Erdoğan: Tek parti döneminde Türk var demek suçtu
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dünya Türk Dili Ailesi Günü” kapsamında düzenlenen Üç Kademe Buluşma Toplantısı’nda konuştu.
"TEK PARTİ DÖNEMİNDE TÜRK VAR DEMEK SUÇTU"
Konuşmasına Azerbaycanlı şair Rüstem Behrudi’nin dizeleriyle başlayan Erdoğan, Türk dünyasının geçmişine dikkat çekti.
Erdoğan, tek parti döneminde Türk var demenin suç sayıldığı bir dönemin var olduğunu iddia etti:
"Türklerin birbiriyle kucaklaşmaması, kaynaşmaması tek yürek, tek bilek olmaması için tüm yolları denendi. Kimliğini savunan değerlerine sahip çıkan münevverler Turancılıkla suçlanarak ya hapse atıldı, ya sürgün edildi ya da Süleyman Çolpan gibi nicesi kurşunların dar ağaçlarının kurbanı oldu. Tabii burada şunun da ifade edilmesi gerekir. Türk dünyasının varlığından bahsetmek sadece sınırlarımızın ötesinde değil 1940'ların tek parti döneminde ülkemizde de yasaklanmıştı. Mesela 1944 yılında sırf Türkiye dışındaki soydaşlarımızla ilgilendikleri için birçok Aydın yazar, sanat erbabı Turancı denilerek tabutluklara konulmuş ve işkence görmüştür. Yani tek parti döneminde Türkiye dışında da Türk var demek suç sayılıyor. Yıllarca tabutluklarda işkence görmek anlamına geliyor."
Erdoğan, CHP’yi şu sözlerle de hedef aldı:
"Türkiye'ye sığınan Azerbaycan Türklerini Boraltan Köprüsünde kurşuna dizileceklerini bilerek katillerine teslim etmiş, tarihe Boraltan Faciası olarak geçen bir utanç lekesi bulaştırmışlardır.
Boraltan Faciası hem milletimizin hem de Azerbaycan Türklerinin zihin ve gönül dünyasında iyileşmesi uzun yıllar alan derin yaralar açmıştır.
Tek parti zihniyetinin günümüzdeki temsilcisi olan ve yerini koruyan CHP, Türk dünyasına hâlen şaşı bakmayı, yanlış pencereden bakmayı sürdürmektedir."
Karabağ Savaşı'nı hatırlatıp CHP'yi hedef alan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Karabağ'ın 44 gün süren Vatan Muharebesinde bunu bir kez daha gördük. Ülkemizin düşmanlarının servis ettiği söylentiler üzerinden Türkiye’yi Azerbaycan’a destek vermekle suçladılar.
CHP'nin dış politikasını yöneten isim çıktı, aynen şunu söyledi: ‘Maalesef gelen haberler de Türkiye'den Azerbaycan'a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların Azerbaycan'a gönderildiği ifade ediliyor’ dedi.
Tıpkı 1945 yılında Boraltan Faciası'nda olduğu gibi Karabağ'ın azatlık mücadelesinde de yanlış yaptılar. Milletimizi mahcup ettiler, utandırdılar.
Sadece Karabağ'da değil, onun öncesinde Suriye ihtilafında da aynı basiretsizliğe, aynı vicdansızlığa şahit olduk. Suriye halkının tepesine varil bombaları yağarken CHP'nin devrik Genel Başkanı grup kürsüsünden şunları söylüyordu: ‘Bayır Bucak'tan söz ediyorlar. Ne bayırı kaldı ne bucağı kaldı.’"
Erdoğan, "Size torpil yapılıyor mu?" sorusuna yanıt verdi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in açıklamalarını da eleştiren Erdoğan şöyle konuştu:
"Yeni Genel Başkan'ın geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında elinde binlerce soydaşımızın kanı olan bas dikkat diktasını sekülerlik üzerinden aklamaya çalışması, daha ileri giderek CHP ile Baas rejimi arasında özdeşlik kurması bu zihniyetin halen devam ettiğinin işaretidir.”
Alevi canlarımızla ilgili partimize yönelik iftiraları ise bühtandan öte apaçık bir provokasyondur. 86 milyonun kardeşliğini kundaklama teşebbüsüdür
Partimize oy veren milyonlarla birlikte Alevi vatandaşlarımızı da derinden yaralayan bu çirkin yakıştırmaları biz reddediyoruz"
Türkiye’nin uzun süre Türk dünyasına sırtını döndüğünü iddia eden Erdoğan, dönüm noktası olarak Turgut Özal’ı işaret etti:
"Türkiye'yi soydaşlarıyla birlikte gönül coğrafyasındaki tüm kardeşlerinden, hatta bütün dünyadan izole ederek yönetmeye çalışanlar maalesef bu büyük ülkeyi yıllarca içine kapattı, yalnız hale getirdi. 1991 yılında Türk Cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuşurken kardeş Cumhuriyetlerin bağımsızlığını tanıyan ilk ülke Türkiye oldu.
1992 senesinde Türkiye'nin girişimleriyle Türk dili konuşan ülkeler Devlet Başkanları zirveleri düzenlenmeye başlandı.
Merhum Turgut Özal'ın şu sözü çok anlamlıdır: ‘Türkiye'nin önünde hacet kapıları açılmıştır. 21. asır Türk ve Türkiye asrı olacaktır.’
Merhum Özal'dan sonra rahmetli Demirel de Türk dünyasıyla ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem vermiştir.
Elbette ülkemizde bu mücadelenin bayraktarlığını son nefesine kadar Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurucusu ve ilk Genel Başkanı rahmetli Alparslan Türkeş yapmıştır.
Bu vesileyle Türkiye'nin Türk dünyası ile kucaklaşması için kalemiyle, kelamıyla gayret gösteren herkesi bir kez daha rahmetle yâd ediyorum"