Erdoğan Diyarbakır'da süreçten istediklerini sıraladı DEM Parti'ye mesaj verdi
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Diyarbakır il kongresinde konuştu.
Diyarbakır'ın huzur ve refahının Türkiye için aynı önemi taşıdığını vurgulayan Erdoğan, "Diyarbakır'ın huzuru unutmayın Türkiye'nin huzurudur. Diyarbakır'ın refahı unutmayın Türkiye'nin refahıdır." dedi.
Bölgede yaşanan sorunlara ve terörle mücadeleye de değinen Erdoğan, "Neredeyse yarım asırdır bu millete nice acılar yaşatan, evlatlarından ayıran, bu milletin geleceğini karartan emperyalist oyunun son halkasını da Allah'ın izniyle bozma aşamasındayız." dedi.
Konuşmasında birlik ve beraberlik mesajları veren Erdoğan, "Bin yıldır bu topraklarda bizim ayırımız, gayrımız olmadı." diyerek, "Kürt ile Türk'ün arasına ayrımcılık sokan hem Kürt'ün düşmanıdır hem Türk'ün düşmanıdır, en çok da Müslüman'ın düşmanıdır." şeklinde konuştu.
DİYARBAKIRLILARDAN SÜRECE DESTEK OLMASINI İSTEDİ
Suriye'deki gelişmelere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriyeli Kürtlerin de kazanımlar elde ettiğini belirterek, "Suriyeli Kürt kardeşimin varlığı inkar ediliyordu. Kimliği yoktu. Tapusu yoktu. Hakkı yoktu. Şimdi inşallah hepsi teslim edilecek. Kimliğinden pasaportuna kadar hepsi teslim edilecek." dedi.
Erdoğan, Diyarbakırlıların sürece destek olmasını şu sözlerle istedi:
- Emperyalist güçler ve içimizdeki uzantıları tarafından lekelenmesine rıza göstermeyeceğiz. Irak'ta ve Suriye'de terör bittiğinde bu coğrafyanın yüzü, unutmayın, bir başka gülecek.
- Diyarbakır'dan terör örgütleriyle de, terör örgütlerinin uzantısı yapılarla da arasına mesafe koyarak bu sürece destek olmasını bekliyorum.
DEM PARTİ'YE MESAJ VERDİ
Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Öcalan'a çağrısı ile başlayan süreçten istediklerini sıraladı. Erdoğan isim vermeden DEM Parti'ye mesaj verdi. Erdoğan şunları ifade etti:
- Son dönemde gerçekleşen çalışmaların tek bir amacı vardır:
- Terör örgütünün kendini feshetmesi, silahların kayıtsız şartsız teslim edilmesi, örgütün siyaset üzerindeki vesayetinin tamamen kaldırılması, bölücü örgütün baskısı dolayısıyla bir Türkiye partisi olma vasfını kazanamayan siyasi yapıya bu yönde kendini geliştirme fırsatı verilmesi, bölgemizde artan çatışmalar karşısında iç cephemizin güçlendirilmesi, ezcümle yarım asırlık bölücü terör parantezinin kapatılması, tüm boyutları ve unsurları ile ebediyen tarihe gömülmesidir.
- Altını çizerek ifade etmek istiyorum ki, bu sadece ve sadece büyük ve güçlü Türkiye hedefinin önündeki en son engellerden birinin devreden çıkartılmasıdır.
- Bu Kürt kardeşlerimizle ilgili bir konu da değildir. Sadece terör örgütünün tasfiye edilmesiyle sınırlı bir husustur.
Erdoğan'ın konuşması şöyle:
Kardeşlerim Diyarbakır'ın huzuru unutmayın Türkiye'nin huzurudur. Diyarbakır'ın refahı unutmayın Türkiye'nin refahıdır. Bizim kardeşliğimiz İslam kardeşliğidir. Bizim kardeşliğimiz kader kardeşliğidir. Bizim cömertliğimiz ve konukseverliğimiz Hz.Osman misalidir.
Sizi gizli değil, hep aleni sevdik. Açıkça sevdik.
Sadece sevmekle kalmadık. Yatırımlardan, hak ve özgürlüklere kadar her alanda eşi benzeri görülmemiş hizmetlere, eserlere kavuşturduk. Kardeşlerim, biz işte böyle bir aşkla Diyarbakır'a hizmet ederken birileri ne yapıyordu? Ben size söyleyeyim.
