Eğitim-İş'ten deprem raporu: “2 milyon 400 bin civarında öğrenci eğitim alamadı"

Eğitim-İş'ten deprem raporu: “2 milyon 400 bin civarında öğrenci eğitim alamadı"
Eğitim- İş Sendikası, deprem bölgesinde eğitimde yaşanan sorunlara ilişkin rapor hazırladı. Raporda, “2 milyon 400 bin civarında öğrenci eğitim alamadığı”, “eğitim alan depremzede öğrencileri arayıp ‘okula gelin’ diyen bir yöneticilerin bile olmadığı” kaydedildi.

Eğitim- İş Sendikası, deprem bölgesinde eğitimde yaşanan sorunlara ilişkin rapor hazırladı. Raporda; “Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in toz pembe söylemleri ile sahadaki gerçekler taban tabana çelişmekte, milyonlarca öğrenci eğitim hakkına kavuşturulmamaktadır” denildi. Raporda, “2 milyon 400 bin civarında öğrenci eğitim alamadığı”, “eğitim alan depremzede öğrencileri arayıp ‘okula gelin’ diyen bir yöneticilerin bile olmadığı” kaydedildi.

Eğitim-İş Sendikası, Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerin ardından 11 ilde öğretmen ve öğrencilerin eğitimde yaşadığı sorunlara ilişkin bir rapor hazırladı. Raporda, deprem bölgelerine giden gönüllü öğretmenlerin konaklama, materyal ve ücret almadan çalıştığı kaydedildi.

Raporda, yaşanan sıkıntılar ile çözüm önerileri şöyle sıralandı:

"Öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılar daha varır varmaz başlamaktadır"

"11 ile giden öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılar daha varır varmaz başlamaktadır. Çoğu yerde öğretmenleri karşılayan, kalacakları yere götüren, okulların yerini ve durumunu anlatan bir yetkili olmamıştır. Bunun nedeni oradaki eğitim yöneticilerinin de aynı zamanda birer depremzede olmaktan dolayı yaşadığı daha vahim gündelik uğraşlardır. Fakat kuşkusuz bu durum, MEB’in çok önceden düşünüp çözmesi gereken bir durumdur.

"Gönüllü giden öğretmenlere hiçbir ücret ödenmemektedir"

Normalde böyle olağanüstü bir durumda görev yapan öğretmenlere ek dersin iki katı ücret verilirken, bu illere gönüllü olarak giden öğretmenlere hiçbir ücret ödenmemektedir. Bölgeye gönüllü olarak giden öğretmenlerin birçoğuna MEB tarafından yolluk ve harcırah dahi verilmemiştir. Gönüllü olan öğretmenlere dair hiçbir teşvikin de söz konusu olmaması, gönüllü öğretmen sayısının yetersiz düzeyde kalmasına yol açmıştır. Birçok okulda müdür ve müdür yardımcılarına ulaşmak dahi mümkün olmamış, en basit ihtiyaçlar dahi öğretmenlerin inisiyatifiyle çözülmeye çalışılmıştır. Yemek dağıtma çadırlarında sıraya girerek yemek yemeye çalışan öğretmenlerin okulların kantinlerinden yemek ve içecek ihtiyacını çözmesi de kantinlerin büyük çoğunluğunun kapalı olması, açık olanların bazılarında ise mallarını karaborsa hale getirip fahiş fiyatlarla satması nedeniyle imkansızlaşmıştır.

Çadır talebine yok yanıtı

Bölgeye gönüllü olarak ya da geçici görevle giden öğretmenlerin konaklama ihtiyaçları da baştan savma biçimde çözülmektedir. Pansiyonlarda ağırlanan öğretmenlerin birçoğu yorgan, yastık, çarşaf dahi bulamadığını; bazıları konakladığı yerde priz dahi bulamadığını iletmiştir. Bu illerde görev yaparken tekrar tekrar depremlerle sarsılan öğretmenlerden bazıları kaldığı pansiyon binaları güvenli olmadığı için ulaşabildikleri yetkililerden çadır talep etse de ‘çadır yok’ yanıtı almıştır.
Özellikle çadır ve konteynırlardaki materyal sayısının yetersizliğine ilişkin muhatap bulamayan öğretmenler anlık çözümlerle eğitim vermeye çalışmaktadır. Yeri geldiğinde katlanan masalardan yazı tahtası, kuru meyve sandıklarından öğrencilerine oturak yapan öğretmenlerin, talep ettiği materyallerin birçoğunun depolarda olduğu söylense de o araçların depodan nasıl ve kimlerin talimatıyla getirileceği bilinmemektedir.

Eğitim-İş öğrencilerin yaşadığı sıkıntıları şöyle sıraladı;

Öğretmen sayısı yetersiz

Öğrencilerin düzgün eğitim görememesinin başlıca nedenlerinden biri öğretmen sayısının yetersiz olmasıdır. Öğretmen sayısının yetersizliği nedeniyle öğretmenler sınıfları birleştirerek ders işlemek zoruna kalmaktadır. Örneğin bir bölgede 3 okul birleştirilip okul bahçesine 1 tane veya 2-3 adet konteyner sınıf konulmuş ve 9,10,11,12. sınıflardan gelen öğrenciler öğretmen sayısı ve çadır sınıf sayısı yeterli olmadığından 9. sınıfla 10.sınıf, 11.sınıfla 12. sınıf birleştirilerek ders işlenmek zorunda kalınmaktadır. Yetersiz kadro ve yetersiz derslik yüzünden YKS’ye hazırlanan 12. sınıflara eşit ağırlık, sayısal, sözel ayrımı da yapılamamaktadır.

