İmamoğlu yoksulluktan kurtulmanın 'yegâne' yolunu açıkladı
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli ilçesine açılan üçüncü Kent Lokantası'nda konuştu. İzzet Paşa Mahallesi’ndeki lokantada İmamoğlu, Kent Lokantaları'nın açılmasının tek sebebinin yurttaşın yoksullaşması olduğunu dile getirdi.
İmamoğlu, İstanbul'da vatandaşın Kent Lokantaları'na talebinin AKP iktidarının kötü ekonomi politikası yüzünden olduğunu ifade etti.
Ekrem İmamoğlu, Türkiye'nin yoksullaşmaktan kurtulmasının yegane yolunun da AKP'nin gitmesi olduğunu söyledi.
Ekrem İmamoğlu, şunları ifade etti:
İmamoğlu: Onları kreşler yenecek
"Kent lokantası da bu yönüyle gerçekten çok değerli bir markaya dönüştü. Artık sadece İstanbul'un ilçelerinde değil, Türkiye'nin birçok yerinde karşılık buldu.
Bunun yegâne sebebi vardır. Kent lokantası markasının oluşmasının yegâne sebebi insanımızın yoksullaşmasıdır.
İnsanımızın adil bir paylaşım düzeninden uzak bir yaşama mecbur edilmesidir. İnsanımızın, toplumumuzun büyük bir kısmının asgari ücretli hale gelmesidir.
Bakın 9 milyonun üzerinde asgari ücretli insan var, TÜİK verileriyle konuşuyorum. 3 milyonun üzerinde işsiz gözüküyor ki bize göre daha fazla. Aynı zamanda emeklisi var, 16 milyon civarında.
Bunları üst üste koyduğunuzda bugün ülkemizde yani 22 bin liranın altında geçinmek zorunda olan hane sayısı milyonlarca.
Ve bu neredeyse 50 milyonun üzerindeki insanın dar gelirli ama açlık sınırının altında, dar gelirli bir sınıfa oturduğunu üzülerek yaşıyoruz.
ani hiçbir kurum keyfi değil, 7-8 katına eğer biz sosyal yardım bütçesini çıkartıyorsak bu keyfi olabilir mi? On milyarlarca liralık bir bütçeyi bu alanda insanımızın hayatını sürdürebilmesi için devreye sokuyoruz. Bakın, çok basit, İstanbul'da ulaşımda, toplu ulaşımda 2019 öncesi kurum 10 liranın 7 lirasını yani giderin, gideri 10 lira kabul edin, 7 lirasını toplumdan biletler üzerinden tahsil ediyordu. Şu an biz ancak 3 lirasını tahsil edebiliyoruz. 7 lirasını karşılıyoruz ve bu sene sadece bizim toplu taşımayı desteğimiz on milyarlarca lira. Yani artık 50 milyar, 60 milyar rakamlarına çıktı ki bu neredeyse her sene bir Beylikdüzü-İncirli arasında bir metro hattını yapacak kadar bütçeden bahsediyoruz.
İmamoğlu'ndan AKP'ye: Yönetecek belediyeniz bile kalmayacak
Tümüyle bunlar yoksullaşmanın milletimize ödettiği bedeldir. Omuzlarımıza binen yüktür. Bu bağlamda kent lokantaları açılıyor, açılmak zorundadır.
Bizim insanımızın onurunu zedelemeden dayanışmamızı gösterme modellerinden biridir kent lokantası. O bakımdan bizim emeklimiz ki buralar seçilirken öylesine seçilmiyor, emeklimiz var mı, öğrencimiz var mı, dar gelirli yaşam var mı, ona bakılıyor ve ona göre seçiliyor.
işli de öyle bir çözüm ve seçim yapmıştır. Ve buraya gelen emeklimiz, buraya gelen öğrencimiz, buraya gelen dar gelirli ya da işsiz vatandaşımız 40 lira vererek üç, çeşit yemeğini sağlıklı bir biçimde yiyebiliyor ve işine gücüne gidebiliyor.
Dolayısıyla bu dayanışma modeli, bu sorunlar devam ettiği sürece ki inşallah bir an önce bitsin isteriz, devam ettiği sürece sürdürülecek bir hizmet durumundadır.
Biz ne istiyoruz? Milletimiz zenginleşsin. Milletimiz zengin insanlar olsun. Böyle bir ihtiyacı olmasın. O zaman biz bu kent lokantalarını başka şekillere, üretim merkezlerine, sosyalleşme merkezlerine, dayanışma merkezlerine dönüştürelim.
Ama bugün çok kritik bir ihtiyacı, sağlıklı gıdaya erişimi, beslenebilme ile ilgili sorunları çözüme büyük bir katkı sunmaktadır. O bakımdan bu dayanışmayı görmezden gelenler, kınayanlar Türkiye'nin durumundan farkında olmayan, ne yazık ki milletten uzaklaşmış, milletten artık yan yana gelemeyen, sadece birtakım fanatik birkaç insanıyla,kendini besleyen bir siyasi anlayışın düştüğü durumdur.
Biz neredeyiz? Biz kent lokantası açılışındayız. Neredeyiz? Her gün ya da haftada en az 3-4 gün milletin her gün gittiği pazarlardayız. O etiketlerle yüzleşen insanlarımızla dertleşen siyasileriz. Dolayısıyla görevimizi yaparken ders çıkartıyoruz.
İhtiyaç nerede, neyi çözmeliyiz? Biz keyfi değil 100 binin biraz üzerinde çocuğumuza üniversite bursunun parasını yatırma konusunda ki yılbaşından hemen sonra, müjdeli bir biçimde kasalarına, ceplerine, cüzdanlarına, öğrencilerimizin bursları da yatacak.
Dolayısıyla bütün bu bakış açısıyla inşallah bu yoksulluktan kurtulalım. Bunun yegâne yolu var, çok net söyleyeyim.
Bu zihniyet bu ülkenin başından gitmeli. Başka türlü düzelmeyecek. Çünkü mesele tek başına ekonomide değildir sevgili dostlar.
Mesele ekonomidir, ekonomiyi iyi yönetmektir, akılla, bilimle, teknikle, bundan uzaklaşmamalı ve buna dönük hareket de mümkündür ama aynı zamanda adalet.
Ekonomi aynı zamanda adalettir. Ekonomi aynı zamanda itibardır. Ekonomi aynı zamanda kamu kültürüne saygılı bir şekilde, eee, yaklaşımdır. Partizanlıktan uzak olmaktır. "