İdeolojilerine uygun, suni bir tarih icat etmeye çalışıyorlardı. Milletimizi inancından ve kültüründen uzaklaştırma peşinde koşuyorlardı. Mayası Müslümanlıkla yoğrulan yurdu bölmek için uğraşıyorlardı.
Bu topraklarda kardeşliğin altını oymak için türlü oyunlar çeviriyorlardı. Bu gayretlerinin gerisindeki sinsi niyetleri gayet iyi biliyoruz. Kim desteklerse desteklesin, küçük çıkarlar uğruna bu tür ihanet projelerine payandalık edenlerin sonu hüsran olacaktır.
Selahaddin Eyyubi’nin gaza arkadaşlarını, emperyalist emellerine alet etmeye çalışanlar, hepimizin ortak hasmıdır.
Varsın eli kanlı katiller tefrika maçlarıyla ihanetlerini örtmeye çalışsın. Biz Diyarbakır’la yürekten kopup gelen kardeşlik türkülerimizi söylemeye devam edeceğiz.
Vatanımızın bütünlüğünü, devletimizin ebed müddet gücünü, Ahmet Arif'in ifadesiyle bu yılanlara, bu çıyanlara yedirmeyeceğiz.
Neredeyse yarım asırdır bu millete nice acılar yaşatan, evlatlarından ayıran, bu milletin geleceğini karartan emperyalist oyunun son halkasını da Allah'ın izniyle bozma aşamasındayız.
Bölgemizde yaşanan her hadise, oynanan yıkıcı oyunun, sergilenen alçak senaryonun gerçek yüzünü biraz daha açığa çıkarmaktadır. Bizi birbirimize düşürmek isteyenlerin süslü ve yaldızlı kavramlarla örtmeye çalıştıkları sinsi niyetleri ortaya dökülmektedir. Yine bir Diyarbakır türküsünün sözleriyle ifade edecek olursak;
"Diyarbakır etrafında bağlar var.
Fitil işler yüreğimde yara var.
Sen gidersen benim başka kimim var?
İsterem ki bir gün evvel gelesen."
Evet, bizim birbirimizden başka kimimiz var? Soruyorum size, iyi günümüzde sevincimizi, kötü günümüzde üzüntümüzü paylaşacağımız, beraber gülüp beraber ağlayacağımız kimimiz var?
Hayatın her alanında etle tırnak gibi birbirine geçmiş insanları ayırmaya kalkmak zulmün en büyüğü değil midir?
Bölgemizde ve dünyada birliğini, beraberliğini, kardeşliğini kaybedenlerin yaşadıkları acıları sizler de görüyorsunuz.
Vatanına sahip çıkan ve bunları korumayanların, devletine sahip çıkıp güçlendirmeyenlerin, hayallerini ve hedeflerini aynı vizyon etrafında bütünleştirmeyenlerin velhasıl ülkesinin ve insanının üzerine titremeyenlerin akıbetlerinin nasıl berbat olduğunu sizler de takip ediyorsunuz.
Bizi birbirimizden ayırmak isteyenlerin gayesi ne size ne bize iyilik etmek değil, kendi köhne düzenlerini sürdürebilecekleri bir ortam oluşturmaktır.
İşte bunun için yaşadığımız toprakları ortak vatanımız yapan bin yıllık hamuru kim bozmaya, kim zehirlemeye kalkarsa karşısına hep beraber biz dikileceğiz.
Nasıl bir asır önce sırt sırta verip emperyalistlerin elinden ülkemizi kurtarmış ve cumhuriyetimizi kurmuşsak şimdi de omuz omuza verecek Türkiye yüzyılını birlikte inşa edeceğiz.
Cumhuriyet tarihi boyunca tek parti faşizminden darbelere kadar nice badirelere birlikte göğüs germişsek demokrasi ve kalkınma tırmanışını da birlikte yapacağız. Unutmayınız, tıpkı 81 vilayetimizin her biri gibi Diyarbakırsız bir Türkiye yetim kalır. Tıpkı 783.000 kilometrekare vatan toprağının her karışı gibi Türkiyesiz bir Diyarbakır öksüz kalır.
