Halk Meydanı... Sağ-sol ayrımı eskide mi kaldı?

Halk TV'de Şirin Payzın moderatörlüğündeki Halk Meydanı, bu hafta siyasetçilerden gençlere, gazetecilerden sivil toplum kuruluşu temsilcilerine kadar geniş yelpazedeki konuklar ülkenin güncel sorunlarını tartıştı.

Halk TV'de Şirin Payzın'ın moderatörlüğündeki Halk Meydanı başladı. Gündeme ilişkin gelişmeleri gençler yorumladı, siyasetçiler yanıtladı.

İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Turhan Çömez, "Ben Ekrem İmamoğlu'nun yanındaydım. İlk akşam da oradaydım ertesi gün de oradaydım" dedi.

Çömez sözlerine şöyle devam etti:

Yarın başka birinin başına gelse onun da yanında olurum. Çünkü bu hukuksuz, yanlış ve siyasi bir karar. Erdoğan rejiminin tek adam sisteminin bu ucube sistemin almış olduğu hukuksuz bir karar. Ben bu filmi seyrettim. 25 yıl önce seyrettim. Aynı yerde aynı mekanda aynı otobüsün üstünde aynı şekilde buna benzer gerekçelerle ceza almış ve siyasi hayatı bir şekilde engellenmiş Erdoğan'ın da yanındaydım. Daha sonra cezaevi yolculuğuna çıktığında son uğradığı yer benim ofisim, benim muayenehanem oldu oradan birlikte cezaevine geçtik.

'Siyaseten intikam almak istiyor'

Fakat 25 yıl sonra tam çeyrek asır sonra görüyoruz ki aynı şey devam ediyor. Bu dönem Erdoğan bir şanstı. Türkiye için de bir şanstı. Şunu yapabilirdi Erdoğan, ben hukuksuz bir süreç yaşadım buna rağmen siyasette var oldum ben artık Türkiye'de yeni bir düzen kurulması için katkı sağlayacağım. Fakat maalesef Erdoğan, hekim olarak söylüyorum şu anda aktarılmış travmayla kendisine yaşatılmış eziyetin hemen hemen hemen aynısını ve daha fazlasını başkalarına yaşatarak aslında bir anlamda siyasetten intikam almak istiyor.

'Demirtaş ve Kavala'nın hapiste olması hukuksuzluk'

Bir arkadaşımız Demirtaş ve Osman Kavala ile ilgi bir kaygısını ve eleştirisini yöneltti. Katılıyorum. Türkiye AİHM'e taraf olmuş, imza atmış bir ülke. Ve AİHM'e göre bu insanların cezaevinde olmaması lazım. Dolayısıyla burada da bir hukuksuzluk var.

Bu ülkeden herkesin özeleştiri yapmaya ihtiyacı var. Siz bana yıllar önce bir ülkenin güçlü bir ülke olması için ne lazım diye sorsaydınız. Ben size askeriyesi, ekonomik gücü derdim. Bugün bir şey söylüyorum: Hukuk.

Ben son derece alçakça kurgulanmış bir dava nedeniyle ömür boyu ağır hapis ardından 25 yıl ağır hapisle yargılandım. İngiliz cezaevlerinde kaldım. İnanılmaz hakaretlere iftiralara maruz kaldım. Hukuk bu ülke için ne kadar önemli olduğunu bizzat yaşayarak bilen biriyim.

Fransa'da gençler apolitik mi?

