İşte 20 Yıllık AKP’nin Sağlık Politikası: Paran Kadar Sağlık!

İşte 20 Yıllık AKP’nin Sağlık Politikası: Paran Kadar Sağlık!
20 yıldır iktidar olan AKP, sağlık sistemini hekimlerin yurtdışına gittiği, nitelikli ameliyatların yapılamadığı, muayene ve ilacın paralı olduğu bir hale getirdi. İktidar, “Hastanelerde artık kuyruk oluşmuyor” diyerek övünürken kuyrukların yerini aylar aylar sonraya verilen randevulara bıraktı. Devlet hastanelerinde doktorların hasta muayene etme süresi ise sadece beş dakika ile sınırlandırıldı.

Seçime bir hafta kalırken AKP’nin büyük övünç duyduğu ve seçim beyannamesine yazdığı sağlık sistemiyle ilgili uygulamaları gerçeği yansıtmaktan oldukça uzak duruyor. AKP’nin 2003 yılında uygulamaya başladığı ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın üzerinden 20 yıl geçse de bu program ilk kez 1983’ten sonraki dönemde gündeme geldi. 1960’lı yıllardan başlayıp 1980’li yıllara kadar süren ‘sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi’ politikasını 1983’ten sonra Dünya Bankası’nın desteğiyle birçok hükümet değiştirmeye çalışmıştı. AKP, bu dönüşümü gerçekleştiren, uygulayan iktidar olarak tarihe geçti.

AKP, sağlıkta dönüşüm için hemen her seçim döneminde aynı vaatleri tekrarlamaya devam etti. AKP’nin 2002 seçim vaatleriyle bugün gelinen nokta arasında da ciddi farklılıklar bulunuyor. Hekimler, hem 2002 hem de 2023 seçim beyannamesinde bulunan sağlık politikalarını değerlendirdi.

GSS kuruldu, muayene ücretli oldu

AKP'nin 2002 seçim beyannamesinde, “Devlet hastanesi, sigorta hastanesi, kurum hastanesi ayırımı kaldırılarak, hastaneler idari ve mali yönden özerkliğe kavuşturulacak. Sağlık Bakanlığı, oluşturulacak bu yeni sisteme göre yeniden yapılandırılacaktır. Sağlık hizmetinin sunumu ile finansmanı birbirinden ayrılacaktır. Sağlık sigortası, uzun vadeli sigorta kollarından çıkarılacak. Nüfusun tamamını kapsayacak şekilde bir Genel Sağlık Sigortası Sistemi kurulacak, prim ödeme gücü bulunmayanların primleri, devlet tarafından ödenecek” deniyordu.
Evet denildiği gibi tüm hastaneler Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) çatısı altında birleştirildi. Genel Sağlık Sigortası Sistemi’nin (GSS) uygulamaya girmesiyle birlikte daha önce ücret ödemeyen SSK’lı çalışanlar, Yeşil Kart’lılar, kamu çalışanları ve emekliler muayene ve ilaç katkı payı ödemeye başladı.

Aile hekimliği işletmeye dönüştü

Yine 2002 yılında, “Anne ve çocuk sağlığına özel bir önem verilecek, aile hekimliği uygulamasına geçilerek, sağlam bir hasta sevk zinciri sistemi kurulacak” sözünün ardından sağlık ocakları kapatılarak, yerine ‘işletme bazlı’ Aile Hekimliği uygulamasına geçildi.
İstanbul Tabip Odası Genel Sekteri Ertuğrul Oruç, iki uygulama arasındaki farkı şöyle anlattı:
“Birinci basamak sağlık hizmeti olan sağlık ocakları bölge bazlıydı. Doktor, hemşire, ebe ve şoförden oluşan bir ekip olarak çalışıyor ve bulundukları bölgeden sorumlu tutuluyorlardı. O bölgenin tüm sağlığıyla; satılan etin, içilen suyun sağlıklı olmasından sorumlulardı. Düzenli kontroller yaparlardı. Evlere gider, bölgelerini tanırlardı. Sağlık ocakları bu anlayış üzerine kuruluydu. Aile Hekimliği uygulaması gelince bu ekip sistemi kaldırıldı. Sadece hekim ve bir aile sağlığı elemanından oluşan bir uygulamaya geçildi. Çalışanlar memur statüsünden çıkarılarak, sözleşmeliye geçirildi. Bahçesi olan kamu binalarında hizmet veren bu kurumlara binalarından çıkarılarak, ‘Kendi giderlerinizi kendiniz karşılayın’ denildi. Hekimlere biraz da para verilerek patron gibi çalıştıran bir misyon biçildi” dedi.

Sağlık harcamaları arttı, özel hastaneler yükselişe geçti

AKP’nin yerine getirdiği vaat ise sağlık sisteminin özelleştirilmesi oldu. 2002 yılında “Özel sektörün sağlık alanına yatırım yapması teşvik edilecektir” diyen AKP hükümetiyle kişi başına düşen özel sağlık harcamaları katlandı. 2002 yılında 83 TL olan kişi başına düşen sağlık harcaması, 2008’de 219 TL’ye, 2017’de 385 TL’ye, 2021’de ise 876 TL’ye kadar arttı. 2002 yılında 284 lira olan toplam sağlık harcaması, 2021’e gelindiğinde 4 bin 206 TL’ye çıktı. 2002 yılında toplam 271 olan özel hastane sayısı, 2021’de 571’e yükseldi. 2002’de bin 156 olan toplam hastane sayısı ise 2021’e gelindiğinde bin 547’ye yükseldi. Bu süreçte 50 olan üniversite hastanesi sayısı 68’e yükseldi.