Son bir buçuk asırdır, bilhassa da son yarım asırdır yaşadığımız sancılara artık dur deme vaktidir. Artık yeni şeyler söyleme vaktidir.
Sevgili kardeşlerim, sevgili Diyarbakırlılar, Türkiye'nin uzunca bir geçmişe sahip terörle mücadele serüvencamı doğrusuyla ve yanlışıyla tarihimizin bir parçası olarak kayıtlardaki yerini almıştır.
40 yılı aşan bu uzun mücadele sürecinde güvenlik güçlerimizden kamu görevlilerimize ve masum vatandaşlarımıza kadar binlerce şehit verdik.
Şehitlerimizin aziz hatıraları ilelebet kalbimizin en mütena köşesinde yaşayacaktır. Attığımız her adımın, şehitlerimizin canları pahasına bize emanet ettikleri ülkemizin geleceğini güvence altına alma gayesi taşıdığından kimsenin şüphesi olmasın.
Tabii bunun yanında terör örgütü tarafından gasp edilerek ve kandırılarak dağa çıkartılan bölge insanımızın on binlerce evladı hayatını kaybetti.
Bölücü örgütün zorla dağa kaçırdığı evlatlarına tam 5 yıldır kavuşma mücadelesi veren Diyarbakır annelerinin acılarını da çok iyi biliyoruz.
Aynı şekilde milyonlarca insanımız atayurdundan, köyünden, evinden ayrılıp başka şehirlere gitmek zorunda kaldı. Ülkemizin kalkınması, milletimizin refahı için kullanmamız gereken yüz milyarlarca dolar kaynağı terörün önünü kesmek için harcadık.
En kıymetli varlığımız olan beşeri sermayemizi uzun yıllar hakkıyla değerlendiremedik. Yine bu dönemde vesayet karşısında sivil siyaseti güçlendiremedik.
Demokrasimiz terör aracılığıyla yönlendirilmiş, yıpratılmış, hak ettiği seviyelere gelmesi engellenmişti. Hiç şüphesiz rahmetli Özal'dan beri terör meselesini bitirmek için farklı yöntemler konuşulmuş, kimi teşebbüslerde bulunulmuştur. Biz de hükümetlerimiz döneminde terörle sadece güvenlik araçlarıyla mücadele etmedik.
Terörü bitirmek için çok ciddi inisiyatifler aldık. Sadece elimizi değil, tüm gövdemizi taşın altına koymaktan çekinmedik.
Ancak karşımızdaki yapı bu ülkenin ve bu milletin değil, bölgesel ve küresel güçlerin sesine kulak verdiği için bu çabalar hedefine ulaşamadı. Yaklaşık 40 yıl önceki gayretleri hatırlıyorsunuz değil mi?
Biz devlet, hükümet, siyasi irade olarak ne yapmamız gerekiyorsa hepsini yaptık, hatta fazlasıyla yaptık. Maalesef bu iyi niyetli çabamızın cevabını kimi ilçelerimizdeki mahallelere kazılan çukurlarla ve oradaki insanımıza sıkılan kurşunlarla aldık.
Hainlerin hepsini de açtıkları çukurlara gömdük.
Ama tarihi bir fırsatın heba edilmesine de engel olamadık. Terörle mücadeledeki tavizsiz çalışmalarımız sayesinde terör örgütü, hamdolsun, sınırlarımız içinde eylem yapamaz hale geldi. Diğer ülkelerdeki terör unsurlarını da önemli ölçüde sınırlarımızdan uzaklaştırdık.
Terörü kaynağında bertaraf etme stratejimizle terör örgütü çok ciddi kan ve güç kaybına uğradı. Suriye'de 8 Aralık'ta yaşanan devrimle birlikte örgütün bölgesel hevesleri de kursaklarında kaldı. Sırtını kime yaslarsa yaslasın artık hiçbir terör örgütü Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin karşısında herhangi bir şansı olmadığını gördüğünüz gibi biliyor.
Tabii biz meseleye kalıcı çözüm bulma arayışımızdan da vazgeçmedik. İç siyasetimizde ve bölgemizde yaşanan kritik bazı değişiklikler sonrasında terör belasını ilelebet bitirmek için ülkemizin önüne yeni ve önemli bir fırsat penceresi daha açılmıştır.
Bunu heba ve heder edilmesini doğru bulmuyoruz.
