'Ete ve süte zam kapıda' diyen Solakoğlu'ndan tarım eleştirisi

TÜSEDAD Başkanı Sencer Solakoğlu, tarımda yapılan hataları teker teker sıraladı, çiftçinin yaşadığı zorlukları anlattı. Solakoğlu, "Türkiye'de üretiyoruz ama Türkiye'nin toprağını taşeron gibi kullanıyoruz" dedi ve gıdadaki fiyat artışlarına değindi, ete ve süte yüzde 30 zammın yolda olduğunu hatırlattı.

İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programının bugünkü konuğu Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Sencer Solakoğlu oldu. Solakoğlu'nun ete ve süte yüzde 30 zammın yolda olduğuna dair sözleri medyada geniş yer bulmuştu. Küçükkaya, Solakoğlu'na bu açıklamasını sorudu.

Solakoğlu, "Bu çok kötü bir haber ama maliyetlerin artışının karşısında 'biz gıda enflasyonunu kontrol altına alacağız' dedi. Nasıl alacağız? 'Çiftçinin fiyatlarını sabitleyeceğiz' dediler. E maliyetler? 'O bizi ilgilendirmiyor biz sadece sizin satış fiyatınızı sabitleyeceğiz' dediler ve sabitlediler. Bu ok yay meselesi gibi gerildi. Bugün 110 liraya mal olan kemikli eti çiftçi 90 liraya satmak zorunda. Bu ne kadar sürdürülebilir sizce? İşte şu anda o dayanılamaz noktaya gelindi. Yeni zamlar başladı. Cumadan Pazartesi'ye kadar yeni zamlar geldi. Henüz zamlara yansımadı yansıyacak. Bu böyle de devam etmek zorunda. Aksi halde üretici kalmayacak" dedi.

'Türkiye'nin toprağını taşeron gibi kullanıyoruz'

Küçükkaya'nın maliyetlerin ne olduğuna ilişkin sorusuna da yanıt veren Solakoğlu şunları anlattı:

Biz ithalatla geçinen bir ülkeyiz. Yemin yüzde 50'si ithalat. Gübrenin yüzde 95'i ithal. Mazot ithal. Tohum, çoğunlukla uluslararası firmaların dolar bazlı belirledikleri fiyatlardan dolayı, yerli firma sayısı az. O da ithal. Türkiye'de üretiyoruz ama Türkiye'nin toprağını taşeron gibi kullanıyoruz. Orada bir şeyler yetiştiriyoruz ve dünyayla rekabet etmemiz mümkün olmuyor bu koşullarda. Hayvancının tarlada yetiştirdiği ithal olduğu için ineğin ağzından aslında dolar geçiyor. Dolayısıyla TL değer kaybettikçe bu maliyetler de kontrol edilemez şekilde artıyor.

'Asgari ücretle iş bul'

Halka sormak lazım sütte fiyat düşüşü yaşayan oldu mu? Yok. Ama biz her şeyi yüzde 18'le alırken yüzde 1'le satıyoruz. Çiftçiler firma değil ki KDV iadesi alamaz ki bu direkt maliyet olarak yansıyor.

Çiftçi ne yapacağını şaşırdı ve çocuklarına 'aman evladım git asgari ücretle iş bul çiftçilik yapma' diyor.

'90 liralık satış fiyatı 120 liraya çıkacak'

Küçükkaya'nın "Ete, et ürünlerine, süte ve süt ürünlerine yüzde 30-35 zam mı bekliyorsunuz?" sorusuna Solakoğlu, "Net" diyerek yanıt verdi ve bunu şöyle detaylandırdı:

90 liralık satış fiyatı bizim öngörümüz 120 liraya çıkacak. Kemikli et yani bizim mezbahaya verdiğimiz fiyattan bahsediyorum. İlk düzeltmesini de yaptı 90'dan 102'ye geldi. Artış yüzde 100 buradan kaynaklanacak. Talepte bir tık daha oynama olursa bu yüzde 30 çok daha yukarı çıkacak.

'150 bin hayvanlık ithalat kontenjanı'

Devlet dedi ki 'zarar edin' ettik. Üretim küçüldü. 'İthalat yapalım' dediler. Şimdi 150 bin hayvanlık ithalat kontenjanı açtılar. İthalatı yapacağımız ülkelerde 120 liranın altında hiçbir fiyat görünmüyor. Demek ki devlet de çiftlikler de sanayici de bu 120 liralık fiyatı satın almış durumda dolayısıyla bu fiyat çıkacak.

80 liralardayken ben kıtlık olacağını söyledim. Kıtlık dediğiniz rafta olacak ama gidip alınmayacak. Kıtlık deyince rafta olmaması değil.

Talep daralması

Eski Bakan Özhaseki'nin eskiden ucuz olsa da alınamadığını ancak şimdi 5 lira da olsa alınabildiğine dair sözlerini hatırlatan Küçükkaya'ya, Solakoğlu şöyle yanıt verdi:

Söylediği cümleleri çok net hatırlıyorum. İnanın cümlesini anlamakta zorlandım çünkü kendisi cümle içinde çelişti. Biz raftaki ürüne ulaşamadığımızı nereden biliyoruz? Perakende de kavurmada geçen baktığımda yüzde 62'lik bir talep daralması görüyorduk. Şimdi daha da ulaşamaz olacak.

