menfaat başa çıkarsa; orada düzen de ahlak da bozulur. Bu iktidar, ülkemizi yıllarca kötü yönetti. Ama en önemlisi, insanların adalete olan inancına büyük zararlar verdi. Tüm vatandaşlarımız şunu görüyor: Bu iktidarın terazisi artık adaleti değil, menfaati tartıyor.

'İktidar, politik bir terör uyguluyor'

Önce bir durum tespiti yapalım. Siyasi iktidar, yerel seçimlerden bu yana gözü dönmüşçesine belediyelerimize saldırıyor. Vatandaşımıza hizmet götüren belediyelerimize karşı organize bir kötülük, politik bir terör uyguluyor. Bu pervasız saldırıların nedeni nedir? Size birkaç örnekle sıralamak isterim.

'Sosyal felaket yaşanmadıysa, sizlerin sayesinde'

Onlar 2019’da ‘CHP gelirse, yardımları kesecek’ diye milleti korkutmaya çalıştılar. Ama bizim belediyelerimiz bugün itibarıyla sosyal yardımları 4-5 katına çıkardı. Yaklaşık 4 yılda, 4 milyon 800 bin haneye 28 milyar lira tutarında yardım götürdük. Türkiye’de Covid-19 salgınına ve ekonomik buhrana rağmen; bir sosyal felaket yaşanmadıysa, bu, bizim belediyelerimizin ve sizlerin sayesindedir.

'160 bin üreticimize 10 milyar lira destek sağladık'

Saldırıların bir başka nedeni; onlar öğrencilerimizi hala tarikat yurtlarına mahkûm ederken, biz belediyelerimizde öğrencilerimiz için tertemiz yurtlar yaptık. Belediyelerdeki yurt sayısını 4 kat, kapasitelerini ise 5 kat artırdık. Onlar yurt dışında tarım arazisi ararken; biz yerli üreticiyi, çiftçiyi destekledik. 160 bin üreticimize çeşitli alanlarda 10 milyar lira destek sağladık. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, 39 milyar destek sağlarken; bizim belediyelerimiz 10 milyar destek sağladı.

'Yandaşların hortumlarını kestik'

Onlar gizli kapaklı ihaleler ile bir avuç azınlığa para dağıtırken; biz binlerce ihaleyi canlı yayınladık, belediye meclisi toplantılarını canlı yayınladık. Şeffaf bir süreci yönettik. Onlar üç kuruş rant için, zeytinlikleri bile madenlere açmak isterken; biz şehirlerimize 3478 yeni park kazandırdık. Bize saldıranlar; çocuklarınızın güvenle kalabileceği kreşler yapmadılar. Ama biz yaptık. 162 olan kreş sayısını 380’e çıkardık. Onlar binlerce ailenin elektriğini, doğal gazını keserken; biz borcu olmasına rağmen 1 milyon 250 bin hanenin suyunu kesmedik. Ama bir şeyi kestik. Maaşa bağladıkları yandaşların hortumlarını kesip; milletin kaynağını, milletin parasını millete harcadık.

'Onlar yapamadılar, ama biz bu çalışmayı başlattık'

Onların genel başkanı, ‘Kadın-erkek eşitliği fıtrata ters’ diyordu. Biz; onlardan aldığımız belediyelerdeki kadın yönetici sayısını yüzde 91 oranında artırdık. Meclis’te; ‘ihtiyaç sahibi ailelere ücretsiz yemek verelim’, dedik. Reddettiler. Onlar yapamadılar, ama biz bu çalışmayı başlattık. Şimdi onlarca belediyemizde, on binlerce öğrencimize her gün beslenme desteği veriyoruz. Çocukları açlığa mahkûm etmek, onlara; evlatlarımızın karnını doyurmak çok şükür bize nasip oldu. İşte belediyelerimize yönelik saldırıların kaynağı, sizlerin verdiği bu çok değerli hizmetlerdir.

'Aciz bir kumpasla karşı karşıyayız'

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’na yönelik, aciz bir kumpasla karşı karşıyayız. Başkanımız hakkında verilen karar, siyasi tarihimize kara bir leke olarak geçecektir. Bu karar, halkın iradesine karşı, sivil bir darbe girişiminden başka bir şey değildir. Tarih bu kararı, bu şekilde yazacaktır. Bu haksızlığa karşı asla yalnız değilsiniz Ekrem Başkanım. Hep beraber direneceğiz. Hep beraber bu kararı, yırtıp atacağız. O gün ben de mahkeme salonundaydım. Bu kararı verenler, utançlarından yüzlerimize dahi bakamıyorlardı. Ama onlara talimatı verenlerin utanma duygularının kalmadığını da biz gayet iyi biliyoruz.