Son dönemde gerçekleşen çalışmaların tek bir amacı vardır:
Terör örgütünün kendini feshetmesi, silahların kayıtsız şartsız teslim edilmesi, örgütün siyaset üzerindeki vesayetinin tamamen kaldırılması, bölücü örgütün baskısı dolayısıyla bir Türkiye partisi olma vasfını kazanamayan siyasi yapıya bu yönde kendini geliştirme fırsatı verilmesi, bölgemizde artan çatışmalar karşısında iç cephemizin güçlendirilmesi, ezcümle yarım asırlık bölücü terör parantezinin kapatılması, tüm boyutları ve unsurları ile ebediyen tarihe gömülmesidir.
Altını çizerek ifade etmek istiyorum ki, bu sadece ve sadece büyük ve güçlü Türkiye hedefinin önündeki en son engellerden birinin devreden çıkartılmasıdır.
Bu Kürt kardeşlerimizle ilgili bir konu da değildir. Sadece terör örgütünün tasfiye edilmesiyle sınırlı bir husustur.
Çünkü son 22 yılında gerçekleşen pek çok reformla, sessiz devrimlerle ülkemizin asırlık sorunları birer birer ortadan kaldırılmıştır.
22 sene önce konuşulamayan, hayal dahi edilemeyen nice hakkı attığımız adımlarla ülkemize kazandırdık. Hangi kökenden, hangi inançtan, hangi meşrepten, hangi siyasi görüşten olursa olsun 85 milyon vatandaşımızın her biri hak ve özgürlük reformlarından istifade etmiştir.
Şayet demokrasi, hak, özgürlük gibi konularda birtakım eksiklikler varsa bu hepimizin ortak meselesidir ve çözümü için hep birlikte çalışacağız.
Yine bu ülkenin her karış toprağı ve her bir ferdi temel altyapı hizmetlerinden makroekonomik kazanımlara kadar her alanda yaşanan gelişmelerden payına düşeni almıştır.
Gençler, son dönemdeki ekonomik sıkıntıları yılın ikinci yarısından itibaren geride bırakmaya başlayarak inşallah bu konjonktürel meseleyi de sorun olmaktan çıkaracağız. Hulasaten, ülkemizin kuzeyi ve güneyi adeta cayır cayır yanarken bu ateşi Türkiye'ye sıçratma niyetinde olanların planlarını bozmakta kararlıyız.
Millet olarak bunu hep birlikte başaracağız. Bu kutlu yürüyüşe katılmak isteyen herkesin başımızın üzerinde yeri vardır.
Değerli kardeşlerim, burada bugün şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Bu ülkede belli bir dönem hepimiz baskı gördük, zulüm gördük, ayrımcılık gördük. Bizi Kürt, Türk diye, Alevi, Sünni diye, doğulu, batılı diye ayırmadılar. Ya ne diye ayırdılar? Bizden, sizden diye ayırdılar. Ayrımcılığa karşı biz bu ülkede hep birlikte mücadele verdik.
Bunu hep birlikte başardık. Çünkü bin yıldır bu topraklarda bizim ayırımız, gayrımız olmadı. Malazgirt'te beraberdik. Kudüs surları önünde Selahaddin Eyyubi'nin ordusunda beraberdik. Şam önlerinde Nurettin Zengi'nin ordusunda beraberdik. İstanbul surları önünde beraberdik.
Çaldıran'da, Yavuz'un ordusunda beraberdik. Moaç'ta, Kosova'da, Sarıkamış'ta, Çanakkale'de, İstiklal Mücadelesi'nde beraberdik. Bin yıl boyunca bu topraklarda Allah'a hamdolsun ırkçılık kendisine oksijen bulamadı, yeşeremedi, boy veremedi.
Bizler aynı kıbleye dönüyoruz. Bizler aynı kitabı okuyoruz. Bizler aynı Peygamber'in izinde yürüyoruz. Bizler tarih boyunca sadece birlikte savaşmadık, sadece birlikte zaferler kazanmadık, aynı zamanda birlikte medeniyetler inşa ettik.
Selçuklu'yu, Osmanlı'yı, Türkiye Cumhuriyeti'ni birlikte kurduk. Kürt ile Türk'ün arasına ayrımcılık sokan hem Kürt'ün düşmanıdır hem Türk'ün düşmanıdır, en çok da Müslüman'ın düşmanıdır.