Sağlık çalışanları fakirleşti, hastalar randevu alamıyor

Genel Sağlık İş Genel Başkanı Derya Uğur da, 2023 seçim beyannamesinde yer alan sözleri değerlendirdi. Uğur, “Siyasi iktidar seçim beyannamesinde sağlık çalışanlarının mali haklarının iyileştirilmesini sağladıklarını ifade ediyor. Gerçekte olan sağlık çalışanlarının yoksulluk sınırı altında maaşlarla giderek daha da yoksullaştığı. Yine siyasi iktidarın seçim beyannamesinde; herkese ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetini sağlayarak sağlıkta hakkaniyeti sağladıkları yer alıyor. Gerçekte olan ise randevu alamadığı için tedavisi aksayan hastaların var” diye konuştu.

Sağlıkta şiddet önlenmedi

Uğur, sağlıkta şiddet konusunda dikkat çekerek, şunları anlattı: “Seçim beyannamesinde ‘Sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik yasal düzenlemeler yaptık’ diyen siyasi iktidarın hâkim dili, bu cehalete doktor dövmeye hatta doktor öldürmeye varacak cesareti verdi. Doktor dövmenin övünülecek bir davranış haline gelmesi ise durumun vahametini gözler önüne seriyor.”

Yurtdışına gittiler

Uğur, siyasi iktidarın “Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlık hizmetlerine erişimde, hizmet sunumu ve insan kaynağı konularında büyük gelişmeler kaydettik” dediğine dikkat çekerek, “Oysa; sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte niteliği değil niceliği önceleyen ticarileşen sağlık sistemi dayatıldı. Giderlerse gitsinler denilen nitelikli insan kaynağı yurt dışına göçtü” diye konuştu. Öte yandan, Türk Tabipleri Birliği’ne (TTB) yurtdışına gitmek için iyi hal başvuru belgesi için 2022 yılında 2 bin 685 kişi başvururken, bu sayı yaklaşık 20 tıp fakültesinin bir yıllık mezununa denk geliyor. 2023'ün ilk 3 ayında yurtdışına gitmek isteyen doktor sayısının 700 olduğu belirtildi.

Hastaya ayrılan süre 5 dakikaya düştü

Uğur, siyasi iktidarın seçim beyannamesinde, “Sağlık insan gücünün ülke genelinde dengeli dağılımını sürdüreceğini, sağlıkta insan kaynağını nicelik ve nitelik olarak artıracağı” sözüne ise şu cevabı verdi: “Sağlık çalışanı yetersizliği nedeniyle randevu süreleri 5 dakikaya düştü. Bu hangi iktidarın yönetiminde bu duruma geldi? Seçim beyannamesinde sağlık çalışanlarının sorunlarının çözümüne yönelik tek kelime yok… Pandemide afetlerde kahraman ilan edilen sağlık çalışanları, yine görünmez oldu.”

Riskli ameliyatlar kamuda yapılamıyor

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ertuğrul Oruç da sağlıkta dönüşüm programının esas hedefinin sağlık emekçilerini en üstten alta kadar özlük haklarını budamak, örgütlülük seviyesini kırmak ve sağlığı alınır satılır, kar edilen alan haline getirmek için yapıldığını söyledi. Şu anda Türkiye’de tüm nitelikli ameliyatların yapılamadığını vurgulayan Oruç, “Kötü huylu tümörü olup ayrıca kalp, akciğer yetmezliği gibi ek hastalıkları olan hastalara nitelikli hasta diyoruz. Bu ameliyatları yapmak çok riskli. Ancak bu riskli ameliyatları kamu olmak şu an da çok zor. Çok uzun sıralar var” diye konuştu.
Bunu ameliyatları yapacak ekiplerin özele kaydığını anlatan Oruç, şöyle devam etti:
“Sağlıkta dönüşümden önce bu ameliyatlar üniversite hastanelerinde yapılırdı. Ancak üniversite hastanelerinde hem eğitim ortamı hem de özlük haklar kuş edildi. Sadece poliklinik hizmetine gömülen, eğitim verecek zamanı kalmayan insanlar oldu. Üniversitedeki doktorlara da devlet hastanesindeki gibi bir rutin yüklendi. Bu da asistanların, öğrencilerin eğitiminden yedi… Bunun için cerrahından, onkologuna, radyoloğuna kadar bir ekip tartışıp konseyler halinde karar veremez hale geldi. Çünkü zamanları kalmadı poliklinikte.”

Şehir hastaneleri muamması

İlki 2017’de Yozgat’ta açılan şehir hastaneleri de siyasi iktidarın sağlık sistemine kattığı tartışmalı uygulamalardan biriydi. Kamu-özel ortaklığı ya da kamu-özel işbirliği mi belli olmayan devletle özel sektörün karma olarak bir araya geldiği bu hastaneleri kimin nasıl yönettiği tam olarak bilinmiyor. Bunun yanında şehir içinde bulunan hastanelerin şehir dışına taşınarak şehir hastanesi statüsüne getirilmesi, bu hastanelere hastaların ulaşımını da zorlaştırdı. Bugüne kadar 20 tane açılan şehir hastane sayısının 36’ya çıkarılması amaçlanıyor. Hastanelere yöneltilen en büyük eleştiri ise hastanın müşteri, hastanenin de ticarethane olarak görülmesini sağlayan bir sistem olması.

Kaynak:halktv.com.tr

Etiketler :