Öcalan’ın çağrısı için Bakırhan’dan ‘büyük bir heyecanla bekliyoruz’ yanıtı

Öcalan’ın çağrısı için Bakırhan’dan ‘büyük bir heyecanla bekliyoruz’ yanıtı
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Abdullah Öcalan'ın 'silah bırakma' çağrısının yakında olacağını söyleyerek "Biz de büyük bir heyecanla bekliyoruz." dedi.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Gaziantep’te düzenlenen "Ekmek ve Adalet Buluşmaları" kapsamında bir dayanışma gecesinde konuştu.

Burada partililere seslenen Bakırhan, her gün 3-4 kenti ziyaret ederek sürece ilişkin buluşmalar düzenlediklerini söyledi.

'BÜYÜK BİR HEYECANLA BEKLİYORUZ'

Tuncer Bakırhan, programlarda barışın ve demokrasinin ne kadar değerli olduğunu anlattıklarını belirterek, "Biz yaşadığımız için biliyoruz ve istiyoruz ki bu tartışmalar bir barış sürecine dönüşsün. Bu tartışmaların Türkiye'yi demokratikleştirmesini istiyoruz." diye konuştu.

Bakırhan, Abdullah Öcalan'ın Türkiye çağrısının yakında olacağını dile getirerek, "Biz de büyük bir heyecanla bekliyoruz." dedi.

"BİZE DÜŞEN, DEMOKRASİYİ SAVUNMAKTIR"

Kayyum uygulamalarını eleştiren Bakırhan, "Önümüzdeki günlerde daha iyi şeyler konuşmak istiyoruz. Ancak devlet, kayyım politikasını sürdürerek gerçekten samimi bir yaklaşım sergiliyor mu? Halk da bunu sorguluyor. Bizi gören herkes ‘aman dikkat edin’ diyor. Çünkü yalan, dolan, rant düzeni hâkim. Doğa tahrip edildi, sanayinin olduğu kentlerde insanlar açlık çekiyor. Mardin’de tarım yapılamaz hâle geldi. Bize düşen, demokrasiyi savunmaktır." diye konuştu.

Bakırhan, Öcalan’ın Kürt-Türk ittifakının güncellenmesi gerektiğini vurguladığını belirterek, sürecin sadece İmralı’dan gelen çağrılarla ilerlemeyeceğini ifade etti:

"İmralı, 90 dakikalık bir maçı başlatacak ama bu maçta herkesin çaba göstermesi gerekiyor. Barış sürecinin önünde duracak kimse yok, olmamalı. AKP iktidarı ise şu an sadece dinliyor. Bu süreç, tüm toplumun katılımıyla ilerlemeli."

"DÜNYA KANLI BİR SESSİZLİK İÇİNDE"

Bakırhan, dünya genelindeki vekalet savaşlarına da değinerek, hegemon güçlerin bölgeyi dizayn etme çabalarını eleştirdi:

"Her gün bir yerde savaş çıkarıyorlar. Hegemonik güçler, bölgedeki halkları kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyor. Sadece dış güçler değil, tekçi rejimler de bu sömürü düzenine hizmet ediyor. Eğer Suriye’de demokratik bir yapı olsaydı, bugün bu durumda olmazdı. İran’da her gün insanlar idam ediliyor. Bu tür baskıcı uygulamalar, hegemonik güçlere alan açıyor."

Gazze’de yaşananlara da değinen Bakırhan, uluslararası toplumun sessizliğini eleştirdi:

"Dünyada bir vicdan sorunu var. Kanlı bir suskunluk yaşanıyor. Tişrîn’de sadece Kürtler olduğu için insanların üzerine bombalar atılıyor, dünya ise buna sessiz kalıyor. Sivil katliamlarına karşı bu kanlı sessizliği kabul etmiyoruz ve mücadele etmeye devam edeceğiz."

"İNSANLAR BORÇLA GEÇİNİYOR"

Gaziantep’te işçilerin düşük ücretler ve ağır çalışma koşulları nedeniyle iş bırakmasına dikkat çeken Bakırhan, durumu şu sözlerle değerlendirdi:

"Bu insanlar greve gitmesin de ne yapsın? Ailelerini geçindirmek için borçlanarak yaşamlarını sürdürüyorlar. Ülkenin dört bir yanında grevler var, ancak AKP milletvekilinin kardeşine ait fabrikanın önünde özel güvenlik nöbet tutuyor. Biz işçilerin yanındayız, yarın milletvekillerimiz de dayanışmalarını gösterecek. Sadece emekçiler değil, büyük sermaye grupları bile artık durumdan şikâyetçi. TÜSİAD Başkanı konuşunca Adalet Bakanı anında cevap verdi ve ‘Nasıl demokrasi yok dersiniz?’ diye tepki gösterdi. Evet, bu ülkede demokrasi yok. Pınar Bulunmaz vahşice katledildi, mahkemeler dosyayı bile tam incelemeden sanığa ‘iyi hal indirimi’ verdi. Artık kimse kendini güvende hissetmiyor. Toplum çürüyor, krizler derinleşiyor. Çıkış yolu ise demokrasi."

Kayyım uygulamalarının trajikomik bir hal aldığını vurgulayan Bakırhan, şu ifadeleri kullandı:

"Buna gülelim mi ağlayalım mı bilemiyoruz. Kürt coğrafyası adeta bir laboratuvar gibi kullanılıyor. Burada uygulamaya konulan yöntemler, zamanla her yere yayılıyor. Kent uzlaşısı nedeniyle yapılan bir operasyonda savcı, ‘Kürt-Türk ittifakı kurmak için’ suçlamasını yöneltiyor. Evet, tam da sizin dediğiniz gibi. Biz, emekçilerin ve halkların birliğini savunuyoruz. Bu bir suç değil.

Şimdi soruyoruz: Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı öncesinde Kürtlerle temas kurdu, onu da mı yargılayacaksınız? Antep’te Kürt Karayılan, Türklerle ittifak yaptı, ona da mı soruşturma açacaksınız? Bunları söylerken ironi yapıyoruz ama görünen o ki yüz yıl öncesine bile dava açacak noktaya geldiler. Devlet Bahçeli, 1 Ekim’den beri Kürt-Türk ittifakından bahsediyor, savcı ona da soruşturma başlatacak mı? Kürtler vergi veriyor, askere gidiyor ama belediye başkanı seçemiyor. Bu yanlıştan dönün. Bu uygulamalar kimseye bir fayda sağlamaz. Eğer kapıları açsanız, ülkede kalacak insan bile bulamazsınız."

Kaynak:ANKA Haber Ajansı