Sıkıştıkları için gidip Gazze'de soykırım yapan, Gazze'de bebek katleden, Gazze'de insanlığı, Gazze'de İslam'ı boğmak isteyen siyonistlere adeta yalvarıyorlar.
Selahaddin Eyyubi'nin evlatlarını hiç kimse siyonistlerin kapısında kul, köle yapamaz. Bunların maskesi Suriye'de bir kez daha düştü.
Bunların derdi Kürtler, Araplar, Türkler değil. Bunların derdi başka. Onun için bunlara Kürt, Türk, Arap hep birlikte karşı çıkacağız. El ele verecek, Türk ile Kürt arasındaki, Kürt ile Arap arasındaki terör perdesini yırtıp atacağız.
Terör örgütü aradan çıkınca tarih boyunca olduğu gibi tekrar muhabbetle, samimiyetle, kardeşlikle kucaklaşacağız.
Bu coğrafyayı bir bütün olarak kardeşlik coğrafyası haline getireceğiz. Şunu asla ve asla unutmayınız. Bu memleket bizim. Bu vatan bizim. Bu bayrak bizim. Bu devlet bizim. Günde beş defa göğe yükselen ezan-ı Muhammedi'ler bizim.
Geçmişimiz ortak, geleceği de birlikte inşa edeceğiz. Milletin eşit fertleri olarak ülkemizi mamur edeceğiz. Türkiye Yüzyılı ülkümüzü hep birlikte gerçekleştireceğiz.
Artık eski Türkiye yok. Boyun eğmek, rıza göstermek yok. Dayatmalara eyvallah demek yok. Eski Türkiye eskide kaldı.
Şimdi milletinin tüm fertleriyle bir olan, beraber olan, sadece ülke içinde değil, ülke dışında da zulme itiraz eden bir Türkiye var. Suriye'de 13 yıldır mazlumun yanında dururken bize ne dediler?
Bu CHP bize ne dedi? Ne işiniz var Suriye'de? Türkiye'ye sığınmış Suriyeli mazlumları zorla göndermekle tehdit etmediler mi? Sonuçta ne oldu?
Sadece Suriyeli Araplar mı, Türkmenler mi kazandı? Hayır. Suriyeli Kürtler de kazandı. Suriyeli Kürt kardeşimin varlığı inkar ediliyordu. Kimliği yoktu. Tapusu yoktu. Hakkı yoktu. Şimdi inşallah hepsi teslim edilecek. Kimliğinden pasaportuna kadar hepsi teslim edilecek.
Bu zafer unutmayın, hepimizin zaferidir. Bu Suriye halkıyla birlikte milletimizin de zaferidir. Bu zafer kardeşliğin zaferidir.
Dayanışmanın, hep beraber barış ve huzur içinde yan yana yaşamanın zaferidir. Bu zafer karartılmasına izin vermeyeceğiz. Bu zaferin terörle kirletilmesine müsaade etmeyeceğiz.
Emperyalist güçler ve içimizdeki uzantıları tarafından lekelenmesine rıza göstermeyeceğiz. Irak'ta ve Suriye'de terör bittiğinde bu coğrafyanın yüzü, unutmayın, bir başka gülecek.
Diyarbakır'dan terör örgütleriyle de, terör örgütlerinin uzantısı yapılarla da arasına mesafe koyarak bu sürece destek olmasını bekliyorum.
Kongremiz inşallah bu yolda atılmış bir adım olsun. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Sevgili yol ve dava arkadaşlarım, değerli Diyarbakırlılar, biz Diyarbakır'la birlikte tüm Türkiye'nin hizmetindeyiz. Türkiye büyüsün, Türkiye güçlensin, kalkınsın diye gece gündüz demeden çalışıyoruz. Bu anlayışla sadece son 22 yılda Diyarbakır'a ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 766 milyar lira tutarında Diyarbakır'a yatırım yaptık. Adalette 5 milyar lira, eğitimde 49 milyar lira, gençlik ve sporda 20 milyar lira, sosyal yardımlarda 203 milyar lira, sağlıkta 9 milyar lira, çevre ve şehircilikte 136 milyar lira. Ayrıca 49 milyar lira tutarındaki yatırımlarımıza devam ediyoruz.