'Az bile söylemişsiniz'

Fitne ve fesat üretmekten başka bir işe yaramayan bir İçişleri Bakanı ile karşı karşıyayız. Bu bakan, Ekrem İmamoğlu’na bir laf etmiş; başkanımız da o sözü kendisine iade etmiş. Başkanım az bile söylemişsiniz. Çünkü; gerektiğinde hadsize had bildirmek, 40 yetime kaftan giydirmekten daha üstündür. Bu bakan belediyelerimiz için özel bir birim kurmuş, her gün öküzün altında buzağı arıyor. Bir şey bulamayınca da yalana ve iftiraya sarılıyor.

'İçişleri Bakanı, bu ülke için bir utanç kaynağıdır'

Belediyelerimiz ile terörü yan yana getirmeye çalışıyor. Yerel seçimlerden önce de ‘CHP gelirse, faturaları teröristler dağıtacak’ dediler. Ne oldu? Bu millet fatura getiren terörist görmedi ama FETÖ’nün yolundan gidenlerin bakanlık yapmasına şahit oldu. Bu bakan, geçen yıl; ‘İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 557 terörist var’ dedi. Bas bas bağırdı. ‘İspat edemezsen, namertsin’ dedik. Aradan bir yıl geçti. Ama ispat edemedi. Bir yıl sonra da bir daha çıktı, ‘İstanbul’da 1668 terörist var’ demeye başladı. Ama bir atasözümüz var: Bozuk oyunca maya ne ar tanır ne haya.’ Ülkede terörist sayısının arttığını söyleyen ve bununla övünen bir İçişleri Bakanı, bu ülke için bir utanç kaynağıdır.

'Elini tutan mı var?

Bir bakanın, ‘binlerce terörist var’ diyerek belediyeleri suçlaması bir akıl tutulmasıdır. Sormak istiyoruz: Adli sicil belgelerini veren, güvenlik soruşturmaların yapan sizsiniz. Bilmiyorsanız da söyleyelim. Emniyet de bizim belediyelerimize bağlı değil. O zaman adama sorarlar: Sen İçişleri Bakanı değil misin? Elini tutan mı var? Bu kadar terörist varsa sen ne iş yapıyorsun o zaman?

'Bakan yardımcısı yakınının arandığının bile farkında değil'

Bu İçişleri Bakanı; maalesef hukuk tanımıyor, kanun tanımıyor. Çalışanları ikinci derece yakınları üzerinden iltisaklı ilan ediyor. İkinci derece yakınlık iltisaklı sayılsa; kendi partisinde kaç kişi kalır, kaç kişi bulunur onu bile bilmiyor. Bakan Yardımcısı, ne yaptığının, yakınının nerede terörle bağlantısının olduğunun, arandığının bile farkında değil.

'İktidarın terazisinde menfaat, adaletten daha ağır basıyor'

Soruşturmalarda, ‘belediyeler arasında ayrım yapmıyoruz’ diyorlar. Biz sizin hangi belediyelere soruşturma açtığınızı, müfettiş gönderdiğinizi gayet iyi biliyoruz. Açıklayın o zaman; AK Partili belediyelerde binlerce FETÖ’cü çıktı. Onları niye anlatmıyorsunuz? Serik Belediyesi’nde rüşvet skandalı hakkında niye işlem yapmıyorsunuz. Şırnak’ta rüşvet ve yolsuzluktan hapis cezaları alan belediye başkanlarını neden koruyorsunuz. İstanbul ve Ankara’da önceki dönemde yapılan, yolsuzluk dosyalarını niye anlatmıyorsunuz? Sizin belediyelerinizde gri pasaport ile insan kaçakçılığı yapıldı, neden onları konuşmuyorsunuz? Çünkü, bu iktidarın terazisinde menfaat, adaletten daha ağır basıyor.

'Saldırıların tek nedeni, korku'

Baskıların artacağını biliyoruz. Kötülük her kişinin, iyilik mert kişinin karıdır. Tüm engelleri aşa aşa hizmet etmeye devam edeceğiz. Bu saldırıların tek nedeni, korkudur. Sizin verdiğiniz hizmetlerden korkuyorlar. Seçime kadarki süre, bu iktidarın korku ve panik dönemidir. Korku ile saldırıyorlar. Korku ile çırpınıyorlar. Millet, yerel seçimlerde bunların kulağını çekti. Ama ders almadılar. İlk sandıkta, öyle bir tokat yiyecekler ki emin olun; kulak çekmeye hasret kalacaklar. Yapılacak ilk seçimde, tarihi ne olursa olsun, erken veya zamanında; milletimiz bu baskıya, bu ayrıştırmaya, bu organize kötülüğe sandıkta mutlaka ve mutlaka kararını verecek. Bu basiretsiz iktidarı, gönderecek. Halkın iktidarını, milletin iktidarını göreve getirecek. Geliyor gelmekte olan.”

Kaynak:ANKA Haber Ajansı

Etiketler :