Sorbonne Üniversitesi'nde hukuk okuyan bir genç "Benim hikayem de gençlerin hikayenin tersine. Ben Sorbonne'da hukuk lisansımı bitirdikten sonra orada avukatlık yapmak yerine Türkiye'ye dönmeyi tercih ettim. Bugün sizin de dediğiniz konu üzerine baktığımızda 'adalete güvenmiyoruz' diyoruz. Ve bunu çok normal bir cümleymiş gibi kuruyoruz. Aslında bu çok üzücü bir cümle. Biz bunu ağzımıza aldığımızda normalleştirmeye başlıyoruz. Bunların ne kadar anormal bir durum olduğunu gençlerin kolektif bir şekilde karşısına durması gerektiğine inanıyorum. Şu an Türkiye'de bizim yaşıtlarımızın çok büyük bir kısmının apolitik olduğunu düşünüyorum. O insan ben Almanya'da Fransa'da asgari ücretle geçinirim ben mi kurtaracağım ülkeyi diyor. Yargılayabilir miyiz bilmiyorum" dedi. Sorbonne'nun 68 olaylarının başlangıcı olduğunu söyleyen Payzın, yeni dönemi anlattı ve Fransa'da da apolitik bir neslin olup olmadığını sordu.

Türkiye'de üniversiteler nasıl?

Genç kadın "Evet apolitikleşme sadece Türkiye'ye özgü bir durum değil. Ama biz Türkiye'den bakarak Fransa'daki gençleri apolitik olarak değerlendirmek yanlış olur. Bir şeyleri normalize etmek için her yer de aynı dersek yanlış değerlendirmiş oluruz. Türkiye'de yürütmenin aldığı kararlar gençler tarafından ne kadar sorgulanıyor? Üniversitede her şeyden önce öğrenci sendikaları çok aktif. Türkiye'de denkliğimi yapıyorum devlet üniversitesinde. Hiçbir poster yok. Öğrenci hareketi göremiyorum. Yemekhane fiyatlarına kimsenin diyeceği bir şey yok mu?" dedi.

Eski SOL Parti Başkanı Alper Taş gençlerin muhalefete eleştirilerine yanıt olarak şunları söyledi:

Ben sosyalist, devrimci hareketten gelen bir insanım. O geleneğin bugünlere taşıdığı bir simayım. Doğrusunu söylemek gerekirse memleketin geçmişinden bugüne kadar iyiliği ve güzelliği için çok bedeller ödedi arkadaşlarımız, çok mücadeleler etti. Örgütlenmeye inandı arkadaşlarımız. Örgütlü bir toplum oluşturmaya çalıştı. Ve bu ülkeyi çıkarsız sevdiler ve canlarından da oldular. Bizim bütün solun örgütlenme tarihidir. Çünkü sol siyaset halkı yönetmeyi değil halk nasıl yönetir anlayışını esas alır. Siyasetçi kavramını da ortadan kaldırmayı amaçlarız. Çünkü siyaset yönetme kültürüdür. Siyasetçi de yönetendir. Sol siyaset demek yöneten yönetilen ayrımının ortadan kaldırılmasıdır. Herkesin siyasete katılması.

'Gençlerin yabancılaşma sorunu var'

Gençlerin en çok sıkıntı duydukları yabancılaşma sorunu var. Kendilerine, topluma yabancılaşmışlar. Her türlü düzeyde yabancılaşmayı yaşıyorlar. Niye? Kendi sözlerini söyleyemiyorlar çünkü. Özne değiller. Ülkenin kaderi hakkında da aile içinde de özne değiller, üniversitede de özne değiller. Hep kendileri dışındaki hayatın izleyicisi ve o hayatın yukarıdan aşağıya kendilerine dayattığı çerçeveye uymak ve uymamakla sınırlayan düzeydeler. Burada kendilerini ifade etmeleri önemli.

'Örgütlü olmadan bir şeyi düzeltme şansımız yok'

Örgütlü olmadan bir şeyi düzeltme şansımız yok. Bu AKP iktidarı, sağ iktidarlar genellikle örgütlü toplum istemezler. Yani nasıl daha iyi yönetiriz... Dikkat edin egemen siyasetçilerin bütün üslubu tarzı biz sizi daha iyi yönetiriz tarzıdır. Bu tarzdan çıkmak lazım. Kim kimi neyi yönetiyor? Neden hep birlikte yönetemiyoruz. Solun bütün uğraşı halkın söz yetki karar sahibi olabileceği siyaseti seçim sandığına hapsetmeyeceği, her gün her yerde siyasete katılacağı, sözünü söyleyeceği, doğrudan demokrasiyi geliştirmektir.