"Öğrencileri arayıp ‘okula gelin’ diyen yöneticiler bile yok"

-Bölgeye gönüllü giden öğretmen sayısı az olduğu için öğrenciler alanlarında ders görememektedir, (sayısal, sözel, dil, eşit ağırlık) ders işleyememektedir. Bir çadırdaki öğrenciler haftada 2 saat biyoloji dersi görürken, başka bir çadırdaki 68 gündür biyoloji öğretmeni dahi görememektedir. Aslında MEB, öğrencilerin bu okullara gelip gelmediğini bile bilememektedir çünkü öğrencileri arayıp ‘okula gelin’ diyen yöneticiler bile yoktur. Ulaşım en temel sorunlardan biri haline gelmiştir. Sahada yaptığımız gözleme göre; 11 ilde her 100 öğrenciden ancak 20-25’i çadırlardaki eğitime katılabilmekte, bu da düzenli bir şekilde sürdürülememektedir. Resmi rakamlara göre depremin vurduğu 11 ilin 10’unda 3 milyon 250 bin öğrenci bulunmaktadır. MEB’in Mart sonu yaptığı açıklamaya göre, 252 bin 829 öğrenci başka illere nakil hakkını kullanmıştır. Bu rakamı baz alıp, çadır ve konteynırlardaki eğitime katılma oranını bunun üzerinden hesaplarsak 2 milyon 400 bin civarında öğrencinin eğitim almadığı ortaya çıkmaktadır.

-Öğrencilerin kaynak kitap eksiği had safhadadır. Özellikle derslerinde iyi durumda olan öğrenciler için ellerindeki kısıtlı kaynaklar artık faydasızdır. Üniversiteye hazırlanan öğrencilerin elinde yeteri kadar test de yoktur. Kırtasiye yardımlarında da durum benzerdir.

-Öğlen yemeği de birçok yerde sorundur. Çadır kentlerin yakınında olmayan okullarda/konteynırlarda öğlen yemeği verilmemektedir. Okulların büyük çoğunluğunda kantinlerin kapalı olması, açık olanlarda da fiyatların karaborsa düzenine göre keyfi belirlenmesi nedeniyle öğrencilerin beslenmesi büyük bir sorun haline gelmiştir.

-Ayrıca 4 ilde (Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya) üniversite sınavının yapılmayacağı ÖSYM tarafından duyurulduğundan beri YKS’ye girecek öğrencilerin sınava girmek için tercih yaptığı illere nasıl gideceği, ulaşım ücretini nasıl temin edeceği hususu hiç düşünülmemiştir. Bu konuda herhangi bir açıklamanın yapılmaması, öğrencilerin ve velilerin sırtına maddi ve manevi yeni bir sıkıntı yüklemiştir.”

Eğitim-İş’in sorunların çözümüne yönelik şu önerilerde bulundu:

"11 ildeki eğitimin en büyük sorunu öğretmen yetersizliği olduğu için, bu bölgedeki öğretmen açığının rakamsal olarak ne olduğu bilimsel yöntemlerle tespit edilip, bu açığı kapatmak için bir ordu gibi yıldan yıla çığ gibi büyütülen ataması yapılmayan öğretmenleri atama yöntemine gidilmelidir.

-Başka illerdeki norm fazlası öğretmenlere bu 11 il için görevlendirme kabul ederlerse mümkün olan en yüksek sayıda ek ders ücreti yatacağı söylenmeli, bir cazibe yaratılmalıdır. 11 ilde görev yapan ve yapacak öğretmenlere maaşlarının 1,5 katını ödeme kararı almakla başlanabilir.

-Bu illerde nitelikli konteynır bölge okulları sayısı derhal çoğaltılmalı, şehirlerin her köşesine ulaşacak şekilde paylaştırılmalıdır. Kurulacak konteynır bölge okulları TYT, AYT, 8.sınıf gibi sınıflara ayırarak, buraların yakınında bu sınıflardan hangi öğrenciler yaşıyorsa onları eğitime alarak sistemi oturmak gerekmektedir.

-Bölgede hem okullardaki hem öğrencilerdeki materyal eksikliği dikkatlice tespit edilip dağıtımı derhal planlanmalıdır.

-Eğitimin sürdürülmeye çalışıldığı çadırların hepsine elektrik sistemi getirilmeli, çadırlar su baskınlarına uğramayacak ve rüzgarda uçuşmayacak hale getirilmeli ve bu çadır eğitiminin ancak ve ancak geçici bir çözüm olması gerektiği unutulmamalıdır.

-Depremzede öğrencilerin eğitime dair tüm ihtiyaçları devlet tarafından derhal ve bedelsiz olarak karşılanmalıdır. Bu bölgelerde LGS’ye girecek öğrencilerin sınava MEB’in başarısızlığı ve basiretsizliği nedeniyle yeterince hazırlanamadığı gözetilmeli, kısa vadeli çözüm olarak kontenjanlar artırılmalı ve yatay geçiş avantajları sağlanmalıdır. YKS’ye hazırlanan öğrenciler için de bazı teknik avantajlar yaratılmalı, özellikle bu iki gruptaki öğrencilere tablet/bilgisayar/internet gibi teknik destekler derhal sağlanmalıdır.

-Depremin vurduğu illerde okul öncesi eğitim tam anlamıyla boşlanmıştır ve bu boşluktan vakıf maskesi takmış tarikatlar yararlanmaktadır. Bu mecbur bırakma politikası, bu afeti bile fırsata çevirme düşkünlüğü kabul edilmez. MEB, burada derhal okul öncesi eğitim konteynırları oluşturmalıdır.”

Kaynak:ANKA Haber Ajansı