'Tohum ıslahı yapan ülkeler ihracatçı konumunda'

Küçükkaya'nın gıda fiyatlarının pandeminin etkileriyle sınırlı olup olmayacağına dair sorusunu da yanıtlayan Solakoğlu, yükselişin devam edeceğini çünkü politikasızlık olduğunu söyledi.

Tohumculukta ıslah programını başlatanın Mustafa Kemal Atatürk olduğunu hatırlatan Solakoğlu, "Bu ıslah programını 40'li yıllarda başlayan ülkelerin hepsi bugün ihracatçı pozisyonunda. Ama zengin dahi olsa bu programı yapmayan ülkelerin hepsi ithalatçı konumda. İşin özünde ıslah yani verimlilik yatıyor. Hep satan alan kısım bizim kısım her zaman zararda. 150 bin tane hayvan ithalatı yapılacak bu üreticiye nasıl reva görülür. Bizim üretim kapasitemiz var. Niye bu insanlar yapmıyor. Çünkü Türkiye'de diyorlar ki 'sen Türk çiftçisi daha az fiyata sat.'"

'Stratejik ürünler Türkiye'de üretilmeli'

"İthal etmek yerine bu 150 bin sığırı Türkiye'de mi yetiştirmemiz gerek?" sorusunu yanıtlayan Solakoğlu şu ifadeleri kullandı:

Doğrusu tabii ki o. Nasıl yetiştirdiğiniz de önemli. Bazen bazı ürünleri üretmek doğru değildir. Yani siz otomotiv üreticisiyseniz LED ekranınızı dışarıdan alırsınız. Avokadoyu Türkiye'de üretmeyebiliriz belki çok elzem olmadığı için. Ama stratejik ürünleri Türkiye'de üretmek zorundayız. Etimizi, sütümüzü, tahılımızı Türkiye'de üretmemiz lazım. Ama burada bir kıstas var. Erzurum'daki tarımcılıkla Bursa arasında fark var. Erzurum ve çevresi organik tarıma çok müsait. Bursa, Ege bölgesi öyle değil çünkü alanlar iyice daraldı. Bu kötü bir şey değil ama planlama yapmak lazım.

'Bize sus payı veriliyor'

Avrupa'da çiftçinin desteklendiğini anımsatan Küçükkaya, Solakoğlu'na dünyada ve Türkiye'deki çiftçiliği karşılaştırmasını istedi. Solakoğlu, gelişmiş ülkelerde verimliliğin desteklendiğini, gelişmemiş ülkelerde siyasetin desteklendiğini söyledi. Bize sus payı veriliyor bir miktar. Şu anda destekleme Türkiye'de yapılmıyor. Politik bir şeyler veriyor hiçbir işe yaramıyor.

'Ukrayna kadar ihracat yapabilecekken...'

Buğday Anadolu'dan geliyor zaten. Biz 250-260 kilo ortalamayla hasat yapıyoruz. Avrupa ortalama 600 kiloyla yapıyor. Biz 600 kiloya çıkarttığımız gün biz Ukrayna'dan fazla ihracat yapacağız. Verim düşük çünkü su kaynaklarımız var ama altyapımız yok. Bir köprü parası ancak tutar. Ukrayna kadar ihracat yapabilecekken...

Yemci de sütü işleyen sanayici de aynı kişi. Tütün de aynı şey yapıldı. Bu sistematiğin yapıldığı her şey yok olmaya mahkum.

'Doğruları söyleyince siyasi algılanıyor'

Küçükkaya'nın "AKP'liler de doğru olduğun biliyor. Siz böyle konuşunca Tarım Bakanı sizinle konuşuyor mu? Gel beraber çözelim demiyor mu? O mu eksik?" sorusuna da yanıt veren Solakoğlu şunları söyledi:

Doğruları söylediğiniz zaman bu bir siyasi algılanıyor. Bakan zaten siyaseten atanmış biri ehil olduğu için değil Sayın Cumhurbaşkanı böyle uygun gördüğü için buraya gelen bir insan. Bundan önceki Tarım Bakanı tarımın t'siyle alakası yoktu. Açtığı yaralar hala devam ediyor. Mevcut bakan tarım makineleri tarafından olaya biraz aşina.

'Kaos var'

Üzüm meselesinde sözleşmeli tarım modeli olması lazım. Domates biçiliyor kaça olacak, ne olacak? Kaos var. Alan da satan da fiyatını bilip bunu da bir borsada değerli evrak olarak kullanıp, tefecidense resmi kaynaklardan daha uygun faizli kredi kullanıp sektöründe yaptığı üretimde de daha verimli sisteme geçilmesi lazım.

Türkiye bu cehaletten kurtulduğu gün iki, iki buçuk senede ihracatçı konumuna gelir.

'Eğitimle başlamak lazım'

Her ilçede ilçe tarım müdürlüğü var. her ilçede farklı ürün yetişiyor. 15-20 yıldır sahaya inilmiyor. İndiğinizde yüzde 10 bazı ürünlerde yüzde 25 verim artar. Eğitimle başlamak lazım.

Bizim sanayide kalkınabilmemiz için kırsalda kalkınmamız lazım. Sanayiler şehirlere sıkıştığı zaman hem arazi çok daha pahalılaşıyor, yatırımın çoğu toprağa gitmiş oluyor. Kırsalda yaşamak illa çiftçi olmak demek değildir. Çiftçi kazanınca harcamak isteyecek dolayısıyla o yeri siz kırsalda sunarsanız insanlar kırsalda kalır.

Tarım para kazanmazsa kimse kırsalda kalmıyor.