'Beraber yapma kültürü'

Gençlere en büyük vaadimiz demeyelim. Onlara vaat etmek de doğru değil. Gençlerle birlikte yürüyeceğimiz en önemli mesele onlarla başka bir demokrasi başka bir kültür geliştirmektir. Ve bu kültür beraber yapma kültürüdür. Herhangi birimizin yukarıdan aşağı gençlere biçeceği bir Türkiye olamaz. Gençlerle birlikte inşa edeceğimiz Türkiye'yi inşa etmeliyiz.

Payzın'ın "Kendisi solcu olmasa bile yine de Türkiye'de çoğu çalışan, emekçinin soldan beklentisi var. Ama şöyle bir sıkıntısı var sol mesajlarıyla diliyle sokaktaki eylemleriyle biraz geçmişte kalmış. Yeni bir hikaye anlatmakta eksik kalıyor. Bu görüşe katılır mısınız?" sorusuna Alper Taş'ın yanıtı şöyle oldu:

Solun özeleştiri vereceği birçok nokta var. Ama en son özeleştiri vermesi gereken bu memleketin solcularıdır. Bu ülkeyi bu hale getiren biz değiliz. Burada bizim yangını engelleme konusunda, görev ve sorumluluklarımız konusunda eksikliklerimizi tartışabiliriz. Ama sonuç itibarıyla bu memleketi yıllardan beri uygulanan sağ politikalar bu yere getirdi.

Gerçek bir sol iktidar bu memleketle tanışmadı. Yani bizim dilimizde ne var ben anlamış değilim. Yani bu da efsane.

İYİ Parti İstanbul Belediyesi Meclis Üyesi Taylan Yıldız, "Gençler Instagram'a fotoğraf koydukları zaman 25 tane etiket koyuyorlar. İnsanlar kendilerini artık sağ ya da sol diye tanımlamıyorlar. Gençler ileri diyorlar. Türkiye gibi ülkelerde herkes şunu istiyor; devlet gençlerin önünü açsın kendini gerçekleştirmesini sağlasın, geçmişine saygı duysun ama geleceğe baksın, sosyal bir devlet olsun. Bu söylediklerimin hangisi sağcı hangisi solcu. Dünyadaki sağ sol kıvrımına bakalım. Avrupa'daki sağ der ki düşük vergi olsun solcular hayır yüksek olsun. Avrupa'da asgari ücret olmasın pazar belirlesin, solcular der ki hayır asgari ücret olsun. Türkiye'de bu iş böyle değil. Sağ partiler de sol partiler de anlaşıyor. Sağcı solcu diye ayırmak demode" dedi.

Alper Taş ise bu ifadelere şu yanıtı verdi:

Arkadaşın anlattığı geride kalmış bir efsane. 80'lerde bizim başımızı yediler sağ-sol bitti. Bütün anlattığı sağ politika.

Özelleştirmeci misin kamucu musun?

Siyaset ideolojilerle yapılır. ideolojisiz siyaset yapıldığı için, kimliklere dayalı siyaset yapıldığı için bizi parçalı hale getirdi. İdeolojiniz nedir sizin?

Yıldız "Devletin yapması gereken şeyler var. Bu da nedir? Telefonun içinde 12 tane çok kritik icat var. ABD son elli yıldır destekleyerek yapmış. Devlet bu alanlarda ön açmalıdır. Özel sektörün yapamayacağı şeyleri yapmalıdır. Ama özel sektörün da yapacağı işler vardır. Şimdi ben kamucu muyum özel sektörcü müyüm?" dedi.

Kaynak:halktv.com.tr